hesabın var mı? giriş yap

  • fragmanından anlaşılacağı üzere iş adamıyla garson kızın arasındaki olayı anlatan dizi. yahu şu dizileri yapma demiyorum hobi olarak yapın ama türk kızını çok etkiliyorsunuz. böyle sosyal statü farkı içeren ilişkileri görüp özeniyorlar ondan sonra "acaba bi holding sahibine varır mıyım?" diye hayal kuruyorlar. sıfırın altında özgüvenleri birden tavan yapıyor. kezban hastalığı başlıyor, sonuç hüsran.

  • yakın zamanda başıma gelendir. evlilik fobisi olan bana bile 'lan acaba bir şeylere geç mi kalıyorum?' sorusunu sordurmuştur. galiba arkadaşlarımın hayatlarında değişiklik olurken ben yerimde sayıyorum gibi hissediyorum. yoksa evliliğe bayıldığımdan değil. çünkü bazısı bak bazısı, diyorum. harbi mutlu lan. gerçekten ve sadece istedikleri için evleniyorlar. yinede daha iki gün önce ders muhabbeti yaptığım insanın şimdi banyo fayansından bahsetmesi tuhaf gelmiyor değil.

  • az önce muhtemelen uzun zamandır ettiği en güzel laf çıktı ağzından:

    " "türkiye'de ırkçılık yoktur!" türkiye'de ırkçılık olup olmadığına sen karar veremezsin kardeşim. bunu git çingene'ye, ermeni'ye sor, onlar söylesin sana türkiye'de ırkçılık olup olmadığını."

    helal olsun.

  • allah diyen aslan espirisi ne doğu'ya ne cem yılmaz'a aittir. bu espiri türk ateistlerinin 30 senelik espirisidir.

  • dun bi usta grubu calisirken onlarin yaninda muhabbetlerine kulak veriyordum.

    adamlar ekonominin iyice kotuledigini ve ayrica suriyelilerin sektore cok girdigini, işlerini ellerinden almaya basladigini konusuyordu.

    yerli ustanin hakkinin yendigininden, sektorun yabancilastirildigindan flan bahsettiler. bu suriyelilerin ulkeye gelmesini buyuk problem olarak konustular. birbirlerine sakin iş vermeyin, 10 liraya bile calissa is vermeyin bunlara diye ogutlediler.

    en son dedi ki biri; bunlar hep ecnebinin turkiye ustunde oyunu işte. turkiyede yerli uretimi, yerli ustayi, calisani bitirmek icin yapiyorlar dedi.

    karsinizdaki zihniyet cok acayip bi zihniyet gencler. dunyada yaşam varoldu varolali gecen surecteki cahiliye devrinin doruk noktasindayiz suan bu topraklarda.

    o yuzden bu kriz bile bir sey anlatmayacak onlara. bunu sakin beklemeyin.

    bu krizi bile ruslarin bi oyunu olarak gorecekler. belki almanlarin belki kübanin.

  • eşim 35 haftalık hamile olduğundan çatlaklar oluşmaması için bio-oil adlı yağı kullanıyor.
    ürünü trendyol üzerindne bio-oil türkiye resmi satıcısından 3 tane 125 ml sipariş veriyor.
    https://www.trendyol.com/…il-turkiye-m-300884?sst=0

    ürünler bize geldiğinde paketlerin ağzının açık olduğunu ve ürünlerin 200 ml olduğunu farkediyoruz, siparişler sayfasına baktığımızda satıcının "ruslano cosmo" adlı firma olduğunu farkediyoruz. (mardin'den bio-oil yollayan bir firma)

    trendyol'a bu durumu sorduğumuzda "biz de sahte ürün olmaz ürün orjinaldir" gibi hazır cevapların yanında "nadir de olsa ürün stoğu bittiğinde başka satıcılarla yollayabiliyoruz" diyorlar.

