hesabın var mı? giriş yap

  • ayhan akman layıgıyla yemesede ucundan hissettmi$tir.
    be$ikta$'ın gaziantep'te yenildigi bi mac sonrası ofkeli taraftar grubu havaalanı onunde ''en buyuk taraftar futbolcular sahtekar'', ''milyarlık e$$ekler'' türü tezahurat yaparken macın ilk 11ine alınmayan ayhan akman gonul rahatlıgıyla kapıdan cıkar..

    -taraftar1: lan olm hi$$ niye düzgün oynamıyonuz lan (bu abi alttan bi tekme atar)
    -taraftar2: olm siz ne bicim topcusunuz lan (bu yanagından makas alır gibi garip bi$i yapar)
    -ayhan: abi ben oynamadım ya macta, ya noluyo ya
    -taraftar3: lan niye idmanda calı$ıp kadroya girmiyon (bu abi alttan rocky yumrug u atar)

  • 1 yıldır kullandığım hayat kurtarıcısı. süpürgeyi en verimli haliyle kullanmak için bazı tavsiyeler vereceğim. zira robotun verimi bir kaç aylık kullanımdan sonra ciddi derecede düşüyor ve pek de hissedilmiyor. ben de robotu sağlam bir bakımdan geçirdikten sonra aradaki farkı görüp anladım meğerse alet can çekişiyormuş da haberimiz yokmuş. evde uzun tüylü kedi var, her gün çalıştırıyoruz. her gün de sağolsun bir hazne dolusu pislik çıkarıyor. gelelim tavsiyelerime. zira robotun verimi bakımıyla doğru orantılı.

    benim kullandığım robotun filtresini, fırçasını değiştirmeme rağmen her açılışta motoru devir almaya çalışırmış gibi sesler çıkarıyordu sanki tam güç çalışmıyor gibiydi. arkasında çektiği havayı tahliye ettiği bir çıkış var oradan da doğru dürüst hava çıkmıyordu. evdeki klasik süpürgeyle içindeki motor bölümünü iyice temizledim. bilenler bilir bilgisayar fanı temizlerken fan da şiddetli döner, öyle bir temizlik yaptım. motor bölümünü bir bez yardımıyla kapatıp sadece süpürgenin ucu kadar bir alan bırakıp temizliği oradan yaptım. muazzam bir vakum oldu tabi.

    robotu çalıştırdığımda sesi normale dönmüştü ve bingo arkasındaki hava çıkışından neredeyse bir fön makinesi kadar hava geliyordu. meğersem motoru da tıkanmış. süpürgenin performansı inanılmaz arttı. aylardır gırgır gibi evde takılıyormuş. ona rağmen yine de iyi temizlemiş.

    robotun temizliğinden şüpheniz varsa arkasındaki çektiği havayı tahliye ettiği çıkışı elinizle kontrol edin, şiddetli bir şekilde hava üflemesi lazım, hava üflemiyorsa tıkanmıştır.

    benim kullandığım model xiaomi mi robot vacuum-mop p her marka ve model için aynı durum geçerli olmayabilir.

    önemli edit: xsekox uyardı, hava girişinden verdiğim vakumun şiddetli motoru döndürünce motor devreye elektrik vererek aleti bozabilir, robotu temizleyin ama çok asılmayın derim.

    edit 2: çok fazla soru gelince tam olarak nerenin temizleneceğiyle ilgili görseli paylaşmak istedim

    görsel

    robotun içini açmadan bu bölümü herhangi bir nesne ile temizlemek mümkün değil. filtresi de olsa içini de temizleseniz dahi bir süre sonra bu kısım da tıkanıyor. ben çareyi başka bir süpürge ile çekmekte buldum. görselde görünen bölgeden temizliğini yapmanız gerekiyor.

