hesabın var mı? giriş yap

  • mümkündür.
    senede ancak iki kere yaşadığı muhitten çıkabilen, onda da ya nicedir ağrıyan beli için doktora, ya da yeğeninin düğününe giden, kendi iradesiyle markete ya da mağazaya girip birkaç parça şey almaya dahi imkanı olmayan milyonlarca kadın yaşıyor şu ülkede.

    hatta benim teyzemdir bu. köyden neredeyse hiç çıkmamıştır, öyle başlığı açan arkadaşın annesi gibi tavuk döner yemeye dahi gidememiştir oğlunu yanına alıp. bir akşamüstü çıkıp eşiyle kahve içmemiş, bir mağazadan kendisi beğenerek etek seçememiştir hiç. hazır satın alıp yiyebileceği her şey lükstür onun için; bir poğaça versen eline, yolda yemez öyle, eve gelene kadar saklar da yanına çay demler...

    nerede doğdunuz, nerede büyüdünüz bilmiyorum ki...

  • 5000 - 6000 yıl öncesinin orta ve güney-batı amerikasının verimli arazilerinde uygulanan bir tarım tekniğidir. avrupalı göçmenlerin kıtaya gelmesinden bin yıllar önce amerikanın yerli halkları yani başka bir değişle kızılderililler tarafından geliştirilmiş ve kanada'ya doğru bile uygulama örneklerine rastlanmıştır.

    teknikteki üç kız kardeş mısır*, fasulye, kış kabağı*dır. bu üç bitkinin birbiriyle kurduğu simbiyotik ilişkiden yararlanılır. görsel

    - mısır koçanları, fasulyelerin üzerinde tırmanarak büyüyebileceği 'çit' görevi görür,

    - fasulye havadaki azotu bağlayıp toprağı azot açısından diğer bitkiler için zenginleştirirken, sert rüzgarlara karşı mısır koçanını sararak sağlam durmasını sağlar,

    - kış kabağı büyük yaprakları sayesinde toprağı nemli tutarken yabani ot büyümesini de engeller. ayrıca tümsek oluşturacak şekilde dikilirse rakun gibi zararlıları da engeller.

    toprağın verimsiz olduğu yerlerde balık kalıntıları veya sebze çöpleri toprağa gömülerek gübreleme çalışması yapılabilir. bu ekim şekli toprağı besiyer madde açısından zenginleştirirken, toprak erozyonunu önler. monokültürel ekim ile karşılaştırıldığından bu polikültürel ekim aynı miktar kaloriye karşın daha fazla protein içerir. üç kızkardeş birlikte tüketildiğinde 9 esansiyel aminoasitlerin hepsini karşılar. bu tarım tekniğinin uygulandığı yerlerde verim yüksek olduğundan insan nüfusu kuzey amerikanın diğer bölgelerine göre çok daha fazladır.

  • trt 'nin gelmiş geçmiş en iyi yapımı. antakya 'lı 85 yaşında bir dede. eşini göstererek anlatıyor; "kalp hastası bu, şeker hastası, gözleri görmüyor, ama napayım, ölünceye kadar sırtımda taşırım, ölürse ne yaparım ben, ölmesinden korkuyorum" diyor. " 6 çocuğum var, hepsi sağa sola evlendi gitti, bakmazlar bize, iğrenirler artık"

    dedeme bakıyorum, babaannem kalp hastası, onun ölümünden çok korkuyor, dilinde hep aynı dua "beni onun ardına koma ya rabbi". ben de korkuyorum, 27 yıldır yanımızdalar, bir gün birisinin ölümüne şahit olmaktan çok korkuyorum, yine de dedemin duasına iştirak ediyorum, o öyle istiyor diye. antakya 'lı dede ve nineye bakıyorum, kendi dedem ve babaanneme bakıyorum, bu çizgilerden bende de olacak, nasıl iğrenir ki insan diye düşünüyorum.

    televizyonda program bitiyor, hepimizin gözleri yaşlı, dedem köyden şehre gelişini bilmem kaçıncı kez anlatıyor. gülüyoruz, iç çekiyoruz, ne güzel diyorum, bizde her gün canlı canlı ömür dediğin...

    edit: babaannemi 2019 nisan’ında, dedemi 2020 şubat’ında uğurladık. program bitti. inşallah şimdilik...