    bak bak... bana sormadan benim aldığım ürünün satıcısını değiştiriyor.
    ürünün sahte olduğu o kadar bariz ki;görsel

    bio oil türkiye müşteri hizmetlerini arayıp ürünün altında yer alan lot numarasından ürünün sahte olduğu bilgisine ulaşıyoruz.
    görsel

    bakın bu cana kastetmedir.
    benim eşim hamile ve ne idüğü belirsiz bir satıcıdan ne idüğü belirsiz bir yağı kullanması için yolluyorlar.

    trendyol'a "biz ürünün sahte olduğunu öğrendik" diye anlatınca onlarda konunun araştırılması için 5 gün süre istiyorlar.

    neyini araştıracaksın kardeşim? bio-oil müşteri hizmetlerine verdiğim lot numarasından ürünün sahte olduğu belli.

    insanın sağlığıyla oynamak bu kadar kolay olmamalı diye düşünüyorum.
    özellikle hamilelerin yoğun olarak kullandığı bu çatlak yağında bile insanların hayatını hiçe saymak tam anlamıyla şerefsizliktir.

    edit: trendyol ekşisözlük üzerinden iletişime geçti ve ilgili mağazanın tüm satışlarını durdurduklarını söylediler,
    geçmiş olsun dileklerini ilettiler. paramızı iade ettiler. en azından bu olay için şimdilik teşekkür ediyorum ama denetimlerin çok daha sıklaştırılması gerektiğini düşünüyorum.

    biz bu olayın farkında vardık ancak trendyol'un bu mağazanın yaptığı bütün satışları takip edip alıcıların mağduriyetlerini gidermesi gerekir.

    dipnot: teşekkürler sözlük.

    edit2: arkadaşlar hayatımda mahkemeye gitmedim ve bu süreçlerin nasıl işlediğini bilmiyorum. bu ülkede adalete güvenim yok.
    tazminat kazanmak gibi bir derdim de yok. tek isteğim; parasını verdiğim ürünün bana gelmesi. çok şey mi istiyorum? entry silme gibi bir durum söz konusu değil. trendyol bu konuda suçludur ve en azından sözlük sayesinde "suçlu" olduklarını kabul etmişlerdir.

    ruslano cosmo adlı satıcı hala satışa devam ediyor gözüküyor. her gün bu satıcının kapatılıp kapatılmadığını takip edeceğim. bakalım ne olacak?

    edit3: trendyol'a teşekkür etmiştim ama teşekkürümü geri alıyorum. dalga geçer gibi mağazayı kapattıklarını söylemişlerdi ama mağaza satışa devam ediyor. sağlığımızla oynayan bu firmaları cimer üzerinden de şikayet ettim.

    edit4: görsel aradığınız mağazaya şu anda ulaşılamıyor. sonunda mağaza kapatılmış ama bu mağazanın isim değiştirip bu işe devam edeceğini herkes biliyor. iki kuruş fazla kazanacağım diye insanların sağlığıyla oynayan bu insanlar öyle ibretlik ceza almalı ki bir daha gün yüzü göremesin.

  • es-seyhu'n-necdî lakabiyla bilinen muhammed bin abdülvehhab'in (d. 1703 uyeyne - ö.1787 deriye, riyad) düsünceleri çevresinde olusan dinî, siyasî hareket. harekete vehhabilik adi karsitlarinca yakistirildi. hareket içinde yer alanlar, kendilerine muvahhidun (tevhidciler) derler ve hanbelî mezhebini ibn teymiye yorumuna uygun biçimde sürdürdüklerini söylerler. vehhabilik bir inanç hareketi olarak baslamakla birlikte, kisa zamanda siyasî bir nitelik kazandi. arap yarimadasinda etkinlik kurarak devlet durumuna geldi. günümüzde, suudi arabistan'in resmî mezhebi durumundadir.