  • eğer insanlar bir şey yapmadıysa, sürü psikolojisidir.

    kuşlar için sürü psikolojileri; adını hatırlayamadığım bir kitap da şöyle ifade ediyordu, ilk başlarda küçük gruplarla ilerlerken, arkadaki kuşun, öndekini körü körüne takip etmesi ile çılgın kitlelere sahip olunuyor. bir süre sonra bu nizami düzenleri bozuluyor. en öndeki de yanına gelenler ile liderlik yapamayacak konuma gelir. ve en sonunda en öndeki olanlar yanındakini gördüğü gibi amaçsız hareketlerde bulunur, öyle devam eder ki düz uçamazlar. ta ki karşılarına çok dallı bir ağaç çıkana kadar veya su kenarı bir yerde sürünün azalması ile kontrol altına alabiliyorlarmış.

    biz de aşağıdan, -aa kuşlar gök yüzünde dans ediyor diyoruz. aslında yukarda ne mücadeleler kopuyor amk.

    cahil grupları tanımlamak için güzeldir. sürü psikolojisi tabi okumuş insanlar gerizekalı aptallar diyememiş.

  • 6 yıl kargo firmasında çalışmış bir bilgisayar operatörü olarak genel nedenleri sıralayabilirim.

    1. sebep acente sisteminden kaynaklı düşük maaş

    acenteler elemanlarının maaşlarını normal şubelere göre düşük veriyor ve mesai saati ücretlerini vermediği için normal bir asgari ücretliye göre daha çok çalışıp daha az maaş alıyorlar. adil olmayan bu durum personelin işi umursamamasına neden oluyor. düşünün yoğun bir iş temposunda çalışıyorsunuz sizden daha az çalışan şubelere göre çok daha az kazanıyorsunuz. normal bir işe göre de az kazandığınız için işe gereken özen gösterilmiyor. son iş yerimde (acente ) asgari ücret 1800 tl iken 2000 tl maaş alıyordum günde 12 saat çalışıyordum. ( şube personeli 2500-2600 maaş + 500 tl yemek kartı alıyordu. ) öğlen paydosu kavramı 5-8 dk arası yemek yeyip tekrar işinin başına dönmek ve yemek, yol yok. düşünün cumartesileri de 5'e kadar çalışıyorduk. yoğun dönem diye adlandırılan dönemlerde de saat 10'lara kadar çalışıp ekstra bir ücret yok. kim işine önem gösterir ? genel merkez bu durumu bildiği halde buna bir çözüm üretmiyor. halbuki genel merkez acentelerin hak edişinden bu maaşları ödese kim ne kadar çalışırsa ona göre alsa maaşını ve dağıtım ve kesim adetine göre bir prim sistemi oluştursa geri kalanı öyle verse acente sahibine hem personeli kendisine bağlar sorumluluk yükler hem de adil bir maaş aldığı için ve daha çok çalıştığı zaman ay sonunda bunun maaşına yansıyacağını bileceği için daha çok işine sahip çıkar. acente de çalışan bir personel sizi yumruklayıp dövmediği sürece yaptığınız şikayetler kendisine ulaşmaz bile emin olun. çünkü genel merkezi umursamıyor ki adam. genel merkez acente sahibine mail atar. acente sahibi aynı maaşta eleman bulamayacağı için adama söylemez bile. kargo şubelerindeki eleman yok mevzusu buradan çıkar.

    2. sebep genel merkezin köşede kıyıda eleman tutmaması.

