hesabın var mı? giriş yap

  • bilal erdoğan la yaptığı son röportaj dan sonra, bir çok kişinin gözünden iyice düşüp rezilliğin dibine vurmuş, kendini teknoloji editörü sanan kişi.

    düşünün ki alt tarafı oyun oynamaya yarayan bir cihaz var. amerika ve hemen hemen tüm avrupa ülkelerinde 500 birim fiyata satılıyor. yani bildiğin çoluk çocuk harçlıklarıyla alıyor. ve senin röportaj yaptığın kişi, öyle herkes playstation alamaz dediğinde, sırıta sırıta yüzüne bakmaya devam ediyorsun :)

    ve sonrada diyorsun ki ben teknoloji editörüyüm.

    tanım: teknoloji dünyasında kimsenin iplemediği, kendini teknoloji editörü sanan biri.

  • yetmez ama evet diyerekt24 ülkeyi bir iç savaştan kurtardığını ileri süren fantastik zekânın, gelinen noktadan rahatsız olması durumu. cemaat çok renkliymiş de kendileri onlara aslında saygıyla yaklaşmış da bilmem ne.

  • e kardeşine verin o parayı o baksın o zaman?

    edit: şu kısım silinmiş: "kardeşim ileri seviye ingilizcesi olan mühendis, bu paraya her sabah 6 da kalkıp 2 saatte işe gidiyor, akşam 8 de dönüyor, cumartesi yeri gelince ücretsiz mesai yapıyor."

  • "bana kışlasız bedelli askerlik verirsen sana oyumu satarım ;)" şeklinde özetlenecek bildiri. bu arsızlıkları söylenecek bir şey bırakmıyor insana.

  • şu şekilde tahlil edilebilecek şarkı sözü;

    aşk bu kızılötesi: şair burada aşkın kızıldan da, yani kandan da öte olduğunu söylüyor ve bunu ifade ederken "kızılötesi" kelimesini kullanarak harika bir kelime oyununa imza atıyor.

    yaralı müzesi: yine aşk'ı tanımlarken kullandığı bir ifade. aşka düşen herkesin yaralandığını ve dönüp dolaşıp bu yaralı müzesinde yerini aldığını anlatıyor.

    hareket edemem: şairin kendisi de aşktan yaralananların sergilendiği yaralı müzesinde ve bu müze öylesine kalabalık ki, şair içeride hareket edemiyor, belediye otobüsü gibi!

    şimdi tüm ekşici piçler serdar ortaç'dan özür dilesin.

  • biz buna vizyon değil müteahhit zengin etme projesi diyoruz.

    tanım: fahiş fiyatlı, geçenin parasını, karsta köyünde oturan mehmet amcanın ödediği vergiden karşılanan, geçiş garantili ama bu garantisi daha hiç tutmamış olan köprü.

  • bedelli askerlik ben de istiyorum da, bedelli olmazsa oy vermem diyenleri görünce kanım donuyor. bu mu yani? bu kadar basit mi?

    tanım : haysiyetsizlerin toplandığı bir hashtagdir.

  • bazi hayatlarin aynasi olmus dizi.

    kardesimle komsunun evinin duvarina cokmus babama bakiyoruz. o da siyah paltosu ile kapida dikiliyor, tasinan esyalarin ufak kamyona yerlestirenlere arada bir seyler soyluyor. eve daha zaten yeni gelen buzdolabi, camasir makinesi, elektrik supurgesi bizim ona alismamiza firsat vermeden evden gidiyor babamla birlikte. kardesim kulagima fisildiyor "butun kitaplari da goturuyor." "olsun" diyorum. aklim camasir makinasinda, annem gene eliyle camasir yikayacak diye dusunuyorum. yuregim agirlasiyor. "buyuyunce buyuk bir kitaplik alacagim, kitapla dolduracagim" diyor yavasca. "istersen once anneme camasir makinasi al" diye kiziyorum ona, "sen daha buyuksun sen al" diyor, boynunu bukuyor. "buzdolabi da gitti simdi ne yapacagiz" "teldolabi var" diyorum, giden kamyonun arkasindan bakiyoruz uzun sure. annem yanimiza geliyor. kardesim ona mujdeyi veriyor "ablam sana camasir makinasi alacak buyuyunce" yorgun gozleri gozlerimde. "alir tabii niye almasin" diyor, elimizi tutuyor, bosalmis eve giriyoruz, "yatagim hala burada" diyor kardesim seviniyor.
    o kadar guluyoruz ki sonunda agliyoruz gulmekten.