ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
game of thrones'taki deli kral
-
otorite bağımlısı, çabuk öfkelenen, manyak, zalim, ruhsuz ve psikolojisi bozuk bir diktatördür.
uyu hadi bugün işe gelme diye mesaj atan patron
-
büyük ihtimalle yanıbaşınızda uyanmış patrondur, böyle bir iyilik için bir şeylerden fedakarlık etmek gerek.
debe editi: (bkz: kösreli ortaokulu kitap kampanyası)
kekonun en az olduğu tatil bölgeleri veritabanı
-
(bkz: lütfen yazmayın)
bim'de satılan gofret için inceleme yazısı yazmak
-
"mavi, kırmızı, beyaz renklerinin ahenk içinde süzüldüğü paket tasarımı" bölümüyle beni benden almış incelemedir. sanarsın michelangelo tablosu inceliyor.*
yaran diyaloglar
-
teknik destek elemanı olarak bir bilgisayar firmasında çalışan elemanımız gün boyu çöken windows'ları düzeltmekle uğraştığından kafası ambale olmuş bir biçimde kısa winston almak üzere büfeye gider:
- kardeş bi kısa windows verebilir misin?
- tabi abi, 95 mi olsun 98 mi?
- ha, ney? puhahahaaa!
hayata dair iç burkan detaylar
-
benim gibi taş kalpli bir adamın bile kalbini yorabilen şeylerdir bazen.
yıkamacı evlenip taşınacağı için, yeni bir yıkamacı aradığımı söylemiştim sağa sola. sabahları 10-12 tane araba yıkayıp veya temizse silip, ondan sonra çaydı, servisti bu işleri yapıcak.
dün saat 11 gibi işyerine gittiğimde, girişte bir adamın oturuyor olduğunu gördüm, önemsemedim. daha sonra işten çıkıcak olan çocuk, ''abi bir adam geldi, saat 8'den beri bekliyor'' dedi. ''al içeri'' dedim, geldi. buyur ettim, iş için geldiğini söyledi. elinde de bir kağıt, rulo yapmış tutuyor.
eski bir takım elbise, eski ama tertemiz boyanmış ayakkabılar, kravatını takmış, saçlarını taramış, ellerini kavuşturmuş. kolonya kokuyor. oturuyor.
''o elindeki ne?'' dedim, ''cv'' dedi. aldım.
42 yaşında, yozgatlı, üç çocuğu olduğunu yazmış, daha önce yaptığı işleri sıralamış. belli bir tarih atmış, yanına sadece 'ticaret' yazmış. ''ne ticareti yaptın?'' diye sordum, yeşilköy'de simit satmış bir ara, ama daha sonra belediye simitçi koyunca, bunu kovalamışlar orada, bırakmış. 'bilmemne inşaat - taşıma' yazmış.
''bu nedir, şöförlük mü yaptın?'' diye sordum,
''yok, inşaatlarda demirdi, kalastı, çimentoydu, bunları taşıyorduk'' dedi.
''anlar mısın araba yıkamaktan, çay servisi yapmaktan?'' diye sordum, ''bilmem ama öğrenirim'' dedi.
''şimdi sen çık, üzerini değiş, hadi yıka bakalım bir araba, ben buradan görüyorum'' dedim.
koşa koşa gitti. bu arada müşteri geliyor, telefonla konuşuyorum, ama bir gözüm de onda. uğraşıyor, didiniyor, orayı siliyor, uzaklaşıp bakıyor, tekrar aynı yeri siliyor derken bir yarım saat geçti.
dışarı çıktığımda ''bitti mi?'' diye sordum, ''evet, nasıl olmuş?'' dedi. gerçekten de bir araba ancak bu kadar kötü yıkanabilirdi, ses etmedim. çünkü 15 dakika içinde 10 araba yıkayabilen, çaydı, servisti, sağa sola koşuşturabilen ateş gibi çocuklar var. giyindi, geldi.
yalan söylemeyi beceremediğim için ''olmadı'' dedim, yüzü düştü ama belli etmedi.
''canın sağolsun abi'' dedi, ama öyle bir dedi ki, benim yüzüm düştü bu sefer.
''hayırlı işler olsun abi'' dedi, ''saol'' dedim.
o gittikten on beş dakika sonra kadar ben de öğle yemeği için çıktım. ışıklarda durduğumda, parkta, elinde bitmeye yakın bir sigara, oturmuş, hüngür hüngür ağlıyordu az önceki naif adam. diğer elindeki bez mendiliyle, gözyaşlarını siliyor. ne yanına, ne de yemeğe gidebildim, dükkana döndüm.
masada duran cv'de yazan numarayı aradığımda, buruk bir sesle telefonu açtı, kendimi tanıtınca, heyecanlı ve düzgün bir sesle ''buyur abi'' dedi. ''çok uzağa gitmediysen bir uğra bakalım'' dedim.
şimdi, işi araba yıkamak olan ama araba yıkamayı beceremeyen birisi çalışıyor burada.
çayı güzel demliyor ama. napıcaz bilmiyorum. en azından güzel bir yıkamacı bulana ve ona da başka bir iş bulana kadar çalışsın bakalım.
ve vicdan, bundan sen sorulmusun kardeş, hiç kusura bakma!
msn'de üst üste titreşim göndermiş ezik nesil
bir lisede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
okul bahçesinde maç yaparken arkadaşın* topa hayvan gibi abanması; füzeyi andıran topun, okulun meşhur kızının başına isabet etmesi; kızın bu surette bayılması ve hastanede, hamile olduğunun anlaşılması.
tekel bayii işleten kadına sarkan yabancı
-
yabancı uyruklu denince kafamda hala turist canlanıyor. kaç yıl geçti hala aşamadım şunu.
habeş maymunu bir sığınmacıya dersini veren abladır.
