hesabın var mı? giriş yap

  • şu şartlarda yapılması en doğru olan eylem. bakın anadolu'da bulunan bir devlet olarak ormanlar, gıda ve et bakımından sıkıntı yaşamamamız gerekiyor.

    eğer dolara müdahale etmek yerine odun ve et üretip bunları at arabalarıyla ticarete salıp altın ile dengede tutup sınırsız sayıda paladin basarsak ortadoğu ve balkanlar'daki bütün ülkelere tek atabiliriz. tek attığımız ülkelerin kaynaklarına da çöküp ayasofya kilisesini wonder olarak kullanırsak dolara molara ihtiyacımız kalmaz elhamdülillah.

    çare paladin.

    düzenleme ile @bz isimli yazarın uyarısı: hazır et ve odun varken halberdier ve skirmisher basalım ki doğu'dan persler fillerle girince "benim halberdierim işini bilir" diyebilelim.

    ikinci düzenleme: arkadaşlar dolar kurunun yükseliş hızı yüzünden elim ayağıma dolaşmış şimdi fark ettim. başlık "dolara müdahale etmek yerine paladin basmak" olarak düzeltilirse daha iyi olur. ha böyle iyi akarı kokarı yok denirse beni bağlamaz.

    7 mayıs 2020 edit: başlığı açtığım gün yani (tam diyebiliriz) 2 sene önce dolar kuru 4.59 imiş.

  • zengin piçi fantezisi. ulan ben ondan 1 tane alabilmek için, mermer yalıyordum. oyuncağıyla oynat bari di mi, piç seni.

  • yer bursa. iki adli vaka. biri adam vuruyor, diğeri satırla doğruyor. iki magdur da yogun bakımda. ve iki fail de adlî kontrolle serbest. hürriyet linki

    halil sezai sadece dövmüş. satırla dograsa yada silahla vursa şu an dışarıdaydı. bu ülkedede yargıya güven oranının yüzde 10 bile olması cok fazla. twitter baskısı ve siyasi talimat ile hareket eden yargı erki artık erk olma işlevini yitirmiştir.

  • allodoxaphobia kelimesi doxophobia'nın bir türevi olarak kabul edilebilir, ancak her iki kelimenin farklı anlamları vardır. doxophobia, fikirleri ifade etme korkusu anlamına gelirken, allodoxaphobia, diğer insanların fikirlerini duyma korkusudur. allodoxaphobia, yunanca farklı anlamına gelen allo, fikir anlamına gelen dox ve yunanca korku tanrısı olan phobos kelimelerinden gelmektedir.

    fikir fobisi olan kişiler, sürekli olarak insanların kendileri hakkındaki fikirlerini duyma korkusu ve kaygısı içinde yaşarlar. sıklıkla fobilerinin temelsiz ve mantıksız olduğunun farkına varırlar, ancak bunun üstesinden gelemezler. sonuç olarak, kendilerine birçok kısıtlama koyarlar. fikir korkusu fobisi her yaşta ortaya çıkabilir. sadece yetişkinler değil, küçük çocuklar bile insanların fikirlerini almaktan korkabilir. korku bilinçlerine derinden nüfuz ettikçe, insanların yargılarından korktukları için soruları yanıtlamayı veya herhangi bir faaliyete katılmayı bırakma eğilimindedirler. allodoxaphobia, nadir ve olağandışı sosyal fobiler kategorisine girer. bu fobi, hastayı büyük ölçüde izole edebilir ve özellikle kişinin profesyonel yaşamını engelleyebilir.

    fikrini ifade edememekten korkan birçok amerikalı varken, nüfusun küçük bir kısmı diğer insanların fikirlerini dinlemek istemiyor. fikir fobisinin tetikleyicisi genellikle diğer sosyal fobilerin tetikleyicileriyle aynıdır: geçmişte yaşanan olumsuz ya da travmatik dönemler. büyüyen bir çocukta fobiyi tetiklemekten genellikle bakıcılar, öğretmenler veya ebeveynler sorumludur. çocuğa sürekli olarak verilen uyarı veya eleştiri sözleri, düzenli olarak bastırmaya yol açabilir. istismara uğramış veya travma geçirmiş bir çocuğun da allodoxaphobia geliştirmesi daha olasıdır.

    genellikle, eleştiriden ve misillemelerden korkan pasif veya hassas kişilerin allodoxaphobia'dan muzdarip olması daha olasıdır. okulda veya işte amigdala tarafından tetiklenen bir tepkiye neden olan eleştirilere maruz kalmış olabilirler. zihin daha sonra benzer stresli bir durumla uğraştığında aynı yanıtı tekrar tekrar tetikler. bunu bireyi korumak için yapar, daha sonra tepkiyi engellemek için kendisi hakkında görüşler duymaktan kaçınmaya çalışır. medya aynı zamanda fikir fobisini de tetikleyebilir. basılı materyallere, tv'deki grafiklere veya sosyal medyaya vb. erişim, bazı endişeli kişilerde aşırı paniğe neden olabilir. günümüzde çevre tanımına fiziksel çevre yanında sanal dünyanın da eklenmesiyle sanal zorbalık mağdurlarının da allodoxaphobia vakalarında artışa neden olabileceği öngörülebilir.

    doğal olarak, bu tür insanlar sosyal olarak geri durabilir, hatta bir miktar depresyona girebilir. iş yerindeki durumlardan kaçınabilir ve genel olarak birçok fırsatı ve terfiyi kaçırabilirler.

