ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
afganlara ateş açıp öldüren katil
-
ölen bizden olunca sesiniz hiç çıkmaz ama. kafası taşla ezilen gençlerimizin katillerini, tecavüze uğrayan çocuklarımızın faillerini polis konvoylarıyla koruyanlar ve bunların destekçilerine sesleniyorum.
gidicisiniz.
8 mart 2018 çaylak onay rezaleti
-
sözlük yönetiminin yazar alımları hususunda sabırla sırada bekleyen bütün çaylaklardan ivedi bir şekilde özür dilemesi gereken, o da olmadı açıklama yapılması gereken dumur edici bir rezalettir.
lafı fazla uzatmayacağım. daha dün yazarlığı onaylanmış birinin çaylakken girdiği entryleri görünce ne demek istediğim anlaşılacaktır. buyrunuz;
https://i.hizliresim.com/a18onr.jpg
https://i.hizliresim.com/bbzok0.jpg
ve bu arkadaşın yazarlığı onaylanıyor.
https://i.hizliresim.com/p6m70q.jpg
garip ama böyle onlarca haksız bir şekilde yazar alımı olurken tüm kurallara uyup senelerce sıra bekleyenler acaba neden bekliyor anlamış değilim.
ve yukarıdaki linkleri gördüğü halde sessiz kalıp susan, kılını dahi kıpırdatmayan yazar arkadaşlara da sesleniyorum.
unutmayın aga. daha dün burada hepimiz çaylaktık. o yüzden haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır düsturu asla unutulmasın. bu büyük bir rezalettir. koy kendini çaylağın yerine. asgfrssf kıjfırjsh sırfjsghsyr... falan diye entry giren yazar oluyor ama bilgi yüklü destan yazanlar senelerce bekliyor. blah blah...
susmayın!
boğaziçi üniversitesi
-
öyle insanlarla karşılaşıyorsunuz ki bu okulda... son dönemde okulda artan güvenlik önlemleri kapsamında, güney kampüste petekler olarak tabir edilen yerde gece birden sonra oturmak yasaklandı. olaya gelirsek; bir zaman burada sabaha karşı beş sularında alkol alıyorduk. güvenlik geldi, yasak olduğunu kampüsün başka yerlerinde devam edebileceğimizi ama şuan buradan kalkmamız gerektiğini söyledi. 5-10 dakika süren pazarlıklar sırasında bir arkadaş "burası boğaziçi, liberal bir üniversite burası" gibi(oldukça aptalca) bir söz söyledi. bunlardan boğaziçi'nde çok duyar, bulursunuz da şu cevabı verecek güvenliği kaç okulda bulursunuz bilmiyorum: "ben de liberalizmden tarafım ama siyasi liberalizmden, ekonomik liberalizme karşıyım. o noktada adam smith'le ayrışıyoruz."
ilginçlik burada bitmedi. güvenliği, yarım saat daha oturmaya ikna ettik. yarım saat sonra güvenlik araçla geldiğinde hala oturuyorduk. içkilerimizi bitirdik ve bizi arabayla evlere bıraktılar.
şişman olduğu halde saygı bekleyen insan
-
rte'nin sesinden şöyle bir yorum alır muhtemelen:
bunlar şişman yav.* yav siz bunların nasıl yemek yediğini biliyor musunuz?* bakın şunu çok net söylüyorum. bun-nar be-nim tüyü bitmemiş yetimimin...* hakkını yiyorlar hakkığnı... lok-ma-sı-nı ağzındannn alıyorlaaar...* yav sen bu şişmanlara nasıl arka çıkarsın?... nassıığlll alkış tutarsın bana açıkla bi' ey cehapeğ?!... bunu da bitireceğiz... hiç kimsenin merakı olmasın... evde yoğurtla cips yiyorlarmış, geceleri çiğ köfte partisi veriyorlarmış, kola-soslu fıstık eşliğinde film izliyorlarmış... hepsinden haberimiz var yav. inlerine gireceğiz inlerineeğ!!!*
doğum kontrolüyle kısırlaştırdılar
-
tanrıyı oynamaya kalkışan rte nin serzenişidir. yalan söylediğinin açıklaması maalesef kendisidir. türk siyasi ve tarihine maalesef boktan harflerle kazımıştır kendisinin adını.
