hesabın var mı? giriş yap

  • üniversite öğrencisi mantık sınavında.

    profesör: uçakta 500 tuğla var. biri düştü, kaç tane kaldı?
    öğrenci: 499.
    p- doğru! peki, bir fili kaç adımda buzdolabına sokarsın?
    ö- üç adımda. buzdolabını aç, fili sok, buzdolabını kapat.
    p- doğru! peki, zürafayı kaç adımda sokarsın buzdolabına?
    ö- dört adımda. buzdolabını aç, fili çıkart, zürafayı sok, buzdolabını kapat.
    p- doğru! aslanın doğum gününe tüm hayvanlar gitmiş, biri hariç. hangisi?
    ö- zürafa. o hâlâ buzdolabında.
    p- doğru! bir nine timsahlarla dolu bir bataklıktan geçmek istiyor. bataklıkta kaç timsah var?
    ö- sıfır. onların hepsi aslanın doğum gününde.
    p- doğru! nine bataklığı geçmeye başlamış, fakat ölmüş. neden?
    ö- kafatasının çatlaması sonucu.

    profesör: nasıl yani?
    öğrenci: ilk sorudaki tuğla!
    profesör: !!??!

  • pistin yanlış şehre kurulmuş olmasındandır.. o zamanlar da gündemde olan antalya seçilseydi pist için yarış biraz daha devam ederdi türkiye'de.. antalya hem konaklama ve tesis açısından, hem türkiye'de yarışın yapıldığı mevsimin turizm yoğunluğu açısından, hem de çok adam bilmez bunu, antalyalı'nın motor sporlarına ilgisi yüzünden daha mantıklı bir tercih olurdu, olmadı, nedendir bilmem.. bu işin meraklısı da zaten istanbul, ankara, izmir'den koşa koşa giderdi yarışları izlemeye..

  • azalarak bitmesini dilediğim izlerken utandığım reklam serileridir.

    komik desen komik değil oyunculuk var desen alakası yok. şu reklamları çeken adam biz ne yapıyoruz diye kendine sormadı mi acaba?

  • “haksızlığa uğrayan adalet ister. adaletin olmadığı yerde orman kanunları geçer. ve insan, ormanın en vahşi yaratığıdır.”
    adaletin sağlamadığı düzeni babası sağlamıştır. helal olsun ne de yürekli bir babaymış. ailesi bile çocuğuyla başa çıkamadığını söylemiş. bakamıyorsanız düzgün yetiştiremeyecekseniz doğurmayın lan çocuk falan.
    bu toplum nasıl bu hale geldi bilmiyorum. akıl hastanesindeki insanların daha zararsız olduğuna yemin edebilirim.

  • her resmi ayrı ayrı kitap konusu yapılabilecek bu ressam babanın bir de "peasant wedding" yani türk sanat tarihine "köy düğünü" diye tercüme edilmiş bir başyapıtı daha vardır..

    bu resim, avrupa'da leonardoların, raphaellerin isayı sanatla bir milyonuncu kez kutsadıkları dönemde, 1568 tarihinde yapılmıştır. brueghel köylüleri en sıradan hallerinde, bir düğünde, yemek telaşında resmetmekle zaten dönemi açısından yeterince şok edici bir resim çıkarmıştır. velakin resmi bugün okuduğumuzda başka şeylerle de karşılaşırız..

    düğünün "gelin"i, tıpkı çağdaşlarının isa'yı oturttukları yerde, resmin tam merkezinde durmaktadır. gelin görün ki “gelin” acayip bir biçimde çokça resmedildiği haliyle "isa"ya benzemektedir. bizim brueghelimiz durup dururken gelinin kafasına hale oturtamayacağından başka yollara başvurmuş, arkasına çerçeve işlevi gören yeşil bir bez asmış, tam kafasının üstüne, bizim üç boyutluluğa meyilli bakışımıza “duvar” olarak yansıttığı duvar çizimine* bir kap-kacak asmıştır..

    gelin-isanın gözleri kapalıdır. figür eğer gelinse bu mutluluktan olabilir herhal. ama gözlerinin kapalılığı, kadrajdaki hiçbir figürle hiçbir bağının olmaması vs. altta yine ilahi bir çağrışıma yol açmaktadır.

    resmin sol alt köşesinde ekmek yiyen çocuk ve şarap testilerinin bir araya gelmesi de tesadüf olarak değerlendirilemez bu durumda.

    ayrıca resmin “son akşam yemeği” sahneleri ile bağını kurmak bile mümkündür hani.

    en yalın halleriyle, kaba ve komik biçimdedir köylüler. kocaman kırmızı burunlarıyla bir anlamda karikatürize etmiştir onları sanatçı. peki böyle “kaba” ve “komik” bir ortamdan isa’ya niye gönderme yapmıştır? hayır ne ima etmiştir?

    gel de çık içinden!

    http://www.ibiblio.org/…nt/auth/bruegel/wedding.jpg

  • merhaba,

    sözlük içinde entry’lerinden yola çıkarak varlıklı kadınları hedef alan, maddi ve manevi suistimalde bulunan bir çetenin varlığı iddiası tarafımıza ulaştı. konu ile ilgili tarafımıza başka bir bilgi iletilmediği için olayın doğruluğundan şüpheliyiz. ancak, konunun hassasiyeti sebebiyle tüm boyutlarıyla araştırılması için söz konusu ihbarı emniyet güçlerine ilettik, sürecin takipçisi olacağız.

    siber zorbalığa karşı tüm kullanıcılarımızı uyarmak isteriz. böyle bir durumla karşılaştığınız takdirde kolluk kuvvetleri veya adli makamlarla iletişime geçmenizi önemle tavsiye ederiz.

  • üç yol ağzında iki yolu kapatıp tek yolu kaçmak için açık bırakırsın. oradan geçen vatandaş seslenir;
    - naabıyonuzz!
    + direniyoruz.
    -direniyonuz da naabıyonuz?
    +amcaaa tomalara barikat kuruyoruz işte!!
    -bu yolu niye açık bıraktınız?
    + o yoldan da kaçalım diye açık bıraktık amca!
    - evladım bu yol karakola gider.
    + |\_|\_|\_________*^#

  • dört yaşındaki kızımdan;

    tuttu fırlattı kalbimi,
    ezdi üstünü çiğnedi,
    salamla reçel yedi,
    salamla, salamlaaa

  • sevgili dr. oetker;

    burası turkiye burada babaanneler supangle yapmaz. yapsa yapsa sütlaç yapar, baklava yapar, kabak tatlısı yapar. babaanneme 'supangle yaparmısın?' dedim. şimdi oturduk sübhaneke okuyoruz.