hesabın var mı? giriş yap

  • olayda bir paradoks var dikkat çeken;

    1- dağ, bayır, orman vs kayarken kesinlikle kulaklık takılı olmamalı. hele de kulaklıktan müzik yayını kesinlikle verilmemeli. sağdan soldan ne geleceği belli olmaz.

    2- kulağında kulaklık olmasa o kızımızın cenazesi vardı bugün. ayıyı gördüğü/duyduğu anda eli ayağı kaskatı kesilecek, kuvvetle muhtemel düşecekti. arkadaki ayı da amerikan boz ayısı, insanı nasıl parçalardı belli değil.

    bu nedenle felaket şanslı bir kızdır. gel gelelim yukarıdaki paradoksun içinden çıkmak da zordur.

  • henüz 15 yaşındaki çağla tuğaltay, 5 haziran 2000 tarihinde fulya’daki evlerinde boğazı kesilerek öldürüldü. cesedi bulunduğunda iç çamaşırları çıkartılmıştı. adli tıp kurumu raporu sonuçlarına göre katili, çağla’ya tecavüz etmemişti ya da edememişti. evden çalınmış tek eşya yoktu. kapı girişi zorlanmamıştı. apartmana giren yabancı birini gören yok.. cinayet aleti bıçak evin mutfağından alınmış, parmak izi yok.. dosya kapatıldı. 2009 yılında ise istanbul emniyet müdürü hüseyin çapkın’ın talimatıyla özel bir ekip kuruldu. ancak görevlendirilen ekip de cinayeti aydınlatamadı.

    (bkz: hande çinkitaş)

    bu çocuklar evlerinde, en guvende olduklarını düşündükleri yerde öldürülüyor. hem de iğrenç bir şekilde. ceylin adında on yaşında bir kızın da katili komşusu çıkmış. dilerim bu iki kızın da katili yakalanır.

    edit: olay yeri uzmanı bir polis çağlanın ayakkabısının mutfakta bulundugunu ama parmak ızı alınmadıgını belirtmiş, olay yeri inceleme ekibinin de ihmali olduğunu eklemiş. bilgi için @merhabahocam’a teşekkürler

  • afganistan'da kara daşşaklı bir talibanın dördüncü karısı olmanın daha çekici olduğunu düşünen bir tipin zırlamasıdır.

  • feraye (yorgo'nun üstündekileri tek tek tanıtarak): pantalon... romadan! ayakkabılar... milanodan! gömlek... floransadan!
    ihsan: göbek... lahmacundan!

  • muhtemelen kısa süreli yayın hayatından sonra ekranlara veda edecektir. çünkü ne beyaz eski beyaz ne de toplum eski toplum ne de zaman aynı zaman malesef

  • şu ana kadar oynadığı şampiyonlar ligi ön elemelerinden sadece 1'ini kaybetmiş takım. (2009)

    1993-94

    galatasaray - cork city 2 - 1
    cork city - galatasaray 0 - 1

    manchester united - galatasaray 3 - 3
    galatasaray - manchester united 0 - 0

    uefa bu eşleşmeden sonra dev takımlar telef olmasın diye seri başı uygulamasını getirdi. (1994)

    1994-95

    avenir beggen - galatasaray 1 - 5
    galatasaray - avenir beggen 4 - 0

    1997-98

    sion - galatasaray 1 - 4
    galatasaray - sion 4 - 1

    1998-99

    galatasaray - grasshoppers 2 - 1
    grasshopers - galatasaray 2 - 3

    1999-00

    rapid wien - galatasaray 0 - 3
    galatasaray - rapid wien 1 - 0

    2000-01

    saint gallen - galatasaray 1 - 2
    galatasaray - saint gallen 2 - 2

    2001-02

    galatasaray - vllaznia 2 - 0
    vllaznia - galatasaray 1 - 4

    galatasaray - levski sofya 2 - 1
    levski sofya - galatasaray 1 - 1

    2003-04

    galatasaray - cska sofya 3 - 0
    cska sofya - galatasaray 0 - 3

    2006-07
    galatasaray - mlada boleslav 5 - 2
    mlada boleslav - galatasaray 1 - 1

    2008-09

    galatasaray - steaua bükreş 2 - 2
    steaua bükreş - galatasaray 1- 0

    galatasaray bu sezon 14. kez şampiyonlar ligi'nde. yalnızca 5 tanesi direkt katılım.

    (bkz: respect)

  • kiralık ev ilanıma koca koca renkli puntolarla "aracılar, komisyoncular, emlakçılar aramasın, kesinlikle cevap vermeyeceğim" yazmama rağmen bir haftada posta kutuma düşen 44 mesajın 23'ü bu yüzsüz, arsız, soyguncu, dolandırıcı, ahlaksız, lümpen, yavşak,... güruhtan gelmiş. isimler değişik ama tüm mesajlar tek şablondan çkmış gibi: "rapido bey, falanca muhitte emlak ofisiyiz, sizin eve haftasonu müşteri getireceğiz, sizden komisyon da almayacağız, iletişim no.su alabilir miyiz, saygılar" bir de şu modeller var "rapido bey, ofisimizi yeni kurduk, sadece portfoyümüzü artırmak için sizden komisyon almadan evinize müşteri bulmak isteriz. bir iletişim no.su alabilir miyiz?" ha bu arada bu kadar düzgün cümleler kurmuyorlar tabii ki, bu anlama gelecek birşeyler geveliyorlar.

    "ulan efendi! ben mülk sahibi, satıcı olarak internet kullanıcısıyım, kiracı adayı da müşteri olarak internet kullanıcısı, sen de aracı olarak internet kullanıcısısın. oturduğun yerden internet üzerinden müşteri ile satıcıyı buluşturup havadan para kazanacağını sanıyorsan babayı alırsın.

    not: emlakçı tayfasına çok acayip kılım. sizi gidi kan emiciler sizi

  • emekli veya asgari ücretli gidip güzel bir mekanda bir kahve içemez değil mi? bununla dalga geçmek ne kadar aşağılık bir durum.