tüylü kurbağa
-
korku kurbağası ve tüylü kurbağa olarak da isimlendirilen bu kurbağa türünün diğer ismi ise wolverine kurbağasıdır. şu fotoğrafta da göreceğiniz üzere kurbağamızdaki kılların ve wolverinin saç ve favorilerinin ne kadar benzediği aşikardır. belki de wolverine bu arkadaştan esinlenmiştir.
neyse şakayı bir kenara bırakarak konuya başlayalım; genel olarak orta afrika'da yaşayan bu arkadaşın dişileri 8-11 cm iken erkekleri yaklaşık 10-13 cm civarındadır. asıl wolverine benzeme amacı ise bir tehlike anında ellerinden pençeler çıkarmasıdır. hemen aklınıza ne var kedilerde pençe çıkarıyor diyebilirsiniz.
fakat bu arkadaş bu pençeler parmak kemiklerini kırarak ortaya çıkarıyor. harvard üniversitesi karşılaştırmalı zooloji müzesi'ndeki david blackburn ve meslektaşları , korkunç davranışın bir savunma mekanizması olduğunu düşünüyor.
diğer bazı türlerin bazı bölgelerinde keratin veya kemik çıkıntıları bulunurken(bunun gibi) bu arkadaş wolverine özenerek ayak parmağının kemiklerini kasıtlı olarak kırarak, deriden çıkartıyor. bu işlemi bir kas sel bir bağlantı tarafından yapıldığı düşünülüyor. kemiği tutan kas kasılıyor ve kemiğin uç kısmında bulunan başka bir kemik yapısından ayrıldığını görüyoruz.**
bu çıkan yapı tam anlamıyla bir kedinin pençesi gibi görünebilir, ancak kırma ve kesme mekanizması çok farklı ve benzersizdir ayrıca pençelerdeki gibi koruyucu bir keratin yapıya sahip değildir. işin ilginç yanı kırılan yapının geriye çekilme mekanizması tam olarak bilinmemektedir.
kaynak
tüm evlilik sürecindeki en anlamsız gelenek
-
pastayı, yalandan kesip, birer kaşık birbirinin ağzına tepmek.
yok yok, daha beteri, çeyiz sermek. görgüsüzlük düpedüz.
justin bieber'a çiçek vermeye çalışan ergen
-
babası kolombiyalı uyuşturucu kartelleri tarafından rehin alınıp mucizevi bir şekilde sağ salim yurda dönse ve tam kavuşacakken babasının üstüne yıldırım düşüp ölse aynı tepkiyi göstermeyecek kızdır.
bright osayi samuel
-
trabzon’un sahibi ve sefiridir.
üç beş kişiyi tek başına indirmiştir. 30 bin kişiye racon kesmiştir. son kabadayıdır.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: ronaldinho bjk ile anlaşmış beyler beylerrr
entry: şimdi trt sporda altyazı geçti..bi daha beni rahatsız etmeyin demiş ronaldinho... bjklilerde tamam demiş. anlaşmışlar
karantina
-
sağlık işleriyle ilgili ilk yenilikler ıı. mahmut zamanında başlamıştır.
bunların başında karantina usulünün uygulanması gelir.
zamanın avrupa yöntemlerinin alınmasını savunan
ahmed resmî efendi, avrupa’dan döndükten sonra,
orada gördüğü karantina usulünün yararlarını anlatmaya kalkınca zamanın ileri gelenlerinden biri tarafından akılsızlıkla azarlanmıştı.*
islâm dünyasının öteki bölgelerinde de bu karantina sorunu 19. yüzyıl başlarında ulemâ arasında tartışılan bir konu olmuştu.
mehmet ali paşa’nın fransa’ya yolladığı
rifâ’a tahtavî’nin anlattığına göre bu sorun tunus’ta malikî mezhebinden olan zeytuna müderrisi
şeyh muhammed menaî ile oranın hanefî müftüsü
şeyh muhammed bayram arasında uzun tartışmalara yol açmış, bunlar konu üzerinde risâleler yazmışlardı.
hanefî müftüye göre karantina şeriat açısından yalnız câiz değil, üstelik vacipti.
malikî müderrislerine göre ise “karantina tanrı’nın kaza ve kaderinden kaçmaya kalkışmak” demek olduğundan dine aykırı idi
karantina uygulamasını gerektiren başlıca neden 1831 ve 1833 arasında hindistan’dan gelerek yakın doğu yoluyla avrupa’ya yayılan korkunç kolera salgını olmuştu.
