ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türklere sorulan salak sorular
-
yer: budapeşte
mekan: iş sonrası gidilen bar
sene: 1990
dramatis personae: cs, irlandalı adam, ingiliz adam
ingiliz: ne işiniz var kıbrıs'ta?
cs: sizin irlanda'da ne işiniz varsa bizim de o işimiz var (bkz: hedef saptirma)
irlandalı: hop hop, bazılarımız istiyor ingilizleri
ingiliz: bak, gördün mü? sizi isteyen var mı kıbrıs'ta?
cs: nüfusun yaklaşık %30'u türk orada
irlandalı: ya aslında bu ingilizler irlanda'da olmasa daha iyi
ingiliz: niye? ne zararımız var size?
cs birasına geri döner... görev tamamlanmıştır...
hababam sınıfı'ndaki saçmalıklar
-
ilk filmde bilgi yarışmasının sunucusu olan aysen gruda'nin, daha sonradan başka 3 kızla beraber sınıfa ogrenci olarak gelmesi.
apartmanda köpek besleme yasağı
-
desteklediğim yasak.
çekilecek çile değil köpek havlaması.
ankara'daki inanılmaz kavşak
-
(bkz: ankara'daki inanilmaz yavşak)
ilk alınan kaset
mircea lucescu
-
icip icip aranan eski sevgili!
debe editi:
(bkz: minik gülce için yardım kampanyası)
aritra'ya hatirlatma icin tesekkurler..
hayatın anlamsızlığının anlaşıldığı an
-
hayatın gerçek anlamda hayatı yaşamaktan çıkıp, sadece bir hayatta kalmak uğraşına evrilmeye başladığının anlaşıldığı andır. gerçekten çok anlamsız.
insanların yalnız kalmasının gerçek sebepleri
-
çok zeki olmaları.
not: şukuları bekliyorum tüm yalnızlardan :)
sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa'nın ingilizcesi
-
"too many chiefs, not enough indians."
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"nasıl mı bu kadar hızlı yazıyoruz ?
sizin hiç gta'da arabanız yandı mı ???"
papazı dövdürmeyecektik
-
sarkis çerkezoğlu'nun, metis'in siyahbeyaz serisinden çıkan "hatırlıyorum" adlı kitapta anlattığı enfes hikaye. yakın tarihin özeti bir nevi:
üç arkadaş var. bu üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. biri türk, biri kürt, diğeri de ermeni. ama ermeni olan aynı zamanda papaz. sıcak, bir süre sonra yolda susuyorlar. etrafta su yok. bağların olgun zamanı. "iki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın," diye bir bağa giriyorlar. bağın sahibi bir türk ama onu görememişler. "kaç paraysa veririz," diyerek yemeye başlamışlar. bu sırada bağın sahibi gelmiş. bakmış üç kişi üzümünü yiyor. fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş. birine bakmış, kıyafetinden ermeni ve papaz olduğu belli. diğerine bakmış, konuşmasından kürt olduğunu anlamış. üçüncüsü de türk.
dönmüş ermeni'ye, "bak bu adam türk, yesin malımı. benim kanımdandır. helali hoş olsun. bu da kürt'tür ama din kardeşimdir. sen niye yiyorsun benim üzümümü?" demiş. bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen türk ve kürt'ün hoşuna gitmiş. adam, papazı bir güzel dövmüş. kıpırdayacak hal bırakmamış, yere uzatmış. bağ sahibi biraz sonra kürt'e dönmüş. "müslüman'sın da niye sahipsiz bağa giriyorsun. bu adam benim kanımdan yediyse afiyet olsun, çünkü o türk'tür. kardeşimdir," diyerek bir güzel onu da dövmüş ve yere uzatmış. bu durum türk'ün hoşuna gitmiş. biraz sonra türk'e dönmüş ve "tamam anladık türk'sün, aynı kandanız, aynı dindeniz ama sahibi olmadan başkasının bağına girilir mi?" diyerek türk'e de vurmaya başlamış. türk yumrukla yere yuvarlanınca kürt'e dönmüş ve "biz," demiş "papazı dövdürmeyecektik".