hesabın var mı? giriş yap

  • kücük yaslardan beri yapıyorsanız boyun kaslarınızın kalınlasmasına neden olur. ayrıca cogu insanın düsünüdügü gibi yüzücülerin sahip oldukları fizik sadece yüzme sporunun sonucu degildir. yüzme ile birlikte az da olsa kara antremanı veya agırlık antremanı yapılmalıdır. zira yüzme kuvvetten cok kondisyon odaklı bi spordur.
    yüzmenin bir diger güzel yönü sakatlık riskin cok az olmasıdır. sakatlık riski yok denilemez tamamen sizin becerinize baglı (takla atarken ayak parmagımı kırdım) ama eklemlerinize hicbir baskı uygulamadıgı icin diger sporlarda karsılasacagınız olası eklem zedelenmeleri yüzmede yoktur.

    bunun dısında fizik tedavi icin cok faydalı bir spordur. gecirdiginiz sakatlıklardan sonra tekrar kas güclendirmek adına yapabiliceginiz en akıllıca egzersizdir. özellikle cocuklarda durus bozuklugu veya omurgadaki carpıklıkların giderilmesinde büyük fayda saglar.

    yüzmenin en cok calıstırdıgı kas grubu sırt kaslarıdır. bu kaslardaki kuvvet omurganızın daha dik durmasına
    böylelikle vücud formunuzun daha güzel görünmesine ve gögüs kaslarınızın daha belirgin ortaya cıkmasına sebep olur. yaklasık bir saatlik bir antremandan sonra havuzdan cıkar cıkmaz bunu kendinizde hissedebilirsiniz.

    yüzme antremanları gercekten cok yorucudur. bu sizin seviyenizle de alakalı olarak degisebilir tabii. fakat düzenli olarak yüzdügünüzde nefes alısınızı düzene soktuktan sonra gitgide yüzülen mesafeyi ve tempoyu arttırmak kacınılmazdır. zira nefes alıstaki problemler (az nefes alma veya yeterli sıklıkta almama) sizin vücudunuzda cabuk laktik asit birikmesine cabuk yorulmanıza yol acıcaktır. bu nedenle rahat nefes alabildikten sonra belli bir tempo oturtmak ve uzun mesafe yüzmek cok kolaydır. fakat asıl zor olan bu mesafelerdeki tempoyu korumaktır. eger bir yüzme antremanının yaklasık 4 km sürdügünü düsünürseniz, tabii bunun bir kısmı da depardır, tablo epey degisir. antreman sonunda durdugunuzda vücudunuzun suyun icinde yandıgını hissedersiniz. buda sizin aslında terlediginizi gösterir. ayrıca yüzme esnasında yorgunluk özellikle bacaklarda ve omuzlarda yanma olarak kendini gösterir. bu acı cok uzun süre omuzlarınızı yukarı kaldırdıgınızda da görülür. tabii acı subjektifdir.

  • hakkında bilinmesi gereken bazı şeylerin olduğu meslek grubu:

    diğer tüm işler gibi psikologluk da yapan kişilerin mesai saatleri dışında yapmak için çıldırdığı bir iş değildir. bir psikologun mesleğini isteyerek seçmiş olması ve işini severek yapması bunu arkadaş buluşmalarında, aile ziyaretlerinde, otobüste, sokakta, telefonda her dakika sürekli yapmak zorunda olduğu anlamına gelmez. yırtık dondan fırlar gibi her dakika her yerden fırlayıp dert anlatmayın. hele keyif almak, kafa dağıtmak için girdiği ortamlarda koluna yapışıp uzun uzun dert anlatılması yediğini, içtiğini zehir eder, diploma yırttırır yapmayın. nazik bir insansa veya size kıyamıyorsa işkence iki kat büyür hiç yapmayın. garsonluk yapan arkadaşınıza "ya bana misafir gelecek çay servisini falan sen yapsana" diyor musunuz, elektrikçi dayınız size misafirliğe geldiği anda sigortaları, bozulmuş tost makinesini önüne koyuyor musunuz hiçbir farkı yok bu "madem psikolog var neden kafasını sikmiyorum ki" düşüncesiyle uzun uzun ayrıntılı ayrıntılı dert anlatmanızın.bir derdinizin yanısıra psikolog bir arkadaşınız varsa kısa cümlelerle öneri istemenin ötesine geçmeyin kendinizden soğutmayın. bu isteğimin nedenleri saymakla bitmez öncelikle bakın bazı konular mahremdir, birinin psikolog olması kuzeniniz olduğu gerçeğini değiştirmiyor tam tersi kuzeninizse psikologunuz olması mümkün olmuyor.

    şunu hiç unutmayın, insan çarkları dişlileri vidaları olan bir cihaz, psikolog da elinde tornavidayla ona daldığında hemen tamir edebilecek birşey değil. bu noktada sadece iki örnek vericem. seneler önce hiç de yakın olmadığım biri buluşmak için arıyor, işim var vaktim yok ama ısrar kıyamet kıramıyorum. buluşma yerine gidiyorumi. hatun dünyanın bütün sorunlarına sahip bir yüz ifadesi ile bir şarap kadehinin arkasına oturmuş. uzun sessizlikler, eeee? mıy mıy iki cümle. bi bok anlamıyorum. ama ifadesinden de hareketlerinden de "hadi benim üstüme düş, hadi hadi" dediği çok belli. allah kahretsin ki sabırsız bir insanım daha fazla vakit kaybetmemek için hatunun üstüne de düşüyorum, anlattırmaya da çalışıyorum. mıy mıy bişeyler anlatıyo sevgilisi ile ilgili. e sorun ne tam olarak? "psikolojim çok kötü, o kadar kötü ki bişey anlatıcak halim bile yok, seni de o yüzden çağırdım sen psikologsun ya anlarsın düzeltsene psikolojimi". o sıralar genç olduğum ve türevleriyle milyon kere karşılaşıp gına getirmediğim için çok şanslı. bugün olsa o masayı üstüne devirebilirim çünkü dert diye anlattığı şey derdi değil. derdi o esnada arayan sevgilisine "şu anda bir psikolog arkadaşımla birlikteyim gerçekten çok kötüyüm" tribi atmak. ben? konu mankeni. işim gücüm önemli değil çünkü psikoloji diplomasının bana yüklemiş olduğu sorumluluklar var. hanfendinin sevgilisine karşı elini güçlendirmek mesela.

