hesabın var mı? giriş yap

  • kalitesi giderek düşen fast food zinciri.

    öğrencilik yıllarımda part-time olarak yaklaşık 2 yıl boyunca bünyesinde yer aldım bu zincirin. o zamanlar daha farklıydı falan diyeceğimi sanmayın hemen. o zamanda kalite tavan yapmıyordu ama günümüze oranla daha idare edilebilir bir seviyedeydi. neyse değinmek istediğim konu o değil zaten. lezzeti, kalitesi, servis hızı, cartı curtu hepsi tartışılır. yazılan pek çok entryede hak veriyorum ama hak veremediğim ya da nasıl desem canımı sıkan asıl konu çalışanlarına hak etmedikleri laflar denilmesi. hemen " sen orada çalışmışsın tabi laf dedirtmiceksin" triplerine de girmeyin. işi yavaş yapan yok mu ? e tabiki var. ha senin istediğini bir değilde ikinci hatta üçüncüde anlayan yok mu? var tabiki. ama hepsi mi öyle ? sen genelleme yaparak gerizekalılar dersen ha bende orada bi dur arkadaşım bak o iş öyle değil derim sana. nasıl mı? dur anlatayım. restoranın açılış saatinden 2 saat önce gelirsin oraya. o yediğin hamburgerinin içindeki her şey hazır gelmiyor. hepsini açılış ekibi hazırlıyor. o soğanlar öle halka halka mı çıkıyor sandın? otur bir çuval soğanı ayıkla, onları makinada öle halka olacak şekilde kesmeye çalış ondan sonra geç karşıma bi konuşalım. iki saat boyunca tüm o malzemeleri hazırlamak zorundalar. geçen haftanın o gününe göre belirlenir miktarlar. dokuz kap domates diyorsa, o dokuz kap yapılacak sekizle kalmaz. yetiştirmek zorundasın. yetiştirdin mi açılışı eyvallah. aslansın kaplansın. ama daha dur bitmedi iş. restoran açılıyor hacım iş daha yeni başlıyor. sabah pek yoğunluk olmaz ama öğlen oldu mu hah sıçmalık vakti geldi demektir. o yoğunluğu senin en kısa sürede atlatman beklenir. servis hızı denen bişey var. bu süre 2.5 dakikadır. ( pişme süresi olan ürünler hariç misal fish royal, bean burger ) tepenede dikildi mi müdür hah çok güzel. o yoğunluk, o koşturma, o baskı, ha bide kasada açlıktan beni yiyecek bi müşteri. buyrun cenaze namazına. hadi o yoğunluğuda başarıyla atlattın. vallahi aslansın kaplansın. sıra senin ödülünde. yemek vakti! yarım saat içinde yemeğini yer girersin içeri. ha bu yarım saat içinde eğer ki olurda bi yoğunluk gelirse hayal olur o yarım saat.15 dakikada girersin 10 dakikada da. ama daha dur yine bitmedi. akşam üstü yine bi yoğunluk gelir. ha bu yoğunluklarında bi saati bi zamanı vardır. rush denir buna içerde herkes rush geldi diye bağırır. o rush varya senin canına okur canına. yok açılış değilde kapanışsın diyelim. tüm o yoğunluğu çekersin akşam restoran kapanınca bide o restoranın tüm alet edevatının yıkanmasını çekersin. ha bide sevkiyat geliyorsa vallahi zil takıp oynarsın. niye mi? o sevkiyat gecenin ikisinde üçünde gelirse sen oradan sabahın altısında yedisinde çıkarsında ondan. kendinden ağır kolileri taşımak zorunda kalırsında ondan. ertesi gün tekrar işe gelirsin o yorgunluk ve uykusuzlukla. sonrada biri geçer karşına sırf siparişini anlamadı diye yada yemeğini istediği sürede getirmedi diye yada şirketin ona dayadığı sos prosedürünü sanki kendi koymuşta uyguluyor diye sana gerizekalı der.

    yaran mı varda bu kadar gocundun diyenleri duyar gibiyim. evet var. banada dediler gerizekalı. hatta daha ağır laflar kullandılar. ben öğretmenlik okudum. karşıma bi eğitimci geçipte sırf yemeğini çabucak alıp gidemedi diye ( ürünün pişeceği ve bekletilebileceği söylenmesine rağmen ) “ben bir eğitimciyim sen ise ancak burada çalışabilen bi gerizekalısın” dediğinde kanıma dokundu. orada çalışan insanların her biri einsteindır demiyorum ama insandır diyorum. orada 3 çocuklu ailesini geçindirmeye çalışanda var öğrencilikte ailesine yük olmamak için çalışanda. orada kısaca ekmek parasını çıkarmaya çalışan insanlar var. onlara gerizekalı,embesil diyen sen insan mısın diyorum bende.

