hesabın var mı? giriş yap

  • içerik konusunda birkaç tavsiye vermek isterim. zira televizyon tarihinin en iyi bazı dizilerini barındırıyor ve bunların izlenmemiş olması beni üzer. insanlar yeni nesil fast food dizilere alıştıkları için gerçekten derinlikli karakterlere, iyi yazılmış hikayelere sahip çoğu kült ve eski dizileri gözden kaçıyorlar.

    "gelmiş geçmiş en iyi diziyi izlemek istiyorum. içinde drama olsun, felsefe olsun, siyaset olsun, entrika olsun, bilimkurgu olsun, üç boyutlu karakterler olsun, muhteşem senaryo olsun. izledikten sonra bir daha bir daha izleyeyim, her izlediğimde farklı bir derinlik yakalayayım."

    - battlestar galactica

    "yukarıdaki özellikler olsun ama fringe'e de benzesin. hatta fringe'in ilham kaynağı olan daha iyi versiyonu olsun."

    - the x-files

    "kaliteli esprilere sahip, sempatik karakterleriyle bağ kurdurtan, yer yer duygulandıran, sitcom tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir şeyler var mı?"

    - the office, parks and recreation, community

    "yukarıdakinin aynısı ama sempatik karakterler ve yer yer duygulandırma kısmı hariç bir şeyler peki? ben it kopuk serseri karakterler istiyorum."

    - seinfeld, married with children

    "izlerken heyecandan, adrenalinden, gerilimden nefesimi tutayım. bölüm bittiğinde hemen meraktan öteki bölüme geçeyim, bir de bakayım da dışarda gün aydınlanıyor. aşırı karizmatik bir protagonist olsun."

    - 24, prison break

    "24 güzelmiş ama aksiyon dozunu biraz azaltıp realizmi arttıralım. protagonist o kadar karizmatik olmasa da olur."

    - homeland

    "beni öyle yerin göğün oynadığı dünyanın kurtarıldığı işler yorar. bizi bize bizce anlatan, yer yer güldüren yer yer duygulandıran, karakterleri ailemizden biri gibi olan diziler olsun."

    - this is us, parenthood

    "yukarıdakinin aynısı ama gençler olsun."

    - dawson's creek

    "dawson's creek güzelmiş. bunun vampirlisi, fantastiklisi, yer gök oynamalısı olsa izlenir."

    - buffy the vampire slayer

    "yine yer yer güldüren yer yer duygulandıran, karakterleri ailemizden biri gibi olan diziler olsun ama tam da bizi bize anlatmasın. biraz böyle şatafatlı elit hayatlar olsun. jane austen romanı okurcasına izleyeyim."

    - downton abbey

    "battlestar galactica güzelmiş, başka var mı böyle uzayda geçen drama?"

    - the expanse

    "izlerken çizgi roman tadı alayım ama böyle marvel filmleri gibi disney disney de olmasın."

    - heroes, the boys, preacher

    "her bölüm bir suç gizeminin usta zihinlerce çözülmesini izleyeyim ama bir suç gizeminin usta zihinlerce çözülmesi kadar iyi yazılmış karakterleri için de izleyeyim."

    - bones, monk, psych

    "yukarıdaki gibi olsun ama suç yerine hastalık çözsünler."

    - house m.d.

    "kahkahalarla güldüren dizi değil de incelikli mizaha sahip, güldürürken düşündüren ve modern dönem komedi anlayışını yansıtan bir dizi olsun."

    - fleabag, upload, good omens

    "hep yakışıklı ve güzel, kusursuz, kahraman polisleri izliyoruz ama gerçek dünya böyle değil. gerçekçi olsun, behzat ç gibi olsun."

    - the shield, justified

    "yakışıklı ve güzel, kusursuz, kahraman polisleri izleyelim."

    - chicago pd, hawaii five-0, law & order, csi

    "chicago pd güzelmiş, bunun itfaiyelisi olsa izlenir."

    - chicago fire

    "güçlü kadın karakterlerin başı çektiği diziler olsun ama netflix dizileri gibi feminizm kamu spotu olmasın, iyi yazılsın. entrika olsun, politika olsun."

    - damages, the good wife, the man in the high castle

    "60'ların 70'lerin new york'unda geçen, emmy'nin golden globe'un kürekle verildiği kaliteli bir dönem dizisi olsun."

    - mad men, the marvelous mrs. maisel

    "krallar, kraliçeler, saray entrikaları istiyorum."

    - the tudors

    "ben bunların hepsini izledim zaten, başka dizi yok mu?"

