hesabın var mı? giriş yap

  • lastik alırken bilmeniz gereken yegane şey lastik üzerindeki etiketi okumayı bilmektir. marka tercihi ise bundan sonra gelecektir. avrupa'da satılan tüm lastiklerin etiketleri tek bir standarda göre düzenlenir. ülkemizde de bu etiketler kullanılır. görsel

    bu nedenle, aracınıza uygun (tür, ölçü, hız ve yük kodu) iki farklı markanın lastiği arasında kaldığınızda yakıt tüketimi, ıslak yol tutuşu ve ses kodlarına göre seçiminizi yapabilirsiniz. tüm özellikler aynı ise marka seçimi keyfinize ya da önceki tecrübelerinize bağlıdır.

    ölçü:
    aracınızın kullanma kılavuzunda belirtilen lastik ölçüleridir. aracın üzerindeki lastik kullanılabilecek tek ölçü olabileceği gibi kullanma kılavuzunda kullanabileceğiniz farklı ölçüde lastikler varsa bunlar da belirtilir.

    lastiğin ölçüleri yanak kısmında (dot) bulunur: görsel

    r simgesi binek araçlar için standart olan radyal lastiği tanımlar. kamyonlar için üretilen b kodlu lastikler de mevcuttur.

    kesit genişliği/oranı ve jant çapı aracınıza uygun olarak seçildikten sonra bakılması gereken yük ve hız kodlarıdır. hız kodu lastiğin desteklediği maksimum hızı, yük kodu ise maksimum yükü belirtir. bu kodları gösteren tablolar:

    lastik başına yük endeksi: görsel

    örneğin aracınızın ağırlığı dolu depo ile 1.600 kg ve maksimum yük kapasitesi 600 kg olsun. bu durumda seçeceğiniz lastiğin yük kodu 88 veya üstü olmalıdır.

    hız endeksi: görsel

    bunu aracınızın maksimum hızına göre seçmelisiniz. maksimum hızı 180km/sa olan aracınız için s kodlu lastik yeterlidir. 240km/sa'e çıkan aracınız için v kodlu lastik almalısınız.

    seçtiğiniz lastiğin hız ve yük sınırlarını aştığınızda lastiğiniz daha çabuk aşınacak hatta belki kolayca patlayacaktır. lastikler kodları ile belirlenmiş sınırların üzerinde yeterli yol tutuşunu da sağlamayacaktır.

    satın alacağınız lastiklerin saklanma koşullarına uygun olarak bekletilip bekletilmediğini bilemeyeceğiniz için üretim tarihi yeni olan lastiklerden almanız da önemlidir. lastiklerin maksimum raf ömrü (uygun koşullarda saklanırlarsa) üretim tarihinden sonra 10 yıldır. lastiklerin kullanım ömrü ise kullanım amacına uygun şekilde ve mevsimde kullanılmalarına bağlıdır. bu kurallara uyan kişi sayısı oldukça az olduğu için lastiği mümkün olduğunca yeni tarihli almak önemlidir.

    lastiklerin üretim tarihleri yine yanak kısmındaki dot kodu içerisinde bulunur. örneğin aşağıdaki görseldeki lastikte bu kod "4020"dir. bu, lastiğin 2020 yılının 40. haftasında üretildiği anlamına gelir. görsel

    lastik etiketi: görsel

    yakıt tüketim kodları: etiketin sol kısmında yer alan kodlar ile belirtilir ve a sınıfı ile e sınıfı arasında değişir. yakıt tüketimi, sınıflar arasında her 100 km'lik sürüş için yaklaşık 0,1 litre artar.

    örneğin a sınıfı bir lastik ile aracınız 100 km'de 7 litre yakıt tüketiyorsa, aynı araç e sınıfı lastik ile 7.6 litre yakıt tüketecektir.

    ıslak zeminde yol tutuş kodları (fren mesafesi): etiketin sağ kısmında yer alan kodlar ile belirtilir ve a sınıfı ile e sınıfı arasında değişir. a sınıfı ile e sınıfı arasında 10 metre fark bulunur.

    örneğin aracınız a sınıfı lastikler ile ıslak zeminde 70km/sa hızdan 0 km/sa'e 45 metrede duruyorsa, aynı araç, aynı yol ve hız koşullarında, e sınıfı lastikler ile 55 metrede duracaktır.

    ses seviyesi derecesi: etiketin altında belirtilir. insan kulağı 3db'i aşan farkları anlayabilir. lastiğin ses seviyesindeki her 3 desibellik artış, lastiğin ürettiği dış gürültüyü iki kat artırır.

