hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---

    neymiş? gençler yaşlılara yer vermiyormuş... öyle dediler mi hemen el frenini çekip yaşlıları tutup atıyorum arabadan. sen de öğrenciye ev vermiyorsun, tecrübesiz diye iş vermiyorsun, parası yok diye kız vermiyorsun
    --- spoiler ---

    sen nasıl bir kralsın şahin dedirtmiştir. *

  • ekşi sözlük yazarlarının maç hakkındaki sikimsonik tahminlerini kimsenin sallamadığı maç.

    amk varsa sağda solda okuduğunuz ilginç bir bilgi, bir anektod, bir foto, bir video yazın şuraya.

    atletico alır.

    madrid alır.

    final maçı haliyle 2 takımdan biri kazanacak aynı şeyleri daha ne kadar tekrar edeceksiniz amk.

    gol dakikası veren var, bunun çocukluğuna inmek lazım. bu ne ilgi budalalığı.

  • üniversitedeyim. ramazan ayı, bir yandan sınavlara girip çıkıyorum bir yandan oruç tutuyorum. zorlanıyorum ama kış zaten, günler kısa öyle geçip gidiyor. bir gün herkesin dersi var ben evde tek başıma oruç açıcam. eve giderken bir ekmek aldım, zaten o kadar param var.

    evde ne var ne yok bilmiyorum çünkü sınavlar var yoğunuz. eve girdim buzdolabında bir tabak zeytin buldum. bir tepsi aldım ekmeği koydum yanına da bir tabak zeytin, ezanı bekliyorum. bir yandan da kendimi avutuyorum, en azından zeytin var diye.

    oturduğumuz apartman öğrenci olduğumuz için bizden pek de hoşlanmayan insanlarla dolu bir yer. hatta ev sahibimiz bile arada gelir odaları kontrol ederdi çaktırmadan. neyse tam oturuyorum, kapı çaldı. bir teyze geldi, daha önce hiç görmedim girip çıkarken tanımıyorum o yüzden. elinde bir tepsi "öğrencisiniz evladım yemeğiniz denk gelmemiştir belki" dedi, çekti gitti. elimde tepsi kalakaldım. ne açlık kaldı ne oruç. oturdum, bir yandan yedim bir yandan ağladım.

    iyi insanlar var, hala varlar. inandıkları, ırkları, hayatları ne olursa, nasıl olursa olsun, varlar. inşallah biz de seneler sonra bir gün tebessümle hatırlayacak insanlar bırakmışızdır arkamızda.

  • tutanak
    sürgün karar

    hakim tatil günü zabıt katibini whatsapp'tan uyarıyor. katip de “çocuğumu covid testine getirdim, tatil günümde bari rahat bırakın” şeklinde konuşuyor. bu cevaptan hoşlanmayan hakim, memur hakkında tutanak tutup komisyona gönderiyor. komisyon da memuru 6 aylığına sürgüne gönderiyor.

  • "bu ülkede .... gündür terör saldırılarından kimse ölmemiştir."

    boşluk her gün tebeşirle değiştirilir.

  • vayy amnk cidden varmış böylesi dediğim insan kitlesi.
    efendim bendenizin, java altyapılı takoz bir samsung telefonu var, pek akıllı sayılmaz bizimkisi, zira internete falan da bağlı değil.
    velhasıl gel gelelim, otobüste, metroda,vapurda hep elinde telefonla uğraşan, boynu 5 santim önde insanları görünce de, "lan canları sıkılıyordur" diyerek geçiştiriyordum.
    ama bilmiyordum ki, bu insanlar meğer birer teknoloji zombisiymiş anasını satayım.

    bilenbilir, 5 aylık taze babayım, evlenip yuva kurmanın tek bir olumsuz özelliği nedir derseniz, kesinlikle ev gezmesi derim. çocukken seviyorduk iyiydi hoştu ama evlenince, yemin ederim eziyet arkadaş.

    hayır, biz yine eski arkadaşlarımızla biraraya gelip, 2 kadeh tokuşturup şiirli şarkılı muhabbet yapmak isterken, iş yerinden sağdan soldan, daha önce arkadaşlık etmediğimiz insanlar, akşama size misafirliğe geleceğiz diye haber gönderiyolar. zerre anlamıyom amnk bu durumu.
    düne kadar, aykırı lan bunlar, entel amnk, gominis falan dedikleri insanların evine, kucak kucak bebelerini alıp, süslenip püslenip oturmağa geliyolar.

    hâl bu olunca kimseye gelme de, diyemiyosun tabii...
    ama muhabbet de pek sarmıyo hacı, "yavv orası öyle de ama hökümet de yol yaptı" diyen adamla ne gibi ortak yanım olabilir amk, derken işte konu futboldu, ev işleri, tamirattı, pazardaki salçalık domatıydı, en iyi peynir nerede falan gibi geyik geyik konulara giriyor.

