hesabın var mı? giriş yap

  • eminim cok az da olsa istisnalari vardir ama genel olarak bu kadar sevmedigim bir meslek grubu yok. her taksiye binisim ayri bir olay. zaten cogu maske takmiyor. hadi tek basinayken takmayabilir, musteri binince de takmiyor. illa uyarmak lazim.

    bugun avrupa yakasindan asya yakasina gecmek icin tam 40 dakika hem bi taksiden hem normal yoldan gecenlerden taksi bulmaya calistim. 4 tane taksici karsiya geciyorum diye almadi. boyle rezillik olur mu ya? bu kadar zengin mi bu taksiciler keyfine gore karsi musterisi almiyor!?

    sonra uber geldi diye aglarlar. beter olun.

  • hiç dikkat ettiniz mi? kötü insanların arada yapmış olduklar iyilikler unutulmaz ve "hep kötülük de yapabilirdi, bak iyi tarafları da varmış" denilirken salt iyi gelmiş iyi giden insan için "kötü biri olmayı da seçebilirdi" diye bir şey denilmez.

    o sadece iyidir, odur onun vasfı.

    iyi bir adam olur, efendi olur ama eş bulamaz. beğenilmez. beğenilse bile aldatılır. keza aynısı kadın için de geçerlidir. iyi bir kadındır, eştir ama aldatılır ihanete uğrar. iyi olmak yetmez bir yerde çünkü.

    iyi birisi öldüğünde de "çok iyiydi" denilir geçilir ama bu kadardır. iyi olmak dünyanın ayarlarında varsayılan olarak atandığı için insanlar iyi değil de, kötü olduklarında fark edilirler. ve yine iyinin iyiliği zaten olması gerekenken, kötünün iyiliğine şükredilir.

    hiçkimse iyi bir insan için "kötü biri olmayı da seçebilirdi ama seçmedi o hep iyi oldu" demez ama kötü bir insan buğday tanesi kadar iyilik yapsa, o iyilik yıllarca konuşulur ve dahası "özünde hep iyi birisi olduğu inancı" ile daha çok bağlanılır.

    iyi insanın bir kez yaptığı kötülük, kötü birinin yaptığı bir iyilikle kıyaslanınca, kötü kazanır...

    belki buna daha somut örnekler verebiliriz. örneğin bülent ecevit mütevazı kişiliğiyle bilinirdi. malda parada pulda gözü yoktu. bir tane toros arabasıyla gider gelirdi meclise. ne oldu? arasıra bu özelliğiyle hatırlanır olsa da iyi birisi olması pek de fayda getirmedi ona. belki onyıllar sonra tarih kitaplarında iki satır söz edilecektir hakkında.

    oysa bir de sert görünümlü otoriter siyasetçilere bakalım. zihindeki yerleri kötüdür ama iyi bir şey yaptıklarında da "aslında özünde iyi" görüşüne iter insanları. öyle ki, insanlar, "bir gün beklemeye değecek kadar çok büyük bir iyilikleri dokunacak" beklentisiyle yaşarlar ömürlerini.

    evet, görüldüğü gibi iyi olmak çok da iyi bir şey değil. iyi olun ama beklentiniz olmasın...

    tanım: gerçek.

    edit: yazar burada kendi iyiliğinden ve takdir görülmesinden bahsetmeyip başlıbaşına "iyi olmak" kavramını ele almıştır.

    iyilik pragmatik beklentiler için yapılmaz. iyilik; tüm din kitaplarında, toplumsal normlarda, gelenek-göreneklerde insanlığın edinmesi gereken doğru bir vasfı olarak öğretilir. bu vasfa sahip olunduğunda da bu kadar kötülerin olduğu bir dünyada iyi olmak, iyi kalmak bir meziyettir ve bunu uygulayabilen kişiler aslında takdir görmelilerken böyle bir takdir yoktur. yani kimse yüceltmez iyi olan kişiyi ama sözkonusu kötü kişi olduğunda, o din kitaplarındakilerin, toplumsal normların, inanışların, adetlerin vaadettiklerinin tamamen tersinde ve üstelik büyük bir adaletsizlikle ödüllendirme sözkonusudur. bunu eleştiriyorum.

    ve iyi birisi nedir? iyi birisi, kötü olabilme iradesi varken bu iradeyi kötü olmamak için kullanan kişidir.