  • "konuşmak istiyorsa senin yazmanı beklemez yazar, sesini duymak istiyorsa arar, görüşmek istiyorsa bir fırsatını bulur, sevmek istiyorsa sana saçma sapan bir anlam yükler kendine bahane yaratır yine sever. insan bu, istese yapamayacağı şey yok ama istememiş demek ki ne yapacaksın? "
    ...

  • kafamı çevirmeden etrafımdaki kızları kesme yeteneğimi, küçükken berberde kafa sabit halde köşedeki televizyonu izlemeye çalışarak kazandım.

  • su an lisede, universitede olan gencler, eger ilerde yurtdisinda yasamak istiyorsaniz, bu yillarinizi bos gecirmeyin.

    -1 dili anadiliniz gibi ogrenin. derdini anlatamayanin yurtdisinda barinmasi zor arkadasim. ama siz dert anlatabilmekten daha fazlasini yapmalisiniz.

    -eger universiteyi yurtdisinda okumayacaksaniz turkiye'de gidebileceginiz en iyi universiteye gidin. diplomasinin akredite olmus olmasi onemli. herkesin bildigi o ilk 5 universite var ya, hah iste onlari zorlayin.

    -erasmus veya ogrenci degisim programlari falan hikaye geliyor bana. gezmek icin ok ama cok profesyonel beklentisiniz olmasin arkadaslar, bi tek ona bel baglamayin.

    -sectiginiz\sececeginiz meslegi cok iyi ama cok iyi ogrenin. 1 konuda uzmanlasin. bu yurtdisinda sizi herkesten bir adim one cikaracaktir. baksan herkes insaat muhendisi ama mesela kac tanesinin liman, kac tanesinin metro tecrubesi var? bizimkilerin cogu sahada kontrol muhendisi. geciniz. uzmanlasin. diyelim 1 liman tecrubeniz var, hah dunyadaki tum liman projeleri onunuze bir anda acilir. basvurulariniz ciddiolarak degerlendirilir. diger turlu kazandaki kepce gibi tum insaat projelerine basvurur, hepsinden de olumsuz sonuc alirsiniz.

    -calisirken master ve doktora programlarinizi tamamlamaya calisin. ben bir alman sirketinde calisirken, yonetimin sadece doktorali kisilerden secildigini ogremistim. basimizdaki cobandan bozma mudurleri dusundukce bu insanlarin sistemlerine saygi duymamak elde degil.

    -aklinizda tutun, yurtdisi esittir liyakat demek. torpil, dayi amca cok zor. soyle ki, torpil yapilacaksa amcaoglu, imam hatipli sinif arkadasi turunden bir secilim olmuyor maalesef. bir pozisyona tanidik birinin alinma ihtimali dunyanin her yerinde her daim var evet, ama egitimli ve tecrubeli olmasi must. diger turlu bos adam getirmezler pozisyonlara.

    -yas cok onemli degilse de yine de cok gec gitmemeye calisin. gonlunuz birine dusmeden, ana-baba olma sinyalleriniz calmadan yolunuzu tutun, yolda karsilastiklarinizla da hayallerinizi gerceklestirebilirsiniz. hem amaclari ayni olan kisilerle birarada olmak, bir gelecek insa etmek hem daha anlamli hem daha kuvvetli baglar yaratir.

    -vaktinizi bosa harcamayin. kendinize bir yol plani cizin. mesela lisedeyken dil isini kesinlikle halletmis olun. iyi universite kazanma mevzusu da lisedeki performansiniza bagli. universiteyken de sectiginiz meslekten kesinlikle emin olun. ilerde bu isi layikiyla, severek yapamayacaginizi dusunuyorsaniz kararinizi tekrar gozden gecirin ve emin oldugunuzda da uzmanlasmak istediginiz alanda ilerleyin.

    -yurtdisina mutlaka cikin. olursa olur, olmazsa yas gecince keske deneseydim pismanligi duymazsiniz. birakin bu bos mecralar bos insanlara kalsin. plan yapin ve hayallerinizi gerceklestirin gencler.

  • günümüzde hayatımızı derinden etkileyen bir pandemi ile karşı karşıya olduğumuz şu günlerde belki de tarihin en meşhur salgını olan "kara veba" hakkında ana hatlarıyla genel bir bilgi vermek istedim. "kara veba" konusu tarihçilerin hala tartıştığı konulardan birisi olması nedeniyle en yaygın ve kabul edilen görüşler ışığında açıklayacağım bu salgını.