    muhammed ibn abdülvehhab'in düsünceleri, deriye emiri olan muhammed bin suud ile tanismasiyla (1744) siyasi bir hareket niteligi kazandi. ibn abdülvehhab, deriye'de düsüncelerini emir muhammed'in gücü ile yayarken, emir muhammed bu düsüncelerle arabistan'a hakim olma imkânini kazaniyordu. çünkü ibn abdülvehhab, insanlarin sirk içinde bulundugunu, bunlarin mal ve canlarinin kendisine inanan kisilere helal oldugunu söylüyor, emir muhammed bu fetvanin getirdigi ganimet olgusuyla yandaslarini çogaltiyor, gücünü artiriyordu. ibn abdülvehhab'in ölümünden sonra hareketin siyasî niteligi daha da agirlik kazandi. muhammed bin suud döneminde baslayan toprak kazanma faaliyetleri, ölümünden (1766) sonra oglu abdülaziz zamaninda da sürdürüldû.19. yüzyilin baslarina gelindiginde (1811) vehhabilik adina hareket eden suud emirligi haleb'ten hind okyanusuna, basra körfezi ve irak sinirindan kizil deniz'e kadar yayilmis bulunuyordu.

    vehhabilik hareketinin osmanlilar için önemli bir sorun durumuna gelmesi üzerine ii. mahmud, misir valisi kavalali mehmed ali pasa'yi sorunu çözmekle görevlendirdi. mehmet ali pasa, oglu tosun komutasindaki orduyla mekke, medine ve taif'i vehhabilerin elinden kurtardi (181213). daha sonra bizzat emir abdûlaziz'in üzerine yürüdü. emir abdulaziz'in ölümü (1814) üzerine vehhabiler agir bir yenilgiye ugradi. nihayet mehmet afi pasa'nin kumandani ibrahim pasa, abdulaziz'in yerine geçen oglu abdullah ve çocuklarini esir ederek istanbul'a gönderdi. bunlarin istanbul'da asilarak öldürülmeleri (17.12.1819) ile vehhabilik hareketinin ilk dönemi kapandi.

    savas sirasinda kaçarak kurtulmayi basaran suud hanedanindan türki bin abdullah, necd bölgesinde yeniden faaliyete giriserek 1821'den 1891'e kadar sürecek ikinci vehhabi devletini kurmayi basardi. daha sonralari bir takim çekismeler olmussa da suud hanedanindan abdülaziz bin suud, vehhabi devletini yeniden kurdu (1901). hindistan ingiliz yönetiminin de destegini saglayan abdülaziz bin suud 26 aralik 1916 tarihli anlasma ile ingilizlerce necd, hasa, katif, cubeyl ve kendisine bagli diger bölgelerin hükümdar olarak tanindi. bu anlasmaya göre abdülaziz, bu yerleri kendisinden sonra miras yoluyla çocuklarina birakacak ve kendisinin seçtigi veliaht da ingilizlere bagli kalacakti.

    osmanlilarin yenik düsmesiyle sonuçlanan.1. dünya savasi'nin arkasindan vehhabiler hail, taif, mekke, medine ve cidde'yi de ele geçirdiler (1921-1926). abdülaziz bin suud, necd ve hicaz krali olarak kabul edildi (1926). 20 mayis 1927 tarihinde ingiltere ile yapilan cidde anlasmasinin arkasindan da tam bagimsizligini ilan etti. böylece abdulaziz bin suud, suudi arabistan krali olarak tüm hicaz'i egemenligi altina alti. bu devlet, suudi arabistan kralligi adiyla varligini sürdürmektedir.

