hesabın var mı? giriş yap

  • monster bilgisayar alsam mı diye düşünüyordum, 2/b sınıfından ilhan arkadaşımızın ibretlik kompozisyon çalışmasını görünce vazgeçtim.

    kimler kimler ceo oluyor, ben niye olamıyorum?

  • karıyla-kocanın, kadınla-sevgilisinin, dişiyle-erkeğin arasına girmeyeceksin arkadaş. onlar barışır boku sana bulaşır (tabi bu hikayede barışma gibi bir durum söz konusu değil ama ana fikri anladınız işte...)

  • sahibinin adını özcan olduğunu belirttiği numara. sordum, ne tacizi abi dedi. bu sözlük nerede satılıyor dedi. tamam özcan dedim, tanımadığın numaralar arayıp sana kim olduğunu sorarsa cevap verme dedim. teşekkür edip kapattı. sözlüğü de mutlaka bulup alacağını söyledi.

  • bu eylemi gerçekleştireceğinizi anladınız ve pişman olacağınızı mı düşünüyorsunuz?

    şöyle yapabilirsiniz: 3406'ya herhangi bir şey yazın yada boş mesaj gönderin bir lösemi hastası çocuğun tebessümüne ortak olun.

    (bkz: lösev)

    edit: deniliyor ki "o raddeye gelindiğinde bunu nereden hatırlayacağız?" çözümü kolay: içmeye başlamadan önce eski sevgilinin telefon numarasını 3406 olarak değiştiriyorsunuz ve sorununuz kökten çözlüyor. esenlikler efenim.

  • massachusetts general hospital tarafından, fareler üzerinde yapılan çalışmayla ortaya koyulan etki. yapılan çalışmalarda uykunun, koroner arter hastalığını önleyici bir etkisi olduğunu tespit etmişler.

    uykunun, enflamatuar hücrelerin kemik iliğindeki üretimi ve kan damarlarının sağlığını düzenlemeye yardımcı olduğunu ve bunun tersine, uykudaki bozulmanın, enflamatuar hücre üretiminin kontrolünü bozduğunu, daha fazla iltihaplanma ve daha fazla kalp hastalığına yol açtığını keşfetmişler. ayrıca, beyindeki uyanıklığı kontrol ettiği bilinen bir hormonun kemik iliğindeki süreçleri nasıl kontrol ettiğini ve kardiyovasküler hastalıklara karşı nasıl koruduğunu belirlediklerini ifade etmişler.

    yetersiz uykuda aterosklerozun nasıl arttığını araştırmak için, genetik olarak, gürültü ya da rahatsızlıktan dolayı sürekli uyanmakta olan birinin deneyimine benzer şekilde, uykularını tekrarlayan kesintiler için ateroslseroz geliştirmek üzere programlanmış fareler üzerinde deney yapmışlar. normalde uyumaya izin verilen aynı suştan hayvanlara kıyasla, kilo aldırmayan farelerde kolesterol düzeyleri veya glukoz toleransında herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen, uykuda parçalanmaya maruz kalanlar daha büyük arteriyel plaklar geliştirmiş ve daha yüksek monosit ve nötrofil seviyeleri gözlenmiş.

    diğer deneyler, uykudan mahrum farelerin, beyaz kan hücrelerine yol açan kök hücrelerindeki kemik iliklerinde üretimde yaklaşık iki kat artış olduğu ortaya çıkmış. beyin yapısında üretilen, hipotalamus adı verilen ve uykunun düzenlenmesinde rol oynadığı bilinen hormonun, beyaz kan hücresi üretimini kontrol etmede beklenmeyen bir rol oynadığı bulunmuş. normalde hayvanlar ve insanlarda uyanıkken yüksek seviyelerde üretilirken, uykusuz farelerde hipokretin seviyeleri önemli ölçüde azaldığı görülmüş.

    https://www.sciencedaily.com/…9/02/190213132317.htm

  • "yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik" cümlesindeki "yüzmenin", deri yüzmekteki yüzme olduğunu fark ettiğiniz o an.

    evet o anı yaşadım, utanıyorum kendimden.