    - var ama ben izlemedim ya da önerilesi bulmadım. 24 ve homeland sevenler için jack ryan, star trek sevenler için star trek picard, neil gaiman sevenler için american gods, the tick çizgi filmini sevenler için the tick, distopya bilimkurgu sevenler için defiance denenebilir ama kendi adıma biraz zayıf buldum bunları, çok da devam edemedim zaten. mozart in the jungle, electric dreams, carnival row, tales from the loop, modern love ve undone da benim denemediğim fakat övgüyle bahsedilen bazı diğer amazon yapımı diziler.

    edit: sık sorulan sorular

    "hepsini izledin mi bu dizilerin?"

    bu dizilerin çok büyük bir bölümü 90'ların sonunda 2000'lerin başında çekilmiş diziler. mesela the x-files ile tgrt diye bir kanal varken tanıştım, married with children'ı cnbc-e daha kanal e adında az bilinen bir kanalken izledim. listelediğim çoğu diziyi lise üniversite dönemlerimde cnbc-e ve e2 kanallarında izledim. zaten 2010'dan sonra çekilmiş dizi yok denecek kadar az, 2010'dan sonra çekilip benim için anlamı olan çok sayıda dizi de yok. nerede o eski bayramlar edebiyatı yapmak istemiyorum ama nerede o eski bayramlar. özetle demem o ki 20 yıllık bir süreçte hayatıma giren, çocukluğumda ve gençliğimde yer etmiş diziler bunlar. o yüzden övgüyle bahsediyorum amazon prime video'nun arşivinden, biraz nostalji etkisi olabilir.

    "netflix için de yapabilir misin böyle bir şey?"

    tam olarak önceki soruya verdiğim cevaptan dolayı o zor biraz. zaten entry'nin de başında kötü yazılmış fast food dizilerden sıkıntımı belirtmiştim. belli istisnalar hariç netflix dizilerinden karşılaştıklarımın tamamı böyle. bu entry'yi yazma nedenim de jeff bezos'un dayımın oğlu olması değil; battlestar galactica, the x-files, 24 gibi yeni nesilin atladığı süper diziler atlanmasın diye. netflix dizilerine karşı ne böyle bir bağım var ne de yeterli sayıda diziyi izleyecek kadar tanışıklığım var. dört yıldır falan üyeyim, onda da izlediğim diziler şunlardı içeriği bozmadan önce zaten.

    "downton abbey uzayda mı geçiyor?"

    önce tanımı sonra diziyi okuyun.

  • başlık boku yiyerek god of war vs gamepass'e dönmüş. bir kere de çok övülen sony oyunu da övüldüğü kadar oynansa ya. orda bir köy var uzakta şarkısının konsol versiyonunu yazacaksınız az kaldı.

    aşağıdaki linkler playstation'un resmi sitesinden alınmadır. biraz gamepass vs exclusive karşılaştırması yapalım.

    2018
    en çok satılan oyun call of duty. god of war, zamanında gamepass görmüş rdr2'nin de gerisinde 4'üncü sırada.
    https://blog.playstation.com/…op-downloads-of-2018/

    2019
    en çok satılan oyun call of duty. gamepass'e sürekli gelen gta v ikinci sırada. microsoft şirketinin oyunu minecraft üçüncü sırada. daha sonra ea play ile gamepass'e gelen spor oyunları var.
    https://blog.playstation.com/…-2019s-top-downloads/

    2020
    en çok satılan oyun call of duty. ps5 çıkış oyunu miles morales iyi satmış ikinci sırada. (oyun ps4'e de çıktı ama orada ilk ona girememiş, ps5te oyun yokluğundan satmış olabilir mi?)
    2020de çıkan ve ödül rekorları kıran last of us 2 ve ghost of tsushima ps5'te hiç listeye giremezken, ps4'te orta sıralarda yer bulmuş. hatta şöyle söyleyelim. 7 yaşındaki gta v, 7. yılında bile bu exclusivelerden çok satmış. ps4'te avrupa için en çok satan 7 oyunun tamamının gamepasste olduğunu/olacağını da ekleyelim.
    https://blog.playstation.com/…op-downloads-of-2020/

    2021
    call of duty ilk defa 2. sıraya düşmüş. ilk sırada yine gamepasse gelecek olan fifa/nba 22 var. 2020'de çıkan miles morales, 2021'de çıkan tüm exclusivelerden fazla satmış. sorsan ratchet & clank* ps5'in en iyi oyunu, returnal bir efsane. returnal demişken, bu sene sony'nin tek ödül alan oyunu returnal, amerikada 19. sıradan listeye girebilmişken, avrupada ilk 20ye girememiş. kasım ortasında çıkan bug dolu gta trilogy remastered, nisanda çıkan returnaldan fazla satmış.
    bu yıl, yılın ödülünü alan it takes two nun gamepass'te olduğunu belirtelim. ayrıca playstation studios yapımı mlb the show 21 in ilk günden gamepass'e geldiğini de ekleyelim.
    https://blog.playstation.com/…op-downloads-of-2021/

    özetle, playstation exclusive cennetidir diyenlerin %70'i bu oyunların çoğunu ya hiç satın almamıştır ya da 20 liraya cd değiştire değiştire kullanmıştır. bunların sony'e gram faydası olmadığı için bu oyunlar pc'ye de gelmeye başlamıştır.