    edit: iyi olmaktan dolayı bir ödül beklemek değil, iyinin iyiliğinin sonuçlarıyla, kötünün iyiliğin sonuçları arasında adil davranılmamasıdır buradaki mesele.

    edit: okuduğumuzu anlıyor muyuz?

    iyi olmamak lazım, iyilikten hayır gelmiyor demiyorum. aksine iyi olunmalıdır. evren iyiler sayesinde ayaktadır. burada eleştirdiğim durum kötülere kazandırılması. kötü birinin bozuk saatin günde iki kez doğruyu göstermesi gibi yaptığı bir iyilik o kişinin tüm kötülüklerini örtmekle birlikte yüceltir. ben bunu vurguluyorum.

    kötü biri yüceltilmediği sürece iyi olmaya hiçbir ödül beklemiyorum.

    editler yetmeyince yeni bir entry yazmak farz oldu(bkz: #70243788)

  • bir noktadan sonra kopar.

    - so it's like a forum?
    - well, as i said you have to follow a certain format
    - why?
    - because due to the donkey's dong

  • "evrenin başka yerlerinde de zeki canlıların var olduğunun en kesin kanıtı, şimdiye dek bizimle hiç irtibata geçmeye çalışmamış olmalarıdır"

  • kirasını düzenli olarak ödüyorsa ve tahliye taahhütnamesi almadıysanız nah çıkarırsınız.

    evi yeni aldıysanız ve kendi ihtiyacınıza binaen ya da oğlunuzun/kızınızın ihtiyacına binaen çıkarmak istiyorsanız altı ay ya da kira dönemi sonuna kadar süre vermek zorundasınız. süre sonunda ihtiyaç amacına yönelik kullanmazsanız suçlu durumuna düşersiniz.
    kiracı on yılı doldurmuş ise tbk 347. madde gereğince tahliyesini talep edip, çıkarabilirsiniz.

    gibi durumlar mevut olup, gördüğünüz üzere kiracı kirayı ödüyorsa çıkarmak oldukça zor.

  • devlet bu krediyi toki'nin yeni yapacağı ucuz konutlar için uygulamalı.

    hazırda bitmiş evler için değil.

    toki de maliyetine evleri halka satmalı.

    işte o zaman emlak piyasası biraz regüle olur.

  • entel geçinen sonradan görmelerin zoruna giden söz. ya ne olacaktı, sizin gibi özenti olup kendimizi sadece bir müzik türüne mi mahkum edecektik? her müzik türünün (istisnasız her birinin) mükemmel örneğkleri vardır ve bunların arasından kulağa hoş gelenler, o an için insanın ruhuna hitap edenler elbette ki dinlenir. gerçi çakma entel zübükzadeler için de durum böyledir ama ezik oldukları için kabul etmeyi kendilerine yediremezler..

    not: ayrıca toplum içinde bir kimlik oluşturma çabasında olan ezikler de bu sözü sevmezler. ne yapsınlar adamlar özde birşey olmayınca popçuyum, rockçıyım gibi sıfatlarla toplumda sivrilmeye çalışıyorlar..

  • bordro inceliyorum, atıyorum 10 bin tl maaş alıyorsam bunun 4 bin tlsi vergiye gidiyor. vergi karşılığında ne alıyorum bir bakalım.

    sağlık ? - özel sağlık sigortam var onu kullanıyorum hastaneye gittiğimde. çapraz bağlarım koptuğu için devlette ameliyat olacaktım yıllar önce, bana dediler ki 6 ay sonraya randevu verebiliyoruz seni en erken 6 ay sonra arayıp randevu vereceğiz. tek ayakla 6 ay yürüyemeyeceğim için özelde olmak zorunda kaldım. geçenlerde programda bir kadın vardı, her gün devlet hastanesine bakınmaya gidiyormuş. hiç bir şeyi olmamasına rağmen sürekli doktor doktor geziyormuş sırf can sıkıntısına. bu insanlara gidiyor sanırım sağlık harcamaları.

    eğitim ? burs almadım, devlet okulunda ilköğretim ve liseyi bitirdim. okulda bir şey olacağı zaman bizden para istiyorlardı zaten. şuan verilen vergilerin de eğitim bütçesine ne kadar etkisi var bilemiyorum.

    yol ? e bu adam yolları kendi parasıyla yabmıyor mu :d madem öyle niye yol yabdık diye reklam basıyor? köprü yapıyor havalimanı yapıyor ama ben ne bayburttaki havalimanını kullanıyorum ne de kütahyadakini. zaten yaptığı köprülere de geçiş ücreti alıyor. hem geçerken hem yaptırırken parasını ben ödüyorum vergimle.

