hesabın var mı? giriş yap

  • "iyi o zaman evlenince haber ver" gibi bir cevapla hayvanlığın sınırlarını zorlamak da mümkündür.

  • evet çok aşağılamış.
    kendisi ayıp etmiş.
    çok ağır laflar etmiş.

    '' tesettürsüz kadın perdesiz eve benzer'' veya ''etek giyen kızlar beni tahrik ediyor'' diyen öğretmenden daha aşağılıktır.

    bence acilen idam gelmeli ve tesettürlü 10-12 yaşındaki kız çocuklarına "ben bu konuda şu an itibariyle yorum yapmayayım. bütün kız çocuklarımız aynı durumda gözüküyor. bu fotoğrafı nasıl yorumlamalıyız. sizlerin yorumlarını göreyim." dediği için taksimde asmalıyız.

    ya bi yürüyün gidin işinize ya!
    işinizi gücünüz yok mu sizin.
    doların yükselişi, ekonomik kriz, saldır saçma yürüyen politikalar böyle mal mal haberlerle unutturulamaz.
    neymiş ismail küçükkaya örtülü insanları aşağılamış.
    aşağılık bir hareket görmek istiyorsanız ülkenin yönetilişine bakabilirsiniz.
    boş verin türbanı.
    din elden gitmiyor rahat olun!

  • ülkenin % 33'ü siyasal islâma,

    % 33'ü suriyelilere,

    % 33' ü turistlere tahsis edilmiş.

    kalanı biz dürüst vergi mükelleflerinin.

  • 1978 yılında ankara’da doğdu. klasik gitar eğitimine 12 yaşında başladı. 1996 yılında boğaziçi üniversitesi işletme bölümüne girdi. 1996-2001 yılları arasında boğaziçi üniversitesi folklor kulübü’nde ayhan akkaya ile flamenko ve klasik gitar eğitimini sürdürdü ve büfk gitar topluluğu'nun birçok konserinde yer aldı.

    2001 yılında istanbul teknik üniversitesi dr. erol üçer müzik ileri araştırmalar merkezi (miam) klasik gitar yüksek lisans programına kabul edildi. 2001-2006 yılları arasında burada soner egesel ve bekir küçükay ile çalışmalarını sürdürdü.

    5. lambesc klasik gitar festivali, 16. estergon klasik gitar festivali, 16. ve 17. iserlohn gitar festivali ve “1. westfalian guitar spring” gitar festivallerinde masterclasslara katıldı ve bu festivallerin kapanış konserlerinde yer aldı. roland dyens, ricardo moyano, elena papandreau, thomas müller pering, thomas kirchhoff, marco meloni, lily afshar ve jorge cardoso gibi birçok gitaristin masterclasslarına aktif olarak katıldı.

    4. hawaii uluslararası sanat ve beşeri bilimler konferansı’nda, 1. portekiz aveiro üniversitesi uluslararası performans çalışmaları konferansı’nda, 1. istanbul teknik üniversitesi müzik bilimi kulübü uluslararası öğrenci sempozyumu’nda, kanada york üniversitesi'nde ve memphis üniversitesi’nde “anadolu müziğinin klasik gitar repertuarı üzerindeki etkileri” ve “anadolu halk ezgilerinin klasik gitar ile yorumlanması” başlıklı ‘seminer-dinleti’yi verdi.

    2007 yılında erhan birol ile beraber klasik gitar ikilisi “duoist”i (http://www.duoist.com/), aysu sulu şanver ile birlikte klasik gitar – flüt ikilisi “istanbul flüt gitar ikilisi”ni (http://www.myspace.com/istanbulflutgitarikilisi), 2008 yılında aida boydağ ile duo aqua'yı (http://www.myspace.com/duoaqua) kurdu ve 9. uluslararası yıldız gitar günleri, 7. ve 8. uluslararası afyon klasik müzik festivali, memphis üniversitesi, istanbul cemal reşit rey konser salonu gibi yerlerde konserler verdi.

    2001 yılından beri boğaziçi gösteri sanatları topluluğu’nda (bgst http://www.bgst.org/) çalışmalarını sürdürmektedir. “kardeş türküler” ve “45’lik şarkılar” projelerinde bir dönem çalmıştır. 2007 yılında birgül serçe ile "temel müzik eğitimine giriş" (http://www.temelmuzikegitimi.com/) metodunu hazırlamıştır.