    kargo işi genel olarak hizmet sektörünün içerisinde yer alır ve ana unsur insandır. şöyle düşünün tek giderleri araçların benzini, eleman maaşları ve dükkan kirasıdır. araba ve dükkan cansız varlıklardır bakımlarını yaptığınız sürece sizi yarı yolda bırakmaz ama insan her zaman sizi yarı yolda bırakabilir çünkü tahmin edilemez hareketleri vardır. kız arkadaşıyla kavga eder morali bozulur işe gelmez. ailesinden birisi hastalanır işe gelmez, canı sıkılır işe gelmez. ve her şubenin personeli gelen kargoyu dağıtacak kadardır fazlası değil. ve kargoyu dağıtmak için interland olarak adlandırılan deyimi yerindeyse kargo dağıttığı mahalleyi bilmesi çok önemlidir. alanı bilen bir personel günde 110-120 kargo dağıtabiliyorsa bilmeyen bir personel en fazla 70 tane dağıtır bu da 50 adet kargo kalır demek 50 adet kargo 50 adet durumdan memnun olmayan müşteri demektir. 50 tanesinin içinde 30 tanesi önemsemez ama o 20 tanesi gelir buraya yazar, internete yazar, her yere yazar. anlayacağınız kısaca özeti genel merkez köşede 20 tane hadi boşver 20 yi 10 tane personel tutsa olaylar çok farklı gelişebilir. mesela örneklendirelim. istanbul şişli mecidiyeköy şubesinin kuryesi kaynı hastalandığı için 1 gün işe gelmedi ya da bilgisayar operatörü gelmedi. oraya personel sevkedip o bölgeyi rahatlatabilir ve kargoların dağılmasına yardımcı olabilir. yollamadığı zaman önceki gün dağıtılması gereken 120 kargo dağılmazsa bir sonraki gün gelecek olan 120 kargoyla birlikte o gün o bölgeye 240 kargo olur. ( bu durum, o bölgenin elemanının sadece 1 gün işe gelmediğini varsayıyoruz. 3-4 gün değil ) bu 240 kargoyu önceki gün gelmeyen personel dağıtamaz bu sefer 2. gün kargonuz eve gelmez ee sonraki güne kalan kargolar sonraki gün ile birlikte yine yetişmez vs 4. gün kargonuz eve yine gelmeyecek. bu kısır döngü de sizin kargonuzun evinize gelmemesine ve kargolar çok kötü muhabbetine yol açar. kargoların telefonu açmaması buradan kaynaklanır aslında . kurye işe gelmez bilgisayar operatörü dağıtıma çıkar. şubede ki telefonu açacak kişi şubede olmazsa o telefona bakılmaz ayrıca kargo adreslerini tam bilmediği için hepsi de dağılmaz bu sefer sürekli herkes arar etki tepki meselesi. kısaca her bölge müdürlüğü köşede en az 20 personel bulundurması şarttır kötü günler için. bu konuyu daha fazla detaylandırabilirdim ama siz anlatmak istediğimi anladınız.

    3. sebep düşük kargo fiyatları

    düşük kargo fiyatı derken sizin yolladığınız kargoların fiyatları hayli yüksek emin olun. aynı şehrin içinde yollayacağınız bir dosya bile ek hizmetler kaldırılmazsa 20 tl yi rahat görebilir. ama n11-hepsiburada-trendyol - vs gibi çok aşırı çıkış olan firmaların fiyatları aşırı düşük olduğu için ( dosya başına 3.5- 4 tl den bahsediyorum) acenteler bu firmalardan düzgün bir ücret kazanamadığı için hem sisteme girecek olan kargo sayısı fazla oluyor hemde dağıtılacak kargo sayısı artıyor peki siz bundan gerçekten düzgün bir kâr elde edemiyorsanız ne yapamazsınız ? eleman alamazsınız. işiniz artar ama eleman sayısı aynı kalır. normalde 60 kargo dağıtan adam 120 kargo dağıtmak zorunda kalırsa o adam zaten onu dağıtamaz kendini parçalasa da dağıtamaz. adam hem çok çalışıp hem de üzerine şikayet yediği zaman o adamı işe bağlayacak unsur da kalmaz. morali bozulur zaten dağılmıyor herkes şikayet ediyor deyip umursamazsa durum daha kötüye gidebilir. keşke kargoda öncelik sırası olsa adam ufak basket topunun sığacağı bir koliyi istanbul'dan güneydoğuya, doğu karadeniz'e 70 -80 liraya yollarken firmalar bunu 6-7 tl ye yolluyor. bence 70 lira veren adamın kargosu kalacağına 6-7 tl ye giden kargolar devir kalmalı. aslında bu kargo dağıtım olayını ayırabilirler. acayip bir adaletsizlik mevcut.

