hesabın var mı? giriş yap

  • parantez içinde komedyen yazmasa, insanların komedyen olduğunu anlamayacağı bir isim. acaba bunun için ekşi sözlük'e ne kadar para verdi? parayla bu işler çözülüyorsa parasını verelim mizahı bıraksın. yapmış olduğu işleri beğenen birilerinin olması, bu ülkeden bir şey olmayacağının göstergesidir. kendisine güleceğime duvara baksam "sıvacılar sıva yapar, yeter artık ahmet çakar" cümlesi aklıma gelir daha çok gülerim.

  • -alo yalçın
    +efendim, buyrun sayın basbakanım
    -yalçın sen parmaklıklar ardındayı izliyor musun su anda
    +yok efendim şimdi acıyorum
    - ya adam.. yalçın..ya siz ne yaptıgınızın farkında degilsiniz adam mendilsiz halay cekiyor
    +kestiriyorum efendim
    -boyle birsey yok, adam iki saattir..
    +kestiriyorum
    -işimiz var sizle vallahi
    +halletim efendim.

  • bir şarkının, bir dizinin veya başka bir şeyin ömründeki önemli bir periyottur şevval sam periyodu. adeta osmanlı'nın duraklama dönemi gibi.

    - yavaş yavaş duyulma
    - popüler olma
    - şevval sam'ın elini atması
    - unutuluş ve kayboluş

    edit: bu arada tespiti yapan arkadaşı tebrik ediyorum.

  • eski hukukumuzda kısasa dair idam suçlarının alenî sergilenmesinin sebebi, belki maktulün yakınlarının bu manzarayı görüp de rikkate gelebileceğinin düşünülmesidir. yani katile belki acırlar, buna razı olmazlar da, kısas uygulanmasından vazgeçerler diye. eğer vazgeçerlerse devlet katili kendi kamu hakkından ötürü ta'zîr cezasına (hapis, kürek vesaire) çarptırır, katil de maktulün yakınlarına kan parası (diyet) öderdi. şahsî kanaatim de bunun son derece makul ve adil olduğudur. şu dünyada kimseye para cezası kadar bir şey koymuyor, adam para ödeyeceğine, 10 yıl içeride yatmaya razı oluyor. bu yüzden dinlerde de genellikle malî ve bedenî cezalar cârîdir. çünkü statü farkı olmaksızın, herkese aynı elemi verir. ayrıca şimdilerde uygulanan hapis cezası, suçun şahsîliği ilkesine aykırıdır. bir insanı içeri atıyorsunuz, 10 sene, 20 sene, artık her ne ise, bu suçun cezasını yakınları da o müddet boyunca çekiyor. hakikatte hiçbir cezamızın adil olmadığı gerçeğiyle ne zaman yüzleşeceğiz modern insanlık olarak bilemiyorum. eskiler çok daha adildi.

    yani kimse ruh hastası olduğu için veya "ibret-i âlem" için bunları sergilemiyordu. devlete karşı işlenmiş suçlarda böyle olabilir ama kısastaki maksad bu değildir. tabiî 1938'teki durumu da bilemiyorum pek.

  • 10 aralık 2016 beşiktaş patlamasıda canını yitiren daha 19 yaşında gencecik bir çocuk. ülkeyi yönetenlerin ona layık gördüğü isimsiz bir ölü değil o. bir ismi var, bir ailesi var, bir hikayesi var. hayatının baharında kopardılar onu bu hayattan. geçen sene tıp fakültesini kazanmıştı, büyüyüp doktor olacaktı. artık olamayacak.
    bu son 1 yılda patlamalarda hayatını kaybeden 2. tanıdığım oluyor. siz gerçekten de sadece tanımadığınız insanlar ölecek sanıyor olabilirsiniz, ama tanıdığınız insanlar da ölecek. alışmayın, alıştırmayın. öfkenizi azaltmayın.

  • san francisco’da dilensen 2000 dolardan fazla kazanır ancak sürünürsün. north dakota’da 2000 dolara geçinirsin. nasıl ki romanya piteşti’de kazanacağın 2000 euro ile londra’da kazanacağın 2000 euro aynı değilse, abd’de de bir şehirde yaşam bir diğerinden 4 kat pahalı olabiliyor.

    bu aralar ev almayı düşünüyoruz. san francisco’dan ayrılmak istemiyoruz, ama şöyle ufacık, hemen taşınılabilir evler 1 milyon dolardan başlıyor. 200 bin dolar peşin verip sonra vergisi, sigortası, mortgage ödemesi derken 30 yıllığına ayda 5500 dolar borç altına girmek tek çözüm. diğer seçenek ise iki saat uzakta sierra nevada dağlarının eteklerinde orman ve göl manzaralı, havuzlu, geniş arazili bir eve taşınmak. 500-600 bin dolar aralığında bir fiyata malikane alabiliyorsunuz. tabi burada başka şeyler devreye giriyor. çocuğunu taşrada mı büyütmek istersin, san francisco’da mı? sokağa çıktığında dünya vatandaşlarını mı görmek istersin, sadece beyaz amerikalıları mı? kafana estiğinde operaya, baleye, tiyatroya gidebilmek mi istersin, sinema, avm, olive garden üçlüsüyle sınırlı kalmak mı?

    biz taşrada üst sınıf yaşamı sürmektense san francisco’da orta sınıf olmayı tercih ettik. başkası diğerini seçecektir. abd’de 2000 dolar vs avrupa’da 2000 euro tartışmasına dönersek, rahatlıkla söyleyebilirim ki avrupa’da 2000 euro’ya geçinebileceğiniz yerler abd’de 2000 dolara geçinebileceğiniz yerlere beş basarlar.

    diğer yandan, abd’de aynı seviyedeki bir metropolde aynı seviyedeki bir işte avrupa’da kazanacağınızdan daha fazla kazanmanız da neredeyse garantidir. bu durumda daha doğru bir karşılaştırma, berlin’de 2000 euro mu, new york city’de 4000 dolar mı olacaktır.