hesabın var mı? giriş yap

  • sermayesiz bir iş için çok temiz para. toprak olup çürüyecek bir vücudu hala diriyken paraya çevirmek lazım. tebrik ediyorum bu içerik üreticisi hanımefendiyi.

  • pilotların ingilizce seviyelerini belirleyen bir ölçü. uçakta yaptıkları anonstan bu seviye çıkartılabilir.

    seviye 1: "ajjkaljdajklsjkljkldjldajlljkdla"

    seviye 2: "jasdjdasdashasadsjskasksjsjd"

    seviye 3: "jasdadshadjsadshdhsaashkhskdhk"

    seviye 4: "gudivning leydiencentıl.. jdsjsdjdsjds istanbul dshsdhhdshdshs ankara"

    seviye 5: "good evening ladies and gentlemen... this is your captain speaking.. jdsjksdkjsdkjd istanbul dshsdhsdhs ankara hdshdshsdjsdj 30,000 feet jjdjsdjsdjsdshshdhsd minus 40 degrees celcius dsjdsjsdjdjs flight"

  • yörünge dinamikleri, iki gaz devinin (büyük oranda gazdan oluşan gezegen) çarpışmasını pek olası kılmasa da, bir gezegen sisteminin oluşumu sırasında böyle bir etkinin gerçekleşmesi için küçük bir olasılık vardır. bu tip bir çarpışmanın sonucu esas olarak çarpma hızına ve açısına bağlıdır.

    kafa kafaya çarpışmalar genellikle gaz devlerinin katı çekirdeklerinde veya gaz zarflarında herhangi bir malzeme kaybı olmaksızın tamamen birleşmesine yol açacaktır. bununla birlikte daha hızlı bir kafa kafaya çarpışma, iki çekirdek birleştikçe gaz zarfın çoğunun kaybına yol açacaktır. çok yüksek hızlar ise her iki gezegeni de tamamen parçalayıp yok edecektir.

    kafa kafaya olmayan çarpışmalar (eğik çarpışmalar olarak bilinir) farklı sonuçlar verebilir. örneğin, iki çekirdek birbirinden tamamen kaçınırsa, her iki gaz devi de gaz zarflarının önemli bir kısmını kaybedecek, ancak birleşmeyecektir. çekirdekler bir açıyla çarpışırsa, gezegenler birleşebilir veya birleşmeyebilir, ancak her durumda büyük miktarda gaz zarfı kaybolacaktır.

    çok eğik çarpışmalar gezegenleri hiç bozmaz ve her ikisi de neredeyse aynı yörüngelerde kütle kaybetmeden devam eder. gaz devleri arasındaki eğik etkiler şekillerinde değişikliklere veya yavaşlığa yol açabilir. bu, diğer yıldız sistemlerindeki gaz devlerinin erken etki tarihini incelemenin bir yolu olarak kullanılabilir.

    jüpiter veya satürn'ün daha küçük gaz devlerinin birleşmesinden oluştuğuna dair somut bir kanıt olmasa da bu bir olasılıktır. jüpiter ve satürn, güneş'ten daha yüksek ağır element* oranına sahiptir, bu da bunlardan birinin veya her ikisinin böyle bir çarpışma sonucu oluşmuş olabileceğini düşündürür.

    kaynak

  • şark kurnazlarına bak, adam diyorki insan gibi, bekle herkes binsin ben alıcam. o hırt adama saldırıyor. ya bi gidin ya. kimsenin hakkını düşünmeyen insanlardan nefret ediyorum. ya bu hırtın arkadaşı da otobüsün önüne falan yatmışi ya arkadaşım bi gidin ya, dünya sizin çevrenizde dönmüyor. adam almıyorum dememiş azcık bekle.

    tanım: sonuna kadar haklı olan otobüs şoförü

  • durum çok kötü çok. bu gece benim bütün umudum tükendi artık. herkes tedbirini alsın arkadaşlar.
    verilen vergiler nerede? içtiğimiz su bile vergi. işsizlik fonu nerede? ah nerede vah nerede.

    size destek olmayacağım çünkü yarın işime son verilirse aç bırakacaksınız.

    size destek olmayacağım çünkü göz göre göre işe gitmek zorunda bırakılıyorum, evde bekleyenlere ne zaman bulaştıracağım diye düşünüyorum.

    size destek olmayacağım çünkü kötüsünüz.

  • sozluk ergenlerinin cig ve seviyesiz yorumlarini bir kenara birakirsak, cok cesur bir adimdir.

    angelina jolie 39 yasinda. annesi, anneannesi ve teyzesi yumurtalik kanserine yakalanip genc yasta olmusler. hatta annesi 49 yasindaymis kanser teshisi kondugunda. doktorlar da angelina jolie'ye kansere yol acabilecek genlerden bazilarini tasidigini, %50 ihtimalle bu hastaliga yakalanacagini ve eger onlem olarak ameliyat olmak istiyorsa annesinin hastaliga yakalandigi yastan 10 sene evvel olmasini soyluyorlar (kanser belirtileri basgostermeden). o da bugune kadar bekliyor ve nihayet ameliyati olmaya karar veriyor. 6 cocugunu kucuk yasta kanser yuzunden annesiz birakmamak icin; yumurtaliklarindan, bir daha gebe kalma ihtimalinden ve ostrojeninden vazgeciyor kadin. ameliyat sebebiyle aninda menapoza girecegini ve vucudu henuz menapoza hazir olmadigindan bu sureci cok agir gecirecegini bilmesine ragmen, henuz 39 yasindayken bu karari veriyor. iste annelik ve kadinlik boyle seyler. kafanizin almadigi konularda yorum yapmayin evladim, gidin az otede oynayin.

