hesabın var mı? giriş yap

  • "kur’an’ın tercümesine kur’an denilemeyeceği ve tercümesinin kur’an hükmünde olmadığı konusunda islâm alimleri görüş birliği içindedir."

    ilk defa islam alimlerinin bir konuda görüş birliği içinde olduğunu duyuyorum.

  • merhaba, ben danla bilic.

    youtube’u sadece 1 yıldır kullanan youtuber'ım. burada hakkımda çok fazla şey yazıldı, sevenler, sövenler, sövenlere sövenler, sevenlere sövenler oldu. şimdi buradayım, canlı olarak sorularınızı cevaplamaya çalışacağım. bence tanısanız seversiniz. :)

    kanıt

    edit: soru-cevap bitti. herkese çok teşekkürler.

    sorulara verdiğimiz cevaplara buradan ulaşabilirsiniz: (bkz: ben danla bilic sorularınızı bekliyorum/@danla bilic)

    not: soru cevap etkinliğini mobil ve web tarayıcınızdan takip edebilirsiniz.

  • hala islam ülkesi olduğunu düşünen garip ve boş bir topluluk var burda. kafanıza cidden yazık oğlum bu kadar boş yaşanır mı lan

  • ben 24 yaşındayım ve 44 yaşında bir dul bayanla evlendim. kendisinin de 25 yaşında bir kızı var. babam ise bu kız ile evlendi. böylelikle babam, karımın kızı ile evlendiği için damadım olmuş oldu. bunun üzerine kızım da babamla evlendiği için üvey annem olmuş oldu. hanımımın ve benim geçen sene bir oğlumuz oldu. oğlum hanımımın kızının erkek kardeşi oldu, aynı zamanda babamın da eniştesi. bir de üvey annemin erkek kardeşi olduğu için dayı oldu. anlıyacağınız benim oğlum benim dayım oldu. babamın eşi sene sonunda dünyaya bir erkek çocuğu getirdi. o babamın oğlu olduğu için benim de erkek kardeşim, ve de kızımın oğlu olduğu için de torunum. yani ben torunumun erkek kardeşiyim. ayrıca bir annenin evladının babası eşi olduguna göre ben de eşimin kızının babasıyım ve kızımın erkek çocuğunun erkek kardeşiyim. kısacası kendimin büyükbabasıyım..

  • eskiden çalıştığım şirkette power point sunularını bana hazırlatan pazarlama direktörüm bilgisayardan pek anlamazdı. bir gün yine rica etmedi! şunu hazırla 3 gün sonra sunum yapacağım dedi, bende yeni yetme pazarlama asistanı olarak her şeye tavuk gibi koştururken canıma tak etti bu başarıyı etik dışı sahiplenme olayı.

    sunumu hazırladım, görevimi ifa ettim, benimdir diye söylemiyorum yine konuşturdum power point'i ama bir süprizim vardı bizim müdüre. windows 98 tabanlı bir bilgisayardı sunum yapılan. masa üstününün, dosyalar varken ekran kopyasını aldım ve masa üstü arka planı olarak ayarladım. masa üstündeki bütün öğeleri gizledim. yani ekran görüntüsünde olan dosyalar benim masa üstü arka planı olarak kaydettiğim resimden ibaretti. üzerine tıklayınca resim olduğu için hiç bir reaksiyon alınmadığından sayın müdürüm 10 dakika bu dosyalar neden çalışmıyoru çözmeye çalıştı. bilgisayarı defalarca açtı kapattı sonunda pes etti, beni yanına çağırdı ve beni lanse etmek zorunda kaldı. sunumu hazırlayanın ben olduğumu ama bilgisayarın azizliğine uğradığını anlatmaya çalıştı. olayı bilen ben, hemen ms command'dan dosyayı çağırıp sunumu başlatarak, yaptığı ibneliğe, yaptığım ibnelik ile son verdim.

    tabi o şirkette ömrüm fazla olmadı, herkes benim bir sivri olduğumu anladı. aslında kariyer taşlarım bundan sonra yerine oturmaya başlamıştır. başarısızlığı kimse sahiplenmek istemez ama başarıyı herkes sahiplenmek ister. başarıda ki emeği gözden kaçırırsan, astlarının emeğini hiçe sayarsan, bir gün takke düşer aga.

