hesabın var mı? giriş yap

  • yani bu istisnasız her gece mutlaka oluyor. hep aynı kişiler tarafından gerçekleşen bir geyik bu. hani biz böyle bir geyik yapınca küfreden kişiler de dahil buna. coşkun büktel abi "insanları adlarını ve adımı vermeden suçlayacak kadar alçak değilim" der. isim vermek gerekirse bunlar genellikle ibn i batuta, diadra, guru, belki bir kaç kişi daha. sevdiğim bir iki kişi de var bu nicklerin arasında ama her gece birisinin başlığı altında ya da bir başlık altında bu zatlardan birisinin başlatıp, diğerlerinin kombine bir şekilde katıldığı anlam veremediğimiz ya da benim veremediğim bazen "io monaka komoto monako" filan gibi entryler de giriliyor. geyiktir tamam da, bir şey varsa biz de gülelim ya da bundan sonra herkes kendi bildiği dilden konuşsun. ben entrylerimin hepsini tırnak içinde almanca yazayım, zübeyir hepsini tırnak içinde arapça yazsın, kafamıza göre takılalım 12'den sonra bal kabağına dönüşür gibi. bir de gariban bazı yancılar oluyor "abi ben de oynim mi" der gibi aradan katılmaya çalışan ama kimseyi oyuna almıyorlar. bak yineliyorum, karşı değilim ama nedir yani biz de bilelim? açıklığa kavuşturalım bunu.

    edit: efendim uzuntu bu geyiğe dahil değilmiş. operasyonda bir hata oldu. bize bilgi veren kaynağı bulmaya çalışıyoruz. şu anda izini kaybettirdi ama 24 saat içinde bulacağız. jack bauer'i görevlendirdik. eğitim zayiati, kendisinden özür diliyoruz.

  • görgüsüz bmw'li. tüm bmw sahiplerine sesleniyorum buradan. olm anladık zenginsiniz parayı bulmuşsunuz ama bırakın da iki kamyon tır otobüs sollayalım lan amk. sen de otobana aynı parayı veriyorsun ben de olm! audi'li mercedes'li sen de üzerine alınabilirsin.

  • kemal kılıçdaroğlu'nun açıkladığı olay.. şimdi iktidar zamları geri alsa bir dert, almasa bir dert.

    halk için zaten bir dert de, iktidar için de zor bir durum. zamları geri alsa, "kılıçdaroğlu bastırdı ve zammı geri aldırdı" diyecekler. zamları geri almasa bu sefer de zamlardan dolayı bunalan halk iktidardan daha da bir soğuyacak. birkaç puan oyları birden düşecek...

    iktidarı fena sıkıştırdı..

    edit: faturayı ödemediği takdirde kılıçdaroğlu'nun elektriğinin kesilmesi hususunda da olabileceklere dair tahminlerimi de şurada yazdım.
    (bkz: kemal kılıçdaroğlu'nun ev elektriğinin kesilmesi)

  • üniversiteyi kazanarak anadolu'daki orta ölçekli bir şehirden istanbul'a okumaya gelmiştir. muhtemelen öğrenci yurdunda ya da birkaç arkadaşıyla öğrenci evinde kalmaktadır. çok büyük ihtimalle bir devlet üniversitesinde sözel / eşit ağırlıklı bir bölümde okuyor. twitter'ı ve facebook'u aktif olarak kullanıyor. twitter'da yaklaşık 150-300 arası takipçisi mevcut. gezi parkı eylemlerini destekledi ama sonlara doğru biraz bozduğunu ve eylemlerin bazı marjinal grupların eline geçtiğini düşünüyor. sporla ilgilenmiyor. tumblr veya bir başka blog hesabı var ama aktif kullanmıyor. last.fm'e üye. erasmus'a gitti ya da gidecek. avrupa'da en sevdiği şehirler amsterdam, barcelona ve prag. sigara içmiyor ama alkolü seviyeli kullanıyor.

