ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"annemin toz bezini alıp kendime t-shirt yaptım. gün intikam günüdür."
çayı şekersiz içenlerin ısrarla övgü beklemesi
-
şu hayatta cevabını en çok merak ettiğim şeylerden biri de bu. diğeri de kitapların önsözünün birileri tarafından okunup okunmadığı. ben, kitabın sahibinin de, editörün de, yayıncının da okumadığını düşünüyorum.
peki neden övgü bekliyor çayı şekersiz içenler. ne yapmamızı istiyorlar. madalya mı takalım, ayağa kalkıp alkışlayalım mı, torpil mi patlatalım, kızkaçıran mı yakalım, çatapat mı gömelim ne yapalım istiyorlar. böyle bir vakur duruşlar, poz kesmeler, takdir beklemeler falan. gerçekten çok sinir bozucu. hayır 2 tane küp şeker harcamadık diye memleket mi kalkındı. peki benim şeker pancarı üreten köylüm ne yapacak, nasıl geçimini sağlayacak. üç beş tane entel mutlu olacak diye köylümüzü yedirmeyiz arkadaş. şekerli çay içmiyorsanız gidin dağda yaşayın.
23 ekim 2022 mafya saldırısına uğrayan çiğköfteci
-
görüntülerdeki çiğköftecidir. istanbul, beyoğlu’nda çiğköfteci işleten baba oğulun dükkanına dürüm almaya gelen kişinin “ben olmadan kuş uçmaz buralardan, haracını vereceksin” lafına karşı gelen adamın dükkanını 10 dakika içinde 15 kişiyle darmaduman ediyorlar.
sene 2022 hala birileri küçük işletmelerden zorbalıkla para topluyor. çocuğun ifadesine ve görüntülere bakın, bunlar bu özgüveni nerden alıyor sayın süleyman soylu ?
edit: çiğköfteci’nin bir diğer konuşması burada.
edit2: https://www.sabah.com.tr/…dugu-anlar-kamerada-video olayla ilgili yeni iddialar var ve eğer bu iddialar doğruysa, çiğköfteci burdaki herkesi ters köşe yapacak gibi gözüküyor :d
polisin boydak holdingde sap adlı yazılım bulması
-
bizim arkamızda her dediğimize inanan mal sürüsü var, korkun lan bizden demeye getirmişler. havuz medyası hem okuyucusu ile hemde cemaat ile taşak geçiyor. her ikisi de windows falan kullanıyordu dememişler ona da şükür.
şu fıkraya benziyor, kıssadan hisse;
bir gün hz. ali'nin taraftarlarının yoğun olduğu küfe'den, bir arap, devesiyle şam'a gelmiş. şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış:
- ver o dişi deveyi bana! demiş. tartışma büyümüş, küfe'den gelen adam, "bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir" diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. konu muaviye'ye yansımış.
halk meydanda toplanmış... muaviye, küfe'den gelenle şam'da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış:
- bu dişi deve şamlınındır!
sonra toplananlara dönmüş ve sormuş:
- ey cemaat, bu dişi deve kimindir?
cemaat hep birlikte bağırmış:
- şamlınındır!
küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, muaviye onu yanına çağırmış:
- ey küfeli, dinle! sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. ama sen küfe'ye dönünce gördüklerini ali'ye anlat ve de ki: "ey ali, muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! ayağını denk al!"
edit:imla
vişne süt bımbık deyince uyuyan kuzunun kaybolması
-
arkadaşlar geçen bölümü kaçırmışım tavşana ne oldu bilen varsa yeşillendirsin.
debe editi: hepimiz sandro'nun hayal dünyasının birer karakteriyiz.
şahsen ben; bebek patiği yediği için köyden dışlanan civciv'im. saygılar.
psychedelic trance
-
keyif almak için ille uyuşturucu kullanımı gerektirmeyen, zira daha öncede yazıldığı gibi kendisi uyuşturucu olan müzik türü. prodüktörler bu uyuşturucunun imalatçıları, djler torbacıları, biz dinleyenler ise junkieleriyiz.
partileri çok keyifli geçer, bir masalı yaşamak gibidir adeta. ara sıra tatsızlıklar çıksada genelde barış, hoşgörü ve sevgi hakimdir. gidip hiç tanımadığınız biriyle sanki 40 yıllık arkadaşınızmış gibi muhabbet edebilirsiniz, paylaşım vardır. geceleri tam bir freakshowdur.
