hesabın var mı? giriş yap

  • http://www.aktifmedya.com/…ini-istiyor-h625568.html

    https://twitter.com/…r_ki/status/629407716440715264

    keyfinizi biraz kaçıracağım ama üzgünüm. beni gerçekten derinden sarstı haber. belki içimizde doktor olan, yardımcı olabilecek tanıdıkları olanlar vardır. veya gündemde ses getirmesini sağlarsak birileri yardımcı olabilir bilmiyorum.

    çocuk gerçekten çok acı çekiyor anladığım kadarıyla. annesi artık görmesini falan geçmiş çocuğum rahat bir nefes aldım yeter diyor.

    umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşur yavrucak.

    edit: şu ana kadar bazı doktor isimleri paylaşıldı başlık altında. bu isimlerle veya farklı isimlerle iletişime geçebilecek arkadaşlar mutlaka vardır diye düşünüyorum. o zamana kadar başlığı gözönünde tutmaya çalışmakta fayda var.

  • cocuklarin hayal gucunun kanitidir. ben ak sakalli bir dede olarak tasvir etmistim ki bu da benim o zamanlar ne kadar hayal gucu kit bir insan olduguma isarettir;

  • tarık akan'ın ölüm sebebidir.

    "kirli dünyaya başkaldırıdır."
    "berkecan dedem tarla çapalıyor, 85 yıldır da içiyor"
    "sigara tek başına ölüm bahanesi olamaz"

    sigaraya romantik anlamlar vermek istediğinizin farkındayım, gece sigaralı bir snap'e tav olan kızlar da vardır kabul ediyorum ama lütfen cahil cahil konuşmayın.

    "sizin cahilliğinizden tiksiniyorum"

    erkeklerdeki akciğer kanserlerinin %90'ı, kadınlardaki akciğer kanserlerinin %80'i sigara ilişkili olup akciğer kanseri tüm kanser türleri içinde en çok ölüme sebep olan türdür. sigara içmek tek başına ve doğrudan bir ölüm sebebidir. içmeyin, eğer içiyorsanız da cahilce propogandasını yapmayın.

    sokak cahilleri sizi...

    edit: (bkz: oğuzcan'ın sesine kulak ver)

  • marmaris'te fırtınalı bir gece, elektrikler kesik. kahramanlar, yattığı yerden çakan şimşekleri gören ben ve zaten korkmakta olan küçük kız kardeş...

    a: hişş.. bana bak, birazdan gök gürleyecek, ona göre..
    k: nasıl? yok yaa..
    a: bak şimdi...
    -- gümmbüüürrrrrr---
    k: abi nasıl bildin yaa..
    a: nıhahahahaa.. ben yapıyorum kızım onu..
    k: yalan söylüyosun.
    a: ben yapıyorum işte, bugün öğrendim. bak şimdi bi daha yapıcam..
    k: inanmıyorum işte, yalancısın sen.
    a: bak şimdi..
    -- gümmbüüürrrrrr---
    k: ühühühü..abi nası yapıyosun yaa..
    a: yaparım kızım ben, gizli güçlerim var benim, yapiim mi bir daha?
    k: ya yapma abi noolur, korkuyorum ben..
    a: yook.. cezalısın sen, sabaha kadar yapıcam
    k: niye yaa, ühühü naaptım ben, noolur yapma
    a: benim kitapların yerini söylersin babaanneme ha? al işte bi daha yapıyorum, bu defaki çok pis
    -- güümmbüüürrrrrrrrrr---
    k: abi nolur yaaa.. ühühüehe..
    a: bittin sen bittin
    k: ühüühühüü..
    a: kalk mutfağa git, ekmeğe şokella sür getir bana, çabuk.
    k: ühühü, abi nasıl gidicem karanlıkta..
    a: ben anlamam, çok sür şokellayı..
    k: böhühehüehü, abi noolur yaa, çok karanlık..
    a: çabuk, bak bi daha yapıyorum.
    -- gümmbüüürrrrrr---
    k: tamam ya gidicem, ühühühü, anneme de söyliycem seni..
    a: hele bi söyle, bu sefer yıldırım düşürürüm kafana.
    k: böhühühü..

  • 24 yaşında kuryelik yaparken keşfedilen ve 30 yaşında şampiyonlar liginde gol atarak adını dünyaya duyuran futbolcudur kendisi.

    24 kasım 2021 şampiyonlar ligi b grubunda italya'nın milan takımı ispanya'nın atletico madrid takımını deplasmanda 1-0 yendi. burada enteresan birşey yok. fakat takımına galibiyeti getiren golü atan futbolcu junior messias'ın futbola baslangıcı alışılmışın dışında bir azim hikayesi taşıyor.