  • "bir kisi bir yere bakiyorsa orada ilgilendigi bir sey vardir. bir kisi bir seye ozellikle bakmiyorsa orada ilgilendigi bir sey kesinlikle vardir."

    tarzinda bir cumlesi vardir freud amcamizin. cok severim. guvenirim ve kendimde test yapip onaylamisligim da vardir...

    simdi hal boyle olunca digerleri de boyledir diyebiliyorum kendimce. kendi kendime. su an olmasa da benim de vaktiyle platonik takildigim birisi vardi.

    karsilasiriz: kafasini one egip yere bakar.
    yan yana yurumek zorunda kaliriz: tam aksi istikamete bakar.
    ayni ortamda bulunuruz: telefonuyla ilgilenir.

    falan filan. n.s.a. bu kiz beni siklemiyor, belli. boyle dusunuruz. ama isin icine freud girince "hatun bana hasta. acilsa da kurtulsa garibim" falan diye dusunup sanki ben ona degil de o bana platonikmis triplerine giriyorum. ortada yanlis bir sey var ama cozemedim.

  • hobimdir. 1.geleneksel ilişkinin bittiğini anlamama şenlikleri kapsamında, hislerim kuvvetli olsa da aklım inatla bastırır; salağa yatar. reddeder çünkü. o yüzden, muhakkak karşılıklı oturup "olmuyor; bitti" diye konuşmamız ve kapanışı yapmamız lazım. sonrası depresyon ve istiklal marşı.

  • evrenin kendi kendisini algılayış biçimlerinden sadece biri olan bilincinizin içinde var olduğu bedeni bağımsız bir "birey"den ziyade, sinemadaki bir izleyici koltuğu gibi düşünmeye başlarsınız. hayat senaryosu yıllar önceden yazılmış bir filmdir, spinoza'nın tanrısı ise sıkıcı bir senaristtir.

    her olayın, belirsiz sayıda karşılıklı etkileşimin örüntülerine bağlı olarak belirsiz sayıda koşulların tutarlı bir şekilde ortaya çıkışı olduğu bir kere kavrandığı an, dünya görüşü tamamen değişecektir. kainatın idrak edilişinde, irdelenişinde, hayat perspektifinde gerçekleştirilebilecek en önemli devrim, materyalist determinizmdir.

    suçlulara ve masumlara, hukuk sistemine, savaşlara, felaketlere, politik liderlere ve onların takipçilerine, o güne dek verilmiş tüm önemli kararlara dair önceden edinilmiş fikirler ve hissiyatlar kökten sarsılır. sevinçler ve kederler absürdleşir. pişmanlık, artık tamamen yabancısı olunacak bir kavramdır.

    algoritmalar her yerdedir. gezegenlerin yıldızların yörüngelerinde dönüşünde, bir kağıdın havada süzülüşünde, okyanus dalgalarının her bir köpüğünün kumlar ve çakıllar ile buluşarak yok oluşunda, bir annenin bir çocuğu dünyaya getirişinde, bir bilimadamının "robot" terimini kullanırken kendisinin de bir biyo-robot olduğunu gözardı edişinde, bir atom bombasının gökten düşüşünde, bir zanlının müebbet hapis istemiyle hakim karşısına çıkışında, ve benim bu sözcükleri bir araya getirişimde.

    daha dingin, daha duygusuz, daha sakin yaşarsınız. her kaos aslında düzenin ta kendisidir ve her şey nihayetinde, olmak zorunda olduğu gibi olacaktır.