hesabın var mı? giriş yap

  • evde onu bekleyen veya birazdan eve gelecek olan bir gönüldaş yoksa eve ister 17:15'te gelinsin ister 19:00'da gelinsin ne fark eder.yaş biraz ilerleyince daha çok anlaşılıyor bu durum.gençlere sözüm yok işten erken gelsinler otursunlar dizilerini izlesinler ama bir yerden sonra insanın bilgisayar ekranına bakası gelmiyor.
    hayat çok garip.bayılırdım halbuki dizi izlemeye.

  • iki yanı açık, önünde arkasında sağında solunda ev dahi olmayan yolda yürürken(düşün artık kaldırım bile yok), bir anda uçarak gelen, 24 sayfalık teknosa kataloğunun surata yapışması.

    yukardan "bu mp3 çaları kaçırma, çok ucuz" şeklinde bi mesaj mı geldi acaba diye baktım kataloğa ama bildiğin teknosa işte. herşey yine pahalı. anlam veremedim, hayret.

  • tarif edemeyeceğim kadar iğrenç bi durum. umutlarla okursun, ingilizce öğrenirsin. uğraşır didinirsin. staj falan yaparsın. ondan sonra hastalanır 1,5 yılın tedaviyle geçer askerlik ve yüksek lisans yapayım der ve bitiremezsin geçer 3 sene, hadi 5-6 ay kpss kasayım dersin olmaz. sonra tekrar özel sektörde basvurmadığın firma kalmaz. karşına 3 senedir neden işsizsin? gibi bir soru gelir doğal olarak anlatırsın. önyargıyla yaklaşırlar. eve gelirsin aileyle aranda soğuk savaş başlar. eş dost akraba ziyaretine gitmekten çekinirsin, çünkü o malum soru gelecektir yüzüne. ailenin yanında tedirgin cevaplar vermeye çalışırsın olmaz. utanırsın sanki senin suçunmuş gibi. cebindeki bozuk parayla otobüse mi binsem ya da simit yiyip açlığımı mı bastırsam diye düşünürsün.

    bizim gibiler ne yapmalı? ne yapacak yani? işsiz olmaya devam mı etsinler? günden güne sağlıksız bireyler haline mi gelsinler? herhangi bir güçlü referansı olmadan, amiyane tabirle torpilli de olmayan bizler iş bulmak için ne yapmalı? zor gerçekten zor, aynı durumda olan bir ben değilim biliyorum ama. bu çözümsüzlük süreci arttıkça da daha mutsuz ve çevresine daha da mutsuz bir elektrik yayan biri haline geliyorum. ailesine destek olacak yerdeyken, ailesinden utanarak üç kuruş harçlığı alırken hem de bu yaşta, insan içine çıkmaya utanmak neden?

    çalışan arkadaşlarla görüşürken, "olsun be oğğlum ne güzel var ya bütün gün yatıyon keşke ben de öyle olsam çalışınca anlarsın bak çok zor" diyen ego dolu açıklamalarına, güleryüzle cevap vermek zorunda hissetmek koyar adama. ortamdaki antipatik adam da olmayayım bari düşüncesi yer bitirir. sana gerçekten yardımcı olmak isteyen arkadaşlarının sayısı gün geçtikçe azalır ve umutsuzluk artar.

  • ırtibat kurduğum muhteşem ötesi, kanatsız melek, savaşçı ruh ; çok değerli onkoloji virtüözü sevgili (bkz: süalp tansan)'la irtibat kurdum az önce ve ilgileneceğini söyledi. kendisinin amerika boston üniversitesi'nde kürsüsü var. ınanın sevinç ve heyecandan elim titreyerek yazıyorum çok şükür.

  • interneti yeni keşfettiği zamanlardı, bir de mail hesabı açmıştı kendine. ve ilk mailinin gittiği adres beyaz saray'dı, evet. george bush'a ırak savaşı yüzünden yükleniyor, oradan çıkın mesajını veriyordu. ingilizcemin elverdiği kadarıyla çevirmiştim, yollamıştık. aradan aylar geçti, hala heyecanla açar mail kutusunu, bir cevap bekler. eşe dosta da anlatır, bush'a ayarı verdim diye, helal olsun babama.

  • o değil de bu videoda bir dram yaşanmaktadır. mavi akan suyu videoya çekmek istiyorsun, o da ne. su tası mavi. bu yüzden renk belli olsun diye suyu tastan yere döküyorsun. fakat yerdeki taşlar da mavi. sonra allah'tan suya zoom yapılıyor da suyun mavi olduğuna inanabiliyoruz (bkz: swh) sanırım tuvaletteki mavi baskınlığına dayanamayıp su da mavi renge dönüşmüş.

  • 1923'de bir öğretmen maaşı 24 cumhuriyet altını ederken,
    2017'de bir öğretmen maaşı 3 cumhuriyet altını ediyor.

    başka bir şey söyleme gereği duymuyorum.

    2021 editi: şu sıralar öğretmen maaşı 1 buçuk cumhuriyet altını ediyor. hedef 2023. 1 çeyrek altına kadar yolu var.