ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
2019 otomotiv krizi
-
üstteki yazar realiteden o kadar uzak ki tam olarak neye yakın bir türlü anlayamadığım başlık,her argümanına bir cevap mutlaka var ama (bkz: burasi turkiye) burda at,avrat,silah emanet edilmez.toplu taşıma hiç de öyle avrupadaki gibi rahat bir ulaşım yöntemi değil.sana ütopyanda tatlı rüyalar
çok sayıda yazarın ısrarı üzerine gelen edit:şükela modu kullananlar için üstteki yazar: (bkz: #92175541)
fatih terim
-
8 sene once yapacagını yaptı. bala gote mucizevi sekilde kupaya katılınca guzel gazlamalar ile biz bitti demeden bitmezlerle bisey mi bekleniyordu acaba.
kendisi en cok maas alan turnuvadaki 3. antrenor. lowden del bosqueden fazla kazanıyor. akıl var mantık var. bu adam ne basardı ki boyle paralar kazanabiliyor. 40 tane ulkeden 24 takımın katılabilecegi sampiyonaya katılmak mı basarıdır yani. joachim low almanyaya dunya kupası kazandırdıgı halde daha dusuk maas alırken, vicente del bosque hem dunya hem avrupa kupalarını kaldırdıgı halde daha az alırken ben terimin bu aldıgı parayı hazmedemiyorum.
her seyin otesinde vatan millet sakarya edebiyatı yaparak savasa gidermiscesine milli gururdur sereftir akan sular durur gibisinden laflarla cebe 3,5 milyon euro indirmek guzel olmalı. turkiyenin ekonomisi belli, ortalama maaslar gelir belli. senin kalibren arnavutluk kadar, romanyanın yarısı polonyanın ucte biri seviyesinde. onların hocası 100bin 200bin 300bin euro alırken sen nasıl oluyorda 3,5 milyon euro alabiliyorsun. isvecin hocası bile 200bin alıyor lan. zaten 60 kusur yasına gelmissin paranın dibine vurdun vuracagın kadar, bu yastan sonra milli gorev icin bunu nasıl utanmadan alabiliyorsun gercekten merak ediyorum. helal olsun.
http://www.kicktv.com/euro-2016-coach-salaries/
gurbetçi akp'li kızın tarihi ayarı
-
skeç herhalde. gerizekalıyı yada beyinsizi canlandırmaya çalışıyor. çok başarılı bence.
fehmi mert günok
-
işte fenerbahçe'nin formasını giymesi gereken adam bu, volkan değil.
takımı deplasmanda 5 gol atmış; mert günok, "ülkemizde kadın cinayetleri bu kadar yüksekken sevinemiyoruz" diyor.
yunus karaca
-
çocuğun yarışmada birinci olması yaptığı esprilerden daha komik amk.
tanım: yetenek bilmem ne isimli yarışma programı dönem birincisiymiş.
biliyorum sana giden
-
biliyorum sana giden yollar kapali
ustelik sen de hic bir zaman sevmedin beni
ne kadar yakindan ve arada ucurum;
insanlar,evler,aramizda duvarlar gibi
uyandim uyandim, hep seni dusundum
yalniz seni, yanliz senin gozlerini
sen bayan nihayet, sen olumum kalimim
ben artik adam olmam bu derde duseli
simdilerde bir kopek gibi kosuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kisiyim aslinda, inan ki
animsamiyorum yari dolu bir bardaktan su ictigimi
ve icim goturmez kenarindan kesilmis ekmegi
kac kez sana uzaktan baktim 5.45 vapurunda;
hangi sarkiyi duysam, bizimcin soylenmis sanki
tek yanli ask kisiyi nasil aptallastiriyor
nasil unutmusum senin bir baskasini sevdigini
cocukca ve seni uzen girisimlerim oldu;
bagisla bir daha tekrarlanmaz hicbiri
raslasmamak icin elimden geleni yaparim
bu boyle pek de kolay degil gerci...
alisirim seni yalniz duslerde oksamaya;
bunun verdigi mutluluk da az degil ki
cikar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizligin bir adi olur, bir anlami olur belki
inan belli etmem, seni hic rahatsiz etmem,
son istegimi de soyleyebilirim simdi:
bir geceyarisi yaziyorum bu mektubu
yalvaririm onu okuma carsamba gunleri
cemal sureya
ford mondeo'nun 1 milyon tl olması
-
sizin ben ananızı avradınızı sayın malum partililer
levent akçay'ın olcay şahan'a verdiği ayar
-
ayar değildir. bir doktora yakışmayan cevaptır. doktorluk bu riske rağmen seçilmiş bir meslektir. aids'li hastadan aids kapma, hepatitli hastadan hepatit kapma gibi ağır riskleri de vardır.
burada arkalarından atıp tutan ergenleri saymazsak bir çoğumuz için tam da bu yüzden kutsaldır.
bu cevap ise tıp 1. sınıf öğrencisi cevabıdır.
