hesabın var mı? giriş yap

  • o kadar uzun sürdü ki, ilk şutun veli'nin elinden dönmesine itiraz etmeyi düşünen kiev'li futbolcular pozisyon bittiğinde bunu unuttular.

  • istanbulkart dolum merkezinin bahçelievler-yenibosna şubesindeki memur abimize, kardeşimize bir teşekkür yazısıdır bu. gereken yerlere de teşekkürümü ilettim ve ileteceğim, mevzu şu:

    istanbul kartımı güncellemek için yenibosnadaki kart dolum merkezine gittim, sırada bekliyorum, genç bir kadının işlemi bitti ve karta para yüklemek istediğini söyledi, bilenler bilir istanbulkart dolum makinesi belki de dünyanın en kolay kart dolum makinesidir, kartı takacak yeri bile yok yani kartını oraya bırakıyosun parayı veriyosun bukadar, beş saniye sürüyor ve makine zaten konuşarak yönlendiriyor. normalde bizim memurumuz ne yapar, ablacım orda makine var kartını koy paranı sok yükler der en kibar haliyle. ya da azarlar sorduğunuza soracağınıza pişman eder. lakin bu abimiz koltuk değneklerini aldı, ayağının birinde bayağı engel var, görüntüsünden de belli, güzelce kalktı yerinden ve kapının girişindeki makineden bayanın kartını doldurdu tarif etti ve yerine geçti. hatta kadın da şaşırdı siz zahmet etmeseydiniz diye bi bocaladı, hem alışkın değil memurumuzdan böyle ilgi görmeye hem de abimiz engelli olduğu için nezaket kuralı gereği rahatsız ettiğini düşündü.

    hep rezalet başlıkları açarız ya, bence bu gibi durumların da başlığını açmalıyız. bu çivisi çıkmış dünyada çivisi dibine kadar çıkmış olan devlet kurumlarında işini düzgün yapan görevliye teşekkür etmeliyiz. evet o onun işi, yapmak zorunda, ama hem bu abimizin yaptığı şey görevi değil hem de güler yüzü insanlarla güzel üslubu gerçekten çok hoşuma gitti.

    eğer bu yazıyı okuyorsan abicim lütfen böyle devam et. dünyayı sen ve senin gibi insanlar güzelleştirecek.

  • sözde açın halinden anlamak için oruç tutan kimselerin bir tane mangal fotoğrafından aşırı derecede rahatsız olduğunu gösteren fotoğraf.

    bak hele hele tiplere bak, lan sen bir tane mangal fotoğrafına bakamıyorsan aç iken, açın halinden nasıl anlayacaksin ?!

    neymiş utanıcakmış, hiçbiryerde yemeği, içeceği andıran şey görmeyeyim, akşam yemek yiyeceğim saat zaten belli bak açların halinden anlıyorum ben diye aptal bir zihniyet olabilir mi lan , açlarda zaten aynı bu şekilde yaşıyor.

  • birbirine benzeyen, bir cok insanin, hatta ana dili ingilizce olan bircoklarinin da, birbiri yerine kullandiklari bu iki ingilizce sozcugun aslinda farkli anlamlari oldugunu biliyor muydunuz? benim yillarca once cok unlu bir yazarin bir yazisi araciligi ile haberim olmustu (abd dogumlu olmasina ragmen bilmiyormus ta kitabini duzelten yayinevi gorevlilerinden ogrenmis) ama arastirmamistim. bir sure once ise ugrasip farki buldum. restrictive clause ve nonrestrictive clause denilen seyler var ve that'in restrictive olanlarla which'in ise (bir virgulden sonra) nonrestrictive olanlarla kullanilmasi gerekli aslinda. bunlar icin defining ve nondefining de deniyor. kolay hatirlamak icin soyle dusunun, eger bir cumlecik cumlenin butunlugu icin gerekliyse o zaman that kullanmak gerek. yok, o cumlecik olmadan da cumle anlamini tasiyabiliyorsa, o zaman which kullanmak gerek (yineleyerek, bir virgulden sonra). su orneklere bakin:

    dogs that bark scare me.
    dogs, which can be valuable pets, are expensive.

    birinci cumlede "that bark" olmadigi takdirde butun kopeklerden korktugum anlami cikar. oysa ben sadece havlayan kopeklerden korkuyorum. birinci cumle de bunu ifade ediyor. eger

    dogs, which bark, scare me

    diye soylense idi benim butun kopeklerden korktugum ama, bu arada, kopeklerin de havladiklari anlami cikacakti.

    ikinci cumlede ise kopeklerin pahali oldugu soyleniyor, kopeklerin degerli ev hayvanlari olabildikleri ise asil bilgiyi iletmeye katkisi olmayan bir ek bilgi ve aslinda gereksiz. eger birisi ozellikle degerli olabilen kopeklerin pahali oldugunu soylemek isteseydi o zaman

    dogs that can be valuable pets are expensive

    demesi gerekecekti. kisacasi, which ile eklenen bir cumlecik bir cesit "by the way" anlamina geliyor.

