ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
rize'de çekilen ilginç görüntü
-
emin kanbur; gölgenin bir saatten beri kendisiyle beraber yürüdüğünü söylüyor.
bakıyorum, video'yu çeken adam da güneşte, mistik gölge de.
arada güneş almayan bir bölüm var sadece. sis, güneş, ışığın açıları, tayf falan.
lan kendi gölgesi olmasın o?
istanbul'da mc donald's şubesine fareli protesto
-
bir de evcil kobay atmış oraya.
hemen suç duyurusunda bulunun akillansin.
her aklına gelen eylem yapmasın kardeş.
14 ocak 2018 fatih altaylı yazısı
-
ben nerden bileyim iktidar yalakası sözde gazeteci olmadığını.
edit.
valla bu ülkeden ümidi kestim.
mal
birini son kez gördüğünü bildiğinde oluşan duygu
-
hüznün derinliklerindeki duygudur benim için. ister sevmiş ol ister sevmemiş, ister istemez bir bağlılık hissedilir. o da çoğu kişi için bir uçuruma avazın çıktığı kadar bağırma veya hıçkıra hıçkıra ağlama isteğine yerini bırakır. o kişi hayatın boyunca karşına çıkmayacak, karşılaşmayacaksın, görmeyeceksin, senin için gelip geçen bir başka karakter olarak kalacak şu acımasız hayatında.
nejat uygur'a sanatçı diyen kitle
-
nejat uygur'a sanatçı diyen kitleyi bilmem de vefat ettikten hemen sonra onu aşağılamaya çalışan başlık açanlara ne deniyor çok iyi biliyorum. siz de biliyor musunuz?
erasmus'a gidip 20 ülke gezen türk kızı
-
ispanyanın en öğrenci dostu ülke olduğunu ve samimi olduğu söyleyen türk kızı. yolda adres dahi sorsanız sizinle ilgilenir, yardım ederler demiş; vay anasını ya adres sorsan bile söylüyolar demek taktir ettim ispanyolları. dediği gibi gerçekten dünyaya daha geniş pencereden bakmayı öğrenmiş ablamız.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
efe 2 yaşında konuşmayı yeni yeni öğreniyor. balkona çıkartılıp hilal şeklindeki ay gösterilir.
+efe bak ay.
- (ağlamaklı bir şekilde) kırılmış :(
madame de...
-
muhteşem bir max ophüls filmi! hayranlık uyandırıcı ve sarsıcı. aristokrat-burjuva kesimin temellerini oluşturan; para, borç, göreve hep hazır uşaklar, hiç ama hiç unutulmayan şallar, halk içine çıkmadan yapılan uzunca kusursuz hazırlıklar, en ufak bir terslikte olabileceklerin dile getirilmesi gibi şeyler ophüls' ün muazzam kamerasıyla asla gözden kaçmaz. o nasıl bir yönetmenliktir ki, "bu" dünyayı kısacık bir filme bu kadar anlamlı yerleştirebilmiştir. filmin her anı, ama abartmıyorum her anı, sosyolojik bir teşhir niteliğindedir. yazının bundan sonraki kısmı spoiler içerebilir.
bu sosyal sınıfta tam adlara da yer yoktur. o yüzden louise, sadece "madame de..." olarak anılır. yani ismi yoktur da diyebiliriz. küpelerin farklı karakterlerde farklı olguları temsil etmesi ise, son derece zekice tasarlanmış bir ophüls marifetidir. küperlerin her hareketinin birbirine bağlanması; olay örgüsünün, konunun, karakterlerin de bütün önemli ayrımlarını birbirine bağlayan şey olur. mesela louise için küpeler aşkın sembolüyken, andre için aristokrat gücün sembolüdür.
andre, masumiyeti yitirilmiş bu evlilikte, evliliğin sınırlarını belirleyici ilişkileri yürütebildiği sürece sakin ve nazik bir adam olarak kalırken; bu durum tehlikeye girdiğinde ise (louise, donati' ye aşık olduğunda) kimlik değiştirerek evliliği korumak için gerekeni yapar.
filmin sonunda küpeleri gördüğümüz yer ise çok manidardır. burjuva ikiyüzlülüğünün simgesi haline gelen, herşeyin gösterişten ibaret olduğu bu yer, bir kilisedir.
olayların gelişimi ve filmin ayrıntılarının bütüne yedirilen yapısı çok az filmde görülebilecek bir şeydir. bu kadar çok şeyi, bu kadar fazla düzlemde bir araya getirip, ortaya muazzam bir eser çıkarmak, benim şahsen sinemada az rastladığım bir durumdur. max ophüls özgün kamerasıyla harikalar yaratmış, övgüyü sonuna kadar haketmiştir.
son olarak film hakkında martin scorsese' nin söylediklerini de aktararak entryi sonlandırıyorum.
- marty: “bazı belli başlı stiller vardır, hemen içine girmekte zorlanırım. max ophüls’ün bazı filmlerinde olduğu gibi. mesela the earrings of madame de…‘yi anlamak için otuzlu yaşlarımı beklemem gerekti."
finlandiya'nın önemsiz bir kenar ülkesi olması
-
bu gözlemini de 1988 yılında yaptığı bir finlandiya gezisiyle perçinlemiş. amk kıyamet koptu lan o dönemden beri, sovyetler yıkıldı, berlin duvarı yıkıldı, iran-ırak savaşı bitti, abd ırak'a iki kere girdi, akp geldi, o gün daha doğmamış çocuklar hakkari'nin dağlarında ölmeye başladı. kuzey kore'nin devlet başkanı bile öldü lan, ama finlandiya illa ki aynı kalacak, çünkü engin ardıç en son o vakit gördü.
iyi niyet olursa twitter bile açılır
-
bülent arınç'ın, twitter'da erişim yasağı varken nasıl tweet atabildiğini açıklayan müthiş tespiti.
"biz faydalı işler için yazıyoruz. mesela 'ben bu sabah akhisar'a gidiyorum' dedim sadece. çalışmalarımı anlatıyorum. nasıl ulaştı, erişime nasıl açıktı bilmiyorum o sırada, düşmüş. düşünce de beni sağdan soldan aradılar, 'herkes tweet atamıyor, siz nasıl atıyorsunuz' diye. özel bir çabamız olmadı. allah kapıları açıyor demek ki iyi niyet olursa twitter bile açılır' dedi." http://www.haberturk.com/…tan-ilginc-twitter-yorumu
boşu boşuna o kadar dns kasmışız arkadaşlar, her şey bir iyi niyete bakıyormuş. şimdi ayarımızı yedik, mahcup mahcup oturuyoruz.
poyraz karayel
-
hayatımda gördüğüm en güzel en güzel en güzel "ameliyat sırası rüyası"nı şu an yayınlamakta olan dizidir.
--- spoiler ---
poyraz: beni normal olmaya zorladılar, olmayınca da anormal dediler...
savcı: itiraz ediyorum! kitaptan kopya çekiyor...
--- spoiler ---
(bkz: oğuz atay)
(bkz: tutunamayanlar)
edit: istek üzerine link ihtiyacı doğmuştur, buyrun. ben ölemem yaa!!!
nagehan ve rasim ozan'ın yurt dışına taşınması
-
tahminen bosna'ya yerleşecekler.
lost
-
obama bu dizinin son sezon ilk bölümü ile çakışmasın diye konuşma saatini değiştirmiş.
yapımcılar da kendisine bu bölümü dvd ile göndermişler.
şimdi obama gerçekten halk adamıysa bunu rapide yükler. bekliyoruz.