hesabın var mı? giriş yap

  • türkçede fransızca sözcük yoktur. türkçede fransızca kökenli sözcükler vardır. tıpkı ingilizcede de fransızca kökenli sözcükler olması gibi. ballet kelimesi ne kadar ingilizceyse türkçedeki bale kelimesi de o kadar türkçedir.

    bir dilin bir kelimeyi alıp kendi dağarcığına katması başkadır, o dilde konuşan insanların yabancı bir kelime alıntılaması (bkz: o kadar strong bir presence'i var ki) başkadır.

    nitekim bu konunun yıllardır tartışılageldiği başlık fransızcadan türkçeye geçmiş kelimelerdir.

    fakat sözlük, daha doğrusu internet toplumu git gide böyle bir yer oluyor. karnını yarsan cim çıkmayacak adam gelip burada alfabe öğretmeye çalışıyor.

    matmazel nasıl yazılır
    stajyer nasıl yazılır
    tape ne demek

    okul kelimesine gelince;

    okul kelimesi tam olarak bunlardan biri değildir.

    fransızca école kelimesi türkçeye zaten ekol şeklinde girmiştir. listeye girecek bir kelime varsa o zaten ekoldür.

    okul kelimesinin serencamı ise (çok özet geçiyorum) dil devrimi yıllarında, doğu vilayetlerinden bir mebusun kendi yöresinde mektep yerine "okula" kelimesinin kullanıldığını iddia etmesiyle başlamıştır. aynı yöreden başka mebuslar "yok öyle bir şey" demişlerse de "okula" kelimesi hemen dağarcığa alınmıştır.

    1930'lu yıllardan kalma yayınlarda "siyasal bilgiler okulası", "güzel sanatlar okulası" tabirini görmek mümkündür.

    sonraları bu kelime okul diye dört harfe indirilerek fransızca école kelimesine benzetilmiştir.

    öte yandan, okula diye bir türeme olmuş olması imkansız mıdır? yani o mebus yalan mı söylüyordu? bence değil.

    eski türkçedeki tarmak kökünden günümüzdeki tarla (tarığlağ) kelimesi türediği gibi okumak fiilinden de okula (okuğlağ) (krş. yaylak -> yaylağ -> yayla) türemesi mümkündür.

    sadece okul kelimesi hakkında daha sayfalarca yazı yazılabilir ama dediğim gibi bu kadar içi boş, öğrenmeden öğretme meraklısı adamın ve onlar gibi davranan troll'ün olduğu yerde şu yukarıdakilere yazmaya ayırdığım zamana bile acıdım şimdi.

  • oniki yaşındaki oğlan ondört yaşındaki amcaoğluna soruyor:
    - abi ablam nişanlanıyor biliyorsun...
    - yaz sonu nikah varmış, bizim evde de konuşuyorlardı.
    - ben sana bir şey sormak istiyorum...
    - söyle...
    - bu nişan dedikleri ne? evde sordum, 'eh evlenecekler işte' diyorlar ama nişanlanınca ne oluyor, onu anlayabilmiş değilim.
    - hıııım... zor soru, bak ben sana bir örnekle anlatayım...
    - dinliyorum.
    - diyelim ki şubat'ta yarıyıl karnesini aldın, hepsini pekiyi getirdin. sana bir bisiklet alıyorlar ve 'haziran'da bütün dersleri pekiyi getir, sınıfı geç, bu bisiklet senin' diyorlar. işte şubat ile haziran arasındaki o süre var ya, bisiklet senin ama binemiyorsun; o süreye 'nişanlılık dönemi' deniyor.
    - haa şimdi anladım, bisikletin var, evde duruyor; sen ona bakıyorsun o sana bakıyor; ama binemiyorsun ta ki sınıfı geçene kadar. peki dokunmaya izin var mı?
    - vallahi onu ben de tam bilemiyorum; binmek kesinkes yasak da, galiba ziliyle oynayabiliyorsun!.

    ***

  • sünnet olan çocuğun eline asayı ver başına tacı, sırtına pelerini tak.. çükü sayesinde kral oldum sansın.. sonra bu çocuğun aklı niye çükünde.. eee, kral yaptın.. :)

  • "hanedanın erkek üyelerine ülkeye dönüş yasağı 1974'te kalkmasına rağmen türkiye'yi ilk kez annesinin ısrarıyla 1985'te ziyaret eden osmanoğlu, sonrasında her yıl düzenli olarak türkiye'ye geldiğini ancak yerleşmeyi hiç düşünmediğini ifade etmişti"

    ulan hale bak, atasının torunu bile atasının topraklarında yaşamak istemiyor, sonra biz gidelim deyince vatan haini oluyoruz.