    giriyor girmesine de benim gözüm hep geldiğinden beri elinden telefonu düşmeyen denyoya takılıyor.
    lan gelmişin bi eve misafirliğe, boynun düşmüş önüne elinde telefon napıyo amnk derken bi bakıyom candy crush oynuyo lan adam.
    olm bende bayıldım bombok muhabbetten de, elinde telefonla oyun oynamak nedir amnk diye düşünürken, bir diğeri de çıkarıyor telefonu hiç birşey olmamış gibi başlıyor feysbukda, hanımın yaptığı kekin pastanın fotosunu çekip koymaya, muhabbet kesiliyor.

    iki nefes alayım diye çıkıyorum odadan ve on dakika sonra odaya tekrar girdiğimde, ellerinde telefon kafalar önde deli gibi oyun oynarken buluyom hepsini, kimi candy cruh oynarken, kimi okey oynuyor, kimisi trenlerin üzerinde çocuk hoplatıyor, diğeri feysbukda onu bunu likelıyor, zaten boktan olan muhabbet de bitiyor.
    o dakikadan sonra kimse kimseyle tek kelime etmiyor.ve bu böle uzuuun bir süre devam ediyor.

    gerçi kafam rahatlıyor...
    rahatlıyor rahatlamasına da ama aga bu nedir yaa??
    hayır bir de adam giderken "yenge ellerine sağlık, kek de güzel olmuş ben ve 25 kişi beğendik, halamgiller tarifini istiyo" falan diyo tipine soktumunun at ağızlısı.

    velhasılıkelam dostlar; ios'dan post, android'den ve at ağızlıdan dost olmaz...

  • gercekten savasin donum noktasidir. bizim icin de o kadar onemlidir ki, eger stalingrad savasindan almanya galip ayrilsaydi turkiye cumhuriyeti ile alman reich i arasinda bir muttefiklik olmasi kacinilmaz olacakti. hitler`in planladigi da buydu zaten. savas sonrasi alman disisleri bakanligindan ele gecirilen yazismalarda goruldugu uzere her belgede stalingrad sozu geciyor, turkiye`den gonderilen yazilarda stalingrad i bitirin, sizinleyiz temali mesajlar geliyordu (illa okuyacagim derseniz alman disisleri bakanligi 1941 1943 turkiye ile gizli yazismalar kitabini bulun). ozellikle 1942 sonrali 1943 baslarinda turkiye`ye bu kadar fazla silah yollamasinin bir sebebi de budur. stalingradin alinacagina kesin gozuyle bakan hitler artik operation blaunun bir parcasi olan kafkasya harekatinda turkiye`nin aktif bir rol oynayacagini dusunuyordu. bu yuzden turkiye`ye yavas yavas modern savas arac gerecleri gonderilmeye baslanmisti bile.
    (bkz: ikinci dunya savasi zamaninda turkiye/#5772245)

    bu gonderilen arac gerecler bazilarina (romanya ordusu) oyle bir batmistir ki, stalingrad`da 6. ordunun kusatmaya alinmasina sebep olan romen ordusu generalleri (sovyetler stalingrad kusatmasini zayif olduklarini bildikleri romen ordularini ezerek gerceklestirmislerdir) kendisini bu buyuk hezimetten sonra su sekilde savunmusutur:

    "almanya hali hazirda muttefigi olan bazi ulkelere yardimda bulunacagina muttefik olup olmayacagi henuz belli bile olmayan ulkelere yardim etmeyi daha uygun gormektedir!"

    yani kisacasi romenler turkiye`ye yapilan yardim o siralarda bize yapilsaydi sovyetler karsisinda savunmamiz cokmezdi demek istiyorlar.

    turkiye ile ilgili kisma donecek olursak, almanlarin stalingrad kusatmasi bilindigi gibi basarisiz oldu ve de turkiye dogal olarak almanya`ya karsi yeniden tarafsiz konuma gecti. yine de turkiye ve almanya muttefikligi 1943 yilinda kharkov (bkz: kharkiv/#10182227) ve kursk muharebelerinde de ayni stalingrad`da oldugu gibi gundeme geldi. silah yardimlari, toplantilar, turk komutanlarin dogu cephesine cagrilmasi, 503. agir tiger tank tugayinin turk subaylara dogu cephesinde gosteriler yapmasi (bkz: turkenubung), huseyin erkilet (emekli) ve ali fuad erden gibi komutanlarin fuhrer ile bizzat toplanti yapmalari... ancak kharkov`da, kursk de hitler in dusundugu gibi gitmedi ve turkiye nin artik almanya nin savasi kazanacagini dusunenlerin sayisinda buyuk bir azalma oldu dolayisiyla da almanya ile iliskiler yeniden tarafsiz konuma gecti. artik 1944 den sonra nasil bir alman zaferi mumkun degilse turk alman muttefikligi de mumkun degildi.