  • doğa bekgesellerinde;

    yaralı aslan hakimiyetini korumak için olanca gücüyle savaşıyor.

    bu kuş da annesi gibi uçmayı öğrenecek. (kuş düşer) ama henüz zamanı var.

    yapı belgesellerinde;

    işler planlandığı gibi gitmedi. steve'in projeyi zamanında teslim edebilmesi için yalnızca 60 günü kaldı.

    beklenmedik bir gelişme yaşandı. bu gecikme onlara çok pahalıya mâl olacağa benziyor.

  • benim.
    yıllarca kolejde çalıştım.öğrencilerle arkadaş gibi de oldum hep,çoğuyla hala görüşürüm zaten yaşlarımız çok yakın.bir yerlerde buluştuğumuzda öğrenci -öğretmen olduğumuz anlaşılmaz. yani sizin bahsettiğiniz o 'evde bekleyen,dershanede üç kuruş maaşla sürünen, idealist,arkadaş tipte' vs öğretmen de benim aynı zamanda. ayrıca belirtmek isterim ki alan sınavım sayesinde atanabildim. çünkü ben diğer alanlarda pek bir şey bilmiyorum.
    şimdi geldiğim okulda ise can güvenliği olmayan bir kadın öğretmenim. gözlerini korkutmak için ufak çapta fiziksel müdahalede bulunuyorum arada ,fazlasını yapmam, yapamam da zaten tehditler havalarda uçuşuyor ,evime tek başıma yürüyemiyorum,kadın olmanın utanılacak bir şey olduğu bir yerdeyim. ki büyük bir şehrin büyük bir ilçesindeyim. ama bu "büyük"lükler insanların kafalarındaki örümcek ağlarının yanında maalesef hiç kalıyor.
    korku içindeyim,ayaklarım geri geri gidiyor. sınıfta" bana bugün napıcaklar acaba ?" düşüncesiyle dakikaları saatmiş gibi yaşıyorum.bu sadece bir kısmı tabii.
    biliyorum sizin için hayaller "ölü ozanlar derneği, her çocuk özeldir,koro"filmleri tadında.hayatlar için (bkz: ben)

    bir yıldan fazla süre sonra edit: bütün yıl boyunca emek verdim o öğrencilerime. dövdüm de sövdüm de ... ama sevgilerini kazanmayı başardım en sonunda. artık beni benimsemişler, sahiplenmişlerdi.sonra koruyup kollamaya başladılar. doğumgünümde 1'er lira toplayıp pasta alıp bana sürpriz yaptılar. hediyeler aldılar,utanıp veremeyip başka arkadaşlarıyla yolladılar. sene sonu geldiğinda artık evladım olmuşlardı çoktan.şimdi başka bir ile ggeldim,çocuklarımı özler oldum. nereden nereye işte. verdiğim tüm emekleri hatta daha fazlasını hak etmişler bilememişim.

  • bu konudaki son sözü dostoyevski söylemiştir zamanında :

    "insanların birbirini tanıması icin en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır."

    budur.

  • bende 2 senedir eşimin erkek kardeşi kalıyor üniversite ayağına gına geldi çocuktan sogudum artık kaç kere söyledik yüzüne karşı hala kalıyor yurt buldum kabul etmedi ev arkadaşı olarak yer buldum kabul etmedi en son eşimin ailesiyle kötü olacam olacağı o. ben evimde eşimle bir hafta sonu kahvaltısı ya da hafta sonu gece film izleyemiyecekmiyim yaaa düşüncesiz insanlar dan nefret ediyorum

    yazarken sinirden ellerim titredi yazım hataları için kusura bakmayın.

    26.01.2024 olay boşanma ile sonuçlandı . ders alın bari arkadaşlar