20 mart 2018 hakim ve savcılar atama skandalı
-
erdoğan’la çay toplayan ve chp’nin adalet kurultayı’nı eleştiren danıştay başkanı zerrin güngör’ün kızı, dün yapılan kura çekiminde elazığ çıkmasına rağmen, buraya hiç gitmeden ertesi gün hsk kararnamesi ile ankara'ya tayin edildi. yargıtay 6. daire eski başkanı mustafa lütfi tombaloğlu'nun oğlu da kilis hakimi olarak atandıktan 24 saat sonra ankara hakimliğine atandı.
haberi ilk giren arti49.com:
(bkz: oktan erdikmen)
https://www.arti49.com/…e-tayini-cikti-1117469h.htm
barış yarkadaş'ın ilgili tiviti:
https://twitter.com/…status/976181296727822336?s=12
halk tv de geçti şimdi haberi, 15 dk. oluyor:
http://halktv.com.tr/…n-kizi-ankaraya-atandi-310462
cumhuriyet'i de verelim:
http://www.cumhuriyet.com.tr/…saatte_jet_atama.html
sadece kadınlardan oluşan whatsapp grupları
-
kız whatsapp grubu:
- kızlar elbisem nasıl?
mükemmel canim cok tatli olmuşsun
cok yakışmış bitanem
gule gule giy
erkek whatsapp grubu:
+beyler yeni aldığım kot nasil lan
bok gibi
senin zevkine tukureyim ben. bu ne lan
bunla anca bagcilarda dolaşirsin amk.
harry potter'in ilk kupasının şaibeli olması
-
hogwarts'ta işlerin ne derece kirli işlediğini gözler önüne seren bir gerçektir.
--- spoiler ---
bilindiği üzere harry potter'in ilk senesinde bölüm kupasının sıralaması şöyleydi;
1. slytherin 472 puan
2. ravenclaw 426 puan
3. hufflepuff 352 puan
4. gryffindor 312 puan
bu sıralamaya göre bütün hogwarts süslenmiş, bütün odalar "saldır yılanım" flamalarıyla bezenmiş, her yer şanlı slytherin'in yeşili ve siyahı boyanmış, taraftar şampiyonluk kutlamalarına başlamışken tutuyor bu alçak hogwarts müdürü hiç bir kurala kanuna dayanmayan tamamen sikinin keyfine verilmiş puanlarla gryffindor'u şampiyonluğa ortak ediyor.
bütün sene haşaralılıklarıyla herkesi hayatından bezdiren, değerli hocamız severus snape'a, öz beöz slytherin çocuğu malfoy'a ve camiamıza ağza alınmayacak hakaretler eden hermione-ron-harry üçlüsüne sırayla 50, 50, 60 puan vererek adeta ulu orta kayırmacılık yapıyor.
ama işte allah'ın sopası yok. hesabını iyi yapamamış olacak ki bunak herif, şikeyi bile doğru düzgün yapamadan iki takımı 472 puana eşitlemiş oluyor.
bundan sonrası daha da evlere şenlik. kürsüde konuşurken yaptığı hatayı anlayan dumbledore, son bir kıvırmayla bütün sezon yokları oynayan nevile'e 10 puan daha yazıyor.
bu tiyatroya itirazlarıyla adeta çılgına dönen slytherin taraftarına ise hiç kulak asılmadan flamalar filan bir büyüyle değiştiriliyor.
böylesine şaibeli ve ahlaksız bir sonuçtan bile utanmayan gryffindor takımı ve bilhassa harry potter, sözüm ona tarafsız dumbledore ile objektiflere poz vererek kupayı kaldırıyor.
buradan bu tiyatroyu kınıyorum. ve slytherin'in alnının akıyla kazandığı kupasının geri verilmesini talep ediyorum
--- spoiler ---
edit: bugün gryffindor'un yanında olan hufflepufflu ve ravenclawlı kardeslerime sesleniyorum; bu ateş üflemekle sönmez. adaletini bozduğunuz kantar birgün sizi de tartar.
edit2: arkadaşlar gerçek şampiyon slytherin'imizin asıl renklerinin yeşil gümüş olduğunu biliyorum. o seneki deplasman formasının yeşil-siyah olmasından ötürü öyle söyledim. siz bu algıcı gryffindor yosmalarına aldırmayın.
8 nisan 2020 abb'nin veresiye defterlerini ödemesi
-
az önce markete giderken bu manzarayla karşılaştım. market sahibi, birkaç belediye çalışanının sessiz sedasız, kimseye reklam yapmadan gelip defteri hesaplattığını, sonra da ödeyip gittiklerini söyledi. twitter'dan mansur yavaş tagine baktığımda da tek marketin bizimki olmadığını fark ettim. ne diyeceğimi bilmiyorum, bir oy en fazla bu kadar hak edilir, bir şehir en fazla bu kadar iyi yönetilirdi sanırım.
t: sosyal devlet vizyonunu tek başına üstlenmiş başkanın yeni icraatı.
edit: uyarı üzerine eksiup linki değiştirildi
bir alttaki susere ithafen edit2: zaten şehrimizde ihtiyacı olup başvuru yapan ailelere gıda yardımı yapılıyor. ben öğrenciyim, benim de borcum vardı, gelip kapatmışlar. oturduğum yerde de öğrenciler ve emekli insanlar var genelde. sizin kalplerinize kötülük hakim olduğu için iyilik kavramından haberiniz yok. mansur yavaş'ın bu kadar iyi çalışması kimyanızı bozdu biliyoruz. korkunuzda da haklısınız çünkü bu adamı cumhurbaşkanı yapacağız