ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sadece şeyma
-
cahilin özgüveni bilgede olsa dünya bambaşka bir yer olurdu.
senede sadece 14 gün izin saçmalığı
-
bana inanılmaz gelen durum, abi bi insan en azından 2 ayda bi istediği yere 1 hafta kaçabilmeli, tatil yapabilmeli ama türkiye'de işe giriyorsun ve 1 sene çalıştıktan sonra sadece 14 gün izin hakkın oluyor.
kendimi görünmez bi kelepçeyle özgürlüğü alınmış köle gibi hissediyorum. ne yani sevdiğim bir şehre gidip 1 hafta kalamaz mıyım şimdi ben? niye kimse itiraz etmiyor buna.
ıssız sokakta sabah 5.30'da ip atlayan kız görmek
-
insana kendini sorgulatır.bir süre sonra o ipi bırakıp size "i know what you did last ramazan" diye fısıldayacaktır.
simyacı
-
son derece akıcı anlatıma sahip kitap. yazar, okuyucunun ilgisini ilk sayfadan çekiyor ve hikaye soluksuz devam ediyor. lakin yazarın aşırı mesaj kaygısı zaman zaman rahatsız ediyor.
özellikle, önemli kararların arifesinde olanlar için okunması şiddetle tavsiye edilir. kitabı bitirdiğinizde huzur ve dinginlik kaplıyor içinizi. sanki ne arzu ederseniz başarabileceğinize, başaramazsanız bile dünyanın sonu olmayacağı düşüncesi yer ediyor beyninizde.
ilk kez amed'e gideceklere tavsiyeler
-
amed deyince hemen zıplamayın. kürtçüler de bilmez ya da işlerine gelmez, amed ismi bizans döneminden kalma bir isimdir. kürtçe falan da değildir. aynı şekilde diyarı bekir de şehir arap hakimiyetine geçtiği dönemden kalma ismidir. türkçe falan değildir.
ek bilgi: kürtçe diye yutturulan eski köy isimlerinin çoğu da zaten ermenice'dir.
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
iki çocuk plastik toplarıyla voleybol oynuyorlar. top gidip dikenli tele çarpıyor ve patlıyor haliyle.
çocuklar:
- anaaa! öldü lan top!
- olsun. ölenle ölünmez...
(bu ikinci çocuk büyüyünce türkiye'nin bob marley'i olabilir, inanıyorum)
yılbaşı gecesi cübbe ve sarıkla bara gitmek
-
bu videoda görülen tek şey, seküler ve laik insanların ne kadar medeni olduğudur. şu tiplere sabır göstermek, yarın gelin konuşalım demek falan bunlar ciddi medeniyet göstergesi.
bunun tam tersi olsa, mesela ben gidip camide ateizm tebliğinde bulunsam acaba böyle medeni bir karşılık görür müyüm? soru bu.
debe edit: öncelikle; ülkenin şu içler acısı halinde, insanın çok rafine bir alan olan ekşi sözlük'te dahi olsa kendisi ile aynı düşüncelere sahip insanların varlığını görmesi kadar umut veren bir durum yok. o sebeple tüm güzel insanlara teşekkür ederim.
sonra;
(bkz: minik eymen'e yardim ediyoruz kampanyasi)
fareye lazer yerine top koyma projesi
-
hatta bu fareyi bi de kablo ile bilgisayara baglamak var. boylece farenin kaybolmasi da engellenmis olur.
yardım hesabı açıldı milletimiz cömerttir
-
"yeter ama ya. s. git." denmesi gereken açıklama.
weltschmerz
-
bir olayı uzun uzadıya açıklamak, üzerine her konuşulduğunda bir belirsizlik içinde kalmak yerine ona bir kelime atfederek somutlaştırmaya çalışmak kimi zaman yaşantılanan deneyimi daha iyi anlamamıza vesile olabilir. weltschmerz'de bu hususa uygun bir kavram, bizi bir anlam kalabalığından kurtararak dünyada bulunmaktan duyulan acıyı tarif etmemize yarayan bir kelime. kelimeyi ilk kez ortaya atan alman yazar jean paul arzulanan dünya ile gerçeklik arasındaki uyumsuzluktan doğan acıyı tarif etmeye çalışsa da aslında bu hissin kökenlerinin yalnızca dünyanın acımasızlığına ilişkin olmadığı da söylenebilir. zira dünyada olmak yalnızca idealler ve gerçekler arasında uyuşmazlıklar yaşamak değil, nereden geldiğimizi, sonunda nereye gideceğimizi bilmediğimiz bir zaman ve mekânda istem dışı bulunan varlıklar olmaktır. benliğinin bilincine varan insan yaşamayı istekle seçip olumlayabilir. ancak yine de dünyada bulunmaktan duyulan hoşnutsuzluk duygusunu yaşar, sonsuz bilinçsizliği ve huzuru arzulamaktan geri kalmaz. belki de uyku sırf insana bu bilinçsiz diyarı hatırlatması için verilmiş bir hediyedir.
bu anlamda weltschmerz biraz kabz kavramanı anımsatır. çünkü basta ulaşmak, bir vecd halinden keyif alabilmek adına gereklidir. insan yaşamdan keyif aldığı kadar acı da duyar. dolayısı ile bilinçsizliğe özlem duyduğu vakitler olur. yaşam ile ölüm istemsizce sevinç ve üzüntüler yaratır. lakin yine de varlığın üzerinde doğa dışı yapay bir etki bırakmazlar. haliyle weltschmerz oldukça insanca bir duygu olarak bünyemizde yerini alır. ruhun dehlizlerinde yatan hakikati evreni deveran ettiren antik kuvvetleri çağrıştırır insana.
"dünya uzaklarda,
indirilmiş gibi derin bir mezara
ne kadar da çorak ve yapayalnız
bulunduğu yer şimdi!
derin bir hüzün yankılanmakta
göğsünün tellerinden
anıların uzaklığı
gençliğin arzuları
çocukluktaki düşler
bütün bir uzun yaşamın
kısacık sevinçleri
ve nafile umutları
kurşuni giysilerle gelmekteler
günbatımından sonraki
akşam sisleri gibi,
batış.
dünya uzaklarda
rengârenk hazlarıyla.
başka yerlerde
kurmuş ışık
neşeli çadırlarını.
bir daha asla dönmeyecek mi
sadık çocuklarına
bahçesine
görkemli evine?" *
(bkz: uyku/@allanmandragoran)
trabzon
-
türkiyenin bir şehri. tüm şehirlerimiz kadar aptal, cahil adam barındırır. sidik yarışına gerek yok. 81 ilin 81 tanesi de aynı cinsten insan barındırıyor bu memlekette.
mühendisleri sinir eden sorular
-
- ne muhendisisin sen abi ya?
- kimya muhendisiyim.
- e peki soylesene abi cama$ir suyunda ne var? icerik olarak yani?
- ac arkasini oku.
- hmm, bunlar bunlar bunlar varmi$, zararli midir bunlar?
- degildir.
- icebilir miyim yani $imdi?
- icebilirsin tabi guvenle, kana kana ic...
- yandim abi yaniyorum!
- geber yarragimin kurma kolu...