  • olay yerimiz kilyos ve civar sahilleri. halkın olması gereken ve öyle taahhüt edilen sahillerimiz; ekrem beyden başlayıp, sarıyer belediye başkanına, oradan kaymakam ve jandarmaya olan bir birliktelik oluşturuyor.

    cumartesi günü kilyos civarı hafif dalgalı olduğu icin, lisanslı dalga sörfçüsü olmam dolayısı ile antrenman yapmaya gittim. dalga dediğim de 50-60 cm yani dalga denemez ve yönü sahile doğru olan bir rüzgar.

    neyse efendim. kilyos merkeze aracımı park ettim. halk tarafından plaja girmek istedim. belediye ve kaymakamlık demirlerle kapamış. özel bir beach club masa koymuş. 70 tl sadece giriş icin istiyor. arkadaş kıyı kanunu ve halkın plajı diye tartıştım, 5-6 dövmeli serseri basıma toplandı. jandarmayı aradım orası onların kira veriyor dedi. kanundan bahsettim kanunda öyle demez mi.

    bakın kilyos'tan başlayıp, gümüşdere boyunca kilometrelerce sahile girmeniz imkansız. iğne deliğini bile kapamışlar. otopark ücreti mecburi, bir de giriş, en az 90 tl sadece sahile girmek.

    delirdim jandarmaya gittim. çavuşla konuşabildim. adam elimizde değil dedi. neler dönüyor bi bilsen diyebildi.

    neyde dedim hemen bir kaç km ötede ki halk plajı olan kısırkaya plajına geçtim. bir baktım ki binlerce kişiyi denizden kovalarcasına çıkaran jandarma. başlarının yanına gittim, düzgün bir üslupla konuşmaya başladım. hemen az ötede paralı bölgede denize girmek serbest. ki kilyos daha tehlikeli dalga olduğunda. ama parası olmayan denize girmesin öyle mi dedim. etrafımda da halk toplandı ve nasıl sinirliler. bu arada onlarca can kurtaran ve deniz sınırı da çizilmiş olmasına rağmen halki sokmuyorlar. bilin bakalım neden, park ücreti ve girişi ücreti ödenen bir yer yok!!

    bilin bakalım ailesi ile kırk yılda bir sahile gelmiş, çocukları denize sokamayan aileler nereye gitmek zorunda. yallah paralı bölgeye.

    sesli bir şekilde jandarmalara aynen söyle dedim. "ranta hizmet ettiriliyorsunuz. güvendiğimiz bir iki kurum kaldı. göz göre göre güvenimizi kaybediyorsunuz. " o sıcakta bana kızabilirlerdi ama yapmadılar, mahcup mahcup haklısınız ama emir yüksek yerden dediler.

    buna başta bu şehrin baskani olmak üzere göz yumanlar belli. isin içinde rant olunca partiler, hükumet falan nasıl da işbirliği yapıyorlar.

    not olarak yaklaşık 10 km sahile hic bir yerden giremiyorsunuz. bildiğiniz otluk bir yer ve yapı yok. zorladığınız da da mafyalari korumaya jandarma geliyor.

    kiralayan ve şartları belirleyen belediye. yasağı koyduran kaymakamlık. rantı bölüştüren mafyatik işletmeler. hepsini kollayan jandarma.

    not olarak dursun editi; hayatımın hiç bir aşamasında siyaset olmadı. çünkü siyasetin yekûnu pis. sevmem siyaset de konuşmam. su an ki belediye başkanı, istanbul'un yönetici kim. ayrıca senelerdir gittiğim bir yer de son girişi de kapanmışsa yani yeni gelen baskan ister uzayli olsun düzeleceğine sistem ranta daha da hizmet etmişse onu da konu bahse alırım. dikkat ettiyseniz devlet görevlileri belediyeler hepsi bir arada bu ısın içinde dedim.

    ayrica burası istanbul yaz turistinin ağırlandığı bir belde degil. cebinde sadece otobus parası olan gençler ve sevgililerin , ya da sadece piknik sepeti yapabilecek kadar bütçesi olan düzgün ailelerin , ömründe deniz görmemiş çocukların, garibanların da yaşadığı bir şehir. mavi bayraklı tüm hizmetleri belediyenin halka ücretsiz sunduğu plajlar gibi burayı ücretsiz yapabilirler. en azından bir kısmını. mis gibi tertemiz de kalır ve halk da mutlu olur. bazılarınıza kalsa insan olmanın şartı paran olması. yazık.

    ben durumu iyi olan bir birey olmama rağmen hak aradım arıyorum da. inanın dün tecrübe ettiğim şey çok üzücüydü. aile parası yok denize giremiyor. o çocukların yaşadığı hayal kırıklığını düşünemiyorum bile.