• bugüne kadar camiye çevrilmeyen tek kilise.

    aya irini'nin camiye çevrilmeme sebebi, kilisenin 1. avluda yer almasından kaynaklanmaktadır. uzun yıllar boyunca ganimet ve silah deposu olarak kullanılan aya irini, tarihimizdeki ilk müzecilik girişiminin çekirdeğini oluşturur. kilise 1846 yılında, damat ahmet fethi paşa tarafından askeri müze olarak hizmete sokulur ve 1869 yılında da müze-i hümayun adıyla hizmetine devam eder.

    elimizde "geçmişe ait neden sancağımız yok?" sorusunun cevabı, müzeye çevrilen aya irini'de gizli. ahmet fethi paşa, askeri müzeyi "tasarlarken" eski sancakları (selçuk, roma vs.) kilisenin çatısına dikerek, tüm sancakların çürümesine sebep olur.
  • tarihte buraya ilk "akustiği inanılmaz" diyen kimsenin allah cezasını verecek. dünyanın en iyi yorumcularını yokeden, performansı katleden akustiği ile müzik dinlemeyi imkansız hale getiren bir mekandır. “ne kadar çok yankı, o kadar iyi akustik” değildir. ancak dinleyici artık nasıl coşkulu bir talepte bulunuyorsa festivallerin hepsi burada yapılıyor. müzisyenler yaka silktikleri halde konserler başka yere alınamıyor. ya da "ben müziği değil yankıyı dinliyorum" diyen reverberasyon tiryakisi bir dinleyicimiz var da bilmiyoruz.

    burada piyotr anderzewski'nin piyano başından yönettiği bir konserde, orkestra'nın piyanoyu duyamayıp salçaya dönmesi ve baş kemancının artık çalmayı bırakıp, millete yayla tempo vermekle uğraşması gibi acınası durumlar gördük.

    akustik ile ucundan uğraşmış biri olarak, bulabildiğim tek çözüm tüm kilisenin duvarlarını halıfleks kaplamaktan geçiyor. böyleyken böyle. sen duvarlardan damper gibi dönen sesleri kesemiyorsan jordi savall'i getirmenin ne anlamı var?

    not: reverberasyonu bu tip içi boş, kubbeli, büyük taş yapılarda genelde olduğu gibi 5-6 saniye civarında seyir ettiğini sandığım mekanımızın akustik sağlaması için şuraya bakalım: (bkz: reverberasyon süresi/@trenchkot)
  • kutsal iltihap
  • murat bardakçı adını atinalı irene'den aldığını söylese de kanımca yanılmaktadır. kilise jüstinyen dönemi eserlerindendir. ve nika isyanı sırasında yakılan eski aya irini kilisesi'nin yerine yapılmıştır.

    orijinal aya irini ise bizzat büyük konstantin tarafından yaptırılmış, istanbul'un ilk kilisesi'dir ve aya sofia ve aya dinami ile birlikte bizzat imparator tarafından adlandırılmıştır. dolayısı ile bir kadına veya onun adına değil tanrının vasıflarına gönderme taşır.

    dahası atina'lı irene'nin, kilisie tarafından azize ilan edildiği de kesin değildir.

    http://en.wikipedia.org/wiki/hagia_irene
  • st.irene,topkapı sarayı iç avlusunda yer alan aya irini vi. yüzyılda imparator iustinianus zamanında inşa edilmiştir. yapı atrium, narteks, üç nefli naos ve apsisten oluşmaktadır. malzeme ve mimarisi ile tipik bir bizans yapısıdır. 1453 yılında istanbul'un fethinden sonra kilise camiye çevrilmediği için yapıda önemli bir değişiklik yapılmamıştır. uzun süre ganimet ve silah deposu olarak kullanılmıştır. tophane müşirlerinden damat ahmet fethi paşa 1846 yılında türk müzesinin ilk nüvesini oluşturan eserleri burada sergilenmiştir. 1869 yılında aya irini, müze-i hümayun (imparatorluk müzesi) adını almıştır. zamanla, sergi mekânlarının yetersiz kalması nedeniyle buradaki eserler 1875 yılında çinili köşk'e taşınmıştır. 1908 tarihinden itibaren aya irini askeri müze olarak kullanılmıştır. daha sonra bir süre boş kalan yapı onarılmış ve ayasofya müzesi müdürlüğü'ne bağlı bir birim haline getirilmiştir.
  • son ve halihazırda ayakta olan ayasofya tamamlanmadan önce kısa bir süre ortodoks patrikhanesi olarak da kullanılan yapı. nika ayaklanması sırasında yanmış ve yeniden yapılmıştır. ayasofya varken, bu kadar yakın bir yere yapılması gerekli miydi diye düşünülürse, nedeni şudur, ayasofya ortodoks patrikhanesinin kilisesi konumundaydı halbuki hükümdarlık ailesine özel olarak hizmet edecek bir kiliseye ihtiyaç duyulduğundan bu eser yapılmıştır. aya irini'nin kelime anlamı ise kutsal barıştır.