  • hacettepe tıp fakültesinden olan ve atatürk'ün cumhuriyeti muhafaza için görevlendirdiği kişiler olması gereken bu insanların yaptığını sözlükte teşhir etmek istedim. 'saygı gösterin' adı altında kendi kutsallarına laf ettirmeyen, edenleri linç eden bu kesimin ülkenin en önemli dokunulmazına bu şekilde dil uzatmasının cezalandırılması için lütfen sözlükteki arkadaşlar gerekini yapsın ve hukuk mücadelesini başlatsın.

    http://i.imgur.com/4ilzvox.jpg

  • gün be gün inancımı yitirdiğim ber şey. belki ben yozlaşıyorum. hani derler ya özünde iyi bir insan ama çevresi kötü. belki de öyle bir şey ama bolan inancımın yittiğini gün be gün hissediyorum. öyle bir şey galiba benim için gerçek aşk. yaşanılanlar, bir erkeğin bittiği anlardan birisini yaşamak...

    vapura biniyorum. kendine yakınlaşabildiğin muazzam bir yer vapur. ama yalnız bineceksin, açığa çıkacaksın, denizi izleyeceksin. kendini göreceksin suda, kendini dinleyeceksin. öyle bir yer. kapılar açılınca hücüm ediyorum ben de, üstte iyi ber yer kapmak için. ama önümde iki çift var, tin tin tin yürüyorlar, yerde vermiyorlar.

    "hadi yürüsenize, kapcaklar kenarları" diye düşünüyorum, sinirleniyorum. zaten ben olur olmaz hemen sinirlenirim. ama bunlar halen tin tin tin yürüyorlar, yer de vermiyorlar. en sonunda yandan ufak bir aralıktan solluyorum onları, sinirimi de belli etmek için elimi yana doğru açıyorum, görsünler diye. görüyorlar belki de ama tepki vermiyorlar. hemen geçiyorum kapıdan dış kısma ve vapurun gidiş istikametinde bir kenar buluyorum ve oturuyorum. güneş gözlüklerimi takıyorum. güzel güzel manzaranın keyfini çıkarıyorum.

    az önce önümde tin tin tin yürüyen çift de geliyor karşıma oturuyor. "tersine oturdular, zevki çıkmaz ki öyle vapurun" diye düşünüyorum. yan yana oturuylar, bir birlerine iyice yanaşıyorlar.

    garson arsızı geliyor "çay, kola, fanta, gazoz" diye bağırıyor. kız susamış belli "bir tane su alsana" diyor çocuğa. çocuk hemen garsona dönmeden "bir su" diye bağırıyor. eliyle de koltuğa vurarak. anlam veremiyorum yaptığına. sonra su geliyor.

    çocukla kız elele tutuşuyorlar. ben onları izliyorum, ama gözümde güneş gözlüğü var, nasıl olsa görmezler diye düşünüyorum. kız sürekli yere bakıyor, gözleri de sürekli bir oraya bir buraya gidiyor. çocuk da sürekli çok yakından kıza bakmaya çalışıyor. bir şeyler söylüyor. onun da gözleri kıpır kıpır, bir oraya bir buraya gidiyor.

    sonra kucağındaki çantaya bakıyorum. gesf yazıyor. gesf. görme engelliler spor federasyonu. görmüyorlarmış birbirlerini. manzarayı da görmüyorlarmış. benim onları izlediğimi de zaten gözlük takmasam bile görmeyeceklermiş meğersem. gesf.

    kız bir mutlu bir mutlu. çocuk sürekli bir şeyler söylüyor kız sürekli gülüyor, sonra kız bir şeyler söylüyor, ikisi de çocuk gibi gülüyorlar. o kadar mutlular ki. birbirlerinin ellerinden tutuyorlar sıkı sıkı. çocuk kızın saçlarını okşuyor, bilmiyor belki de hangi renk olduğunu ama o kadar seviyor ki onu.

    kız o kadar mutlu ki, gülüşü beni bile ısıtıyor. bu sevgi diyorum kendi kendime, aşk bu. birbirlerini görmeden seven iki insan. birbirlerine bağlanmış iki insan.

    bir birlerinin gözünün içine bakamıyorlar. gözlerim doluyor azicik ama eminin ki birbirlerini herkesten daha iyi görüyorlar. ruhlarıyla görüyorlar birbirlerini. sevginin bir şey ifade etmediği, aşkın basit bir et parçasına dönüştüğü, kötülüklerle çepeçevre bir dünyada birbirlerinin içindeki o güzelliği görebilip aşık oluyorlar birbirlerine. ne yüce bir şey. gerçek aşk bu işte.

    farkettim de ben o çocuk kadar içten gülmemişim şimdiye kadar, kahkaha atmışım bol bol ama sevgiyle gülmemişim. ama gerçek aşk o kadar uzakta ki...