    emniyet güçleri ? geçen günlerde bir tanıdık dolandırıldı, polise işimiz düştü, şu an çok yoğunuz uyuşturucu operasyonu yaptık siz gidin 2-3 hafta sonra gelin dediler. araya tanıdık polisler sokup tutanak tutturup şikayetçi olabildik. yani o kadar vergi veriyoruz ama tanıdığımız olmadığı zaman işimizi dahi hallettiremiyoruz.

    afet durumları? e bu afet durumlarında da devlet bizden para istiyor? verdiğimiz vergiler nereye gidiyor ki bu devlet her depremde selde yangında bizden para istiyor ?

    vakıflar? bu güne kadar hiç bir vakıfa kaydım yok, hiç bir vakıftan destek almadım ve yakınımdaki fakir tanıdıklarım da hiç bir dernekten vakıftan yardım alamıyor.

    diyanet? sokak başı 3 tane cami olmasına gerek yok. daha fazla cami yapınca daha fazla müslüman olmuyoruz. varolan camilerin yarısı bile dolmuyorken her yere cami doldurmak saçmalık.

    eğlence-etkinlik? yani gördüğümüz kadarıyla vergilerimiz bazı kişiler tarafından yavuz bingöl gibi miadı dolmuş sanatçıların televizyona çıkıp konser vermesine harcanıyor.

    yapılar, parklar? buna da bakacak olursak ne zaman bir devlet dairesine işim düşse bir bakıyorum sandalyeler 10 yıllık, duvarlar dökülüyor her yerde eski stil numaratörler masalar var. anlaşılan vergimiz buraya da gitmiyor.

    vatandaşlık hakları ? bakınca kimlik çıkartmak için ayrı vergi veriyoruz pasaport için ayrı ehliyet için ayrı. devlet bunlardan para alabilir pek tabii ama kart - defter basım ücreti ödenen toplam tutarın %10u iken devletin aldığı harç %90'ı. bu paralar nereye gidiyor?

    üretim bakınca ülkede üretilen bir şey de yok, elektrik faturasından trt payı alınıyor mesela. trt bizim en az 30 milyon hanenin elektrik faturasıyla dönüyor. doğudaki insanların elektrik faturası da batıdaki beyaz yakalılara ödettiriliyor.

    tüketim devlet sıfır üretimle arabayı yapan bmw'den mercedes'ten çok daha fazla para kazanıyor. 500 birim ödediğiniz bir arabanın 350'si devlete gidiyor. türkiyede üretilen bira, çay, buğday gibi ürünler yine türk vatandaşına vergi yükü verilerek yansıtılıyor. sorarım size, devlet elini suya sabuna sokmadan tüm bu üreticilerden çok daha fazla kazanıyorsa, devlet neden bunlarla uğraşsın?

    benim 88 liralık vergi borcumu 7 yıldır unutmayan devlet, limak-kolin-cengiz'in trilyonlarca lira vergi borcunu tek kalemde siliyor. bankaların covid için verdiği krediyi ise 1 ay ödemezsen kapına kağıt geliyor.

    velhasıl kelam ben verdiğimiz verginin doğru harcandığını bilsem bi nebze kabul edebilirim ama mevcut haliyle devlet artık vatandaşına bakamaz hale geldi. artık vatandaş devletine bakıyor. ülkeye alınan milyonlarca göçmene, vergi borcu silinen futbol kulüpleri ve inşaat firmalarına ayda 5-6 bin tl ile geçinmeye çalışan beyaz yakalı bakıyor.

    bizlerin çıkıp tek tek bağırması gerekiyor bu şekilde

    üzüldüğüm tek bir nokta var, bugün seçim olsa başa gelip bu vergileri azaltacağım diyen bir tane aday yok. bu düzenin değişeceğini söylüyorlar ama bahsettikleri düzen tek adam yönetimi. isterse 500 kişi yönetin abi, ben aldığım maaş ile birden çok şeye taksitsiz şekilde sahip olmak istiyorum. ben bu dünyaya 1 kere geldim ve köpek gibi çalışıp kazandığım parayı kullanabilmek istiyorum.

    lütfen bana konuyla ilgili iyi-kötü mesaj atmayın. herkes fikrini entry altına belirtebilir.