    13 mayıs 1991'de brezilya'da minas gerais eyaletinin ıpatinga şehrinde doğan júnior walter messias, cruzeiro'nun futbol üssünden geçerek profesyonel bir oyuncu olma hayalinin peşinden gitmeye çalıştı. ancak, ailenin mali zorlukları bir engeldi. 20 yaşında, júnior futbol hayalinden vazgeçti ve ağabeyinin ayak izlerini takip ederek daha iyi bir yaşam arayışıyla italya'ya gitti.

    seçilen hedef torino'ydu. spordan çok uzaktaydı. bir beyaz eşya mağazasında çalışmaya başladı ve aletleri müşterilerin evlerine teslim etmekten sorumluydu. hayallerinin çok ötesinde bir senaryonun içinde yaşıyordu ama 20 yaşındaydı, evliydi ve bir de çocuğu vardı. onlara bakmak zorundaydı.

    fakat futbol tutkusu asla kaybolmadı ve amatör olarak torino'da futbol oynayan peru'lu gençlere katılarak futbol tutkusunu tatmin etmeye devam etti. 20 yaşından 24 yaşına gelene kadar yaptığı 3 şey vardı; ev aletleri teslimatı, amatör futbol turnuvalarına iştirak ve yorgun bir bedenle uyku!

    sonunda şans kapıyı kendisi tam 24 yaşındayken çaldı ve eski rüyasını gerçekte yaşamaya başladı. profesyonel futbol oynayacaktı! denenmek için italya beşinci liginden amatör bir takım olan casale'ye çağrıldı. begenilip takıma alınmakla kalmadı, 32 maçta 21 gol atarak takımını serie d'ye yani 4. lig olan profesyonel seviyeye taşıdı.

    4. lig ve 3. lig seviyelerinde başarılı maçlar çıkardı ama halâ alt liglerdeydi. 2019-2020 sezonunda ise crotone takımı ile serie b, yani ikinci lig'de mücadele eder hale gelmişti ve bu seviyenin bir üstü dünyanın en elit liglerinden birisi olan italyan ligi serie a idi. takımına yine gereken katkıyı vererek serie a'ya çıkmasında önemli bir pay sahibi oldu.

    güney amerika'dan avrupa'ya kucağında bebeği ile gelip, 20 ile 24 yaşları arasında kuryecilik yaparak beyaz eşya dağıtırken 24 yaşında başlayan kariyeri 5 yıl içinde italya'nın en alt liginde başlayıp en elit liginde ve dünyanın gözü önünde devam ediyordu. takımı o sezon kötü bir performans ortaya koymuştu ama kendisi 9 gol ve 5 asist ile göze batmayı başarmıştı serie a'da.

    dünya futbolunun en bilinen takımlarından milan kendisini istedi ve 2.600.000 euro bedel ödeyerek messias'ı takımından kiraladı. ayrıca messias milan takımından yıllık olarak 5.400.000 euro garanti ücret almaya hak kazandı. gerçekten bir rüyadaydı. aylık 600 euro'ya kuryelik yaparken yıllık 5.4 milyon euro kazanan ve sadece kendisinin değil tüm ailesin de hayatını değiştiren birisi haline gelmişti.

    20 yaşında italya'ya göçen, 4 sene kuryecilik yapan, 24 yaşında futbola başlayan messias, dortmud'lu youssoufa moukoko'nun 16 yaşında, galatasaray'lı ozan kabak'ın 18 yaşında oynadığı avrupa futbolunun kulüp düzeyindeki en önemli organizasyonunda ilk defa 30 yaşındayken oynayabildi ve takımının golünü atarak futbola bu denli geç başlayan birisine güvenmeyenleri mahçup etti. bana da bu fantastik azim öyküsünü yazmak düştü.

  • iranlıların bir kısmının daha uçaktayken başörtülerini çıkarıp attığını, hatta bazılarının uçağın tuvaletinde üstünü değiştirerek askılı t-shirt, şort vs giydiğini, üstelik iranlı kızların genellikle güzel ve bakımlı olduğunu bilmeyen arkadaşları rahatsız eden durum.

    sıkıntı yok gelsinler.

    sen hiç ingilterenin fransanın iranlı turist gelmesin, hintli turist gelmesin, afrikalı turist gelmesin vs. dediğini duydun mu?

    edit: türkiye'de millet üstsüz denize giriyor ama yukarıdaki edite göre şort giyen iranlı müslüman ülke olduğu için türkiye'ye gelmezmiş. allah akıl fikir versin, ne diyeyim?

    edit 2: eleman sayfalarca ayar yiyince entry'sini baştan aşağı değiştirmiş ama orijinal entry tabi ki burada

  • süper bir an'dır. geçen gün taksiyle bi yere gidiyorum, taksi ışıklarda durdu. selpak satan bi kız yanaştı yanıma:

    -işşallah üniversiteden mezun olursun, dedi. (bilgi üniversitesi'nin önündeyiz.)
    -ee ben zaten mezunum ki, mezun olalı 10 yıl oluyo, dedim. (çocuğa da açıklama yapıyorum, nasıl sevindiysem)

    başka bi gün benim çağırdığım taksiye bir teyze de el etti. "gel teyze, seni de bırakalım yol üstünde bir yere gidiyosan?" dedim. teyze, fiti fiti koştu geldi, bindi. ineceği yere geldik, inerken bana dönüp para uzattı.

