ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ebrar karakurt'un istiklal marşı'nda ağlaması
-
vatan sevgisi, başarı, emek herşeyin içinde olduğu gözyaşlarıdır.
tanım: avrupa şampiyonu olup en tepeye çıkardığı bayrağımız yükselirken okunan istiklal marşı esnasında ebrar karakurt’un gururdan ağlamasıdır.
mustafa ceceli
-
eğer bu adam evlenmeseydi belediye konserleri ile dünyalığını yapabilir miydi sorusunun cevabını merak ediyorum. pr çalışmasının en önemli adımı mutlu ve evli imajı çizmek bence. hatam varsa affola.
sevgilinin eski sevgilisinin evinde kalması
-
bagaga insanının kendisini upgrade ederek boynuzlu bagaga'ya dönmesini sağlayacak olay.
fenerbahçe'nin gol yemeden içeri kaçamaması
-
olm isteseydiniz icardi'nin golünü paket yapıp size gönderirdik niye bu kadar zahmet ettiniz de şanlıurfa'ya geldiniz adamlar icardi'den gol yedi kaçtı gitti ahaha
uefa şampiyonlar ligi
-
şampiyonlar ligi’yle ilgili bazı trivia’lar:
- 1992 yılında tanıtılan turnuva, 1955 yılında başlayan “avrupa şampiyon kulüpler kupası”nın yerini aldı. turnuvaya grup aşaması eklendi ve belirli ülkelerden birden fazla takımın katılmasına izin verildi.
- 1992’den önceki turnuva başlangıçta sadece her ülkenin şampiyon kulübünün mücadele ettiği, düz bir eleme turnuvasıydı.
- “uefa şampiyonlar ligi marşı”, uefa tarafından kullanılan üç resmi dili içerir: ingilizce, almanca ve fransızca.
- şampiyonlar ligi'ni üst üste 3 kez veya genel olarak 5 kez kazanan bir takım, kupanın tam boyutlu bir kopyasını tutma hakkı kazanır. şimdiye kadar 6 kulüp bu onuru kazandı: real madrid, ajax, bayern münih, ac milan, liverpool ve barcelona (ajax ve bayern münih turnuvanın eski halinde üst üste 3 kez kazanmıştır).
- şampiyonlar ligi’ni en az galibiyetle kazanan takım: 5 maçla manchester united (1998-99).
- 1986-1991 yılları arasında, stadyumlarla ilgili bazı nedenler ve holiganizm sorunları nedeniyle ingiliz takımlarının şampiyonlar ligi'ne katılmaları yasaklandı. ingiliz takımlarının yokluğu, 3 takıma; 10 yıllık ingiliz hakimiyetinin ardından turnuvayı ilk kez kazanma fırsatı verdi (psv eindhoven, kızıl yıldız* ve steaua bucarest*).
- nottingham forest, şampiyonlar ligi’ni; kendi liglerini (1 kez) kazandıklarından daha fazla (2 kez) kazanan tek kulüptür.
- şampiyonlar ligi'ni sadece 3 kulüp yerel oyuncularıyla kazandı: real madrid (1966), celtic (1967) ve fc steaua bucarest* (1986).
- şampiyonlar ligi’nin en erken golü, 2007 yılında bayern münih formasıyla roy makaay tarafından maç başladıktan sadece 10,2 saniye sonra real madrid’e atılmıştır.
- atina, turnuvada tek sezonda 3 takım (olympiacos, panathinaikos ve aek athens*) tarafından temsil edilen tek şehirdir.
- bayern münih ile borussia dortmund arasında oynanan 2012–13 sezonunun finali, bugüne kadar en çok izlenen şampiyonlar ligi finalidir. ayrıca final, 2013 yılında 360 milyon izleyiciyle dünya çapında en çok izlenen yıllık spor etkinliği olmuştur.
- iker casillas, şampiyonlar ligi’nde en çok forma giyen futbolcudur (177 kez).
- aynı şehirden iki takım arasında sadece 2 kez şampiyonlar ligi finali yapıldı (2014 ve 2016'da real madrid - atletico madrid arasında).
- clarence seedorf, 3 farklı kulüple şampiyonlar ligi'ni kazanan tek futbolcudur (ajax, 1995; real madrid, 1998; ac milan 2003 ve 2007'de).