  • dün akşam izmir'de hem hayran bırakan, hem de umut aşılayan dev adam. 2 yıl felsefe, 2 yıl da hukuk eğitimi aldığını ama iki fakülteyi de yarıda bıraktığını, anlayacağınız düz lise mezunu olduğunu anlattı. bir insanın kendini yetiştirmesinin en güzel örneklerinden biriydi. kurduğu cümleler, kullandığı sözcükler, 80 yıllık yaşamından damıtıp da dile getirdiği düşünceleriyle yüzlerce insanı büyüledi. sorulan sorulara içtenlikle yanıt verdi. biz paradigması neden önemlidiri anlattı. bireyselciliğin bugün ulaştığı noktadan olan rahatsızlığını dile getirdi. afad'ın yine "sel geliyor!" diye attığı sms'lere inat hava güzeldi, o kadar sağnak yağış uyarıları yapılırken o güzel insanın hatırına bir damla bile düşmedi dün gece.

    "en az 500 eserin usûlünü vurarak söylemeniz gerekir derler. ben o donanımda değilim, nota da usûl de bilmem. ben ses sanatçısı değilim, ben ses sanatçılarını taklit eden biriyim." dedi içtenlikle. oysa sesine, bilgisine, görgüsüne bakmadan türk sanat müziği albümü çıkartmış onlarcasından, yüzlercesinden çok daha iyi söylerdi bir plak doldursaydı.

    ben de sordum dün, "türk mizahına gırgır gibi, fırt gibi, ferhan şensoy ve nicesi gibi yön vermiş insanlardansınız. ismim hakan, çocukluğumdan beri insanlar bana 'hakan abi!' diye takılır. peki siz kime gülersiniz, sizi güldüren nedir?" diye. "en başta zeki alasya!" dedi, "az oyunla güldürmeyi başaranları da severim. mesela ingiliz mizahı hoşuma gider, peter sellers hayranıyımdır. o bir şey yapmadan da güldürmeyi bilir. şimdilerde büyük büyük oynanıyor ama mizah, tiyatro aynı zamanda ekonomik de olabilmelidir." dedi ve ekledi "tamam mı haakıııınaaaaaabiiiiiiii?!?"

    yıllar yıllar önce, daha 11-12 yaşlarında çocukken, izmir enternasyonel fuarı'nda, aşkolsun'da izlemiştim, neredeyse 40 yıl sonra yine aynı yerde sayenizde umutlarımı tazeledim, hiçbir şey için geç olmadığını anladım üstâdım. tanrım size sağlıklı ömür versin ve zekinizle cennette buluştursun umarım.

    ekleme: 80'ine gelmişken mahkeme koridorlarında süründürdüler bu adamı. dün sorulan sorulardan birine yanıtında dedi ki: "sanatçı dostlarım, çevrem tabii ki bana destek oldu. biz birbirimizi kollarız, bu doğal bir şey. ama sizlerin bana sahip çıkması beni çok mutlu etti. layığımdan çok daha fazlasını verdiniz siz bana, size olan bu borcumu nasıl ödeyeceğimi bilemiyorum."

  • bir gecede cahil kalan arap ve rus artıkları varsa, küçükken ezsinler iyice. sonra başa bela oluyorlar.

  • sosyoloji derslerinde gonul rahatligi ile kullanilabilir bu video.

    1- soforun stop kelimesini istop'a evrimleyerek "istop asagi" cumlesini "kacin, minibusu yok etme butonuna bastim" tandansi ile tonlamasi ve ufak bir tonlamanin insanlar uzerindeki yikici etkisi.

    2- sofor ile goz goze gelen teyze sakin kalsa, muhtemelen hic panik yasanmayacak. ama "tehlikeyi" soforun gozlerinden anlayan teyzenin zengin kalkisi yapmasi ile suru psikolojisinin tetiklenmesi.

    3- suru psikolojisi devreye girdikten sonra, insanin en temel ve en ilkel duygulari olan egoistlik ve hayatta kalma mucadelesi basliyor. bu hayatta kalma mucadelesini, yardimci kadin oyuncu teyze ile amansiz bir omuz omuza mucadeleye giren gence ve harekete gectikten sadece 1.7 saniye sonra minibusten inen kizlara bakarak anlayabilirsiniz.(teyzenin yasama sevinci gozlerimi doldurdu bu arada)

    4- son olarak da, gencin arkasindaki kadinin kacarken yere dusurdugu kitabi almaya calismasini incelersek, canlilarin hayatta kalmak icin ne tur donanimlara sahip olmasi gerektigini goruyoruz. orada minibus patlamak(!) uzereyken kadin hala kitap derdinde. karar verme mekanizmasi hizli calismadigi icin hayatta kalma sansi teyzeye gore cok dusuk. oysa teyze orada guclu bir rakibi ekarte ederek hayata tutunuyor.

    niyahetinde tekrar anlasildi ki, minibus soforleri toplumlarin afyonudur. her eylemleri toplumsal bir deney adeta.

  • cuma günleri bilişim sektörü için "read only" günüdür.

    sen kodunu cuma günü canlı bir sisteme entegre etme riskini alıyorsan, sonuçlarına da katlanırsın.