    ikincisi benim başıma gelmedi ama psikolog bir arkadaşım anlatmıştı. bir arkadaşıyla hastane kantinindeler. yan masalarına kalabalık bir grup geliyor, belli ki durumu kritik olan bir hastaları var. kadınlar ağlıyor, özellikle bir tanesi feryat figan ağlıyor, kadını sakinleştiremiyorlar sesi iyice yükseliyor, bayılıyor falan galiba. arkadaşın yanındaki arkadaş (allah belasını versin onun) masadan fırlayıp dünyayı kurtarır pozlarda "bir saniye psikolog var, arkadaş psikolog size yardımcı olacak" diyerek bizimkini kolundan çekiştiriyor. yardımseverliğe bakar mısınız?

    daha da anlatırım. "benim bi arkadaşımın psikolojisi çok kötü ama psikologa gitmek istemiyo sen facebooktan ekle/ evine git / telefonunu vereyim ara" diyenler mi ararsın bi de üstüne "ama psikolog olduğunu da söyleme" diyenler mi?

    çevrenizde duyarlılığı ve yardımseverliği ile herkesin gözlerini kamaştıran biri olmak istiyorsunuz anlıyorum arkadaşlar ama insanlara yardım etmenin kendi başınıza yapabileceğiniz bin türlü yolu var. herkesin derdine ilişkin malumat toplayayım ama adamın derdi yoksulluksa bile hooop psikolog arkadaş var ona atar kaçarım, "psikolojisini düzeltsin" benden iyisi yok. çoğunlukla da yardıma ihtiyacı olanı boşa umutlandırıyor en büyük kötülüğü yapıyorsunuz.gaza gelip sokakta tanıştığınız her çeşit adi suçtan cezaevine girmiş hapçının "aslında içinde iyi bir insan yattığına" inanmak sizin hoşunuza gidiyor ama psikolog arkadaşınızın telefonunu verip "o seni kurtarır hadi bay bay" demek ne oluyor onu bi anlatın bana? sosyal hizmet diye bişey duydunuz mu siz? ya da tehlike falan?

    hele de derdi merdi olmayıp psikoloğu geyik kaynağı olarak görenler keşke başka gezegenlere taşınsanız. bir insana tanıştığının ikinci dakikası "ha demek psikologsun, ben nasılım mesela nasıl gördün beni" diye soranlarınız var ya ne cevap alabileceğinizi zannediyorsunuz. hakettiğiniz cevabı verip "ah ben de onu sorucaktım üstün zekalılık doğuştan mı paçalarınızdan akıyo da toplayın biraz yazık bu belediye işçilerine" demek istiyorsam ve demiyorsam tek sebebi bunu ciddiye alıp orda burda "geçen de bi psikologla tanıştım, beni görür görmez üstün zekalı mısın diye sordu" demeyeceğinizden hiç emin olmamam.

    son olarak dostlar, psikologluk her ne kadar her geçen gün itibar yitirse de bir meslektir. meslek olmak da ne demektir? icra edilen iş karşılığında para kazanılır demektir. emin olun psikologlar gerektiği zamanlarda gönüllü de icra ederler mesleklerini, ihtiyacınızı belirtirseniz çoğu indirim de yapar. ama sizin "ay napıyo ki ya dinliyo altı üstü" diye düşünüp ücret ödemeyi layık görmediğiniz pratiklerini öğrenmek için bitmeyen bir eğitim sürecinde yıllarca dirsek çürütüyorlar diğer tüm meslekler gibi. her ay kuaföre maaşının yarısını bırakırken ay iki makas salladı bu kadar para aldı demiyorsun onu ait görünmek istediğin sınıfın gereği sayıyorsun psikologa gitmek gerektiğinde "ya görümcemin kaynının eltissi var ya ona sorar, derdimi çözdürürüm hem akraba para da alamaz" kurnazlığına nasıl kapılıyorsun anlamıyorum seni.

  • sene sanırım 2004. 19 mayıs çalışmaları için bizim okul nöbetçi. müdür ve başta beden eğitimi hocamız olmak üzere bütün hocalarımız durumu gurur meselesi haline getirmiş. 'bu 19 mayıs'ta farkımızı ortaya koyacağız, bütün ili kendimize hayran bırakacağız' nidalarıyla 1,5 ay önceden dersler askıya alındı her allahın günü stattayız. aksi gibi o sene hava leş gibi. ayılanlar bayılanlar... müdür kararlı ama stadın yanında ambulans bekletiyor yine de vazgeçmiyor. artık millet başının çaresine bakmaya başladı stattan kaçıp kaçıp okula sığınıyor.
    müdür yine şahane cuma konuşmalarından birini yaparken;
    'arkadaşlar sizi gerçekten anlamıyorum. önce okulda tutmaya çalışıyorduk dışarı kaçıyordunuz. şimdi dışarda tutmaya çalışıyoruz okula kaçıyorsunuz. hayır okula niye kaçıyorsunuz lan madem stattan kurtuldun başka yere gitsene okula kaçan öğrenci mi olur ?'