hesabın var mı? giriş yap

  • telefona yüklenen anlam maalesef artık çok büyük günümüz dünyasında. mesela şu anda telefonumda yer alanlar:

    sosyal medya uygulamaları(8)
    dating uygulamaları (5)
    online ve offline oyun uygulamaları(5)
    alışveriş uygulamaları(3)
    ödeme aracı uygulamaları (2)
    banka uygulamaları(4)
    yabancı dil pratik uygulamaları(2)
    çevrimiçi müzik uygulamaları(1)
    film-dizi izleme uygulaması(1)

    şimdi bir de şöyle bakalım :

    önceden barlarda, parklarda, derneklerde tanışırken
    ev oyunları veya sokak oyunlarını bilemedin bilgisayar oyunlarını oynarken
    elden kredi kartı ile ya da nakit öderken ya da şubeye giderken,
    satın alınan dil kitabında chapter chapter ilerlemeye çalışırken,
    mp3 player, müzik seti, radyodan müzik dinlerken
    tv'den film-dizi izlerken,

    bunların hepsini çok pratik bir şekilde bir telefonda yapabiliyorsanız yanınızdan ayırdığınızda yoksunluk hissetmeniz aslında "normal". ama anormal olan bu pratiklikten çıktığınız zorunlu durumlarda alternatiflerini bulamama noktasında olunması. bunların hepsinin o alet olmadığında "idare edilebilecek" bir alternatifi var. bunu görememek işte bir tür hastalık sanırım. telefonunun şarjı bitince hayat enerjisi düşen insanlar bile var maalesef.

    arada detoks yapmakta, ama bunu bir seçenek olarak bilinçli şekilde yapmakta, yani o güne telefonsuz geçirmeye niyet ederek başlamakta fayda var.

  • sözlükte yine zulmü lanetlemek yerine, o şöyle yapmasa bu böyle yapmazdı şeklinde iki tarafından da yaptıkları meşru görülecek, ölen masum insanlar kimsenin umrunda olmayacaktır. istisnalar olabilir.

  • korkutucudur.

    bir insan nasıl bu kadar rahat nasıl bu kadar kendine güvenerek yalan söyleyebiliyor hayret ediyorum.. ses kaydına montaj derken ne kadarda rahat! en ufak renk vermiyor adam. yalan söylemenin vermiş olduğu en ufak bir stres yok. korkunç gerçekten..

    (bkz: yalancılık sanatı)

  • yani ne var bunda eleştirilecek birşey göremiyorum adam merak etmiş denemiş, şaşırmış.. bence de garip bir olay bir türk hayatında kaç kere -48 derece görür? sanki bunu yazan şahıs sibirya’da uzun dönem askerlik yaptıda çok biliyor..adamı cahil gibi göstererek ne geçiyor elinize helal olsun dediğim abimizdir. gelip burda bilmiş ayağına yatan adamlardan daha delikanlı bi abi

  • birkaç günlüğüne gittiğim ailemin evinde, yatağımda huzurlu bir şekilde uyurken, birden çalan cep telefonumla uyandım.

    arayan babanem. gecenin o saati olduğuna göre ilk önce kötüleşti mi, bir rahatsızlığı mı var diye düşünüyor insan tabi. meraklandım haliyle. ama neyse ki sabredemedi, arama sebebini açıkladı bir solukta: "iclal aydın!!" dedi nefes nefese, "iclal aydın'la tuna kiremitçi boşanmış!!!!"

    ağzımdan öyle bir şaşırma nidası, öyle bir "aaaaaaa aaaa!!!" çıkmış ki, ilk önce zaten uykusu hafif olan annem uyandı. yanıma geldi merakla, "nolmuş nolmuş diye?"

    ilk önce cevap veremedim. eeee dile kolay! neden sonra kendime geldim de, "anne, anneciğim.." diye başladım konuşmaya... sonrasında ağzımdan kelimeler dökülüverdi zaten: "iclal aydın'la tuna kiremitçi boşanmış!!!!"

    annem ilk önce inanmadı. sonra betülay teyzeleri aradı, onlar da ayaktalarmış, yeni öğrenmişler. hatta fikret amca donuyla sokağa çıkıp koşturmaya başlamış.

    babam ise daha serinkanlılıkla karşıladı bir muazzam haberi. ancak haberi ilk verdiğimdeki donuk ifadesi hala gözümden gitmez. "vay babamın şarap çanağı..." diye dile getirdi sonra usulce şaşkınlığını "vay be!"

    kardeşimin yaşı henüz biraz küçük olduğu için yeterince idrak edememişti belki haberin önemini. lakin o da teker teker arkadaşlarını aramaya başlamış, bu anını onlarla paylaşmak istemişti belli ki. gözleri kocaman açılmış, hayret ve şaşkınlık içinde ulaşabildiği kadar insana ulaşmaya çalışıyordu.

    sonra ne mi yaptık? pencereleri açıp haykıralım mı diye düşündük ilk önce, ama hastaları, yaşlıları aklımıza getirdik sonra. bu saate böyle bir haber almayı herkesin bünyesi kaldıramazdı kuşkusuz.

    yapılacak birşey yoktu, yatıp ertesi gün olacakları beklemek kalıyordu bize artık.

    tabi uyku tutarsa artık...

  • şerefsiz almanlar golden sonra sevinmiyor, sevinsenize oç’ları! nerden baksan 2-3 dakika kazanırız her sevincinize.
    adamlar direkt santraya gidiyorlar aq!

  • bir arkadasim bana demisti ki "hic dusmanin yoksa akraban da mi yok?".
    ne zaman akrabalardan birine sinirlensem onun bu lafi gelir aklima.
    akrabanin akrabaya yaptigini dusmanin yapmaz.
    kucuklukten basliyolar sidik yarisina.
    eger sizle yasit cocuklari varsa bokunuzu bile kiyaslarlar o derece.
    ilk,orta,lise donemi boyunca karne notlari kiyaslanir,kim takdir kim tesekkur almis kim daha caliskan onun hesabi yapilir.
    universite donemi kim daha iyi universite kazanir sonra kim daha iyi is bulur hesabiyla sizi deli ederler.
    ise baslanir kim ilk once evlenicek bunun derdine duserler.
    evlenirsin kim ilk cocuga sahip olcak,sevismenizi bile kiyaslayama yetenegine sahiptirler.
    olene kadar kiyaslayacak bisi bulup,sizi kiyasladiklari akrabanizdan ve kendilerinden nefret etmenizi saglarlar.
    sonuc olarak cekirdek aile iyidir daha fazlasi sadece bas agrisi.

  • hatırladığım en son gökçekli kapışma kılıçdaroğlu'na karşıydı. kılıçdar adam gibi belgeli destekli konuşurken, gökçek car car konuşup, sürekli lafa dalıp karşı tarafı konuşturmadan ortalığı sulandırmaya çalışmıştı. en son başkanlık tartışmalarında trump buna benzer şekilde olayı abartınca bir sonraki tartışmada mikrofonu kesilmişti. gökçekli her tartışmada bunun yapılması lazım. söz onda değilken, mikrofonu kesilecek. yoksa cidden zeytinyağlının dibine vuruyor.