1831’de istanbul’a gelen amerikalı doktor dekay anılarında bu kolera salgını üzerine yaptığı gözlemlerini yazar;
avrupa’da çok korkulan bu hastalığa yakalananları,
bazen bulunduklan evin kapı ve pencerelerini örerek ölmeye bıraktıkları halde, türkiye’de böyle yapılmadığını, sirke vesair maddelerle onları tedavi etmeye çalışmalarını daha insanca bir çaba olarak takdir eder.
bu vesileyle koleranın ne olduğu, hangi yollarla yayıldığı konusu üzerinde ilk kez olarak kanada’da quebec şehrinde toplanan uluslararası hekimler kongresinde bulunan dr. dekay,
koleraya yakalananlann kurtarabileceğini istanbul’daki gözlemlerine dayanarak ileri sürmüş ve bu gözlemler kolera üzerine tıp alanında yeni görüşlerin doğmasına yol açmıştır.
koleranın tıpça niteliği kesin olarak anlaşılıncaya kadar,
ülkeler arası gezilerde, karantinanın uygulanması için uluslararası anlaşmalar yapılmıştır.
koleranın avrupa’ya yayılmasında bir köprü durumunda olan osmanlı ülkelerinde karantinanın uygulanması gerektiği için, ıı. mahmut’un emriyle bu yolda
ilk adımlar atılmıştır.
ulemâ ve halk arasında karantinaya karşı beslenen olumsuz fikirleri yıkmak amacıyla kitaplar yazdırılmıştır.
1835’te ilk karantina müdürlüğü kuruldu;
dârü’l-etibba (hekimler dairesi) adıyla kurulan kuruma fransızca çevirmeni olarak atanan cezayirli hamdullah bin osman adlı zata, karantinanın haram olmadığına dair bir risâle yazdırıldı.
1836’da takvîm-i vakayi gazetesinde karantinanın faydaları üzerine yazılar çıktı. karantina uygulayan ülkelerden getirilen uzmanlann yardımı ile 1838’de
sağlık işleri meclisi (meclis-i umûr-ı sıhhi-ye) adı altında bir daire kuruldu.
ilk uluslararası sağlık kongresi diyebileceğimiz
bir toplantı sonunda türkçe ve fransızca olarak sağlık işleri nizâmnâmesi hazırlandı.
daha sonra 1866’da istanbul’da bir kez daha uluslararası sağlık işleri kongresi toplanmıştır.
türkiye'de çağdaşlaşma
edit;
aşağıdakiler de fuzuli isler naziri isimli yazardan:
karantina, siyasi amaçlarla da kullanıldı.
mesela 1829 edirne antlaşması'yla eflak ve boğdan'daki işgali kalıcı hale gelen rusya, karantina uygulamasını gerekçe göstererek bölgeye girmek isteyen yabancıları tuna nehri'nin girişinde 15 günlük bir karantinaya almıştır.
rusya'nın çok keyfi biçimde dilediğine uyguladığı bu karantinanın esas amacı hastalıklardan korunmak yerine bölgeyi dış etkiye kapatma amacına matuftu.
böylelikle osmanlı devleti ile olan bağlantısını 5 yıl kopardığı eflak ve boğdan'da çok ciddi reformlar yaptılar.
mesela 1834 yılında ilk romen anayasa'sını hazırladılar. olağanüstü yetkilerle donatılmış rus generalinin memleketindeki valilik görevini rahatlıkla yapmasına alan açmışlar karantina ile.
karantina gerekçesi de veba imiş tabii.
hayvan gibi hesaplamadan sonra x=x+1 bulmak
-
mekandaki kişi sayısını -7 bulmanın yanında telafi edilebilecek bir hata.
lost
-
bayağı bayağı iyi bir bölümle devam eden dizi.
--- spoiler s06e13 ---
sanırım "the candidate"in kim olduğu konusunda kimsenin kafasında bir soru işareti kalmamıştır bu bölüm itibariyle. tabi yine de lost'un ters köşe yapma potansiyelini de akılda bulundurup çok emin olmamakta fayda var.
yalnız eminim, sun ve jin'in kavuşma sahnesinde herkesin yüreği ağzına gelmiştir. birbirlerine sarılmak için manyetik zımbırtıların arasından geçerlerken, "cozzztttt" efekti eşliğinde kızaracaklarını düşünmeyen var mı aranızda?
--- spoiler s06e13 ---