hesabın var mı? giriş yap

  • yan koltukta oturan birine cevap vermeden önce yapılan frenler de bu mahiyette kıymetlendirilebilir.

    evet, var öyle bir şey. kadın şoförler, araç sürerken ön koltukta oturan bir yolcuyla sohbetleri esnasında, bilhassa hayretle karşıladıkları bir konuda cevap veriyorlarsa, önce frene basıyor sonra konuşuyorlar. denendi, %100 çalışıyor.

    bu hakikati bir örnekle taçlandıralım:

    {misal, bir kış günü çeşme otobanı, sol şerit.}

    yan koltuktaki: mürüvvet de boşanıyormuş.

    {fren}

    kadın şoför: yapma ya!

    {devir düşer, motor vurur tor tor tor}

    .

  • merkez üssü bir üniversite olan dumurluk olaylar kümesidir*. bir elemanı da şöyledir; internette gezinirken denk geldim, gerçek midir nedir bilemiyorum ama bildiğim şudur ki mevzuya uygundur.

    "çapa tıp fakültesinde okuyan arkadaşlarım anatomi öğretmenimiz sami zan'ın ününü bilirler. sami hoca sırf üreme organlarını kendi üslubuyla anlatan ve her dersinde 400 kişilik amfide dışarıdan gelenlerle birlikte yaklaşık 700-1000 kişiyle dolduran çok degerli bir hocamızdı... bu yazıyıyı yazarken de kendisini rahmetle anıyorum... anatomi derslerinin birinde erkek menisindeki yüksek glükoz, yani bizim bildiğimiz şekerin düzeyini anlatıyordu. o yıl liseden mezun genç bir ögrenci kız arkadaşımız el kaldırdı ve bombayı patlattı. "anladığım kadarıyla, menide çok şeker olduğunu söylüyorsunuz..", "evet aynen öyle" dedi sami hoca ve dediklerini destekleyen istatistik oranların tablosunu gösterdi. arkadaşımız gene elini kaldırıp söz istedi "o zaman tadı neden şekerli değil?.." amfide korkunç bir sessizlik oldu... ve sonra tüm amfi gök gürültüsü gibi bir kahkaha koyverdi... yüzü birden kıpkırmızı olan arkadaşımız, hızla defter ve kitaplarını topladı ve sırasından hızla fırladı. o kapıya koşarken, sami hoca çok ciddi bir yüz ve buz gibi sesle dersini sürdürdü... "şeker tadı alınamaz. çünkü şekeri duyumsayan tad alma hücreleri insanin dilinin ucundadır... gırtlak derinliğinde ise, acıyı ve ekşi tadı algılayan reseptörler bulunur... sana neşeli bir gün dilerim kızım..."

  • geçen seneki "şampiyon 4. yıldız için sahada" yazan eleman yazmazsa eleyeceğimiz takımla maçımızdır

    edit: iş bu entry tüm lig boyunca bu entryi yazan, kalkın ulan fener'in maçı var diyen emekçi dostumuz, çubukluya gönül vermiş kardeşimiz nick yazmazsam ne olacak ki renkdaşımızı incitmek için yazılmamıştır. yaptığı totemin ters tepmesine, esprili bir tepkidir.
    kendisine ve çubukluya gönül vermiş renkdaşlarıma selam ederim.

  • benim bu. hatta tavanı da tamamen açıyorum ki dört bir yandan esen rüzgar bacaklarımın arasında fırtınalar koparsın, o elbisenin üst kısmı rüzgarın şiddetiyle yukarı kıvrılsın ki iki yanımdan geçen herkes şehvani duygular içerisinde kıvrım kıvrım kıvransın. arkadaşlarım böyle yapınca beni trafik canavarı olarak niteliyor. ama ne yapsaydım yani? yaradanın eserini kuldan saklamak olmaz şimdi.

  • yanlışlıkla batırılmasındaki zaafiyetler şöyledir :

    1- tüm kıbrıs harekatının sorumluluk bölgesinde marine corps gibi insiyatif sahibi amfibi bir harekat merkezinin olmayışı.

    harekat için adana 'da konuşlu bir komuta merkezi kurulmuştur. fakat kuvvetler arası yatay bir koordinasyon yoktur. mesela hava desteği isteyen bir kuvvet kendi üstlerine bu ihtiyacını dikey olarak yukarı, en üst kuvvet komutanlığına bildirir. en üstteki birim hava kuvvetlerine bunu bildirip bu sefer emir olarak hava kuvvetlerinde aşağı birimlere iletilir. söz konusu temasta ne mürted üssünden kalkan uçaklar, ne de tcg kocatepe arasında birbirlerini doğrulatacak bir kripto veya işaret/parola yoktur. uçaklarla 3 gemilik filonun temasları 13:45 ve 15:20 de gerçekleşiyor. akşam mürted üsse dönüldüğünde bile olanların kimse farkında değil. ancak sabah saat 09:00 kocatepenin batırıldığı anlaşılıyor. (işte bu yüzden amerikan deniz piyadelerinin kendi organik hava desteği vardır.) (bkz: harrier)

    bu aynı zamanda ilk harekatın beklenildiği sonucu vermemesi, deniz piyadeleriyle havadan indirilen birliklerin buluşamaması ve birleşmiş milletlerin ateşkes kararına uyulması zorunluluğunu doğurmuştur. bu arada yunanistandaki cunta düşmüş daha demokratik bir yönetim başa gelince yunanistan ve rum tarafı batının gözünde daha legal ve daha mağdur konuma geçmiştir.