    -gerek yok teyze, zaten yol üstündeydi, lütfen, rica ederim, dedim.
    -aaa olur mu, sen talebesin, dedi.

    bana "talebe" didi. canım deyzem <3

    (bkz: bana su verdi)

  • çocukken ışıklı ayakkabıya sahip olanların fazlasıyla zengin olduğunu düşünürdüm.
    bir gün babama ne zaman zengin oluruz dedim, yarın dedi.
    inandım, yemin ederim inandım.
    sabah kalkarken zengin olacağımızı düşünerek uyandım güne.
    belki dedim ışıklı ayakkabım olur.
    olmadı, hiç bir şey değişmemişti.
    iki katlı bir evde oturuyorduk, müstakil bir ev.
    evin tek erkek çocuğu olduğum için şımartılmam gerekiyordu ama durumumuz yoktu.
    bende kendimi şımartmak için, alt kattaki odaya taşınıp, kendime genç odası yaptım
    yalnız ne oda ama..
    öyle ferrari genç odası takımı yok, somya üzerinde uyuyorum.
    oyuncaklarım yok ki, somyanın altındaki mavi leğene doldurayım.
    gazeteden kuponla elektrikli bir soba biriktirmiştim, yalnız çok şaşalı ha..
    odun maketleri vardı, şömine havası yaratıyordu.
    velhasıl uzun bir aradan sonra babama aynı soruyu tekrar sordum, baba dedim ne zaman zengin oluruz?
    odama baktı, bana baktı, sobaya baktı.
    kaloriferli bir evde oturursak o gün zengin oluruz dedi.
    askere gidip geldim yeni bir eve taşındık, güneş enerjisi var kaloliferi var..
    gittim yanına, can alıcı soruyu sordum..
    baba dedim zengin olduk mu?
    ev bizim olsaydı zengin olurduk dedi.
    babam sanki bilge bende öğrencisiyim, sürekli beni cevapları tokatlıyordu. zaten ışıklı ayakkabıda alamamıştık.
    otuzuma yaklaşırken, ev aldı babam.
    inşaat halinde, onunca katta bir daire, haftada bir gün çıkıp eve bakıyoruz.
    babam bakıp seviniyor, ben çıktığım merdiven basamakları nedeniyle söyleniyorum.
    baba dedim zenginlik zormuş, fakirken iyiydi..
    gel zaman git zaman evimize taşındık, kendi evimiz.
    kendi odam, baza üzerinde uyuyorum, gençliğimin rüyası masaüstü bilgisayarım ayrıca elbiselerimi koyacağım şahsıma ait dolabım var.
    baba dedim, zengin olduk mu ?
    bilge vermiş cevabını ; oğlum biz zaten hep zengindik.
    biz gerçek bir aileydik, hayallerimiz vardı, mutlu bir dünyamız.
    her şey çok zordu, ama bir o kadar güzeldi.
    baba dedim gariban edebiyatı yapma,
    şimdi biz zengin miyiz değil miyiz?
    ben direndim o devam ettirdi,
    kendi evin olsun, zengin olursun dedi.
    babamı trafik kazasında kaybettim, trafik sigortası kaza nedeniyle tazminat ödedi.
    annem aldığı tazminatı bana verip kendime ev almamı istedi.
    şimdi bir evim var,
    ama zengin olduk mu diye sorabileceğim babam yok.
    benim zenginlikten anladığım, vallahi de billahi'de beraber gülebileceğin bir ailem olmasıydı.
    küçük dünyanızda mutlu olmaktı, bağlılıktı ve sevmekti en fazla.

  • 1829'da buttenheim'da, franken yakınlarındaki bamberg'de doğmuş, esas adı "löb strauss" olan levi strauss & co.'nun kurucusu. çerçilik yapan babası tüberküloza yenik düşünce, löb, ailesine bakma görevini üstlenir. 18 yaşındayken annesi ve iki kızkardeşiyle birlikte new york'a göç eder. işte "levi" ismini de burada alır. ticarete atılır.

    altın arayıcılığının meşhur olduğu dönemler... levi ve arkadaşı david stern de bu maceralara katılırlar.

    bir gün bu arayışlarda mola vermişlerken, daha önce çadır kumaşı sattıklari bir grup altın arayicisi, arayışlarının boşa çıkması ve satın aldıkları kumaşın su geçirip ıslanmalarına neden olmasından kelli, levi ve david'e düşmanca bakışlar firlatmaktadırlar. levi'nin kafasında bir ampul yanar o an, ve adamlara o kumaştan pantolon diktirmeyi teklif eder. dikilen pantolonlar altın arayıcıları tarafindan öyle sağlam bulunmuştur ki, kapış kapış satılır.

    jacob davis adlı , kot kumaştan türlü türlü giysi ve örtü üreten litvanyalı bir göçmenle levi strauss ortak olurlar. 1873'te aldıkları patentle ilk jean üretilmiş olur.

  • "yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."

    -tutunamayanlar-