hesabın var mı? giriş yap

  • sgk müfettişlerinin bu açık ihbarı değerlendirmesi gerekir. burada çalışan garsonlar sigortalı mı, öyleyse kazançları 8400 tl net üzerinden mi beyan ediliyor yoksa asgari ücretten gösterip sahtekarlık mı yapıyorlar ortaya çıkarmalılar.

    kadıköy işkur'a uğrayan işsiz kardeşlerim de doğrudan buraya başvuru yapabilir. nasıl olsa kimse iş beğenmiyormuş.

  • sadece isçilik maliyetlerinin düşmesi ülkeleri daha rekabetçi yapmaz. başka bir entry yazmıştım buraya taşıyayım. (geniş bir konu ben sadece rekabetciliğe sınırlı değindim.)

    türk lirasının hem reel hem de nominal olarak yakın zamana göre zayıf olduğu bir dönemdeyiz; bu durumun olumlu sonucu nedir diye fikir yürütmek gerekirse akla gelecek belki de ilk cevap daha rekabetçi bir kura sahip olmamız sebebiyle ihracatın bu durumdan olumlu etkilenecek olmasıdır. türk lirasındaki değer kaybı tabii ki ihracatı olumlu etkiler fakat tl'nin 1,5'ten başlayıp(2011) 5 liranın üzerine yükseldiği hatta dönem içinde 7 liraların bile üstünü gördüğü süreçte ihracattaki artış bu değer kaybını telafi edecek büyüklükte değil.

    görsel

    rekabetçi kur ihracat üzerinde etkilidir ama tek önemli faktör değildir. çin'in düşük işçilik maliyetlerinden yararlanıp bütün dünyanın üretim merkezi olması sebebiyle düşük işçilik maliyeti ile ihracat arasında bütün dünyada abartılı bir ilişki kurulmaktadır fakat çin'in bugüne göre çok daha düşük gelire sahip olduğu dönemlerde de dünyada çin kadar nüfusu ve nispeten daha düşük geliri olan ülkeler hep oldu; çin'in ürünlerinin rekabetçiliğini sadece düşük işçilik maliyetlerinde aramak çok doğru bir tavır olmayabilir . mesela türkiye'de kişi başı gelir iki yıldır çin'in gerisinde kaldı; peki türkiye dış pazarlarda çin'den daha rekabetçidir diyebiliyor muyuz? pek sanmıyorum. çin'in rekabetçiliğinde tabii ki düşük işçilik maliyetlerinin de etkisi her dönem oldu ama çin'in bütün dünyaya göre maliyet yönünden üretim avantajı kazanmasında düşük işçilik maliyeti dışında birçok faktör etkili oldu, bunların en önemlilerinden biri çin'in ölçek ekonomisi konusunda bütün dünyaya ders vermesidir diyebilirim.

    görsel

    ölçek ekonomisi, bir hizmetin veya üretimin daha yüksek kapsamlı olarak gerçekleştirilmesi sonucu maliyetlerin düşmesine verilen isimdir. basitçe ifade etmek gerekirse bir lokantada kira veya çalışan maliyetleri sabittir; bu lokantanın kapasitesi 100 müşteriye hizmet verebilecek olsun; bu işletmenin ortalama 50 müşteriye hizmet vermesi ile 90 müşteriye hizmet vermesi durumlarında çalışan ve kira maliyetlerinin ürünlerin toplam maliyeti üzerindeki ağırlığı aynı değildir. rekabet ortamında ikinci senaryodaki lokanta aynı ürünü çok daha ucuza üretebilme kabiliyetine sahiptir. başka bir örnek vermek gerekirse bir işletmenin yüksek kapasite çalışması genelde maliyetleri düşürür fakat üretilen ürünlerin müşterilere ulaştırılma hızı yine ürünün nihai maliyeti üzerinde etkilidir. örneğin depo kullanma veya üretim için finansman ihtiyacı duyan işletmeler için ürünün müşteriye 3-5 ay içinde ulaşması ile 1 yıl içinde ulaşması arasında büyük farklar vardır ve bu durum ürünün maliyetini de etkilemektedir. örnekler artırılabilir.

