hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye cumhuriyeti'nin polis devletine dönüştüğüne başka bir örnek. "biraz insancıl olun, bu millet ödüyor sizin maaşlarınızi" diyen bir kadına bağırmak, terbiyesiz diye hakaret etmek düpedüz umursamazliktir, görevini kötüye kullanmaktır. umarım insanların aklı başına çok geç olmadan gelir.

  • öncelikle çin gibi ülkeler okuma yazma öğretme konusunda sıkıntı çekiyorlar. illa kendi en eski alfaben olursa güzel olacak diye bir şey yok. japonya'nın alfabesi de zaman içinde değişmiştir. latin alfabesini değiştirip kendi alfabemizi yapmışız, yazıldığı gibi okunuyor mis gibi. önemsiz bir olay gibi geliyor ama altı ayda okuma yazma öğreniyorsun. okumada tutarsızlıklar yok denecek kadar az. ingilizce veya çince okuma öğrenen çocuklar bu seviyeyi 3 senede görüyor. o yüzden şu an kullandığımız alfabe dilimiz için mükemmel. kaldı ki dünyanın bilim ve iletişim dili olan ingilizceyi ikinci dil olarak öğrenirken de kolaylık sağlıyor. özetle alfabe bizim, yedirmeyin.

  • hayatta kalmak için bir orduya ihtiyaç olmadığının kanıtı olan bir devlet. bugünkü bolivya havzasında yer almıştır. 500-900 yılları arasında hüküm sürmüştür.

    güçlü yönleri: tarıma elverişli coğrafya, geliştirdikleri inşaat teknikleri, çiftçilikte uzman olmaları
    zayıf yönleri: yazmayı bilmiyor olmaları, tarım arazilrinin aşırı kullanımı, orduya sahip olmayışları
    şaşırtıcı gerçek: tiwanaku şehirleri o kadar büyüktü ki inkalar onları keşfettiğinde tanrılan tarafından yapıldığına inandırlar.

    peru'dan çıkan en tanınmış uygarlık, baskın kültürleriyle yaklaşık 1200'den 1532'deki ispanyol fethine kadar hüküm süren inkalardı. ancak inkalardan önce şili ve peru'ya tiwanaku kabileleri hakimdi. and dağları'nın üst kısımlarına yerleşmiş farklı etnik gruplardan oluşan bir toplum olan tiwanakular, bugün hala ayakta duran birçok olağanüstü anıt inşa etti. bunların en ünlüleri, önce tapınak sonra da gözlemevi olarak kullanılmış olan kalasasaya tapınağı ve akapana'nın basamaklı piramidi. bu etkileyici yapıların yanı sıra, tiwanaku'da bir yeraltı kanalizasyon sistemi ve taş döşenmiş sokaklar vardı. şehirlerini ise karelere bölünmüş bir ızgara sistmeinde planlamışlardı.

    dünyanın en eski şehirlerinden biri olduğuna inanılan ve tiwanaku olarak da bilinen başkentlerinde 10.000'den fazla insan yaşıyordu. bol yağış alan titicaca havzası, bereketli toprakları ve tiwanaku halkına sunduğu bol besin çeşitliliğiyle elverişli bir yaşam alanıydı. tiwanakular zamanla tarımda uzmanlaşmaya başladı. topraktan daha fazla verim almayı ve suyu etkili kullanmayı sağlayan "yükseltilmiş tarla" tarımını keşfettiler. bu yöntem, kendilerinden sonra da kullanılacak dahiyane bir buluştu. başkentinde 50.000'den fazla tarım alanı bulunan bu toplum güney amerika'ya yayılarak 8. yüzyılda gücünün zirvesine ulaştı. ne var ki 9. yüzyılda gizemli bir şekilde ortadan kayboldu. kimse tiwanaku'nun ortadan kaybolma nedenini tam olarak bilmiyor. genel kanıya göre, benzer bir kültür olan warilerle birlikte, ekinleri harap eden ve kitlesel açlığa neden olan dramatik bir iklim değişikliği sonucunda yok oldular yazıyı kullanmadıkları ve ispanyol fatihlerle hiçbir zaman savaşa girmedikleri için tiwanakular gerçek anlamda unutulmuş bir uygarlıktır.

  • aynı şekilde atalarımızın ağaçlarda uyudukları dönemde rüya görürken sık sık ağaçtan düşüp öldükleri ve doğal seleksiyon yoluyla günümüzde yanlızca kendini tutup ağaçtan düşmeyenlerin yaşadığı iddia edilmektedir. günümüz insanın rüyasında kendini koşarken gördüğü zaman, gerçekte de uyurken koşmaması bu şekilde açıklanmaktadır.
    (bkz: başkasının yalancısıyım)

  • sadece üniversite önlerinde değil de içinde de bekleyenleri vardır. hatta bazılarının üniversite içerisinde odaları bile vardır.