  • abi selamlar, nasılsın? rolde çok rahattın. merak ettim piyanistlik, şantörlük olayları geçmişten mi geliyor? var mı böyle bir tecrüben?

  • yazım hataları yaparak harcadığı a4'leri toplasa ufak bir hatıra ormanı yaptırabilecek nesildir. ayrıca sayfa sayısı fazla olsun da göz doldursun diye sağdan, soldan, üstten, alttan çok boşluk bırakıp, yazının puntosunu da yüksek tutmuş nesildir. al sana bir hatıra ormanı daha!

  • kafası karışanlar için size 100tl lik bilgileri yazayım çok kısa;

    moka potla yapılan kahvede kahve ateşin üstünde uzun süre kaldığı için ve suyun geçişi uzun sürdüğü için espresso makinelerine göre epey acı ve koyu tada sahip olur. espresso makinesinde ortalama 15-30 saniye arası kahve hazır olurken, moka potta bu süre 1 dakika ile 5 dakika arasında değişmekte.

    eğer kahveniz daha hafif ve yumuşak tada sahip olsun istiyorsnaız alt hazneye mutlaka sıcak su koymalısınız.

    bakın kahvecilikte bilgi sahibi ama ukala insanarın yaptığı en büyük hata kendilerine ait bilgiyi insanlara dikte etmeleridir.

    kahvecilikte bu illa böyle olur diye bir şey yoktur. bu iş tamamen sizin damak zevkinize ve tecrübenize göre değiştirilebilir.

    ha standartı belirlenmiş konular elbette var. mesela americanoya maden suyu koyup ben böyle yaptım diyemezsin. eğer seviyorsan kendin evde pekala yaparsın ama dışarda diyemezsin.

    moka pot için de durum bu; eğer acılaşmış sert kahve içmek istiyorsan alt hazneye soğuk su koyabilirsin tabiki. tamamen damak zevkine göre değişir bu. önerim ise 80-85 derecelik sıcak su koymaktır. böylece kahve 1.5 dakika gibi bir sürede tamamen hazır olur.

    zira kahveyi koyup üstüne kaşıkla bastırıp bastırmamak da tercihe bağlıdır. bastırırsan su kahve içinden daha yavaş geçer, bastırmazsan hızlı geçer. bu da lezzete doğrudan etki eder. evde tecrübe ediniz.

    moka potta demleme uzun sürdüğü için ve ateşle temas olduğu için bence en kritik konu demlemeyi en kısa sürede bitirecek tüm işlemleri uygulamaktır.

    dediğim gibi, kahveyi bastırma, alta sıcak su koy, kısık ateş kullanma (ki hızlı bitsin işlem) , fokurdama sesini duymadan moka potu ateşten al.

    mokada kullanılacak kahve de bence dark roast olmamalı. cunku zaten pişerken koyulaşıyor her halukarda. ama bak tekrar edeceğim, sen öyle seviyorsudur öyle içersin. yani "doğrusu bu" diye bir şey yok. doğru diye bir şey yok. teknik sabittir, geri kalan her şey kişisel zevke göre değiştirilebilir. kahvecilikte her demleme için geçerli bu durum.

    italyanlar genelde şekerli espresso içtiği için moka pota hastalar. ben de evde kullanmayı çok seviyorum.

  • müzik kötü, sözler kötü, klip kötü, gülşen'in estetik cerrahı kötü... ne iyi ulan?

    yahu 45 yaşında kadınsın, z kuşağına yaranacağım diye girmediğin şekil kalmadı. "aşkımla ölçülemez hiçbir money oh mommy so yummy" diyor. la mommy sensin... az daha zorlasan mummy olacaksın...

    "aşkımla ölçülemez hiçbir money" kısmına da tekrar değinmek lazım. sen henüz erik gibi kütür kütürken (sanıyorum 26 yaşında) erol köse ile birlikteydin. hem de 3 yıl... o bitti reha muhtar ile sevgili oldun. erol köse lan?! reha muhtar ulan?! sagasgsagas "no money"... hee mommy hee...

    (bkz: allah aşkına sen kendini deli gibi yaptın ya)

  • dizüstü bilgisayar alacağınıza, dizaltı çorap alın 300-400 tane. denişik denişik giyersiniz ne güzel.

    yazar olduğum için çok şanslısınız sizi gidi köftehorlar..

  • bu kadar insanın hiçbir çıkarı olmadan böyle bir işe kalkışması şüphesiz ki bir gönül bağıdır.milletin malı belediye otobüsleriyle kendi miting alanına yandaş taşıyanlara batması doğal.

  • 01:06'da kameraya nah çeken bir velet içeren film *

    o kadar çok sıcak hava balonu var ki gören de işe balonla gidip geliyoruz sanacak.
    filmi güzel de ülke boktan işte...