ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
okulda öğrenilmiş en unutulmaz bilgiler
-
kıpçaklarla peçeneklerin çok yakışıklı olması. çok düşündüm ders kitaplarına girecek kadar nasıl bir yakışıklılıktı bu acaba diye. sarı saçlı ve renkli gözlü oldukları da devamında gelir.
bikinili kız görünce yüzüne takke örten sporcu
-
kadına laf edip karışacağına kendini tesettüre sokmuş sporcudur. inancınızı böyle yaşayın canımı yiyin.
son 10 yılın en kötü galatasaray 11'i
tabut torpidoları
-
17 ocak 1881 tarihinde gece bir silah sesiyle yankılandı. bu patlama alelade bir şey değildi çünkü ses mezarlıktan gelmekteydi. dipper adında bir mezar hırsızı, mount vernon, ohio mezarlığında meydana gelen patlamada öldürüldü.
çünkü mezar soygunculuğu viktorya çağı'nda gelişen bir işti. kolaydı ve sonuç olarak iyi bir kazanç getiriyordu. soyguncular kişiyle beraber gömülen değerli eşyalardan tutunda , ölüye ait altın dişleri bile söküp alıyorlardı. ayrıca o dönemde tıp eğitimi çıraklık işi olmaktan çıkıp sıkı bir üniversite eğitimi gerektiren bir meslek haline dönüşmüştü.
tabii ki dönemin ruhu gereği insanı tanımak önemliydi ve bunun için tıp fakültelerinde artan anatomi çalışmaları vediseksiyon için cesetlere yönelik büyük bir talep vardı. ceset demek aynı zamanda para demekti. çünkü yoksulların ve idam edilen suçluların bağışlanmış ya da sahipsiz cesetleri kapış kapış gitmekteydi. bu nedenle mezar hırsızları, bazı kişiler ve hatta bizzat öğrenciler bile bu talebi karşılamak ve düzenli bir gelir elde etmek için kazma kürekleri kaparak mezarlıklara hücum etmişlerdi.
gazeteler kayıp ceset haberleri, hikayeleriyle dolmuştu hatta amerika birleşik devletleri'nde ceset kapma büyük bir sorun haline gelmişti. sonuç; bu gibi olaylar kendi çözümlerini bulacak şekilde evrimleşerek mezarlık silahları türemiş oldu. 1878'de icat edilen bir tasarım, tabutun içine silahlı bir pompalı tüfeğin yerleştirilmesini gerektiriyordu. kapak kaldırıldığında hırsızların yüzlerine kurşun saçmaları yağdırıyordu. tabut torpidoları adı verilen bu buluş bir anda her yerde yaygınlaşmaya başladı.görsel-1,görsel-2,görsel-3görsel-4,görsel-5görsel-6
ayrıca o dönemde mortsafesgörsel-1,görsel-2 adı verilen daha az ölümcül tabut kafesleri de seçenekler arasınında mevcuttu.
tabii ki elimizde tabut torpidolarının yaygın olarak üretildiğini veya ticari olarak başarılı olduğunu gösteren çok az şey var. belkide bunlar insanların öldükten sonra vücutlarının çalınması konusundaki yaygın korkudan para kazanmak için tasarlanmış tuhaf şeylerdi.
kaynak:1,2,3
üç beş sambacıdan izin alacak değiliz
mauro icardi
-
türkiye'ye gelince terkedildiği için türk statüsünde oynaması gereken futbolcu.
hayatın adil olmadığının anlaşıldığı anlar
-
bazen bir dilencinin isyanı ile tetiklenen farkına varma anlarıdır.
üzerinden yıllar geçmesine rağmen unutamadığım, her hatırladığımda içimi burkan yaşlı amcanın isyanı da bunlardan biridir. ankara'da, şu anda neresinde olduğunu hatırlamadığım bir bölgede sıra sıra dizilmiş, gelenlerden para dilenen, ve bu işi mecburiyetten değil de meslek olarak yaptığı çok belli olan, kucağında bebekli kadınların arasında, kaldırıma çökmüş, umutsuzca insanların yüzüne bakan, kucaktaki bebek faktöründen dolayı bütün sadakaları kadınlar aldığı için eli boş, havada kala kalan amca sonunda dayanamayıp, yorgun sesiyle "ben de insanım, bana da verin" diye isyan etmişti. kadınlar yüzsüzce kikirdeyerek adamdan biraz uzaklaşıp ona da dilenme alanı açmışlardı, ama insanlar daha amcanın yakınına bile gelemeden önlerine atlayıp rahatsız edici bir şekilde dilendikleri için insanlar yardım edecekleri varsa bile vazgeçiyordu veya sadakalarını bu kadınlara verip hızla uzaklaşıyordu. zaten hayatta kalabilmek için dilenmek zorunda kalacak kadar düşmüş bu adamın, yetmiyormuş gibi bir de profesyonel dilencilerle baş etmek zorunda kalması adaletsizliğin vücut bulmuş haliydi gözümde.
eğlenceli geceden eve dönünce çöken mutsuzluk
-
yaptigim bir arastirmaya gore (ciddi ciddi insanlarla oturdum konustum "*nudge* ya bişi sorucam eglenceli bi geceden eve donunde bi mutsuzluk cokuor mu sana da" seklinde 15 kisiye sordum... sonra baktim yüzdeye vuramiyorum 5 kisiye daha sordum yuvarlak hesap oldu) insanlarin yüzde 75 i (yani 20 kisinin 15 i) eglenceli bir geceden sonra eve geldiklerinde eger hemen yatip uyumazlarsa, inanilmaz bir mutsuzlukla karsilasiyorlar..
