hesabın var mı? giriş yap

  • cekinme abim.. cekinme "özür dilerim" de.. biz eglenceli bir sey hazirladigimizi sanmistik ama oyle olmadi de.. farkinda olmadik ama sizi bir "hic" yerine koymusuz de.. sözlügü ciddiye almanizi size pahaliya ödettik; üzgünüm de.. kücültmez bu seni.. en azindan yazdigin son yazi kadar olmaz.. daha kötüsü de nazarimda olamaz. yok gitmez, etmez degil, gider abi. ben bu kadar gerizekali yerine konmadim, sen koydun beni. helal olsun.. simdi sen yine toplanip gerrain filan deli gibi gülüyorsundur biz boyle delirince ama durum bu.

    bir de belirteyim; saka baskadir, insanlari ciddiye almamak, gerizekali yerine koymak cok baskadir.

    sozlukteki duraganlik baska bir konudur, varolan gücünüzün arkasina aldiginiz yetki ile insanlarla eglenmek, cok baskadir.

    bunlar birbirlerinden farkli konular..

    "özür dilerim" de.. kurtarmaz ama keser atar pek cok seyi. en azindan bu kadar bir "sey" iz biz abi. on bin kisi degil, okuyan, eden, üzülen, sevinen.. binlerce insan.. duygular bunlar.. ayip abi, inan bana ayip.

    ama sunu da bilyiorum. boyle, yüzde yüz, binde bin "sacmalik" oldugu kesin olan bir konu dahi, bir süre sonra tersine dönecek "abi bir de olayin su yüzü var ama"cilar cikip sizin bu sakaniza destek olacaklardir, sözlük bu. hicbir düsünce, yüzde yüz salakca dahi olsa ancak bir süre bir tarafta kalabilir. onlara filan da aldanmayin diye bunlari yaziyorum; yaptiginiz ayip, hcibirinize yakistiramadim, bir tek kerizlenmeyi kendime yakistirdim. hakettim bunu ben, burasini gereginden fazla önemseyerek.. eni sonu senin bir "del" tusuna basar benim onlarca saat üzerinde durup yazdigim yazilar, entryler, onlar bunlar..

    bir yerde haklisin kesinlikle de.. aci geliyor o gercek bize.

  • londra'daki british museum'da, iki farklı renkte görülebilen, yaklaşık 1600 yıllık cam bir roma kadehi. lycurgus kupası adı verilen kadeh, ilk bakışta yeşim yeşili gibi görünüyor ve yunan mitolojisindeki tanrı ambrosia'nın kral likirgus'un yeraltı dünyasına sürüklenmesini betimliyor. ancak camın arkasından ışık gelince yeşil renk aniden kan kırmızısına dönüşüyor. bu renk değişimi yıllarca bilim insanlarını şaşırttı ama sonunda 1990'lı yıllarda araştırmacılar, romalı cam üreticilerinin bu benzersiz etkiyi yaratmak için nanomalzemeler kullandıklarını ortaya çıkardı.

    iki farklı metalin nanoparçacıkları camda asılı duruyor: bunların %66,5'i gümüş ve %31,2'altın. parçacıkların boyutları 50 nanometre, yani insan saçının kalınlığından yaklaşık 100 kat daha küçük. bu parçacıkların boyutları ve 12 yüzlü şekilleri, "dikroizm" denilen renk kaymasına neden oluyor. gümüş ve altın nanoparçacıklarının elektronları beyaz ışığın farklı dalga boylarına maruz kalınca titreşiyor. rezonans üreten elektronlar daha sonra bu ışığı aynı renk dalga boyunda yeniden yayıyor. gümüş ve altın kombinasyonunda bu renk dalga boyları yeşil ve kırmızı aralığında oluyor.

    bazı araştırmacılar bu metallerin cama tesadüfen karıştığını düşünüyor ama genel olarak kasıtlı bir şekilde kullanıldıkları kabul ediliyor. yani nanoteknolojiyi ilk geliştirenler 4. yüzyıldaki cam üreticileri olabilir.

    lycurgus kupası neden yeşilden kırmızıya dönüşüyor?
    1. yansıma: ışık gümüş nanoparçacıklarından yansıyınca yeşil görünürken altın nanoparçacıkları kahverengi görünüyor.
    2. aktarım: ışık bu nanoparçacıkları içeren bir ortamdan geçince gümüş nanoparçacıkları sarı, altın nanoparçacıkları ise mor görünüyor.
    3. dikroizm: kadehin camındaki gümüş ve altın, kadehin üzerine ışık yansıdığında yeşim yeşili ve içinden ışık geçtiğinde kan kırmızısı görünmesini sağlıyor.

  • savarona'nın atatürk'ün şahsi malı değil cumhurbaşkanlığı yatı olduğunu, yani atatürk'ün ölümünden sonra devletin mülkiyetinde kaldığını; "gemicikler"in ise birilerinin şahsi malı olduğunu bilmeyen zavallıları bir an için bile olsa mutlu eden kemalisttir.

  • cenaze için çevresindekileri haberdar etme amacında da olabilir, kendi halinde acısını da yaşıyor olabilir. anne/baba acısı yaşayan adamın nasıl davranması gerektiğini de yargılamayın isterseniz amk.

  • sana sonsuz teşekkürler uğur şahin. sen olmazsan 5 maskeyi bile dagitamayan bu becereksizler sürüsü yüzünden asla aşı olamayacaktik. sana da özlem tureci'ye de çok teşekkürler.

  • 90'lar diyenlere hatırlatalım; o yıllarda hiçbir et ve süt ürününün çakması yoktu. kaşar kaşardı, sucuk sucuktu...
    hileli ürünler ve hilekâr insanlarla mücadele vardı. şimdi kıyma diye alıyorsun sakatat artığı çıkıyor. 90'lar girsin size.
    90'lar kalitesindeki sucuk ve salamlar yine lüks. sahtesine razı olduk ama sahteleri de lüks!

    son 20 yılı içeren yıllardır. salam diye kauçuk çiğneyenleri hesaba katmazsak.

  • hayatım 2007 yılından beri sürekli inişte...

    2007 yılında 24 yaşındaydım, o yaşta sahip olunabilecek en prestijli işlerden birinde çalışıyordum,sevdiğim adamla evliydim ve ondan hamile idim...önce düşük yaptım bebeğimi kaybettim,sonra eşim için işimden istifa etmek zorunda kaldım,en sonunda da eşimin boşanma talebi ile karşılaştım...27 yaşına geldiğimde ne bebeğim ne işim ne eşim kalmıştı özetle...yılmadım,küllerimden doğmak için abd'de yeni bir hayata başlama kararı aldım,yok denecek kadar ingilizce bilgimle 9 ay dil okuluna gittim,döndüğümde halen toefl'dan gerekli puanı alacak ingilizcem yoktu,yılmadım türkiye'de çalışmaya devam ettim,gerekli skoru ve dolayısıyla gerekli kabulü aldım istediğim üniversite'den ama 27 nisan günü abd vize talebim,bu anlattıklarımın "mantıklı olmadığı" gerekçesi ile reddedildi.(vize yetkilisi kadının ince ince sorduğu sorulara verdiğim cevaplar neticesinde son 5 yılı özetlemek zorunda kalmıştım.)
    yine de iflah olmaz bir iyimser olarak, bardağın dolu tarafını görmek istiyorum: belki de gerçek anlamda "yeni ve güzel bir hayat" için,bir topun sert bir zemine ne kadar hızla çarparsa o kadar yükseğe çıkacağı mantığından hareketle, her şeyi kaybetmeye ihtiyacım vardır kim bilir...