  • geçilen dalgalardan sözlükte nerdeyse hiç olmadığını anladığım erkek gurubu ha tabi sözlükte 1.75 in altında kız 1.90 nın altında erkekte yok kelde yok kıllı göbekli erkek te yok kara kaşlı kara gözlü zaten hiç yok vay anasını hitler yıllarını boşuna harcamış ari ırk sözlükte yaşıyor

  • roma'ya imparator olması için bu üzüm yeme sınavından başarıyla geçmesi gerekir. kim ki 12 saat boyunca yan yatarak üzüm yer, işte o adam roma'ya imparator olur. çok önemli!

  • madem öyle size denizli horozunun mitolojide nasıl anlatıldığını anlatayım.

    sizin de bildiğiniz gibi güzeller güzeli afrodit hephaistosla evli olmasına rağmen ares ile büyük aşk yaşamaktadır. bir gün iki aşık ares'in denizli'deki sarayında buluşur. yiyilir, içilir ve gece olur. odalarına çekildiklerinde ares iki askerini geceyi geçirecekleri odanın başına koyar ve onlara "apollon altından tahtı ile gelmeden hemen önce bizi uyandıracaksınız" diye emir verir.

    iki aşık o gece birbirlerini o kadar çok severler ki yorgunluktan bitap düşerler; nöbetçilere güvenerek kendilerini uykunun tasasız kollarına bırakırlar. fakat o sıralarda nöbetçilerin gözlerine de bir ağırlık çöker ve onlar da uyuyakalırlar. ve apollon altından tahtıyla gelerek gece karanlığınının bilinmezlerini ortadan kaldırır. artık güneş doğmuştur ve bilgi herkes içindir.

    apollon'un günü getirmesiyle, uyuyakalan afrodit ve ares uyanırlar; herkes onların geceyi beraber geçirdiklerini anlar. rezil-i rüsva olmak bir yana bayağı dalga konusu olurlar.

    ares derhal nöbetçileri çağırtır, gözleri alev saçmaktadır. nöbetçiler tanrının huzuruna çıkar ve titreyerek uyuyakaldıklarını itiraf ederler. ares elini havaya kaldırır, tam onları yok edecekken "bir dakika" der; "ölüm bu yaptığınızın yanında cezadan çok ödül olur. bundan böyle hayatınız boyunca apollon'un altın çizgilerini gördüğünüz ilk an avazınız çıktığı kadar bağıracaksınız" der ve parmaklarını şıklatmasıyla iki nöbetçi çok güzel iki kuşa dönüşür ve o günden bu güne sabahın ilk ışıkları oluşur oluşmaz bağırmaya başlarlar. işte o iki kuş denizli horozunun atalarıdır.

    edit: yazım

  • gün içerisinde yazılan entrylerden görüyorum ki kendilerini "bilinçli jenerasyon" addedip buranın kahvelerine ve fiyatlarına bok atmayı "kapitalizm karşıtı" duruş olarak gören bir güruh var.

    iyi hoş tabii dile getirsinler düşüncelerini.

    4,5 liraya kahvesini alıp oturup keyif yapan adama skimsonik siyasi ideolojileriyle sataşmaya kalkışmalarının saçmalığından dem vurmuyorum bile.

    ister istemez merak ediyorum bir yandan, bu sataşan kesim gidip köşedeki tekel'den 2,5 liraya alabileceği biraya beyoğlu'nda herhangi bir mekanda 6-8 lira arası bir fiyat ödemedi mi hiç? aynı mantık değil mi lan?

    köhnemiş binanın 2. katındaki bardaysan içtiğin biraya olması gerekenin 3 katı fiyat ödemen normal, sistem karşıtı olabilirsin. bir amerikan şirketinde kahve içiyorsan kapitalistsin. vay anasını.

    yerim lan seni. asi şey.