hesabın var mı? giriş yap

  • yolu açık olamayacak ama belki de güzel olan bir insandır. yolunun açık olamayacak olma nedeni ilkokul bilgisi ve torna makinesiyle günümüz teknolojilerinde uçak motoru yapılmasının mümkün olmamasıdır. örneğin jet motorlarının soğutma sistemlerinde su veya yağ değil high tech alloys, teknik seramikler kullanılır. bu malzemeler tanzim çadırında satılmaz (bkz: tanzim çadırında ysz kalmaması sorunu). ayrıca uçak motorlarının şu anda yüksek teknoloji üzerine çalışan kurumlar tarafından üzerinde çalışılmakta olan sorunları vardır. uçak motoru teknolojileri hakkında binlerce akademik makale bulunabilir, bu ustanın o makaleleri anlayabilmesi gerekir. yüksek hızda pervane döndüren bir motor yapmış, buna lafım yok ama uçak motoru demek doğru değildir, bu ustayı uçak motoru yapmasına yürekten destek vermek safi salaklıktan ve bilgisizlikten kaynaklanır. ülkeye faydalı olacağına mühendisliği küçük düşürerek zararlı olur. pek çok man kafalıya "ya bu mühendisler napıyor sanki aq" dedirtebilir.
    edit: (bkz: #87375074)

  • normal bir ülke olsaydık şayet; bu tip adamların en geç, olayın yaşandığı günün akşamında kelepçe ile kodese tıkılmaları lazımdı...

    tanım; görevden alınması gereken memur.

    edit; ilgili memur açığa alınmış... görevden alınsın dediğim için mesaj kutumu dolduran at kafaları bu kaynağı bünyelerinde müsait bir yere yapıştırsınlar. olması gereken zaten buydu da benim şaşırdığım şey "böyle isabetli ve hızlı bir kararı nasıl aldılar?"

    (bkz: rabia naz vatan)

  • üniversitede -tamamen can sıkıntısı ve boş zaman fazlalığından- daha önceden geçtiğim bir dersin* sınavına girip uydurma bir isim yazmış, sınavdan da en yüksek notu almıştım. notlar açıklanınca deli gizem olmuştu. lan bir de üstüne ilan panosunun önündeki kalabalığa karışıp "kim lan bu zibidi, hepimizin toplamı kadar not almış" diye galeyancılık yapıp sempati toplamıştım.
    vay ebesine ne güzel günlermiş lan.

  • anneannem. evde herseyi kontrol altinda tutmak isteyen, cocuklari ve torunlari icin fazla kaygilanan turk anneanne modeli.

    mesela cay koyacaksinizdir, biseyler ariosunuz, o sirada anne anne de sizi gorebilecegi bir acida namaz kiliyor, ocaga gidiyorsunuz hemen bir "aalllaaahhuuuekber", kibriti elinize aliosunuz "eshhheeeeduenlaaa".. bu sekilde siz kararsiz bir tavsan gibi ordan oraya oyalanip bisey yapamazken anneanne namazin o kismini bitiriyor, selam verip hemen geliyor ve "dur yavrum ben tupu yeni degistirttiydim agzi tam yerlesmis mi bakayim" diyor herseryi hallediyor cayi koyuyor, bir de kek kurabiye cikartiyor.. namaza devam ediyor. siz de kumandayi alip tvyi aciyorsunuz, ingiltere-arjantin macini izlemeye koyuluosunuz..

  • kalan 1.5 milyon abonenin yarisi da uyeliklerini iptal ettirmek isterken hayatindan soguyan, isyan edip lanet eden bir kitledir. rabbim herkesi kurtarsin.

  • nasıl yalan çıktı? anlamadım.