  • bunu okumadan once young deneyini okuyunuz. de broglie young deneyinin aynisini elektronlarla yapti.

    o tarihlerde isigin dalga mi yoksa parcacik mi oldugu sorusu tartisiliyordu hararetle. bazi deneylerde isik tipki bilordo topu gibi takir tukur oraya buraya carpiyor, bazi deneylerde ise dalga gibi girisiyor saciliyordu cunku. de broglie dedi ki "eger dalga bildigim sey parcacik ozellikleri de gosteriyorsa, o zaman parcacik bildigim sey dalga ozellikleri gosteremez mi acaba?"

    sonuc "gosterebilir" cikti. ama deney yalnizca bu yuzden ilginc degil. kuantum mekaniginin tum tuhafligini oldugu gibi gozler onune serdigi, ve bu formalizmi genc dimaglarin kolaylikla anlamasini sagladigi icin pek guzel bir deney.

    tuhaflik soyle izah edilebilir: eger bir delik acik, digeri kapali ise elektronlarin perde uzerine dustugu zaman ortaya cikaracagi toplam desen ne olur? acik olan deligin karsisinda yogunlasan bir dagilim. bu deligi kapayip digerini actigimizda da yine benzer sekilde diger deligin karsisinda yogunlasmis bir dagilim bekleriz. peki iki delik ayni anda acik oldugunda ne olur? o zaman da ilk dagilim ile ikinci dagilimin toplamini gormeyi bekleriz. yani elektronlarin dustugu yerlerin perdenin uzerinde birbirine yakin iki nokta etrafinda en yogun olmasini bekleriz.

    ama bu olmuyor! perdeye dusen elektronlar, young deneyindeki aydinlik sacaklarin bulunacagi yerlere dusuyor! ayni dalgalarda gozledigimiz aydinlik karanlik aydinlik karanlik desenini goruyoruz ve soyle dusunuyoruz: "hmm... acaba iki elektron mu birbiriyle girisiyor? acaba bir elektronun dalga tepesi ile diger elektronun dalga cukuru mu toplanip birbirini goturuyor?".

    hayir, durum bu da degil. cunku simdi elektronlarin yariklara dusme siddetini cok kisiyoruz, oyle ki elektronlar yariklarin oldugu yere teker teker varsin.

    elektron no. 1 yariklardan geciyor, pat diye perdede tek nokta uzerine carpiyor. sonra biraz bekleyip elektron no. 2 yi atiyoruz; o da yariklardan gecip, pat diye perdedeki baska bir noktaya carpiyor. boyle boyle teker teker bin tane elektron atip her birinin dustugu yere tukenmez kalemle bir nokta koyarsam ne goruyorum dersiniz? yine aydinlik karanlik aydinlik karanlik aydinlik karanlik deseni.

    elektron bir sekilde kendi kendiyle girisim yapiyor sonucuna variyoruz. elektron bir dalga, ve hem ustteki
    yariktan, hem de alttaki yariktan ayni anda gecip kendi kendiyle girisim yapiyor.

  • türkiye gerçeği olup inanç ile ona uygun simgesel giyimin doğru orantılı olmadığını gösteren durumdur. muhakkak ki istisnai durumlar ve bölgeler vardır ama genel itibarı ile sık rastlanan bir durum olduğu net. 15 yıldır iş gereği erzurum dan kilis e , yozgat tan giresun a, edirne den yüksekova ya kadar her yeri gezdim gördüm zirai bir veri altyapısı oluşturduğum için özellikle gece şehirlerde kalıp gündüz köylerde bulundum.

    ve dün (evet lan dün daha) şunu farkettim. özellikle kadınların giyim tarzınının köy ile şehir arasında muazzam farklı olduğunu. şehre girdiğinizde kalacağınız otel ve onun çevresinde kara çarşaflı bile görmek yadırganmamakta ,kabul zaten bununla ilgili değil problem. isteyen istediği gibi giyinsin sorun yok. ama aynı şehrin 20 km içerisindeki bir köye gidiyorsunuz kızlar bildiğimiz baş örtüsünü arkadan bağlamış, çoğu zaman uzun kollu ama bazen de kısa kollu tişört altında şalvarı , koyununu güdüyor,tarlada çalışıyor ilaçlama yapıyor. bölge desen aynı , erkek desen aynı erkek, inanç desen kesinlikle şehirdekinden daha çok camide vakit geçirir sohbetler yaparlar velhasıl benim gözümde şehirdeki adamdan daha inançlı. peki bu nedir.

