hesabın var mı? giriş yap

  • coronavac aşısı hakkındaki detayları ve tüm gelişmeleri öğrenmek için #116184913 nolu entryme bakınız.

    --- #116184913 ---

    endonezya güncellemesi: endonezya'daki faz 3 sonuçlarının %65.3 olduğu duyruldu.

    bir çok olumsuz yorum, bilimsel olmayan saçma sapan eleştiriler gördüm endonezya'nın açıkladığı verilerle ilgili.
    sevgili dostlar, romalılar, galyalılar gelin hep beraber hem olumlu hem olumsuz olan eleştirilerimizi mantık çerçevesinde yapalım.

    1- faz 3 çalışmaları büyük popülasyonlarla, çok fazla merkezde, çift kör mekanizmada ilerler. veriler birleştirilir ve sonuçlar yayın haline getiirilir öyle açıklanır. tüm tantana bu yüzden kopuyor zaten şunu beceremediler. (yayın aşamasındayken bu kadar önemi olan bir konu için basına bir miktar bilimsel veri paylaşılabilir. pfizer bunu çok iyi becerdi. tatmin edici net sayılar söyledi. böyle havada kalan açıklamalar yoktu.)

    2- sinovac sonuçları açıklama işini yönetemeyince her ülke bir şeyler duyurdu bu da herkesi yanılttı. oysa ki tüm veriler birleştirilip yayın hazırlanıp bilimsel veriler gözümüze sokulmalıydı, pp gösterisi izlememeliydik, gazete haberi okumamalıydık. haber bize yayın yapıldığını duyurmalıydı.

    3- endonezya'yı ele alalım. daha aşağılarda linkleri var ortalama 1600 civarı gönüllü ile çalışacaklardı. yani kümeleri büyük değil, tıpkı bizimkilerin açıkladığı ara sonuçlardaki küme gibi gönüllü sayısı az. dolayısıyla abartılı düşük veya yüksek sonuçlarla karşılaşmamız çok normal. bu gönüllüleri ne zaman aşılamışlar, kaç zamandır takip ediyorlar bilmiyoruz. endonezya belki de aşı acil kullanım onayı alabilecek etkililiğe kavuştuğu için açıklamış olabilir çünkü direk ako verdiler. neden kavuştuğu için diyorum çünkü aşıları yapıp yeterince beklemediyseniz kısa vadede daha az plasebo grubundan hastanız olabilir. mesela pfizer/biontech bi açıkladı 91, bi açıkladı 95 oldu neden? çünkü arada yeni plasebolar hasta oldu etkisi artmış oldu bu sayede. ancak bunlar coronavac aşısı için şu an varsayım çünkü pfizer gibi önümüze yayın koymadılar.

    4- böyle parça parça açıklanınca toplum bir şüpheye düştü ancak açıklanan etkinlik oranları en düşüğü de dahil olmak üzere kötü değil. dsö zaten %50 ve üstünü kabul ediyor. tekrar belirtmek istiyorum, şu oranlarla telaşa kapılacak bir şey yok.

    tüm verileri tüm bu çalışmaların devam ettiği merkezlerden toplayıp, yayın haline getirsinler tüm veriler şeffaf bir şekilde paylaşılsın bilim camiası o zaman net konuşur. çünkü bilimsel veriler yalan söylemez.
    --- #116184913 ---

  • turuncu ekranından aldığım keyif bambaşkaydı. ama asıl konu hoparlörleriydi bence.

    telefon çalmadan önce televizyon, radyo vb şeyler öter ya dıdıdıt. bu telefonun kendisi öterdi ufak frekansta.
    sese alışık olduğumdan 2 saniye evvelinden "aha telefon çalacak! " dediğimde arkadaşlarım şaşırırdı.

    hoparlörden öyle ses çıkardı ki yüzünüze tuttuğunuzda gelen havayı hissederdiniz. zottoro zottoro öterdi.

    anneannemlere gidince memlekete, çalışacak mı bir deneyeyim.

  • başlığında ergen fırtınası esmesine vesile olan sözde batış şekli. müzik dinlemek isteseymiş spotify'a gidermiş bak hele bak, inanılmaz bir buluş lan!

    radyoların tek amacı da düz playlist çalıp gitmekti sadece. zaten internet yaygınlaştıktan sonra radyo programı dinlemenin amacı sadece müzik dinlemekten müzikli sohbet (podcast) dinlemeye doğru evrildi, yani sandığınız gibi bir amaç gütmüyorlar uzun zamandır. yeni keşfettiniz galiba. zaten konu hakkında iki gündür aynı entry'lerin debe'ye girmesi nasıl bir sürü psikolojisi mevcut olduğunu kanıtlıyor.

    radyoda tanımadığınız bir insanın müzik zevkine ve dolayısıyla da dünyasına tanık olursunuz. bazı şarkıları sever veya sevmezsiniz ancak keşif boyutu nedeniyle heyecan vericidir, farklıdır. spotify'da zaten bildiğiniz veya yakın olduğunuz şeyleri dinleyeceksiniz. radyo ise yenilik getirir. bugün ünlü müzisyenlerin röportajlarını okursanız çocukken radyoda dinlediği farklı bir şarkı sayesinde ilham bulduklarını ve müziğe heveslendiklerini görürsünüz.

    radyo programı (eğer anonslar yerindeyse) bir şarkıyı ve şarkıcıyı tanıyarak müzik dinlemenizi sağlar, bu sayede dinlediğiniz şarkıyı dinleme öncesinde çok daha fazla merak eder ve sonrasında da spotify'daki gibi kolayca unutmaz ve içselleştirirsiniz, hakkında radyocunun söyledikleri aklınızda kalır çünkü. anonslar ve şarkılarla totalde bir hayat perspektifine, bütünlüklü bir duyguya tanık olursunuz.

    bugün konserlere sadece müzik dinlemek için mi gidiyorsunuz?

  • bizim bu satırları okuyup bitirdiğimiz süredir.
    şuan bir erkek evinden hazırlanıp çıktı.
    hatta şimdi bir tanesi daha..

  • henüz doğmadı, doğduysa da az sayıda doğdu ya da bizim eve henüz uğramadı. ben de istemez miydim böyle bir insan olayım. sabah ekmek almaya gitmek zulüm gibi bir şey. ama biliyorum var bir yerlerde bu tip insanlar, özlemle beklenen cinsten.

    bunu yapan insan alnından öpülesi bir insandır. böyle efendi efendi gidiyor, iki tane taze ata ekmeği alıp geliyor, hayal gibi. yıllardır bunun sorununu yaşamadan ağız tadıyla bir kahvaltı edemedik arkadaş. bak küçük erkek kardeşe verilen ekmek alma görevi denilmiş, kayıtlara bile geçmiş. sen daha neyin isyanındasın? bende var bir tane bu küçük erkek kardeşten. baya küçükken iyiydi bu, sessiz sedasız gidiyordu. ergen oldu eşitlikten ve haklarından bahsetmeye başladı. o gün bu gündür de pazar sabahlarına; ekmek almaya sen git, yok ben gitmem, hep ben gidiyorum, en son ben gitmiştim gibi kavgalarımız eşlik eder oldu. şimdi bir de çakallığa başladı iyiden iyiye, önceden kalkıyordu en azından kavga mavga bir şekilde biri gidiyordu. bizimki zamanla sabah ekmeği alındıktan sonra uyanan küçük kardeşe evrildi.

    gelmiş geçmiş en süper kahraman sabah ekmek almaya arıza çıkarmadan giden kahramandır; breadman.