    2008 yılında "ayarlanabilir mikrotonal gitar"ı tasarlamıştır (http://www.myspace.com/adjmicrotonalguitar).

    tolgahan çoğulu halen itü miam’da doktora eğitimini sürdürmekte ve araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır.

    http://www.myspace.com/tolgahancogulu

  • yikan olay.

    sene 1995, bakirkoy,
    istasyon caddesinde kumpircinin ko$esi olmasi lazim, sinema ve ptt'nin oldugu ara, luks bir $arkuteri var. biz de ogrenciyiz bir evde, yari ac yari tok ya$ayip gidiyoruz. yaz okulu, yalnizim. bir gun para biriktirmi$im. oyun falan almami$im bir hafta on gun. sucuk alicam da sucuklu yumurta yapacam... hastasiyimdir. yumurtalar hazir evde, sigara almaya cikarken aldim 8-10 tane. yatirdim buzdolabinin kapagina. sucuklari beklerler.
    bu dukkana gidesim tuttu. belki biraz pahalidir ama kalitelidir. 3 lira pahali olsa ne olacak dedim. alt tarafi bir kucuk kangal sucuk. bu arada da kafamda hesap kitap yapiyorum. bir kangaldan 3 sucuklu yumurta cikarma egilimindeyim. kangali 33 derecelik acilarla nasil keserim acaba diye teknik cali$iyorum kafadan. 2 seferde mi yapsam diyorum o zaman sucugu bol olur ogunun, daha kiral olur ama 1 sefer az yersin.
    fakirlik i$te bunun gibi bir $ey olsa gerek dedim kafamdan. neyse;
    gittik dukkana, marka sucuklar var, kiral. ustlerine bakiyorum. biraz buyukcenelere param yetiyor, 2 de ekmek alicam taze. banip banip...
    $oyle ortalama bir taneyi alayim diye karar verdim. uzunca sure marka marka, buyukluk buyukluk baktim sucuklara ama... farkindayim mekan sahibi killaniyor. kiyafet de belli. itulu bir muhendis sap... matematik de co$sun, kari de sussun, cepte para yok, t cetvelim hic olmadi benim, olsa satacam oyun alacam. :(
    ogrencilik de boyle $ey arkada$lar... hep biliyoruz ya. neyse;
    neyse sucuga uzanacam tam. gozum pastirmaya ili$ti. ne de guzel olur be? he? ben sucuklara bakarken pastirma alanlar da olduydu. kafadan bir hesap yaptim gene, eldeki para ile ne kadar alinir, oran ve orantiya hakim bir insanim, bir pi$irimlik pastirma da alabiliyorum gibi geldi. karar veremedim. 2 pi$irimlik sucuk mu? 3 pi$irimlik sucuk mu? 1 pi$irimlik pastirma mi? bu arada 10 saniyede bir yutkunuyorum. karnim deli ac. eve ko$acam yapacam, yiyecem. neyse;
    ben tam son ve aslinda mantiksiz karar olan pastirmayi alacaktim, arkadan kalantor, ustten kel bir adam geldi. dukkan sahibi, "- oooo bilmemne bey, sizin ozel sipari$ hazir..." dedi. $oyle bir kucaga yakin, cuvalimsi kagida sarili bir "$ey" uzatti. kenarindan gordum, nereden baksan 2-3 kilo pastirma. sonra cikardi parayi verdi balyayla, benim nereden baksan 2 ayda yiyemeyecegim para...
    buruldum bir ko$ede. gozlerim pastimada, sucukta. alamadim. almak ezilmek miydi, kazanmak miydi? tarif edemedim. seri adimlarla kacarcasina ciktim.
    eve giderken eti burcak aldim. kotu gunlere dosttur diye... onu yedim de agladim.

    kemalettin tugcu gibi yazdim, farkindayim, ozur dilerim. agladigim da yok tabi ama, o sectigim sucugu var ya, $imdi gorsem hatirlamazsam adiyim. santimetrekareye du$en beyaz yag noktaciklarini sayacak kadar uzun sure baktiydim sucuklara.

    allah kimseyi aclikla islah etmesin.
    yalniz da birakmasin.
    sevdiceginden de ayirmasin.
    sigaraya ba$ladigim yilin yaziydi. dersler kotu gittiydi. neyse,
    .
    .
    .

  • ben hayatımda bu kadar karlı bir iş görmedim arkadaş. bak geçen 1 yaşındaki sabiye 18 lira verip bir hayvan kitabı aldım. 18 lira! kitabın özeti şu; google görsellerden 15 hayvan fotoğrafını almışlar, bir kalıp mukavvaya basmışlar, 15 sf. kitabı 18 liraya itekliyorlar. tek masraf matbaa ve mukavva masrafı. tutsun tutsun da 5 lira tutsun ki mümkün değil, net 13 lira kar. zira çocuk kitabı olduğu için bandrol falan da yok.

    arkadaş bu kitapları bu kadar pahalı yapan nedir? büyük oğlana 200 sf macera romanı alıyorum 7 lira, 1 yaşındaki bebeye 5 hayvan fotosu alıyorum 18 lira.

    demem o ki bu işe girin, inanılmaz para var. biz ebeveynler de gerizekalı olduğumuz için allah'tan gelen bir şeyle 5 karton sayfaya 25 lira verebilme kapasitesine sahibiz. sömürün bizi, azımıza sıçın.