    vehhabiligin din anlayisi, muhammed bin abdülvehhab'in üzerinde önemle durdugu tevhid (allah'in birlenmesi) konusundaki yorumu çevresinde toplanir. ibn abdülvehhab'a göre tevhid, kullukta allah'i bir tanimaktir. tevhid kelimesini (lâ ilâhe ilallâh) söylemek allah'tan baska tapinilan seyleri tanimadikça bir anlam tasimaz. allah kalble, dille ve davranislarla birlenmelidir. bunlardan birisinin eksik olmasi durumunda kisi müslüman olamaz. tevhid üçe ayrilir. ilki, allah'i isim ve sifatlarinda birlemek (tevhid-i esma ve sifat), ikincisi allah'i rablikta birlemek (tevhid-i rububiyet), üçüncüsü de allah'i ilahliginda birlemektir (tevhid-i uluhiya). allah'i bu üç biçimde birleme, ancak amellerle mümkündür. buna göre kur'an ve sünnet'in disinda emir ve yasak tanimamak, hz. muhammed'in döneminde bulunmayan seyleri ve tevessülü terkederek allah'i birlemek gerekir. bu tevhide ameli tevhid denir. herhangi bir hüküm koyucu tanimak, allah'tan baskasindan yardim dilemek, peygamber için bile olsa, allah disindaki bir varlik için kurban kesmek, adakta bulunmak kisiyi küfre düsürür, can ve mal dokunulmazligini ortadan kaldirir.

    bu tevhid anlayisinin getirdigi önemli sonuçlar vardir. bunlardan birisi, hz. muhammet'ten sefaat talebinde bulunulamayacagidir. sefaat, allah'a özel bir haktir. bu nedenle hz. muhammet'ten dogrudan sefaat talep etmek, onu allah'a ortak tutmaktir. nitekim müsrikler de allah'i kabul ettikleri halde, melekleri, putlari sefaatçi kabul ettikleri için müsrik olmuslardir. sefaat inanci gibi yaygin olan tevessül inanci da sirktir. tevessül inanci, daha çok mutasavviflar arasinda yaygindir. bir takim seyhlerin, velilerin hem hayatlarinda, hem de öldükten sonra tasarruf sahibi olduklarina inanilmakta, onlarin himmetleri dilenmekte ve araci kilinmaktadirlar. bu da açik bir sirktir. çünkü günah'in yaratmada, yönetmede, tasarruf etmede, isleri düzenleme ve belirlemede ortagi yoktur.

    vehhabiligi en önemli özelliklerinden birisi de bid'adlar karsisindaki tutumudur. ibn abdülvehhab'a göre kur'an ve sünnet'te olmayan her sey bid'attir. bir bid'at çikaran mel'undur ve çikardigi sey reddedilmelidir. bid'adlarin çogu insanlari sirke düsürmektedir. bunlarin basinda mezarlar, türbeler ve bunlarin ziyaretleri gelir. mezarlarda yapilan ibadetler sirktir. sevap umarak hz. muhammed'in kabrini ziyaret bile sirke neden olabilir. sirke neden olmamalari için, mezar ziyaretleri, türbe yapimi kesin olarak yasaklanmalidir. ölülere niyaz, tevessül, falcilara, müneacimlere inanmak, hz. peygamber'in anisini yüceltmek, hirka-i serif, sakal-i serif ziyaretleri yapmak, allah'tan baskasina ibadet etmek, sirk kosmatir. mevfit toplantilari düzenlemek, bu toplantilarda mevlid okumak, sünnet ya da nafile namazlar kilmak yasaklanmalidir. göz degmemesi için nazar boncugu takmak, muska takinmak, agaç, tas vb. seyleri kutsal saymak, bir hastalik ya da beladan kurtulmak, güzel görünmek vb. için boncuk, ip, hamayi gibi seyler takinmak, sihir, büyü, yildiz fali gibi seylere inanmaz, iyi kisilere, velilere tazimde bulunmak, onlara dua etmek, onlardan yardim dilemek gibi seyler de tamamiyle sirke neden olan bid'adlardandir. riya için namaz kilmak, sofuluk etmek, iyi insan gibi görünerek çikar saglamak da sirktir. cami ve mescidlerin süslenmesi, minare yapilmasi da terkedilmesi gereken bid'adlardir.

    vehhabiligi olusturan düsünceler, birçok çagdas müslüman düsünürü etkilemis, onlara esin kaynagi olmustur. günümüzde ise, önemli ölçüde degisime ugramis biçimde, suud kralliginin resmî görüsü olmaktan öte bir anlam tasimamaktadir.