    yani soyle: birinci cumlede "that" denilince "havlayan kopekler beni korkuturlar" oluyor, "which" ile ise "kopekler ki havlarlar, beni korkuturlar" anlami cikiyor. ikinci cumlede ise "that" ile degerli ev hayvani olan kopeklerin pahali oldugu soyleniyor, halbuki "which" ile ise kopeklerin pahali oldugu ve degerli ev hayvani olabildikleri soyleniyor.

    bu yazdigimi hatirlamasaniz bile bir fark oldugunu hatirlayin yeter. gerisini, malum, arayarak kolayca bulabilirsiniz.

    meraklisi icin not: internet'te bir cok kaynak konuyu yukarida yazdigim gibi ifade ediyor. ancak bir yerde rastladigim bir aciklama bence daha makul ve gundelik kullanima da daha yakin. o da su: that yalnizca restrictive clause'lar icin kullaniliyor ve oncesinde virgule gerek yok. which nonrestrictive clause'lar ile kullanildiginda oncesinde (ve muhtemelen clause'in sonunda da) virgul olmasi gerekiyor. bunlari yukarida yazdim zaten. ote yandan, which'i de that gibi restrictive clause'lar icin kullanmak ta mumkun, ama o durumda bu clause'i virgulle ayirmamak gerek.

    tanim: var olan farklilik.

  • ulan bir uygulama bir programciya "how to delete songs from iphone" diye google'da arama yaptirir mi? gebersin bu program acilar cekerek ölsün. sonra tekrar diriltilip kizgin yaglarda falan kavrulsun. allah ilgilensin.

  • somme savaşı, 1. dünya savaşının en kanlı çarpışmalarından biri, ingiliz ve fransızların önceden alman hatlarını yarmak için inceden inceye planladıkları, lakin taktik olarak hücumun hazırlanmasında ve hücum öncesinde yapılan akılalmaz hataların sonucunda sonuçsuz, gereksiz bir kıyıma dönüşen bu muharebe, somme'nin serre (ancre'nin kuzeyi) ve curlu (somme'nin kuzeyi) arasındaki 24 millik bir cephede başlatıldı. açık açık yapılan taarruz azırlıkları ve tarruzdan önce bir hafta boyunca süren bombardıman (ki bu bombardımanda atılan mermilerin pek çoğu infilak bile etmemişlerdir, oysa bu bombardımanın alman ön hatlarını, dikanli tel engellerini ve makineli tüfek pozisyonlarını ezmesi planlanmakta idi) almanları yeterince alarma geçirmişti. alman askerleri, bombardıman boyunca sadece yer altında, top mermilerinin delemediği beton istihkamlarına indiler ve saklandılar. bombardıman sonlanıp, canavar düdükleri saldırıyı haber verince de dışarı çıkıp makineli tüfeklerini kurdular. sonuç, ilk günde 58000 ingiliz askerinin kaybı idi. savaş kasım ayında, general çamur savaş meydanını ele geçirinceye kadar devam etti. bu savaşın bir özelliği de tankların ilk defa kullanılması idi, lakin sık sık bozulan hafif silahlı bu araçlar fazla bir fark yaratmadı almanlar karşısında.

  • apartmanin karsisindaki mac yaptiginiz o "koooskoca" cim alan kucucuk kalmistir. bakkala gonderildiginizde gozunuzde bile buyuyen o yol aslinda sayili adimdir ama siz ufaciktiniz ya cok uzakti o zamanlar. yeni cocuklarin cigliklari var simdi bahcede icinizde bir kiskanclik olur, bizimdi lan orasi dersiniz, biz orda agactan agaca ip gerer ustune attigimiz sofra bezlerinden cadir yapardik. s.ktirin gidin lan ordan diyesiniz gelir. zar zor tirmandiginiz bahce duvarina basamak muamelesi yaparsiniz, gulersiniz. o duvara oturup bir sigara yakarsiniz. gozunuden bir kac damla duser "cocuktuk, coktuk, buyuduk hic olduk." dersiniz.

  • özge özpirinçci.

    de bağlacını yanlış yazmıştı, uyardım kibar bir dille. engelledi bi de dalga geçti “bi de bunlar var twitter’ın tdkcıları” minvalinde. o gün bugündür sevmem, basit biri olduğunu düşünürüm hep. aslında bence iyi insan, eğilip bükülenlerden değil en azından; ama basit işte birazcık. hala denk geldikçe dikkat ederim mecralarda aynı tas aynı hamam.

    edit: soy ismi özpirinçci imiş onu düzelttim. daha isimde “sert ünsüzlerin benzeşmesi” kuralı ihlal edilmiş, salaklık bende ki bağlaçlara takılıyorum.

    edit 2: beni haksız çıkarmadığın için teşekkürler ösgecim