çin'de, italya'da maske takmaktan yüzleri mosmor olan, ailelerini göremeyen hemşireler dahi böyle saçma bir cevap vermez canından endişe eden bir insana.
alman polisinin türk aileyi sınır dışı etmesi
-
hikaye şu:
almanya kendi vatandaşının evini 40 polisle basıp özel uçakla mahkemesiz veya vatandaşlıktan çıkartmadan sınırdışı etmiş. erdoğan'ı destekliyor diye
işin en acı tarafı
buna inanan gerizekalılar var.
beyefendiler asgari ücreti beğenmiyor
-
beyefendi kendine köle arıyor galiba.
1600 lira şu hayat şartlarında kime yetiriyor acaba?
eline gözüne dursun be. pişkin surat.
eline gözüne dursun be. eline gözüne.
mackolik.com'un yaran üye yorumları
-
real madrid- sevilla maçının 7-3 bitmesi üzerine.
ilk periyot bitti beyler.
eyüplü halit
-
asil adi halit keskiner. turkiye'nin en meshur dolandiricilarindan. hatta sulun osman'a atfedilen bircok uckagidin da aslen onun elinden ciktiigi iddia edilir. eminonu'ndeki saat kulesini satanin da yine eyuplu halit oldugu rivayettir. aslen giritli olup cok iyi rumca ve fransizca konusurmus. osmanli'da bile sabika kaydi bulunup cumhuriyetin ilk yillarinda da dolandiriciliga devam etmis. hakkinda cok eglenceli uckaat hikayeleri var. bu hikayelerden birine gore istanbul'un işgal altındaki son günlerinde, türk ordusunun şehre girmesine üç dört gün kala arkadaşı arap abdullah'la birlikte feridiye semtinde bir ev kiralayıp "karakol" açıyor!.. tam bir otorite boşluğu olduğu için kimse de bunu garipsemiyor. kendisi "komiser", abdullah da "bekçi" rolünde... eyüplü halit, arap abdullah'ı bölgede oturan paralı rumlar'a gönderip "karakola" çağırtıyor. ve kızgın komiser rolünde onları sıkıştırıyor:
"masum insanları ihbar edersin ha?.. göstericem gününü!.."
arka odayı da "nezarethane" dekorunda düzenlemişler...
adamları "nezarete" attırıp "bekçi" arap abdullah'ı yanlarına gönderiyor.
diyor ki orada abdullah:
- aslında bakma, komiser göründügü kadar hiddetli biri değildir, hani diyorum şöyle birkaç kuruş sıkıştırsan...
iki üç gün içinde zengin rumlar'ı bu numarayla soyup soğana çeviriyorlar. türk ordusu şehre girmeden bir gün önce bu "karakol" kendiliğinden kapanıyor!..
yine baska bir hikayeye gore de hapiste kaldigi yillarda yazdigi bi mektupla mussolini'yi bile dolandiriyor. 1935'te sultanahmet cezaevi'nde yatarken koğuşta kasa hırsızı bir italyanla tansiyor. bu adamla rumca anlaşıyorlar... halit'in aklına mussolini'ye mektup yazmak geliyor. ve adamın yardımıyla oturup yazıyor:
"sayın duçe" diyor, "ben sizi çok seven, fikirlerinizi çok takdir eden bir türküm. sizin savunduğunuz görüşleri türkiye'de savunduğum için istanbul'da hapis yatıyorum. yardıma muhtacım..." para istiyor duçe'den...
el altından postaya verdiği mektup gidiyor, 15 gün sonra roma'da mussolini'yi buluyor.. bir 10 gün kadar sonra da italyan başkonsolos elinde valizle vali bey'e geliyor. diyor ki:
"ben sultanahmat cezaevi'nde filan şahsı ziyaret edeceğim...
şaşırıyor polisler. çünkü o tarihte mussolini bizden antalya'yı istiyor. adamlarla turkiye'nin arasi acik. vali, "kimdir bu halit keskiner? araştırın" diye savcıya intikal ettiriyor durumu. bir bakıyorlar ki, bu meşhur sahtekar eyüplü halit!
"bu adam dolandırıcıdır, sayın duçe'yle ne ilgisi olabilir?" filan diyorlar ama konsolos dinlemiyor. "olsun" diyor, "ben göreceğim..."
sultanahmet'e gidiyorlar. savcı adamın yanında soruyor halit'e:
"oğlum senin mussolini'yle ne alakan var?"
halit boynunu eğiyor:
"efendim" diyor, "param yoktu, o yüzden bu yola başvurdum..."
konsolos yanında yüklüce bir para getirmiş. durum anlaşılınca teslim etmeden geri dönüyor tabii
eyuplu halit'in hapisten ciktiktan sonraki akibeti bilinmiyor. en azindan ben bilmiyorum