    öncelikle veba bakteri kaynaklı bir hastalıktır. tarihin neredeyse her döneminde çeşitli coğrafyalarda sıklıkla yayılım göstermiştir.

    kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla çeşitli dönemlerde avrupa, asya kıtalarının birçok bölümünde etkili olan veba özellikle batı ve güney avrupa, avrasya ve arap yarımadasını öldürücü şekilde vurmuştur. bunun nedeni ise ortaçağda yerleşimin yoğun olduğu, ticaret ve ekonominin kalbinin attığı bölgeler olmasıydı.

    veba'nın yol açtığı salgılanlardan en ünlüsü ise hiç şüphesiz 1347-1351 yılları arasında süren avrupalıların "black death" dedikleri "kara veba" salgınıydı.

    öncelikle veba hastalığı hakkında bir bilgi vermemiz gerekir. veba dediğimiz gibi bakteri kaynaklı bir hastalık olup 3 tipe ayrılır:

    1) hıyarcıklı
    2) septisemik
    3) pönomik

    hıyarcıklı veba 1347-51'de kıta avrupasında yayılım gösteren veba tipidir. burada kemirgen faktörü oldukça önemlidir. insanlara kemirgenlerin üzerindeki pireler aracılığıyla geçmektedir. kemirgen-pire-insan şeklinde bir rota ile insanlara bulaşan hıyarcıklı veba'da yüksek ateş, titreme ve sarsıntı oluşur. ayrıca vücutta meydana gelen koyu renkli şişlikler hastalığın en önemli belirtilerindendir. bu şişlikler patlarsa, vücuttaki bakteriler dışarı atılıp hasta kurtulmaktadır. aksi takdirde 3 gün içinde ölüm gerçekleşmektedir.

    septisemik vebada hasta saatler içerisinde hayatını kaybederken, pönomik veba'da da etkilenen akciğerlerden dolayı kan kusmaya başlayan hasta kısa sürede ölmektedir.

    avrupa'yı vuran veba dediğimiz gibi "hıyarcıklı veba"dır. "black death" yakıştırmasının sebebinin de vebanın yol açtığı koyu şişlikler olduğu öne sürülen görüşlerdendir.

    peki kara veba ortaya nasıl ve nereden çıktı?

    bu salgının ortaya çıkışı yeri tam olarak bilinmemekle beraber en yaygın görüş asya hatta çin olduğu yönündedir. çin'den çıkan bu hastalık moğollar aracılığıyla ön asya'ya getirilmiş.
    1345'te moğolların kuşatığı ceneviz kolonisinde kefe şehrine mancınıkla vebalı hasta fırlatılması üzerine veba şehre yayılmıştır. kefe şehri zengin bir ticaret merkezi olması nedeniyle bölgeye gelen tüccarlar aracılığıyla hastalık sicilya bölgesinden avrupa'ya giriş yapmıştır.

    aynı zamanda moğolların kuşatılan şehre mancınıkla vebalı hasta fırlatması kimyasal savaşın başlangıç örneklerindendir. ortaçağda kuşatılan şehre veya kaleye mancınıklar aracılığıyla hastalıklı insan veya hayvan fırlatmak oldukça yaygındı.

    kıta avrupasına gelen "kara veba" 4 yıl etkisini göstermiş ve özellikle 1348 yılında tepe noktasını görmüştür.

    1347-51 yılları arasında avrupa nüfusunun 3'te 1'ni veya %60'nı yok ettiği düşünülmektedir. 1340'taki 76 milyonluk avrupa nüfusunun 1450'de 50 milyon olarak ölçülmesi önemli bir göstergedir.

    salgın avrupa'da özellikle italya, fransa, ispanya ve ingiltere'de oldukça şiddetli geçmiştir.

    1348'de fransa kralı iv. philippe paris üniversitesi tıp fakültesi'den detaylı bir rapor istemiştir. krala sunulan rapordaki ifadeler ise çaresizliği net bir şekilde özetler nitelikteydi: "hastalığa neden olan gerçek neden asla öğrenilemeyecek. bu hastalık insanın anlama kapasitesinin çok üzerinde"

    kara veba'nın tek kelimelik özeti: çaresizlik.

    insanlar oldukça çaresiz olduklarından dolayı depresif ve karamsardılar. "black death" ismindeki "black" kelimesinin bu yoğun karamsarlıktan geldiği bir diğer iddiadır.

    dönemin hekimleri hastalığa karşı çaresiz kalmışlar. kiliseye din adamlarına koşan halk orada da aynı çaresizlikle karşılaşınca tarifi imkansız şekilde savunmasız hissetmişlerdir. bozulan psikolojilerine en büyük örnek ise: ölüm dansıdır.