boyle sanki içini pirçik pirçik bir şeyler edermiş gibi, inanilmaz bir yalnizlik, inanilmaz bir dram.. o an yaninizda savaş ay olsa, handy cam'i ile "nasil bir geceydi" diye sorsa, kisik sesi ile korkutsa, o derece..
nette arastirdim, boyle dandik bir seyin arastirmasini yapan bir tek kendimin oldugunu farkettim.. ota boka sendrom bulan insan oglu, bu tarz bir mutsuzlukla kimse hastaneye gitmedigi, direk yatip uyudugu için bir ad bulamamis..
ben buna izmir sendromu demek istiyorum arkadas.. maksat sehrimin adi yürüsün.. paris sendromu var, kudus sendromu var, stockholm sendromu bile var niye izmir sendromu olmasin.. bu da ilime, ilçeme bir hizmetimdir.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
94'de türkan saylan ve ekibi beni ikna odasına almışlardı. başörtünü çıkar dediler. direndim! oğlum sen erkeksin çıkar şunu dediler. direndim!
attila ilhan
-
adam gibi şair, kaybedilmiş bir başka şair üstad. üzmeseydin keşke bizi henüz, az daha kalıp birkaç yeni dize ile daha kalbimizi titretseydin.
ben sana mecburum
ben sana mecburum bilemezsin
adini mih gibi aklimda tutuyorum
buyudukce buyuyor gozlerin
ben sana mecburum bilemezsin
icimi seninle isitiyorum
agaclar sonbahara hazirlaniyor
bu sehir o eski istanbul mudur
karanlikta bulutlar parcalaniyor
sokak lambalari birden yaniyor
kaldirimlarda yagmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir aksamustu ansizin yorulur
tutsak ustura agzinda yasamaktan
kimi zaman ellerini kirar tutkusu
birkac hayat cikarir yasamasindan
hangi kapiyi calsa kimi zaman
arkasinda yalnizligin hinzir ugultusu
fatih`te yoksul bir gramofon caliyor
eski zamanlardan bir cuma caliyor
durup kose basinda deliksiz dinlesem
sana kullanilmamis bir gok getirsem
haftalar ellerimde ufalaniyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun
belki haziran`da mavi benekli cocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir sileb siziyor issiz gozlerinden
belki yesilkoy`de ucaga biniyorsun
butun islanmissin tuylerin urperiyor
belki korsun kirilmissin telas icindesin
kotu ruzgar saclarini goturuyor
ne vakit bir yasamak dusunsem
bu kurtlar sofrasinda belki zor
ayipsiz fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yasamak dusunsem
sus deyip adinla basliyorum
icimsira kimildiyor gizli denizlerin
hayir baska turlu olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin.
atilla ilhan
exxen
-
sitesine bir sık sorulan sorular kısmı koymuşlar, burda yer alan bir soru var:
- exxen'i televizyonumda nasıl izleyebilirim?
el cevap:
exxen’i bilgisayarından izlerken, bu keyfi televizyonuna yansıtarak büyük ekranda yaşamak istiyorsan hdmı kablosu aracılığıyla bilgisayarını televizyonuna bağlayabilirsin.
sağol şef seni de yorduk.
yaran fıkralar
-
bitmeyen fıkra
patron, sekreterine talimat verir:
- bir haftalığına iş için yurt dışına çıkacağız. ona göre hazırlan...
sekreter kocasını arar :
-patronla bir haftalığına yurt dışına çıkacağız. sen başının çaresine
bakarsın artık...
kocası sevgilisini arar:
-karım bir haftalığına yok. bu haftayı beraber geçirelim.
sevgili, özel ders verdiği minik çocuğu arar :
-bu hafta sana ders veremeyeceğim. gelmene gerek yok.
minik çocuk dedesini arar :
- dedeciğim, bu hafta dersim yok. öğretmenim yok. bu haftayı beraber geçirelim.
dede (1.bölümdeki patrondur) sekreterini arar:
-bu haftayı torunumla geçireceğim. gezimiz iptal oldu. gidemeyeceğiz...
sekreter kocasını arar:
-gezimiz iptal oldu. gidemeyeceğiz!
koca sevgilisini arar:
-bu hafta beraber olamayacağız. karımın gezisi iptal oldu.
sevgilisi ders verdiği minik çocuğu arar:
-bu hafta sana ders verebileceğim. işlerim iptal oldu.
minik çocuk, dedesini arar :
-dedeciğim, öğretmenimin işleri iptal oldu. bu hafta beraber
olamayacağız. çok üzgünüm!
dede sekreterini arar:
-merak etme! bu hafta yurt dışına çıkabileceğiz.
debe editi: bir çok mesaj aldım. ilginize teşekkür ederim. fıkraların devamı gelecek... :)
edit: bu fıkra mükerrerdir...
yeter ki sevgilim gerçekçi ol
-
seda sayan'ın salvador dali ile ilişkisini bitirdikten sonra bestelediği ve ünlü ressama ithaf ettiği şarkı.