hesabın var mı? giriş yap

  • başlık: o değil de halil altıntopa helal olsun amk

    1. adamı bugünkü trabzonspor elazığspor maçında gördüm hemen ardından da beşiktaş galatasaray maçında gördüm amk hala deli gibi koşuyodu sporcu dediğin böyle olur işte

  • o zamanlar anlayamamıştım ama simdi düşünce yapını çok iyi biliyorum. küçücük beyinlerdi sana emanet edilen. insanları sınıflandırdın, bir kısmını aşağıladın. derse gelince de pek iyi olduğun söylenemez. hala 4 işlem yaparken zorlanıyorum sayende. karşıma çıkmasan iyi edersin.

  • dunning kruger effect denilen hadiseyi sık sık gördüğümüz olay.

    internetten flight radar izleyip, "pegasus'a sivil havacılık otoritelerince ceza verilmelidir" yazan adamın özgüveni bende olsa amerikanya başkanı olurum kuran evliya çarpsın.

  • yıllarca harry potter seviyorum sandım ama bu kitapla gördüm ki j. k. rowling hayranıymışım. uzun zamandır ilk kez bir kitap bitmesin istedim.

    kasaba hikayeleri zaten hep çok güzeldir. herkesin birbirini tanıdığı, küçük politik meselelerin çok büyük algılandığı, insanların birbirlerinin simsiyah sırlarını bilip yine de yokmuş gibi üstünü örterek yaşadığı sahte akşam yemeği partilerine oturulan o klostrofobik yerlerde kimse yaşamak istemez ama herkes uzaktan bakmak ister. broadcurch'ler the affair'ler o yüzden içine çekti hep.
    kitapta rowling'in karakterleri yine muhteşem. daha çok zorlanıyorsunuz çünkü ayrım yapılan ötelenen kitle harry potter'daki gibi "normal insan" değil, çalışmamayı seçenler, uyuşturucu bağımlıları toplumun asalakları aslında ama içiniz sıkışıyor biraz ötede yaşanan bol çiçekli steril yaşama darbe vurmak istiyorsunuz. herkesin içine bakıyorsunuz tek tek çünkü hepsinin ağzından yazılıyor kendi bölümleri. en ruhsuz en beğenilmeyecek karakterin bile kendi bölümünü okurken kafasının içinde ne çelişkiler olduğunu görüyorsunuz. işte 'gerçek hayatta bunlar ne işimize yarayacak?' burada devreye giriyor; bu gibi kitaplar (başarılı kurguyu, anlatım dilini geçiyorum) insanda empati kurabilme yeteneğini geliştiriyor ve yüzünüze vuruyor: insan kötüdür. herkesin küçük hesapları ve öncelikleri vardır. herkes bazen kirli bir bebeğin yanından "annesi nerde acaba" diye düşünerek geçer gider.

    bbc'nin üç bölümlük bir dizi çektiğini ve barry fairbrother'ı tam hayal ettiğim gibi rory kinnear'a oynattıklarını görünce de iyi ki ingiltere'de toplam 5 oyuncu var dedim.

    şuraya da kondurayım: rowling hanım robert galbraith adıyla birtakım polisiyeler yazmış. ilgilenenlere duyurulur.

  • sporcu olmak bu okullara girmek için bir etkendir ama tek başına yeterli değildir. öncelik, akademik başarıdır. ancak kabul edilen öğrenciler, aynı zamanda milli takım bazında sporcular ise o zaman burs alma ihtimalleri çok yüksektir. well-rounded öğrenci isterler. bütün dersleri 100 olan inek öğrenciden ziyade; dersleri 90 ama milli tenisçi, resim yapan, piyano çalan ve sosyal ogrenci onlara daha ilgi çekici gelir. ancak taşaklı birinden alınan referans mektubu bütün bu faktörleri altüst edebilir.

  • ailece yemek yiyorsunuz... ya da belki de cancişlerinizle... besinler bünyeye girdikçe huzur doluyor alyuvarlar, akyuvarlar... o sırada ortamın umumiyetle hakimi olan şahıs o ölümcül geyiği açıyor: "şu yemeği dışarda yeseydik en az x milyondu"...

    bir başkası onaylıyor: "x milyon mu? ne x milyonu, en az y milyon..."

    ve öldürücü vuruş geliyor - eğer söz konusu geyiğin aktığı mecra ailemizle yediğimiz bir yemek ise bu vuruşu yapan kişi genelde annedir- :

    "bu kadar da temiz olmazdı..."

    yancı onaylaması (hala/dayı/teyze/kardeş/canciş): "kim bilir nasıl yapıyorlar, bilemiyorsun ki kirli mi temiz mi... gözümüzle gördük, elimizle yaptık en güzeli böyle evde yemek..."