hesabın var mı? giriş yap

  • istanbul başakşehir'in dil, kültür ve demografik açıdan araplar tarafından işgal edilmesi durumu.

    haftalardır sosyal medya'da görülen başakşehir haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. her defasında "bu kadar da olmaz" dedirten ama sonuç itibariyle yetkililerce hiçbir somut adım atılmadan başakşehir'in göstere göstere araplara peşkeş çekilmesi benim sinirlerimi bozuyor artık.

    son zamanlarda ayyuka çıkan başakşehir'deki arap vukuatları;

    - 2.etap'ta bread factory isimli bir kafe işletmesi hesap fişini artık arapça kesiyor! evet, resmi dili türkçe olan türkiye cumhuriyeti'nde!

    görsel

    kaynak

    - 1.etap'taki dönerci de hesap fişini arapça kesiyor!

    görsel

    - başakşehir fenertepe meydanı'ndaki arapça tabelalar

    görsel

    görsel

    - başakşehir ilçe nüfus müdürlüğü'ndeki arap yoğunluğu! (işlemlere dikkat)

    önce

    tepkiler gelince;

    sonra

    - başakşehir'de asılan arapça okul reklamı

    görsel

    - sarı sitedeki başakşehir konut ilanları

    görsel

    bu ilanların çoğunda açıklama olarak aşağı yukarı şöyle yazıyor;

    "türkler aramasın, sadece yabancıya kiralık"

    özet video

    -----------------

    türkiye cumhuriyeti'nin resmi dili türkçe'dir. bir işletmenin ortaklık payı, sahiplik durumu şahıs olarak ticari açıdan değişse bile türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde arapça fiş veya adisyon kesilmesi, arapça tabelaların asılması alenen kültürel işgalin göstergesidir. görülen uygulamalar da her şeyden önce türk diline, türkçe'ye olan ihanettir. bu uygulamalara izin veren, ortak olan veya görmezlikten gelenler de bu ihanetin ortaklarıdır.

    vakit, yüce türk devleti'nin dosta düşmana yüceliğini gösterme vaktidir.

    debe edit: destekleyen, debe'ye gönderen tüm yazarlara teşekkür ederim. uyarılar üzerine entry'de geçen "fatura" ifadeleri "fiş" olarak düzeltildi.

    zöge: resim linkleri yenilendi.

  • türkiye'de yatırım enstrumanlarının çok güven vermediği bir dönemdeyiz. bu süreçte paranın değerini korumak oldukça önemli. sabit getirili olanakları kontrol ettiğimizde enflasyona karşı paranızın değerini koruyabilmeniz oldukça zor. gerçekçi olmak gerekirse sürekli cepten yemek durumunda kalıyorsunuz.

    finansal özgürlük yolunda uzun süredir yatırımlar yapmaktayım, bu süreçte kazançlarım ve kayıplarım oldu. ancak mevcut pozisyonum oldukça iyi. sepet mantığını hedefleyen bir birey olarak yurt dışı piyasalarda işlem sağlamanın oldukça kazançlı olduğunu ifade etmeliyim.

    peki yurt dışı piyasalarda ne gibi imkanlarımız var. etf, hisse senedi, fonlar ,emtialar olmak üzere başlıcalarını sıralayabiliriz. bu piyasalara yatırım yapabilmek için aracı kurumlara ihtiyacınız var. türkiye'den yatırım yapabileceğiniz kurumlar ;
    - garanti yatırım .
    -ak yatırım .
    -gedik universal .
    -işcep yurtdışı piyasalar .
    - qnbfinansinvest ; kurum sizinle iletişime geçiyor, sitesinde bilgilendirme yok.
    - alnusyatırım .
    -yapı kredi .

    bunlar en bilindik olanları, alternatifler çoğaltılabilir. linkleri ekleme sebebim komisyon bedelleri ,ücretlendirmeler ve yatırım yapabileceğiniz alanlar.

    belki amazon, netflix, apple gibi şirketler kaçıp gitti ancak bunlar kadar olmasa bile kazanç sağlayabileceğiniz birçok kuruluş var. piyasaları takip etmeniz gerekiyorsa risk ölçeğinin bir kısmını bu alanda değerlendirmeniz gelecek için faydalı olacaktır. blackrock, vanguard gibi fonlar dünyada birçok insanı geçindiriyor, piyasalarda saldırılabilecek ne varsa kurtlar gibi üşüşüyorlar.
    bunların yanında her ay verileri açıklanan mısır, buğday, kakao, pamuk, kahve, şeker gibi ürünlere bile yatırım yapabilmenize olanak sunuyorlar.

    bunların birçoğuna yatırım firmaları tarafından hazırlanan fonlar üzerinden ulaşabiliyorum diyebilirsiniz, burada önemli olan seçimi sizin yapmanız ve risk ölçeğini belirleyebilmenizdir. komisyon bedelleri dikkate alınmalı, eğer hacimli işlemler yapmıyorsanız uzun vade dışında yatırım sizleri üzebilir.

    bist te yer alan hisselerin manipülasyon ve spekülasyonlara maruz kaldığını düşünürsek burada hisselerin dolar bazında büyük artışları olmasa bile tl'nin değer kayıplarında paranızı korumanız olası olacaktır. tl'nin dolara karşı değer kazanabileceğini düşünüyorsanız ayrı.

    ek: hisselerin alınması ve yatırım amaçlı kullanabileceğiniz fonlar için resimler eklenecektir.

