ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
pelin batu
-
bugunku yazisinda soyle buyurmus:
"(bu arada, bağışlayın, ukalalık edemeden duramayacağım, müzedeki bir levha günümü gün ediyor. “it is located 6 km north of the center of şanlıurfa as the crow flies”dan ne anlıyoruz? “karga uçarken şanlıurfa merkezinin 6 km kuzeyinde.” oysa anlatılmak istenen basit kelime kuşbakışı. galiba çevirmenin kuştan tek anladığı karga!)"
https://www.milliyet.com.tr/…li-parmagi-var-1644236
simdi ben de ukalalik etmek istemiyorum ama bir zahmet:
http://en.wikipedia.org/wiki/as_the_crow_flies
edit: link düzeltildi.
edith piaf: hayat kısa, linkler ölüyor.
görsel
heartache
ahbab'a çökmek isterken eldeki 1.8 milyardan olmak
-
dünya bile anladı bir bizim millet anlamadı.
babayı baba yapan şey
-
annenin gönül rahatlığıyla bebeği/çocuğu ona bırakıp gidebilir olmasıdır.
ben 8.5 aylık bebeğimizi bırakıp bir iş için 1 haftalığına şehir dışına gitmiştim.
bir arkadaşım kızı 9 yaşındayken kanser sonucu bu dünyaya gözlerini yumup öte aleme gitti.
1 haftalığına ya da bir ömürlüğüne çocuğu babasına emanet edip giderken, gönlünün teli bile titremeyecek kadar güveniyorsa adama;
yani annenin içi rahatsa o kadar,
o adam baba gibi babadır bence
anneye yavrusu hakkında "bensiz ne yapar" duygusunu hissettirmeyecek kadar babalığının altını doldurabilmiş tüm adamlara selam olsun.
margarin
-
bakınız resim
margarin dediğimiz leziz besin bir takım kimyasal işlemler ve hokus pokuslarla elde edilen tamamen "yapay" bir gıdadır. bir takım sıvı yağları alır ve tereyağına benzeyene kadar işlemlerden geçirerek katılaştırırsınız.
fransız imparatoru 3.napolyon ( bildiğimiz napolyon değil onun sonradan tahta geçen akrabası) fakirler tereyağı alamadıkları için mırın kırın etmeye başlayınca toplamış bilim adamlarını ve demiş ki tereyağına benzeyen bir şey bulana ödül vereceğim. tabii paranın kokusunu alan dönemin kimyagerleri de başlamışlar çalışmaya ve en sonunda bir tanesi margarin dediğimiz maddeyi üretmeyi başarmış (hippolyte mège-mouriès )
tabi o dönemin insanları daha uyanık olduklarından ve modern reklamcılık taktikleri gelişmediğinden kimse bu acayip şeyi ağzına sürmeye yanaşmamış. en sonunda fransız kimyager bu buluşunun patentini bir şirkete satmış ve margarinin macerası başlamış.
tabi ardı ardına gelen dünya savaşları ve amerika'daki ekonomik kriz milletin tereyağına ulaşmasının önünü kesince margarine de gün doğdu ve işte günümüzde tüm market raflarını dolduran ve evlerimizin dolaplarını süsleyen o mis gibi margarin böyle popülerleşti.
bu margarin maddesinin sağlığa pek çok faydaları olduğu üreten firmalar tarafından sürekli öne sürülse de ben kişisel olarak kalp damarlarımı tıkama ihtimali yüksek ve donduğu zaman tavadan bile çıkartmanın sorun olduğu bir maddeyi ağzıma sokmamaya çalışıyorum. bir de genelde bu tür markaları üreten firmaların ağırlıklı olarak plastik,petrol ürünleri ve türlü temizlik malzemesi üretmeleri beni azıcık rahatsız ediyor diyelim. ama lezzetli midir orası başka. bunu tüketen tüketir mi hiç karışmam. bu tamamen kendi seçimim.
şimdi resimdeki reklama şöyle bir bakarsak. bir tekne üzerinde güzelim denizin ortasında neşeyle oynayan ve bir yandan da annelerinin üzerine margarin sürdüğü ekmekleri yiyen afacanları görüyoruz. üstelik reklamda margarinde "taze süt" olduğu (nasıl tazeyse artık donmuş kalıbın içindeki süt ki zaten sütten üretilse onun ismi tereyağı olur) ve içinde vitaminler olduğu yazmakta.