    çocuğu tutup zorla "annem karne hediyesi olarak et aldı diyeceksin" falan mı dediler?

    farz edelim ki bu haber yalan.

    türkiye'de çocuklarına karne hediyesi alamayan, yeterince et yiyemeyen ailelerin olduğu da yalan mı?

    edit: evet, gerçekten muhabir çocuğa " ayazcığım bize şey der misin? annem karne hediyesi et aldı" diyerek kendi istediğini dedirtmiş.

    o değil de muhabir çocuğun adını nereden biliyor? garip garip işler.

    https://twitter.com/…?t=jb0vfniemi73mpir927wjg&s=19

    yine de ikinci söylediğimin arkasındayım.
    bu ülkede evine ayda yılda bir et giren, çocuğuna karne hediyesi alamayan aileler var. hiç zafer kazanmış gibi davranmayın aktroller.

  • evrim teorisinin tümüyle rastlantısallık demek olduğunu savunanların hakkında bir şey bilmeden konuştukları mekanizma. bu yüzdendir ki; geniş kitleler tarafından evrim saçmalık olarak nitelendiriliyor. elbette ki bunun birçok sebebi var. aşağıda toplumlarda evrim teorisinin niçin boş ve temelsiz argümanlarla yanlı bir biçimde lekelenmeye çalışıldığının nedenlerini ve birikimli seçilim (cumulative selection) mevzusunu bulacaksınız. kaynak olarak the origin of species ve the blind watchmaker kitaplarından yararlandığımı söylemeden geçmeyeyim.

    çoğumuz kuantum teorisini ya da göreliliği tam olarak anlamasak bile bu teorilere karşı çıkmıyoruz. ancak diğer taraftan evrim teorisine karşı çıkmaya meyilliyiz. burada richard dawkins de belirttiği gibi belki de darwincilikle ilgili olan temel sorun herkesin evrim teorisini anladığını düşünmesi. asla ve asla basit bir konu ve süreç olmayan evrim teorisi büyük yanlış anlamalar ve biaslar ile çok basit ve sığ şekilde değerlendirildiği için, örneğin son derece karmaşık olan kuantum fiziği hakkında hiçbir yorum yapamayan tipler, konu evrim olduğunda uzman kesilip temelsiz savlar ortaya koymakta.

    diğer yandan insan beyni, darwinciliği yanlış anlamaya kodlanmış gibidir. özellikle şans konusu kör şans olarak dalga geçer bir biçimde dile getirilir. zaten teoriye saldıran insanların çok büyük bir kısmı sürekli olarak teorinin "rastgele şanstan" ibaret olduğu şeklinde yanlış olan bir fikirle karşımıza çıkarlar. canlıların mükemmel derecede olan karmaşık yapısı ve iyi tasarımlı hali, şans ve rastgelelik kavramıyla taban tabana zıt göründüğü için teorinin safsata şeklinde değerlendirilmesini kolay olarak bulurlar. aslında darwin'in de açıkladığı gibi, teori özünde "kalıtsal çeşitlenmelerin olduğu rastgele olamayan bir üreme eğer değişimlerin birikmesi için yeterli zaman varsa, çok yönlü sonuçlara yol açar" şeklinde bir manaya gelmektedir. insan beyni yaşam uzunluğu gereği yıllar ve on yıllar sürecek bir zaman dilimini anlamaya meyillidir. fakat tam aksine evrim teorisi, tamamlanması on milyonlarca yıla dayanan yavaş birikimli süreçlerin teorisidir. neyin olası olup neyin olası olmadığına ilişkin sezgisel fikirlerimiz bu zaman dilimlerinde yetersiz kalır.

    evrim'i yanlış anlamadaki diğer bir sebep de, içinde bulunduğumuz dünyadaki yapıların bir mühendislik ve sanat harikası olduğu yönündeki fikrin beynimizde temellenmiş olmasıdır. yani zarif ve mükemmel tasarım fikrine tamamen alışkınız. bu da kesinlikle "mutlaka gerçeküstü bir şeylerin olması gerektiği gibi" bir yanlılığa neden olur. bu noktada, büyük bir paradigma değişimi ile darwin ve wallace büyük bir sıçramaya yol açtılar. burada olan şey tam olarak büyük bir düşleme ve düşünme becerisiydi.