    allodoxafobik bir birey hem fiziksel hem de duygusal birçok semptomdan muzdariptir.

    allodoxaphobia'nın temel nedeni bilindiğinde, bir terapist, bireyin tetikleyici faktörlere daha kontrollü bir yanıt vermesine yardımcı olabilir. bu genellikle konuşma terapisi, psikoterapötik danışmanlık, grup terapisi, sistematik duyarsızlaştırma, hipnoterapi gibi terapiler aracılığıyla yapılır.

    bununla birlikte, allodoxaphobia'nın üstesinden gelmenin en zor yanı, kişinin ilk etapta terapi aramayı reddedebilmesidir. aile üyeleri, onu kabul etmesinde çok önemli bir rol oynar. fobisi olanlar fikirlerini ifade etmeye teşvik edilmeli, sevdikleri ise dikkatli olmalı ve fikirlerini çok nazikçe ifade etmelidir. kişi hazır olana ve panik atak geçirmeden kendilerinden emin olana kadar, kişinin fikirleri küçük dozlarda ele alabilmesini sağlamak için küçük egzersizler yapılabilir.

    kaynak:
    https://www.fearof.net/…%20greek%20god%20of%20fear.

  • twitter'dan birinin paylaştığını görüp "bu ne biçim entry lan" deyip editledim. o sırada sözlükte patladığından haberim yoktu. paraları alıp otobüsle sınırdışına kaçacaktım. pişmanım.

  • okan bayülgenin zamanında (ne akla hizmet bilmiyorum) çıktığı esra ceyhanla a'dan z'ye programında esra ceyhana dakika başı laf sokması üzerine esra ceyhanın "o kadar dalga geçiyor, ama sevgili seyirciler, buraya kadar gelmiş, demek ki onu da buraya çeken bişey var!" diye yorum yapması...

    akabinde okan bayülgenin gözlerini açarak aniden "evet!!! cinayet arzusu!" diye cevap vermesi...

    bunun üzerine esra ceyhanın hafiften ürkerek stüdyodaki diğer konuk olan hayvan eğitmeninin getirdiği ördek, köpek, vs. 'ler ile "amaaan burda başka konuklarımız da varmış, nasılsınız?" diye hayvanlara dönerek konuşmaya başlaması...

  • "...birçok kurum, aydın ve duyarlı insan idamın engellenmesi için imza kampanyaları düzenlediler, dilekçeler verdiler. dönemin başbakanı nihat erim, ‘pişman olduklarını söylesinler, kararı tekrar düşünelim’ dedi.

    bunun üzerine deniz beni cezaevine çağırdı ve şöyle dedi: ‘biz suç işlemedik ki pişman olalım. bugün dışarda olsak yine aynı eylemleri yapardık. ne siz, ne de ailemiz bizim hakkımızda böyle bir dilekçe vermeyin’ dedi. biz de pişmanlık konusunda hiçbir girişimde bulunmadık. artık herkes idamı bekliyordu. ben ve diğer avukat arkadaşlarım evimizde elbiselerimizi çıkarmadan bekliyorduk. 6 mayıs gecesi kapımız çalındı. sivil bir görevli ankara savcısı fazıl bey’in bizi çağırdığını söyledi. kapının önünde duran resmi plakalı bir araçla ankara merkez kapalı cezaevi’ne doğru yol almaya başladık. kentin elektrikleri kesilmiş, her 20 metrede bir asker dizilmişti sokaklara. cezaevi avlusunda onlarca askerle birlikte cellatlar dahil toplam 7 sivil 3 gencin idamını izleyeceklerdi. o anı anlatabilmek için büyük bir sanatçı olmak isterdim, yaşadıklarımız gerçekten tarif edilmezdi. önce deniz çıktı sehpaya, ipi boynuna geçirmek istedi ancak başaramadı. son sözlerinden sonra sandalyeyi tekmelemek istedi. sandalye kendi etrafında 3 defa döndü ancak devrilmedi. cellat ayağının altından çekti sandalyeyi. ancak deniz’in ayakları masaya değiyordu. savcının ‘masayı da çek’ diye bağırmasıyla cellat masayı da çekti. deniz birkaç kez çırpındıktan sonra ipte ağır ağır dönmeye başladı. uzun süre nabzının atmamasını bekledik. ardından yusuf’u ve sonra da hüseyin’i getirdiler..."

    http://www.gunaydinaliaga.com/…ws_print.php?id=2254

    evet, doğrudur. deniz gezmiş yaşasaydı reklam şirketi olurdu. kendi ipini çeken, taburesini deviren adam basbayağı reklam yapıyordu çünkü. yirmi sene sonra kuracağı şirketin ilk temelini atıyordu. bu kadar basit bakış açıları. seviye bu derece düştü. adam boynuna geçen ilmiği göze almış, "pişmanım" kelimesiyle hayata dönmeyi elinin tersiyle itmiş sen hala reklam kokan hareketlerdesin ne diyeyim. ilkokul üç seviyesi bile sevimli bir şeye dönüştü yanıbaşınızda artık. cevap vermek zulüm olmaya başladı, bu basit düzeneğe konuşmak, sesin duvardan dönüşünü izlemek çok ama çok acı vermeye başladı...

    ---68'liler advertisement kuşağı sona erdi. beyaz show olanca hızıyla devam ediyor---