    4. sebep eksik adresler

    evet hep kargo şirketine ayar verdik ama siz de ya da biz müşteriler de adres vermeyi bilmiyoruz. çoğu kişinin apartmanındaki dairelerde kapı numarası yazmıyor. kurye geldi diyelim apartmana daire 3 yazıyor adam bodrumda daire var mı yok mu sağdaki daire mi doğru soldaki daire mi doğru bilmiyor. eksik adreslerden bahsetmiyorum bile. burada yanlış anlaşılmak istemiyorum aramadan giden kuryeler de mevcut yalan yok. bizde de vardı öyle salaklar ama bu konuyu 1. maddede işlemiştim zaten.( işe gereken özen olmaması. )

    5. sebep düzgün paket yapılmaması.

    herkesin bahsettiği şu meşhur ''kargom kırıldı'' konusu. bu bölümde çok laf yiyeceğim muhtemelen. kargolar atılıyor muhabbeti saçmadır kargolar illa bir yerden bir yere taşınırken fırlatılır. bunu herkes gördüğü halde cam yollamaya çalışanlar, düzgünce paket yapmayanlar olması komik. arkadaş işleyişi anlatayım önce size. kargolar sabah gelir dağıtıma çıkar öğlen 4-5 ten sonra alımlar başlar yani şubenin gerçekten para kazandığı zaman. şimdi kargolar 4 -5 gibi toplanır 17.30 - 18.00 civarı şubeye gelir. kargo kesim zamanı 1 saat. tüm kargoyu o bir saatte sisteme işlemen lazım .gün içinde kestiğin kargolar da şubede bekliyor diyelim. 1000 adet kargo şubenin içinde kesimi 7 de bitirdin. o kargoların en geç 20-25 dk da araca yüklenmesi lazım. (ki aktarma merkezine gidip gidecekleri şehirlere göre ayrılıp kamyonlara yüklenip yola çıkması doğru şehirdeki aktarma merkezine varıp tekrar şubelere göre ayrılıp şube araçlarına yüklenip sabah 7,30 da gerekli şubesinde olabilsinler) . 3 tane bilemedin 4 tane kurye var 2 tane şoför var diyelim. bu kargoların araca taşınması için herkes git gel yapsa saatler sürer ki aracın içini dizmesi gereken eleman var araçta barkod yapıştıran eleman var arkada teslimatlarını sisteme işleyen kurye var. yani o personelin o kargoları araca yüklemesi için en hızlı yöntem fırlatması. (burada ayakla vurmaktan kırılırcasına fırlatmaktan bahsetmiyorum.) bu olmazsa olmazıdır işin. eğer gerçekten kırılacağına inandığınız bir ürün yolluyorsanız evde paketini yaptıktan sonra kesinlikle yere fırlatın kırılmıyorsa kargoya verin. ben her müşteriyi uyarır kırılacak ürünü almazdım. zorla vermeye çalışır, kavga çıkartırdı yine de almazdım. '' abla kırılır bu verme '' dedikçe ''ya bişey olmaz'' diye diretmeleri büyük kavgalara sebep olmuştur.

    mesajımı bitirmeden kargo yollayacak kişiler için şuraya bir kaç tavsiye bırakayım.

    ilk olarak adresi doğru ve ayrıntılı verin.

    örnek:

    mahalle:
    cadde/sokak :
    kapı no ve daire no :
    il/ ilçe:
    telefon numarası: (gerekirse 2 adet yazın telefonunuz çekmez şarjı biter.)
    ziliniz çalışmıyorsa kesinlikle belirtin.

    ayrıca kargoların yanlış adreslere gitmemesi için bir diğer uyarımı yapayım. kargolarınızı öğlen 3'ten önce kargoya bırakın. yoğunluk başladıktan sonra hızlanmak zorundadır bilgisayar operatörü. hız demek yanlışlık demektir. adam
    ereğli'yi görüp zonguldak yerine konya'ya yollar. ne kadar rahat olursa sisteme işleyen kişi sizinle o kadar ilgilenir. akşam gittiğinizde zaten işi başından aşkın oluyor. sizinle ilgilenemez ve durumdan rahatsız olup sizi hemen yollamak için sallamasyon adres sisteme işleyebilir. ayrıca kargolarınızın üzerine kesinlikle alıcı ve gönderici bilgilerini yazınız. kayıp olan kargolar genellikle üzerinden barkod düştüğü için aktarma merkezinde kalır. düşünün bir kutu var üzerinde hiç bir şey yazmıyor. kargoların aktarmaya gittiği araçlar da binlerce kargo olabiliyor. son dakika kesildiği ve acele yapıldığı için barkodlar üzerine tam yapışmayabiliyor. barkod üzerinden düştüğü an kargonuz kayboldu demektir. kırılacak ürünleri kesinlikle kargo personeline güvenmeyip kendiniz paket yapın. tekme atılsa dahi kırılmayacak şekilde paketleyin. o paket 50 kişinin eline değiyor. birisi tekme atmazsa illa birisinin canı sıkkındır tekmeler. unutmayın tek kişinin eline değmiyor.