    şirketlerde ölçek ekonomisi kabaca yukarıdaki gibiyken ülke olarak da ölçek ekonomisinden yararlanıp bir hedeflenen sektörde daha güçlü hale gelinebilir. örneğin beyaz eşya sektörü hedef sektör, a bölgesi de hedef bölge olsun. kamu a bölgesine yatırım için teşvikler açıklar, bölgedeki yatırımcılar arttıkça tedarikçilere teşvikler açıklar, sonra onların tedarikçilerine... zincire katılan her şirketin maliyetleri düşer.( mesela işletmeler bir birine yaklaştığı için taşıma maliyetleri ) maliyeti düşen her şirket ürün sağladığı şirketlere daha ucuz ürün üretip onun da daha rekabetçi hale gelmesini sağlar. kamu bu bölgeye alt yapı yatırımları yapar (liman, demir yolu, hava alanı) şirketlerin maliyetleri düşürür. tedarik hızı gibi en az maliyet kadar önemli bir çok konuda bölgenin gücünü artırır. kısacası zincire katılan her şirketin bütün zinciri desteklediği, bunun da yeni halkaları teşvik ettiği bir döngü ortaya çıkar.

    shenzen 1980'lerde hedef bölge olarak belirlenmeden önce 30.000 nüfusa sahip bir kasabaydı; günümüzde shenzen metropol bölgesinde 18 milyon insan yaşıyor. günümüzde dünyanın neresinde olursa olsun elektronik araçların %90'nının en az bir parçası shenzen'de üretilmiştir. yukarıda anlatmaya çalıştığım süreç başarılı olursa hedeflenen bölge bir noktadan sonra sadece ülke için değil, dünya için cazibe merkezi haline gelir. günümüzde dünyada ünlü markaların neredeyse tamamının shenzen'de üretim tesisleri vardır. (apple, sony, samsung, microsoft vs.) peki shenzen'de çalışan gelirleri düşük mü? shenzen'de çalışanların medyan geliri aylık 4.000 dolar civarında; dünyanın neredeyse hiçbir yeri için çok düşük değil... özetle fiyat rekabeti yapmak için düşük işçilik maliyeti önemlidir ama shenzen örneğinde olduğu gibi ölçek ekonomisinin faydaları bir seviyeden sonra düşük işçilik maliyetlerinin sağladığından çok daha fazla fiyat rekabeti avantajı sağlar/sağlayabilir.

    kapsam ekonomisi, bir işletmenin var olan gücünü farklı alanlarda kullanmasıdır. ölçek ekonomisine benzer farkı basitçe şudur. bir şirket çamaşır makinesi üretiyorsa bulaşık makinesi üretmek için gerekli birçok şeye sahiptir. bu şirketin bulaşık makinesi de üretmesi bazı ek maliyetlere sebep olur ama nihai ürünlerde ise maliyetler düşer/düşebilir. geniş çerçeveden bakınca da örneğin bir ülkede bir bölge beyaz eşya sektörü için desteklenmişse örneğin bilgisayar sektörü için bir çok şey bu bölgede hazır bulunmaktadır, bu alana da yönelmek bölgenin ekonomik gücünü artırabilir.

    toparlamak gerekirse fiyat rekabetinde işçilik maliyetleri önemlidir ama tek önemli veya en önemli faktör değildir. bunun dışında ''fiyat rekabeti'' işçilik maliyetleri pahasına yapılıyorsa bir anlam taşımaz yani insanlar bir şeyler üretiyorsa bunda nihai amaç bir kazanç elde etme/ refahı artırmadır. üretilen ürünler ile refah arasında paradoks oluşuyorsa bunun ülkelere de insanlara da faydası olmaz. bu bahsettiğim durum sadece işletmeler için değil ülkeler için de geçerli olan bir paradokstur.(orta gelir tuzağı)

  • "soytarılık etmeden güldürebilmek seni
    ekmek çalmadan doyurabilmek
    ve haksızlık etmeden doğan güneşe
    bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
    mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun"

  • haha bu ne saçma olay olm. adam iş yaparken hesap mı verecek, izin mi alacak. hayır sanki para karşılığı çeviriyor. onu geçtim ben onun çevirisi ile izlemek istiyorsam böyle bir hakkım yok yani öyle mi? kafayı yemişsiniz siz. isteyen istediğini çevirir. kim neyi tercih etmek istiyorsa eder. bu kadar basit.

  • bi keresinde bir kiza tanismak amaciyla yanasmistim, "sik gelirmisin bu bara? seni daha once hic gormemistim" demistim.. kiz da bana "hayir, bir daha goremiyeceksin tadini cikar" deyip arkaasini donup gitmisti...
    benimde bir kedim var...

  • yaygin bir konsept olmakla beraber (bkz: chuck norris facts), belki de ilk defa hakki verilmis bir liste olacaktir:

    - selda uskan dogumunda kendisine layik doktor bulunamadigindan hem oglak hem basak burcudur.

    - selda uskan sirf iki sayiyi da cok sevdiginden liseyi iki ayri ortalamayla bitirmistir.

    - selda uskan grafik bolumu sinavina girdiginde salondaki 2000 adaydan sadece 18'i kalmistir.

    - selda uskan kopya cekmez, bildigi her seyi bastan kesfetmistir.

    - selda uskan bir seferinde sirf cani istediginden izcilik yapmistir.