    2- harekat boyunca 1. taktik hava kuvvet komutanlığı olası bir yunan taaruzuna karşı batı hava sahasını kontrol etmekle görevlendirilirken, 2. taktik hava kuvvet komutanlığına bağlı filolar kıbrıs üzerinde görev almıştır.

    fakat rodos un güneyinde yola çıkan yunan deniz filosunun 1.taktik hava kuvvetine bağlı keşif uçaklarınca görüldüğü ancak temasın devam ettirilmediği söyleniyor. (eğer doğruysa ilk hata bu.) görev paylaşımının aksine 1.taktik hava kuvvete bağlı mürted üsten kalkan 141. ve 142. filolar arnavut burnu ile baf arasına gönderiliyor. hatta verilen emirde daha önce tüm dünyaya ilan edilen bu yasak bölgede yüzen ne varsa batırılması, eğer bir şeye rastlanılmazsa baf liman tesislerinin bombalanması emri veriliyor. (ikinci hata da bu. bölge 2. taktik hava kuvvet komutanlığının sorumluluğundaydı.)

    3- deniz kuvvetlerine bölgede yapılacaklar hakkında hava kuvvetlerine verilen emir bildiriliyor. girne açıklarında tcg tınaztepe de harp filosu komutanı tuğamiral nejat tümer e arnavut burnu ile baf arasında herhangi bir gemimiz var mı? diye soruluyor. cevap olarak yok deniyor. fakat burada olası bombardımandan sonra kalanları temizlemek için birileri (?) tcg mareşal fevzi çakmak, tcg adatepe ve tcg kocatepe yi yolluyor. (burada bir başka işgüzarlık var.)

    4- tcg mareşal fevzi çakmak, tcg adatepe ve tcg kocatepe gemileri amerikanın ikinci dünya savaşında kullandığı gearing sınıfı destroyerlerdir. mimari olarak birbirlerine benzemekte ve yunan donanmasında da yine nato yardımıyla amerikandan verilmiş aynı gemilerden bulunmaktadır. bu haliyle görünüm olarak da her iki ülkenin pilotları tarafından aldatıcı olabilmektedir.

    5- baf açıklarında hem amerikanın 6.filosu, hem de sovyetlerin akdeniz filosu gelişmeleri yakından izliyor. her iki filo da 20-25 gemiden oluşuyor. bundan başka çatışmalar sırasında adadaki nato nun dinleme tesisleri aktif olarak çalışıyor. o sıralar doğu ve batı bloğunun istihbarat servisleri ortadoğuya göre buralarda maksimum kadro bulunduruyorlar. ciddi bir elektronik karıştırma söz konusu. söylenenlere göre ege de uçaklarımız hayali ihlalleri önlemek için devamlı kalkış yapıyorlar.

  • bir michelin yıldızı "kategorisinde çok iyi bir restoran", iki michelin yıldızı "tekrar ziyaret etmeye değer mükemmel bir mutfak", üç michelin yıldızı ise "özel bir seyahate değecek kadar olağanüstü bir mutfak" anlamına geliyor. michelin yıldızlı restoranların tüm dünyadaki toplam sayısı 1593. bunlardan sadece 50’si üç yıldıza sahip. değerlendirme esnasında;gizli denetim de yapılmaktadır. bir defasında fransanın ünlü bir restoranında rezarvasyon yaptırmak isteyen bir michelin yetkilisi bir türlü rezarvasyon yaptıramamış ve en sonunda michelin yıldızları veren heyetten olduğunu açıklamıştır, bunun üzerine rezarvasyonu yapılmış, ancak restoran yetkilileri durumu kontrol etmek için büyük bir heyecan ve merakla komiteyi aramış ve böyle bir çalışanlarının olup olmadığını sormuşlardır? aldıkları cevap ise; ''evet kendileri şimdiye kadar bizim komitemizde yeralmaktadır ama şimdi işine son verilmiştir'' gizlilik esas!

  • 2 sene evveline kadar yaptığım şey. şimdi öyle demiyorum, keza eşimin mecburi hizmeti dolayısıyla sıklıkla gittim geldim. gitmiş birisi olarak söylüyorum isteyen alabilir, ben hakkımı helal ediyorum şahsen.
    edit: ironi içerir, şakadır... :)