- arsenal, şampiyonlar ligi’nde farklı ülkelerden 11 oyuncuyla maça başlayan ilk takım (13 eylül 2006 hamburger sv – arsenal maçı).
- ilk 3 maçını kaybettikten sonra grup aşamasını geçen sadece 2 takım var: 2002-03'te newcastle united ve 2019-20'de atalanta bc.
- michael ballack, şampiyonlar ligi çeyrek finallerine 4 farklı kulüple ulaşan ilk futbolcu oldu: kaiserslautern, bayer leverkusen, bayern münih ve chelsea.
- ferenc puskas, avrupa kupası (şampiyonlar ligi’nin eski adı) finalinde hat-trick yapan ancak maçı kaybeden tek futbolcudur.
kaynakça
https://www.uselessdaily.com/…facts-you-didnt-know/
http://sportofcall.co.uk/…he-uefa-champions-league/
amasya üniversitesi'nde yapılan yapay kol
-
iyi niyetli ancak vizyonsuzluktan ölü doğan bir proje daha.
istediğiniz kadar vatansız milletsiz ilan edin umrumda değil. bu proje dünyanın geldiği noktanın çoook uzağında duruyor. benim hep savunduğum bir şey var. bizim insanımıza ilk önce projelendirme öğretilmeli. bir ürün yapılacaksa harekete geçilmeden bu konuda neler yapılıyor bakması öğretilmeli.
elin liseli çocuğu beyin dalgalarıyla hareket ettirilen kolu 3d yazıcı ile basıyorken bizde halen hareket sensörü kullanılıyorsa bu olacak iş değildir.
eğer dünya hafiflik için karbon alaşım kullanıyorsa, parmak kontrolü için mikroservo motor kullanıyorsa, uyarım iletimi için direk sinir sistemini kullanıyorsa bizim bu devirde çıkıp bu ürünü yapay kol diye sunmamız acıklıdır. altı boş bir özgüvenin net göstergesidir.
bunu üreten arkadaş gerçekten bu konuda işe yarayacak bir ürün ürettiğine inanmasa herhalde kameraların karşısına çıkmaz. demek ki yapılanları bilmiyor. demek ki amputasyon sonrası kullanılacak yeni nesil protezler için harcanan milyonlarca dolardan habersiz.
arge bizim ülkemizde küçümsendikçe daha çok göreceğiz bu tarz ölü doğumları.
arge sadece fikir üretimi değildir. teknik gerekliliklerin belirlenmesidir, araştırmadır, projedir, tasarımdır, fizibilitedir.
bu konular ciddiye alınmadıkça bu ülkede erke dönergeci de bulunur, soğuk füzyon reaktörü de bulunur, evrim de çürütülür, kansere çare de bulunur. ancak sadece lafta yapılır bunlar.
günümüzde bilim de mühendislik de çok ciddi ön çalışma gerektiren uzmanlık alanları. 500 yıl öncesindeki gibi aklına geleni üretmeye kalkarsan hüsrana uğrarsın.
yapma demiyorum hobi olarak yap ama özgüvenini dizginle. ne ürettiğini araştır.
https://www.youtube.com/watch?v=_qupnnroxvy
istanbul'da baba oğulu silahla kovalayan maganda
-
bunları yetiştiren anne babaların ağzına sıçayım.
titanik rose'un jack'i tahtaya almaması
bacaklarını açmasan olmaz mıydı
-
sapık bir hakimin beyanatı.
neyse ki olay kanada'da gerçekleşmiş ve bu hakim göklere çıkarılmak yerine meslekten men edilmiştir.
türkiye'de kendisi gibi onlarcası cb önünde olmayan cübbe düğmesini iliklemekte.
cedi osman
-
hayal etsenize. türkiye'nin gururu olarak bir basketbolcu nba yolunu tutuyor. büyük umutlarla bütün ülke arkasında.
tarihin en iyi basketbolcularından biri, belki zirvede olan lebron james'in takım arkadaşı oluyorsun. adam benim çaylağım diye seni bağrına basıyor. bütün rüzgar arkanda.