  • şekerin iyisi de zararlı, kötüsü de zararlı olabilir. lakin bir firmanın pancar şekeri üzerinden reklam yapıp, premium olmayan ürünlerine glikoz şurubu katması, "ama glikoz şurubu var" diyince de "e pancar da zararlı ehühehe" demesi nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça. biz çıkıp da hede marka gofret glikoz şurubu kullanıyormuş diyor muyuz? kullandığını biliyoruz, o da kullanmıyorum demiyor, pancar şekeri kullanıyorum gibi bir iddiada bulunup müşteri çekmiyor.

    adam mı seviyorsunuz siz?

    linki de tekrardan vereyim: http://i.imgur.com/okxufy7.jpg

    edit: bak güzel kardeşim. pek anlamıyorsun, tekrar anlatayım. sen "pancar şekeri kullanıyorum" diye firmanın reklamını yapıyorsan, senin ürünlerine glikoz şurubu koyma lüksün yoktur. damlasını bile koyamazsın, koymamalısın. tamamını pancar şekeriyle yapar, gerekiyorsa da pahalıya satarsın, isteyen alır, isteyen almaz. "niye pahalı" diyene de "çünkü tamamen şeker kullandım" der kapağı verirsin.

    tek bir ürününde bile glikoz şurubu kullanıp ucuza mal etmek derdindeysen o zaman da çıkıp firmanın reklamını "pancar şekeri kullanıyorum" diye yapamazsın, yapmamalısın. istiyorsan firmanın değil, sadece glikoz şurubu kullanmadığın o ürünün reklamını "pancar şekeri kullanıyoruz" diye yapabilirsin, bunda bir sakınca yok.

    ama sen "torku firması" pancar şekeri kullanıyor diye reklam yapar, sonra da ürünlerine glikoz şurubu katarsan bunun bahanesi yok. bunun adı ticarette sahtekarlık, yalancılık olarak geçer. pancar şekerinin de aynı derecede zararlı olması veya ağaç dikip orman yapman seni bu konuda haklı çıkarmaz, tüketiciyi yalan reklamla kandırma hakkı vermez. bu kadar basit.

    ürünlerini sevmiyor, bok atıyor falan da değilim. ben sadece kandırılmak, aptal yerine konulmak istemiyorum o kadar. televizyonda "pancar şekeri pancar şekeri" diye reklamını görüp de "oh lan helal torku'ya" diyip oğluma aldığım gofretinin üstünde "glikoz şurubu" yazısı görmek, adama ayakta sikilmiş hissi yaşatıyor çünkü.

    edit 2: torku "%100 pancar şekeri" diye reklamı torku banada için yapıyor denmiş aşağılarda. hayır canım kardeşim, "torku firması" için yapıyor. televizyon reklamı da var. şimdi arayıp bulma şansım yok. lakin resmi internet sitesinde, bizzat yukarıda linkte fotoğrafını verdiğim gofretin de bulunduğu ürün gamının en üstünde kab-bak gibi yazıyor bu iddiaları.

    resmi site: http://www.torku.com.tr/urunler/liste/cikolata
    caps: http://i.imgur.com/og3n1sr.jpg
    caps: http://i.imgur.com/yfsbytx.jpg

    edit: ahaha yukarıda caps'i bulunan resmi sitedeki "gdo'suz ve yüzde 100 pancar şekerinin hammadde olarak kullanıldığı torku çikolata" ibaresi "pancar şekerinin hammadde olarak kullanıldığı torku çikolata" olarak değişmiş. ne kadar da güzel. pancar şekerinin yüzdesi de yok, "gdo'suz" ibaresi de. yani içine %99 glikoz şurubu, %1 pancar şekeri katsan bile doğru oluyor bu ifade. algı yönetimine gel. gdo kısmına hiç değimiyorum bile.