herkesin kaldıramayacağı bir ortam diyebiliriz, yanlış anlaşılmasın, elbetteki herkes gelip görebilir fakat önyargısız ve kibirsiz olmak şart gibidir, yoksa çok keyif alınamaz.
amazon.com.tr tarafından satılır ve gönderilir
-
huzuru betimlemektedir.
gelecekten gelen edit: amazon memnuniyetim tam gaz devam ediyor. (bkz: amazon.com.tr iade politikası)
prime edit: işbu entry para karşılığı girilmemiştir. amazon üzerinden yaptığım alışveriş sonucu oluşan memnuniyetim sonrasında tuvalette girdiğim 2 kelimelik bu entrynin başlığı gündeme taşıması inanın beni de dumur etmiştir. o yüzden lütfen bunun bir dijital pazarlama operasyonu olduğunu düşünüp para teklif etmeyiniz zira o işlerden anlamamaktayım.
stokta var edit: reklam olduğunu düşünüp aile fertlerime dil uzatan vatandaşlarımızı ise şu entry'e davet ediyorum. #142458236
bir demet tiyatro'dan akılda kalanlar
-
fıdıl ile mükreminin olağan atışmalarının birinde mükremin argoyu abartınca,
fıdıl: " mükremin abi sizi saygıya davet ediyorum. "
mükremin: " bende sizi evimizin arkasındaki boş araziye davet ediyorum. "
rusya'ya karşılık vermiyorsak korkumuzdan değil
-
(bkz: asaletimizden)
3 rublelik adama 5 rublelik değer verirsen, o gider kalan 2 ruble ile votka alır.
diye de eklemiş.
nato kafa nato mermer
-
yunanca bir deyim. orjinali;
"na to kefari,na to mermari"
na: iste demek
to: on ek. ingilizcedeki the gibi.
kefari: kafa
mermari: mermer
"iste kafa, iste mermer!"
malazgirt meydan muharebesi
-
okullarda çok yanlış öğretilen savaştır.
arkadaş ortaokulda lisede öyle bi anlattılar ki savaşı, sanki daha önce bizanslılarla hiçbir ilişkimiz olmamış, 1071'de anadolunun dışında orduyu toplamışız sonra hurra diye dalmışız bitchlere.
halbuki çok farklı bir durum var ortada.
bir kere zannediliyor ki bizansla ilk savaş bu. gerçekte daha önce savaşmış olmayı geçtim, bir barış antlaşması var ortada. hatta diyojen kaşarı bu antlaşmayı bozup da mevzuya giriyor.
ikincisi sanki tek düşmanımız bizans. halbuki mevzubahis antlaşmaya güvenen alp arslanın fatımilerle olan savaşı derinleştirmesi gibi bir durum var ortada.
üçüncüsü saldıran taraf bizmişiz sanrısı. la diyojen ipnesi evi arabayı satmış, paralı askere yatırmış, öküz gibi ordu toplamış, kalkmış istanbuldan muşa gelmiş. az kalsın içimizde gezdirecekmiş de reyizin casusları haberdar etmiş milleti. stratejik manevralarla bizi sayıca ikiye katlayan orduyu devirmişiz.
dördüncüsü hilal taktiğiylen bizans ordusunu komple erittiğimiz düşüncesi. halbuki yüzde onunu falan doğramışız, bir o kadarını esir almışız, yarısı firar etmiş kaçmış, bizim tarafımıza geçenler var. ağır bir bozgun ama ortaya sıkıştırıp hepisini kılıçtan geçirdik gibi bir durum yok. (burda yanlış anlaşılmayayım. zafer büyük ama zayiat kısmında kafa karışıklıkları var)
biz zannediyoruz ki yalnızca askeri bir zafer kazandık da bizans öyle dağıldı. halbuki malazgirtin siyasi önemi çok daha büyük. devlet siyasi kaosa sürüklenmiş, son derece zalim bir iktidar savaşı-iç savaş yaşanmış, darbe olmuş, imparator değişmiş. bu karışıklıktan faydalanmışız da arazileri kapatmışız.
kendince çakallık yapan diyojen de öyle bir duruma düşmüş ki savaştan sonra, hafif bir acımadım değil.
mühendisleri sinir eden sorular
-
-sen ne muhendisi olucan simdi?
-insaat
-var surda bizim bi tane kitap satiyo
-ben de sultanahmette mendil accaktim bak daha iileri varmis