hesabın var mı? giriş yap

  • abaza taklidi yapıp ama aslında oldukça ince espriler yapan kitlenin yerini gerçekten abaza tiplerin alması.

  • o kocamaaan manda kasa amerikan arabaları ya da pick uplarla gelip zırt diye evin önündeki alana parketmeleri, evlerinin arka bahçesinde mangal partileri yapmaları, evlerinin çimlerini biçmeleri, evlerinin bizim evin salonu kadar mutfağı, 90'larda çevrilen filmlerde evin mutfağında duvara monte edilen ve 10 metre kablosu sayesinde kadın mutfakta tüm işlerini yaparken bir yandan da konuşabildiği telefon, evlerin banyosunda bi yandan da dolap olan aynalar, önündeki verandalar vb...

    kısaca amerikan evleri...

    ahh bee!

  • (bkz: malcolm gladwell)'in (bkz: outliers) isimli eserini okursanız konu çok daha anlaşılır olacaktır. başarı, zenginlik, güç, para, şan, şöhret gibi kavramlar yalnızca sizin elinizde olan ve yalnızca sizin kişisel çabanızla elde edebileceğiniz şeyler değildir. doğduğunuz tarih, okula yazdırıldığınız gün ya da içine doğduğunuz aile sizin kaderinizi şekillendirmekte büyük bir rol oynar. elbette çalışarak, 'deneyerek' zengin olabilirsiniz ancak insanların fakirliğine sebep olarak "denememelerini, daha çok çabalamamalarını, daha çok 'yenilmemelerini', ellerinden gelenin en iyisini yapmamalarını" sunamazsınız. tüm bunları yaptığı halde yine 'fakir' olarak hayatını sürdüren onlarca insan vardır. hayatta her şey birbiriyle ilişkili.

  • pen ödülü kurucularından marry lee settle film hakkında şöyle demiştir: "hayatımın en mutlu üç yılını aralarında geçirdiğim insanlarla kıyasla arabistanlı lawrence ve geceyarısı ekspresi'nde gördüğüm türkler çizgi film karikatürü gibiydiler."

    pauline kael: "hikaye hemen hemen herhangi bir ülkede geçiyor olabilirdi, ancak eğer billy hayes azami menfaat gütmek için hapse girmeyi planlıyorduysa bunu bir türk hapishanesinden daha iyi nerede yapabilirdi? kim türkleri savunmak isteyecekti? (columbia pictures'ın nasıl temsil edildikleriyle ilgili kaygılanmasını gerektirecek kadar bile yeterli bir film piyasaları yok)"

    world film directors yorumcularından biri: "geceyarısı ekspresi'nden daha vahşi bir milletten nefret ettirme filmi hatırlayamıyorum. ufku daraltan, izleyicilerinin en adi korkularını ve önyargılarını ve kinlerini onaylayıcı bir film."

    david denby: "doğrudan anti-türklükle alakalı, ve mahkumların haklarını veya hapishane şartlarını eleştirmekle hiçbir alakası olmayan, filmdeki bütün türklerin -gerek gardiyan gerek mahkum olsun- "ezik" ve "domuz" olarak lanse edildiği, ve hiçbir istisnaya yer bırakmayacak şekilde bütün türklerin dejenere, aptal ayılar olarak sunulduğu bir film."

    tanınmış ispanyol film dergisi fotogramas: "yapılmış en varsayımcı ırkçılık eylemlerinden biridir, hem de üstüne bir de ilericilik etiketiyle pazarlanıyor."
    kaynak

    filmin gerçek hayattan konu aldığı billy hayes bile bir röportajda filmin türkleri lanse etme biçimini eleştirmiş ve haksız bulduğunu söylemiştir. ayrıca film için özür dilemeye türkiye'ye gelmiştir. "türkler bu filmi hak etmiyorlar" demiştir. kaynak

    ana karakterin gerçek hayattaki versionu bile filmi haksız bulurken ekşisözlük cengaverleri nesnellik ve haklı eleştiri adı altında bu ırkçılığı aklamayı becerebiliyorlar. neyse artık yabancı eleştirileri de yazdım, batı filtrenizden geçtiğine göre bu fikri de onaylayabilirsiniz.

    düzeltme: uzun yorumlu eklemeyi silme ve yazım hatalarının düzeltimi.

  • bir şiirinde der ki: bazıları gitmeyi bile beceremiyor, ya anısı kalıyor yada acısı.

    hem anısı kaldı hemde acısı.

    allah(c.c.) mekanını cennet etsin. en sevdiğim şairdi.