    hastalığın neden olduğu ateş, yoğun titreme ve sarsıntı insanlardaki çaresizlikle birleşince ölüm dansı adı verilen ritüel ortaya çıkmıştır.

    hastalığa sebep olduğu düşünülen sebeplerden biri yaygın ortaçağ görüşü olan "tanrı bizi cezalandırıyor" iken en kabul gören sebep ise "kötü hava" olarak gösterilmiştir.

    hatta o dönemde buna yönelik önlemler alınmış, çiçek ve hoş kokulu bitkiye olan talep artmıştır.

    diğer önlemlerde ise uzmanlar 2 farklı yöntem önermiş:
    1) ülke dışına çıkın. çünkü ülke dışında salgın yok. (bu dönemde ülkeler arasındaki iletişimin sınırlı olması bu görüşün ortaya çıkmasına neden olmuştur)
    2) şehirde kalın ama festivallere gitmeyin ve kalabalık ortamlarda bulunmayın.

    salgın döneminde hastalığın görüldüğü şehirlerin kiliselerine siyah bayrak asılması son derece yaygındı. bu şekilde salgın olan kentler şehire girecekleri uyarıyorlardı.

    diğer önlem ise vebalı cesetlerin kapıların önüne konması ve mahalleleri gezen yük arabası aracılığıyla defnedilmesidir.

    pek tabii sosyal hayata etkileri inanılmaz olmuştur.
    öncelikle neredeyse aile üyeleri birbirleriyle görüşemeyecek duruma gelmiştir.
    insanlar cenazelere gidemez olmuş, akrabalar, arkadaşlar bu dönemde birbirleriyle görüşememişlerdir.

    kiliselerde birisi vefat edince çan çalınma uygulaması kaldırılmıştır. çünkü sürekli bir insan ölmektedir.

    benzer bir tablo islam coğrafyasında da yaşanmıştır. ipek yolu aracılığıyla gelen veba hastalığında 1348'de dımaşk şehrinde 1 günde 300'ün üzerinde insan öldüğü bilinmektedir. hatta emeviyye camii'nde 1 vakitte 15 cenaze namazı kılındığı söylenmektedir.

    avrupa'da ise vasiyetnamelerde büyük bir artış olmuş. insanlar öleceklerini düşünüp vasiyetnameler hazırlamıştır.

    bu salgın avrupa'da sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda önemli ölçüde etkilemiştir. ancak kara veba'nın en büyük etkisi "psikolojik" anlamda olmuştur. insanoğlu'nun en büyük tramvalarından birisidir bu salgın.

    o tramvayı da "çaresizlik" ile ifade ederiz.

    yararlandığım kaynaklar:
    kara ölüm: 1348 veba salgını ve ortaçağ avrupa'sına etkileri, özlem genç
    dia, tâun maddesi

  • ekşi sözlük işleme düzeni.

    öğretmene saygısızlık yapan öğrenci başlığı altında;

    - öğretmen bir güzel dövse yapamayacak olan öğrenci.

    öğrenciyi döven öğretmen başlığı altında;

    - inşallah çocuğun babası öğretmeni bir güzel döver.

    olayın öncesi yok, sonrası yok, fikir yok neden yok. ama yorum var. popülizm var.

    şiddetin her türlüsüne karşıyız.

  • bugun ustsuz guneslenenlere hallenecekler. yarin "bunun bikinisi cok kucuk, avucici kadar" diye kovacaklar. obur gun "hasemadan dizinin yukarsi gorundu aboooov" diye kovacaklar. bu isin matematigi, bunlarin sistematigi bu. hic sasmaz.

  • maç sonunda bir muhabirin "fenerbahçe'yi kadıköy'de 15 yıldır yenemiyordunuz. bu yıl, 16. yıl oldu. ne düşünüyorsunuz?" sorusuna, "evet yine yenildik. yenildik ama üzgün değilim. gelenek bozulmadı" cevabını vermesi sadece aslında olması gerektiği gibi böyle bir kompleksi olmadığını gösterir. burada asıl sorun bu tür şeyleri kompleks yapabilen avam taraftarlar ve bunu "yarsuvat'tan galatasaray taraftarını çıldırtan açıklama" şeklinde lanse edip ucuz habercilik peşinde koşan spor gazeteleridir.

    siz aziz yıldırım'ları, ünal aysal'ları sevin ben duygun yarsuvat'ları, özhan canaydın'ları, süleyman seba'ları seviyorum.