  • - arkadaşlar duşumuzu aldık gidiyoruz. lütfen.
    - hocam duşu birlikte mi aldınız peki?
    - evet. sonradan gözlemci arkadaş da katıldı hatta bize.
    - vay ibneler!

  • marketteki 7 yaşında bi kızın, 3-4 yaşlarındaki kardeşinin elinden tutup "gel elimi tut düşme" demesi..
    diş fırçalarına baka baka ağladım ahahsgd deliricem kız olmak çok zor

  • kilosu 18895 lira 35 kuruşa gelen bir aleti satın almaktır.

    ortaokulda coğrafya öğretmenim demişti ki bir ülkenin gelişmişliği bir malın kilosunu kaça sattığı ile ölçülür. sonra bol bol örnek vermişti. ham pamuk satarsanız 2,10 dolar, onu iplik yaparsanız 2,38 doalr, ipliği havlu yaparsanız 9,23 dolar, gömlek yaparsanız 31,25 dolara gelir kilosu diye. (kutsal bilgi olsun diye güncel rakamları buldum)

    biz kilosu 31 dolara gömlek satamazken, adamlar kilosu 8628 dolara telefon satıyor beyler. bize de tespit sıçmak kalıyor.

  • (bkz: ağlama melis)

    ne kadar kötüsünüz yaw, yok bellini'nin değilmiş yok bilmemneymiş utanmasanız o resmi dedem yaptı çakmadır cehape zihniyetini kazıklamışlardır diyeceksiniz.

    eğer ki o resmi imamoğlu değil uzun adam alsaydı şimdi ne methiyeler düzüyordunuz; hatta resim bellini'nin ama yaparken da vinci ile michelangelo yardım etti o kadar değerli bu kadar değerli diye methiyeler döşüyor olurdunuz.

    allah kimseyi onursuzlukla sınamasın.

  • ahmet necdet sezer görevden ayrıldığından beri boş olan cumhurbaşkanlığı makamından gelen bir yankı.

  • kurucu sendromu.

    kurucu kurduğu yapıyla (devlet, takım, şirket, dernek) mecburen bütünleşir. başlangıçta, zira, kurumu ortaya çıkaran, insanların gelmesini sağlayan kurucunun vizyonu ve yetenekleridir.

    sonra ne olur? kurum kurucuyla eşitlenmeye başlar. hem kurucu zehirlenir, hem kurum. kurucu mikro-yönetim yapmaya, her şeyi ayarlamaya başlar. kurum, kurucuya yaltaklanan insanlarla dolar. işlev yitimiyle başlayan süreç çöküşe kadar uzanabilir. gerçek bir hastalık gibi organizmayı etkileyen bir sendromdur.

    birçok yapı, bu yüzden kurucusundan sonrasını göremez. kendisinden sonrasının ne olacağını belirlemekten kaçınan kurucu, bunun başlıca sorumlusudur. kurduğu yapıyla evlat gibi bir ilişki kurar, ama ebeveynlik tarzı hastalıklıdır. çocuğunun gelişmesine, istiklal kazanmasına izin vermez. hep en iyisini bilen, en doğrusunu seçen otoriter bir babadır. öldüğünde, kütlesi büyüse de çocuk kalmış bir insan gibi, kalabalık olsa da işe yaramaz, karar alamayan, kendini yönetemeyen bir yapı bırakır.

    eric hoffer olmalı, kesin inançlılar'da bu yüzden der ki, lenin'in erken ölmesi bir lütuftu. bu sayede bolşevik devrimi daha uzun ömürlü oldu. hitler daha erken ölse, naziler daha güçlü olabilirlerdi.

    kurucu sendromunun ülkesini engellemesine izin vermeyen en büyük kuruculardan biri, george washington. görev süresi bittikten sonra "ortalık karışık, seni herkes seviyor, bir süre daha/ölene kadar başkan ol" tekliflerini geri çevirmiştir. öykündüğü ve vaktiyle adını takma ismi yaptığı cincinnatus gibi, görevi bittikten sonra "köyü"ne dönmüştür. bu sayede amerikan sisteminin kalıcı olmasını sağlamıştır.

  • istihbarat teşkiltları arasında yarışma yapılıyormuş. finale kgb(şimdi fsb), cia, mossad ve mit kalmış.
    demişlerki ormana bir zürafa sakladık kim önce getirirse o birinci olacak. cia gitmiş 2 saat sonra zürafa ile gelmiş, kgb gitmiş 1,5 saat sonra gelmiş, mossad gitmiş 1 saat sonra zürafa ile gelmiş. mit gitmiş yarım saat sonra fil ile gelmişler ama filin kafa göz yarılmış.
    - adamlar yahu bu fil demişler.
    fil hemen atılmış:
    - abi valla ben zürafayım