    - selda uskan dersi asmaz, geri kalan herkes asar.

    - selda uskan asistanlara kiritmaz, istedigi notu soyler ve alir.

    - selda uskan adnan benk'i kendisini yetistirmesi icin yetistirmistir.

    - selda uskan sirf televizyon koltugunu kaptirmamak icin 15 yil adnan benk'le ayni evde kalmistir.

    - selda uskan mail yollamaz, sadece bilgisayara bakmakla yetinir. gerisini bilgisayar kendisi yapar.

    - selda uskan internetten cakmaz, internet halen selda uskan'i ogrenmeye calismaktadir.

    - selda uskan kendisine oyle saygi duyar ki bir gun onunde bacak bacak ustune atti diye bir hafta kendisiyle konusmamistir.

    - comic sans ms selda uskan ona bakana kadar courier ile ayni gorunuyordu.

    - selda uskan'in hakaretlerinden canli kurtulan olmamistir. merhametli gunundeyse hakaretlerine kucultme eki ekler.

    - selda uskan'in kosesinde fotografi yoktur cunku henuz o kadar saglam lens yapilamamistir.

    - cigerciler selda uskan yasamalarina izin verdigi icin vardirlar.

  • okuduğumda kedinin kendi ayaklarıyla hastaneye gitmesinden çok olayın devamı ütopik gibi gelmişti. hatta mutlu sonu da dikkat çekmek için yazmışlardır falan diye düşündüm. vidyoda hepsine yer vermişler o kadar mutlu oldum ki izlerken. emeği geçen her bi insanı tek tek öpmek istedim. o kedi güzelinin de narkozlu halini yerim salak nasıl şaşkın şaşkın bakınıyor etrafa. durduk yere bana enerji veren haber oldu bu. canım insanlar, canım anne kedi.

  • 14 mart tarihinde n11 üzerinden aldığım bilgisayar bozuk ulaştı. iade talep ettim, süreç biraz yavaş işliyor diye düşünürken bir baktım n11'in aracı olarak beni müşterisi yaptığı atılım bilgisayar mağazası iade talebiyle geri gönderdiğim bilgisayar ve ödediğim 3500 lira ile kayıplara karışmıştı. n11 müşteri hizmetlerine saatler süren derdimi anlatma çabalarım ve şikayetvar.com'a yazdıklarım sonucu aldığım yanıt, firma artık n11 ile iş yapmadığından ve resmi olarak satış gerçekleştiğinden ötürü haklarımı hukuki yollarla bireysel olarak aramam gerektiği idi.
    e tabi bu noktada o sempatikli "paranız güvence altında" mottolarına lanet edip bir avukata gitmem gerekti. suç duyurusunda bulunuldu icra takibi çıkarıldı ancak adamların benden önce 20 icra takip dosyaları var, hakkımı alabilir miyim bilemiyorum, hala yeni bir bilgisayarım yok.
    sitedeki mağaza puanlama sisteminin de birşey ifade ettiğini düşünmüyorum zira bu mağazanın da puanı soru işareti yaşatmayacak skalada idi. çöpe giden param , avukat masrafları ve vaktimin yanında bir de alt üst olan sinirlerimle kaldım.
    sonuç olarak n11 aracılığı ile dolandırıldım. teşekkürler.

    edit1: bilgisayar bozuk ulaştıysa neden onay verdin diyen arkadaşlar olmuş. onay vermedim iade talep ettim. ancak firma talebimi bilgisayarı teknik servise gönderip hasarlı raporu almam gerektiği bahanesiyle reddetti. tabi geri gelmeyecek bir bilgisayarı beklerken otomatik onay süresi dolmuştu.

    edit2: n11 başlığı görmüş olsa gerek ki beni aradı, durumla ilgili bir çözüme ulaştınız mı diye sordu. yasal süreçte n11'in üzerine düşen bir karar çıkmadığı için yardımcı olamıyorlarmış. burdan çıkardığım sonuç atılım bilgisayar'a değil n11.com'a dava açsam işler daha farklı olurdu. ibretlik.

    edit3: yasal yollardan 6 aydır çözemediğim durum sosyal medyanın gücüyle 2 saat içerisinde çözüldü, inanılır gibi değil n11 iademi onayladı. uplayan arkadaşlara çok teşekkürler.
    geçtiğimiz 6 ay içerisinde fırlayan dolar sebebiyle aynı skalada bir bilgisayarı aynı ücrete muhtemelen alamayacağım. bir de avukat masrafları ve hırpalanan sinirlerim var, bu yüzden 50 liralık hediye çeki yüklemişler sağolsunlar.

    edit4: müşteri memnuniyeti sonunda sağlandı. zamanında almak istediğim bilgisayarın bir tık üst modelini yollamayı teklif ettiler. sözlük sağolsun.