milli takıma gelip, yeni jenerasyonun lideri oluyorsun. abd maçında 0/2 serbest atış atıp, ardından tatum'a üçlükte faul yaparak tarihimizin en büyük maçlarından birini kazanma fırsatını teptiriyorsun. bütün takımın emeği yok oluyor. herkes olur, gençtir deyip arkanda.
cleveland geri dönüp bütün gücünle çalışmak gerekiyor. lebron ayrılmış, yeniden yapılanan takım ana ve rol oyuncuları arıyor. sen de en büyük adaysın. acunla vakit geçirmeler, özel hayatını basketbol önüne koyup magazinsel haberlerle her yerdesin. yine tutunamadın.
bugün geldin, takımın lideri olman gerekti. hatalarından ders çıkarıp, milli ruhu yaşatman beklendi. iyi oynamana gerek yok. mirsad ruhunu yansıtsan yeter. ne mi yaptın? aynı hatayı yapıp 0/2 serbest atış atıp, üzerine topu kenardan rakibe hediye ettin. yine bütün takımın emeği yok oldu. bu kadar insanın hevesi kursağında kaldı, üzüntüden kahroldu.
hiç mi utanma duygusu olmaz bir insanda, kameralara çıkıp konuşacak yüz bulamaz insan. şimdi tatil süren uzadı, sevgili eşinle güzel bir tatil yapmak hakkın.
yazacak çok şey var da, yazıklar olsun.
40 yaşında adamların ekşi sözlük'te takılması
-
sözlüğü liseli ergenler için ortam sanan kullanıcıların düşüncesi.
belli bir yaşa gelmiş mesleğinde uzmanlaşmış kullanıcıların görüşleri değerlidir.
sözlükte yazdıklarından ergen yazarlara bolca ödev çıkar.
donanımhaber ölücüleri
-
tam şu an bir market zincirindeki deodorant indirimi için başlık açılmış 7 tlden 4 tlye düşmüş fiyatları ve bu ölücüler koli koli alıp stok yapmaya başlamış. bir de aldıklarının fotolarını çekip koymuşlar evladım 20 tane deodorant alıp ne yapacaksın adam ömürlük deosunu almış çocuklarına miras bırakacak herhalde.
öyle bir ölücüler işte.
euro truck simulator 2
-
hayata erken atılmamı sağlayan oyun.
önce milletin tırını sürerek işe başladım. sonra ne millete çalışacağım kendi tırımı alayım dedim. milleti zengin etmek manasızdı. borçla harça bir renault tır aldım paris'ten. bankaya 92000 euro borçlandım. neyse borç yiğidin amcasıdır dedim. yada öyle bir şeydi ama yine de devam ettim. fakat ehliyeti bakkaldan aldığım için malı teslim ettiğimde taşıdığım için aldığım para tırın tamirine bile yetmiyordu. borç katlanarak arttı.
amacım sadece çocuklarıma daha iyi bir gelecekti. onlara çok belli etmesem durumu düzeltmek için çözümler arıyordum. ama ödeme zamanı geçtiği için faiz de binmeye başlamıştı. eve dönecek yüzüm olmadığı için artık uzun mesafeleri tercih eder olmuştum.
artık arka fonda ahmet kaya çalar olmuştu. tırı satıp tekrar başkaları için çalışmayı düşündüm. kendime yediremedim. sürekli borcun durumuna bakıyordum. arada kırmızı ışıkta geçmesem de polis ışık ihlali cezası yazıyordu. namusumuzla bile para kazanmamıza izin vermiyorlardı.
hırsla çalışıp borcumu kapatmaya çok uğraştım bunun için gecemi gündüzüme kattım. ama uykulu sürdüğüm içinde dünyanın cezasını yedim. şuan 150000 euro içerideyim. banka peşimde kara listeye alınmışım.
şuanda brüksel çıkışındayım. sağa çektim bunları oradan yazıyorum. borcu ödemeden eve dönmeyi düşünmüyorum. tıra bankanın el koyması an meselesi. halil abi köln'de tırları parçalayan bir yer olduğundan bahsetti. birazdan oraya doğru yol alacağım. elime sıcak para geçince de artık bi işler kovalayacağım.
pezevenk oyun ağır psikolojimi bozdu, silin şunu bilgisayarımdan.