    eserin istanbul'un fetihten sonra, camiye tahvil edilmemesinin temel nedenlerinden biri, yapının topkapı sarayının sınırları içinde yer almasıdır (bab-ı hümayun kapısından girildikten sonra ulaşılan birinci avlu içerisinde). cuma ve bayram namazı kılınacak bir caminin halka açık olması, isteyenin istediği anda camiye gidebilmesi gerekir. sarayın içine herkesi sokmak mümkün olmadığından, bu eser, camiye tahvil edilmemiş ve önce silah deposu sonrasında müze olarak kullanılmıştır. 6. yüzyıl eseridir döneminin sanat mantalitesine uygun olarak eser roma basilikası tarzında olup,32x100 metredir. iç alanı dikdörtgen planlıdır. narteksten ( bizdeki son cemaate benzeyen ama iç tarafta yer alan ön kısım) sonra yan iki koridor ve bir merkezi salona sahiptir. eserin apsis (dini törenlerin gerçekleştiği kısımda) yarım kubbe ile örtülüdür.

    aya irini'nin adı tarihsel olarak hep büyük ayasofya ile beraber anılsa da benim aklıma daha çok küçük ayasofya camiini (eski sergios bakhos kilisesini) anımsatır. zaten boyut olarak aya irini ile küçük ayasofya camii hemen hemen aynı tarihlerde (justinyen devri) aynı uslüpla ve aynı boyutta inşa edilmişlerdir.
  • tahmin ettiğim gibi, kapısında "müze kart geçmiyor." cümlesiyle karşılandığım tapınak. kültür bakanlığı altındaki topkapı sarayı müzesi müdürlüğü'ne bağlı bir müze, kültür bakanlığı'na bağlı tüm müzelerde ve topkapı sarayı'nda müzekart geçiyor, ancak internet sitesinde tersi yazmasına rağmen aya irini'de geçmiyor. "yanlış yazılmış"mış.

    hatta o kadar gerizekalı bir durum var ki ortada, kapısındaki kültür bakanlığı gişesinde müzekart satılıyor, aya irini'ye bilet satılıyor, ancak müzekart ile aya irini'ye girilmiyor. neymiş efendim, "sözleşme ile ilgili" bir durummuş. ulan bu aya irini özel mülk mü, ne sözleşmesi?

    vermedim 20 lira. kaç senedir bekliyorum, gerekli şikayetleri yapar biraz daha beklerim.
  • sessiz sedasız kültür bakanlığı tarafından ziyarete açılmış 1500 yıllık bizans kilisesi. salı günleri hariç saat 9-16 arası ziyaret edilebiliyor ve giriş 20 lira. telefonla arayıp sorduğum yetkili hanıma göre müzekart geçmiyor, internet sitesine göre geçiyor. girişte kavga etmeye hazırlıklı olunuz.

    http://www.topkapisarayi.gov.tr/…rini-müzesi-açıldı
  • merak ettiğim yerlerden biriydi. bir konser vesilesiyle merakımı giderdim ama biraz hayal kırıklığı yaşattı. böylesine güzel, tarihi bir mekânı kapasitesinden fazla sandalye ile doldurmuşlar, tuvaletleri berbat halde, sahnenin üstüne primitif ve büyükçe bir branda çekmişler ve en kötüsü de iki duvarına birer tane devasa boyutta gsm şirketi branding'i koymuşlar. yuh ya yuh. bu nasıl bir görgü bilmemektir ya.

    yüzyıllarca buraya gelenlerin, geçip giden ruhların dokunduğu duvarlara bakmaya, dokunmaya heves ederken, romantik romantik takılırız derken sinir sahibi etti beni. buradan yetkililerine sesleniyorum: dostum, sizler istanbul'a layık değilsiniz.
  • bu yapinin adına yaptırıldıgı kisi olan irene in hikayesini murat bardakcı dan dinleyelim:

    bizans imparatoriçesi irene

    yunanistan taraflarından istanbul’a gelen asil ama fakir bir ailenin kızı olan irene 752’de doğdu. annesiyle babasını küçük yaşta kaybetti, aşırı güzelliği sayesinde saraya alındı, bizans imparatoru dördüncü leo ile evlendi, veliahd konstantin’i dünyaya getirdi ama beş sene sonra dul kaldı ve bizans’ı oğlu konstantin’in náibi olarak senelerce tek başına idare etti.

    konstantin’in büyüyüp imparatorluğa hákim olmaya kalkışması, iktidar ve güç áşığı irene’nin aklını başından aldı, o sırada 27 yaşında olan oğlunu gözlerine mil çektirerek kör ettirdi. konstantin birkaç hafta sonra ölecek ve iktidara artık tek başına hákim olan irene, bizans tarihinin ilk ve tek ‘kadın imparatoru’ unvanını alacaktı.

    ama, imparatorlukta yaşanan ekonomik sıkıntılar irene’nin de sonunu getirdi. 802 yılında tahttan indirilip önce büyükada’ya, oradan da limni’ye sürgüne yollanacak; maliye bakanı nikeforus imparator ilán edilecek, devrik imparatoriçe ise bir sene sonra ölüp gidecekti.

    irene, iktidar yıllarında bizans’ın en önemli meselesi olan ve tarihlere ‘ikona kırıcılık’ diye geçen dini tartışmada önemli bir rol oynayıp ‘ikona’ların yani din büyüklerinin resimlerinin yapılmasını yasaklayan eski kararları kaldırmış ve bu yüzden ölümünden sonra ortodoks kilisesi tarafından oğluna yaptıkları unutularak ‘azize’ ilán edilmişti. bugün istanbul’un en gözde kültür mekánlarından olan aya irini kilisesi, adını evlád katili olan bu bizans imparatoriçesinden alıyor.
hesabın var mı? giriş yap