şimdi sizin çocuklarınız olsa ekmeğin üzerine mis gibi kokan tamamen doğal ve faydalı olduğu binlerce yıldır kanıtlanmış tereyağı mı sürersiniz yoksa son yüz elli yıldır kullanılan ve tamamen "yapay" bir madde mi sürersiniz. bunun cevabını kendi çocukluğunuzda hatta şu anki mutfağınızda arayın derim.
peki nasıl oluyor da tamamen "yapay" bir maddeyi bizlerin tereyağı gibi tüketmesini sağlayabiliyorlar. işte burada ayrı bir bilim olan "ikna taktikleri" ve reklamcılık ilmi girmekte.
bu tür teknikler kullanılarak size sadece fabrikada üretilen margarini tereyağ yerine yedirmekle kalmazlar bazen de son derece zararlı "siyasi" bir takım oluşumları da "kurtarıcı" ve "beklediğiniz çözüm" diye sunabilirler.
bir paket margarini satmakta kullanılan "ikna taktikleriyle" koca bir siyasi hareketi size kabullendirmekte kullanılan teknikler komik şekilde birbirine benzer. yakın bir zamanda bu konuda vereceğim eğitimlerde ve paylaşımlarda daha ilginç bilgiler vermeye çalışağım.
(margarin falan derken ben de etkilendim şimdi güzel bir margarinli pardon terayağlı pilav olsa ne güzel giderdi)
elektrik ve doğalgaza %100 zam gelebilir uyarısı
-
gelsin destekliyorum.
ayda 3-5 bin lira kazanan akp seçmeni 1.000 lirasını sadece elektriğe versin de görsün.
üstüne 1.000 lira da doğalgaza verdi mi tadından yenmez.
benzin de 20 lira olsun, sigara da 40 lira olsun.
partinin oyu %30'larda dolanıyor.
başka türlü ineceği yok.
başka türlü huzur ve refah bulacağımız yok.
27 mayıs 2015 aziz yıldırım'ın basın toplantısı
-
fenerbahçe spor kulübünden yapılan açıklama:
"başkanımız sayın aziz yıldırım, 27 mayıs 2015 çarşamba günü (yarın), hafta sonu yapılacak olan genel kurul ile ilgili bir basın toplantısı düzenleyecektir.
basın toplantısı, fenerbahçe şükrü saracoğlu stadı’nda bulunan 1907 tribünü’nde saat 14:00’te başlayacaktır.
basın mensuplarına duyururuz.
fenerbahçe spor kulübü"
http://www.fenerbahce.org/…etay.asp?contentid=45110
--- spoiler ---
-konuşursam yer yerinden oynar.
-galatasaray şöyle yaptı.
-biz şu haldeydik.
-ben bir yıl hapis yattım.
-fenerbahçenin başarısını istemeyen var.
-silahlı saldırı oldu bu takım ne yapsın? (sahaya çıkmayacağız diyince sözünün arkasında durabilen bir yönetim olsun mesela)
-otobüse meşale attılar.
vsvsvs bir sürü hikaye duyacağımız açıklama.
--- spoiler ---
not: fener
yemeksepeti'nde yapılan yoruma dava açan şirket
-
arı kovanına çomak sokmuş.
- "bağırmayacaktın anton, şimdi ağzının yerini öğrendim"
türklerin orta asya'ya nereden geldiği sorunsalı
-
yerlisiyiz
türk çocuklarının bakkala gitme sorunsalı
-
arkadaş, bizim millet yoktan anlamıyor, ondan oluyor bu. bir şey yoksa, yoktur işte. aaaa, kahve kalmamış, ömerciğim hadi bir koşu al da gel... tüh, ekmek bitmiş, ayşegül fırla... yabancı filmlerde, dizilerde görüyoruz işte. ben daha hiçbir christopher'ın, hiçbir alice'in bakkala gönderildiğini görmedim. adam bakıyor süt bitmiş, kapatıyor dolabın kapağını, yatmaya gidiyor. helal olsun, delikanlı adam işte. bir de bizimkilere bak. yatma vakti gelmiş, "emre koş, bakkaldan porçöz al da gel..." arkasından da bağırıyor, düşürme paranın üstünüü... çocuğu fırına, hamur almaya gönderenler var bir de. allah aşkına, xbox'ta oyun oynarken, annesi seslenince oyunu durdurup hamur almaya giden, bir cindy, bir roberto, bir takashi hayal edebiliyor musunuz? fırın demişken, bizim veletlerin pide kuyruğuna girme sezonu da başlıyor, çocukları allah kurtarsın diyelim...
o ses türkiye
-
az sonra ceyda adlı yarışmacının ahmet kaya'dan "i will always love you"yu söyleyeceği yarışma.
kamerayı striptiz için açtırmıyoruz
-
doğru demiş. sen kopya cekemeyesin, sınava sen mi yoksa başkasi mi giriyor diye kontrol amaçlı açılıyor.
bülent ersoy'un tesettüre girmesi
-
16 aralık 2013 bülent ersoy'un bayılması olayının ardından neler olduğunu hepimiz gördük. bizi çok ilginç bir hafta bekliyor olabilir.