ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
insanı duygusuzlaştıran şeyler
-
zaman.
insan çocukluğundan uzaklaştıkça, hayat kavgasının içerisine girdikçe, yakınları, büyükleri birer birer dünyayı terk etmeye başlayınca duygusuzlaşmaya başlıyor. özlemle yad edilen şeyler, eski dostlar, hatıralar aynı tadı vermiyor.
nerede o eski bayramlar diyorlar ya... bayramlarda bir sıkıntı yok, biz duygusuzlaşıyoruz işte.
timurlenk üniversitesi
-
parayı bulunca yıldırım beyazıt üniversitesi'nin karşısına açacağım okul. tabelaya da since 1402 yazdımmıydı değmen keyfime.
getir yılbaşı parti paketi
-
ulan getir firması şuradan edeceğin 3-5 kuruş kar için şu palyaçoluğa gerek var mı ya?
böyle zavallıca şeylere yılbaşı paketi falan yazılınca gerçekten içim burkuluyor. yeni yıla çizi kemirerek giren biri canlanıyor kafamda.
yılmaz erdoğan cansu taşkın aşkı
-
"eskiden kız çocuklarının barbieleri vardı, şimdi görüyorum ki 60 yaşındaki adamların.."
bebeği uçurumun kenarına bırakıp fotoğraf çekmek
-
batıyla aramızda çocuk yetiştirme anlayışı bakımından devasa fark olduğunu biz de kabul ediyoruz elbette.
ancak "düşmezse senindir, düşerse zaten hiç senin olmamıştır" şeklindeki bir tavrın, çocuğa birey olarak davranmakla ne ilgisi var mınako. çocuk düşseydi "o bir birey, kendi kararını kendi verdi" mi diyecektik anlamıyorum ki.
sonradan not: tehlikeli bir durum olmadığı, bebeklerde yükseklik korkusunun doğuştan geldiğini söyleyen bir arkadaş olmuş. tehlikesiz olduğuna katılmıyorum. o yaştaki bir bebeği kanepede, yatakta tek başına bırak bir bakalım; bir yolunu bulup düşüyor mu düşmüyor mu. yoksa yükseklik korkusu bir tek bizim bebelere mi doğuştan gelmiyor?
türkiye'de artan ahlaksızlık eğilimi
friedrich nietzsche
-
"cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi hiçbir zaman özgur bir seçim yapamaz. sadece seçim yaptığını zanneder. cahil toplumda seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacagını sormak kadar ahmaklıktır! böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!"
alper'i doğum gününde miami'ye gönderin kampanyası
törende şiir okurken gülme krizine giren çocuk
-
sanirim bugun televizyonda gorunen en dogal halli cocuktu. bir sey soyletilmemis, ezberletilmemis. cocuk gibi cocuk iste, cok sevimli.
günde 15km yürüyen 20 yıllık tcdd çalışanı
-
-trenler gelip geçtikçe makinistlerle selamlaşıyoruz.
-ama bazen selam vermiyorlar.
-o anda işte insanın içinde bir eziklik oluyor.
fisyon
-
odun gibi kimyasal enerji kaynaklarının binlerce yıl boyunca sömürülmesinden sonra, 1930'larda nükleer fisyonun keşfi, insanlığa çok daha güçlü bir enerji kaynağına erişim sağladı: atom çekirdeğinin bölünmesi (fisyon) ile salınan enerji.
adı anıldığında, kitle imha silahlarının temeli olarak zihinde canlanan fisyon, dünya elektriğinin yaklaşık %10'unu üretmek için kullanılmaktadır. nükleer fisyonun kendisi ve kullanımı gibi keşfi de tartışmalara neden olmaktadır.
nükleer fisyon ilk olarak 1938'de alman kimyager otto hahn liderliğindeki bir ekip tarafından gerçekleştirildi. hahn, meslektaşı fritz strassmann ile birlikte, uranyum atomlarının nötron bombardımanı ile parçalanabileceğini keşfetti. ancak sadece atom altı parçacıkların bunu başarabilmesine şaşıran hahn, isveç'te yaşayan eski bir meslektaşı ve fizikçi olan lise meitner ile temasa geçti. lisa meitner, otto frisch ile birlikte çalışarak, fisyonun teorik yorumunu yaptı ve gerçekte nasıl oluştuğunu gösterdi. hatta sürece nükleer fisyon adını verdi.
ancak 1944'te nobel komitesi, meitner ve frisch'in önemli katkılarını göz ardı ederek nobel kimya ödülünü yalnızca otto hahn'a verdi. tarihçiler bugün, en azından meitner'in nükleer fisyonun ortak kaşifi olarak görülmesi gerektiğine inanıyor ve katkısının kısmen cinsiyeti nedeniyle göz ardı edildiğini iddia ediyorlar.
science focus