    2 yıl önce şehre giden bir dolmuşun ön tarafındaki evin bahçesinde şehre gitmek için hazırlanan 15 -16 yaşlarında dünya güzeli bir köylü kızımızı görmüştüm. kız yemenisini çıkarıp türban takmıştı. o zaman iş yoğunluğundan mı bilmiyorum bunu yorumlamamıştım. bugün o kızı hatırladım. muhakkak ki sosyologların işi ama şehre geçiş aşırılığı beraberinde mi getiriyor? din aslında modernizmin silahı mı?

    bilemiyorum be sözlük.

  • konusu avrupa'da geçen, son dönem woody allen filmlerinden biri. üstat 76 yaşında olduğundan kimi eski filmlerinde (play it again sam, manhattan, annie hall) olduğu gibi alter egolarını artık kendisi oynayamamakta. açıkçası owen wilson' ın alter ego performansı için kuşkularım vardı fakat filmi izlediğimde bu kuşkuların yersiz olduğunu gördüm. filmle ilgili söylenebilecek hemen hemen her şey söylenmiş fakat şu gözden kaçmış ;

    --- spoiler ---

    gil pender'in nişanlısı inez ve ailesi, günümüzün acımasız, rekabetçi, parayı en üstün değer olarak algılayan insanlarını temsilen oradalar. kendisinden farklı olanlara her daim kuşkuyla bakmaları ( kahramanın peşine dedktif takmaları) önemli bir detay olarak karşımızda ayrıca kendi aralarındaki ilişkinin bile metalaştığı şu örnekten anlaşılabilinir ; babasının ani rahatsızlığı sonucu gittikleri geziyi iptal ederek otele döndükleri sırada , odadaki inci küpesinin kaybolduğunu anlayan inez , babası için doktora haber verirken aynı sırada küpeleri içinde güvenlik görevlilerine haber vermekte. bunu ayan beyan yapmasına rağmen hiç kimseden tepki almamakta aksine bu davranışı hasta olan babasınca bile onaylanmaktadır. karakterler için insan hayatı ve sahip olduğu metalar hemen hemen aynı önem dercesine sahip olduğu gözümüze sokuluyor.

    --- spoiler ---

  • hayat çok acayip lan.

    koyu fenerbahçe taraftarıyım ve şu anda izmir alsancak'taki kartal yuvası'nın önünde yarın oynanacak bucaspor-beşiktaş maçının bilet satışı için sıra bekliyorum. neden peki burda bekliyorum, anlatayım:

    ailem izmir'e çok uzak küçük bir kentte yaşıyor ve geçen hafta izmir'e ziyaretime geldiler. salı günü de dönecekler. tam da pazar günü. beşiktaşlı babama gelirken dedim ki "baba biraları alıyorum, akşam trabzon maçını evde izleriz." adam çok sevindi, yani sesinden anladım lan telefonda ne kadar sevindiğini. onlar yoldayken maç tatil oldu, üzüldük ama biraları da içtik.* tesadüf bu ya yarın beşiktaş izmir'e geliyor ve 56 yaşında, beşiktaş'ını çok sevse de canlı bir maçını izlemek kendisine kısmet olmayan babamla beraber maç izleyeceğiz. elimde hediye kaşkolla bekliyorum.

    entrime "hayat çok acayip lan" diye başlamamın sebebi bu diyeceksiniz ama değil; acayip olan benim gece heyecandan uyuyamamış olmam.

    tanım: babamın tuttuğu takım.

  • gereksiz espri yapmaları olabilir.

    -ooo meteor alırım bir dal..
    -ben hep 50 liralık meteor aldığımdan dolayı...

    gibi..

  • liverpool-chelsea maçı ve bahisseverlerin çoğu yatar:

    "liverpool benim 400 gitti senin sampiyonluk gitti.ben bir hafta da kazanarim kaybettigimi senin bir sezon daha beklemen lazim.simdi soyle kim kaybetti"