    birikimli seçilime (cumulative selection) gelince, öncelikle rastgelelik ve mutasyon kısımlarından başlayalım. çakıllı bir kumsalda yürüdüğünüzde çakılların rastgele dağılmadığını fark ederiz. daha küçük çakıl taşları ve daha büyük çakıl taşları kumsal boyunca farklı kuşaklar oluşturacak şekilde dağılmışlardır. ilkel bir kabilenin bunu doğa üstü bir etkene bağlaması normal görülebilir. ancak diğer yandan daha makul bir şekilde dalgalar gibi fiziksel kuvvetlerin bu düzene neden olmuş olduğu öne sürülebilir. bu çok basit bir anti-rastgelelik örneğidir. ya da gökyüzündeki bulutların rüzgarların etkisiyle şekilden şekile girmesi örneği gibi. konu canlılar dünyası olduğunda sistem çok daha karmaşıktır. biraz önce bahsettiklerimiz tek basamaklı seçilimdir. canlılar dünyasındaki karmaşık moleküller mesela hemoglobin molekülü tek seferlik bir seçilimle oluşamayacak kadar karmaşıktır. hemoglobin molekülü 4 aminoasit zincirinden oluşur. her bir zincirin 146 amino asitten oluştuğunu ve canlılarda genellikle 20 çeşit aminoasit bulunduğunu düşünürsek, olası 146 halkalı zincir sayısı 20 üzeri 146 olup, bu ihtimal şok edici büyük bir ihtimaldir. diğer bir örnek de, yarasaların yönlerini ve avlarını belirlemek için kullandıkları muazzam güzellikteki ekolokasyon (kısaca ses ile yön ve hedef belirleme) sistemi, tek basamaklı bir seçilimle oluşamayacak kadar girifttir.

    birikimli seçilimde ise, varlıklar ürerler veya başka bazı yollarla bir eleme işleminin sonuçları onu takip eden eleme işlemine girer ve bu şekilde uzayarak birbirini takip eden birçok nesil boyunca seçilime uğrarlar. bir birikimli seçilimin son ürünü, bir sonraki neslin seçilimin ana kaynağıdır. yani darwinci evrim rastgele değildir. tam tersi şans darwinciliğin çok ufak bir bileşenidir (mutasyonlar). en önemli faktör birikimli seçilimdir. birikimli seçilim ise anti-rastgele bir kavramdır. gerçek hayatta genlerdeki küçük rastgele değişimler yani mutasyonlar, aslında birikimli seçilimin çok küçük bir kısmıdır. darwin'den alıntılarsak:

    "we cannot suppose that all the breeds were suddenly produced as perfect and as useful as we now see them; indeed, in several cases, we know that this has not been their history. the key is man's power of accumulative selection: nature gives successive variations; man adds them up in certain directions useful to him. in this sense he may be said to make for himself useful breeds."

    "the great power of this principle of selection is not hypothetical. it is certain that several of our eminent breeders have, even within a single lifetime, modified to a large extent some breeds of cattle and sheep. in order fully to realise what they have done, it is almost necessary to read several of the many treatises devoted to this subject, and to inspect the animals."

    kısaca meali: tüm ırkların birdenbire şimdi onları gördüğümüz kadar kusursuz olarak üretildiğini düşünemeyiz; gerçekten de bunun onların tarihi olmadığını biliyoruz. burada kilit nokta, insanın birikimli seçilim gücüdür: doğa ardışık varyasyonlar verir; insanlar ona yararlı olan yönleri üzerine ekler. bu anlamda kendisinin yararlı ırklar yapacağı söylenebilir. bu seçilim ilkesinin gücü, hipotetik değildir. bazı seçkin yetiştiricilerimizin ömürleri boyunca büyük ölçüde bazı sığır ve koyun ırklarını değişime uğrattığı açıktır. tam olarak ne yaptıklarını anlayabilmek için hayvanları incelemek gereklidir.

    kaynaklar: kör saatçi, richard dawkins-kuzey yayınları ve on the origin of species by charles darwin

  • teoman'ın 2000 yılında çıkardığı "onyedi" adlı şarkısında bahsi geçen kızların bugün 30 yaşında olması durumu.
    acı gerçek hatta acımasız gerçek.