hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye’de hergün yüzlerce adamın düştüğü tezgaha düşen gencin veryansını. olay tanıdık ama gerçekten artık katlanamadığım 2 durum var:

    1) bu polisler ne iş yapar? yani şikayet için gelen adamı, bir şey çıkmaz uğraşma diye telkin edip göndermek mi bu adamların işi? kamelyada çay içip geleni terslemek mi? adam haklıdır haksızdır, şikayetçiyse gereğini yapacaksın. bir şey çıkar çıkmaz onu zaman gösterir. sanki sözleşmiş gibi hepsi aynı tavırda hepsi aman iş çıkmasın kafasında.

    2) ülkenin en haysiyetsiz, namussuz insanları bile ülkenin bugunu bulmuş, ‘seni fetöcü diye ihbar ederim.’ tehditini kullanıyor ve bundan sadece ahlaklı ve namuslu insanlar korkuyor. bu paradoks ne zaman bitecek?

  • serengeti düzlüklerinde sırtlanlar yeni bir av stratejisi bulmuşlardı. karantinadan sıkılmış, kısıtlı su kaynaklarına ulaşmaya çalışan hello kittyli pijama giyen ceylanları gözlerine kestirdiler.

    bu sırtlanlar çoğu zaman tek başına avlanmayı severken, bazı durumlarda ise müşterek hareket edebilirler. bakalım ceylanlar bu stratejiye ne kadar karşı koyabilecekler.

  • sözde küçük esnafı kurtarmak için getirilmesi planlanan bir kararmış. haber

    yanına elektroniği ve daha başka şeyleri de koymuşlar ki tam olsun.

    her hafta, bim ve a101 aktüel ürün kataloğunu bekleyen(kovalayan) milyonlara bakalım nasıl açıklayacaksınız bunları.

    bizi tekrar esnafın kucağına atmak istiyorsanız avucunuzu yalarsınız. artık ekmek bile almayı keserim. bu şekilde mi kurtaracaksınız küçük esnafı? bu mudur çözüm? halkı zor duruma ve zarara sokarak mı kurtaracaksınız? poşet yüzünden ankara istanbul’u kaybettik diyordunuz, bunun yüzünden de iktidarı kaybedersiniz uyandırim.

    nası bi devre denk geldik ya hedef ben miyim tayfun diye haykırasım geliyor. iktidar yalvarıyor ki istanbul ve ankara yetmez ülkeyi de vereceğim. muhalefet ise teşekkür ederek geri çeviriyor teklifi. noluyo yav?

    edit: bakın ister sigara için ister içmeyin. elektroniğe ister ihtiyacınız olsun ister olmasın. şimdi buna karşı sesimizi yükseltmezsek yarın çok pişman olacağız. yasaktapar kitleye bişi demiyorum. diğer insanlara sesleniyorum. bu yasaklar korkunç boyutlara gelecek yakında, o zaman çok pişman olacaksınız.

  • isvec, norvec, almanya, hollanda gibi ulkelerde gocmen isciler digerlerinde ise expat muhendis ve yoneticiler oldugu icin son derece normal bir durum.

  • biz onu imralıya tıkmamış mıydık zaten dediğim haber.

    edit: bu entry, 'dünyanın en değerli böceği kürdistanda bulundu' başlığına, pkk sevici bi arkaşa ithafen girilmiş, önce arkadaş gitmiş sonra başlık taşınmış, gül gibi entry'im piç olmuştur.

  • insanlarla, yalnız kalmamak, yalnızlığın ve konuşmamanın çok bunaltıcı olmasından ötürü konuşuyor ve ilişki kuruyorum. erkek arkadaşlarımın araba ve futbol sohbetlerinden, kız arkadaşlarımın dedikodusundan vesairesinden nefret ediyorum. sadece konuşma sırası bana da gelsin diyerek onların anlattıklarını merak ediyormuş gibi yapıyorum. günlük hayatta konuşulan hiçbir şey ilgimi çekmiyor.

    insanlarla istediğim gibi konuşamadığım için, yüzde 99'unu salak, isterik veya cahil gördüğüm için, içten içe hepsini aşağılıyorum. kafamda onlarla alay ediyorum. baskıcı muhafazakar bir ailede yetişmiş olmaktan, sırf kendi çabamla bir yerlere gelmiş olmaktan, seneler önce bıraktığım inancımı; ne inançlısına ne de inançsızına gönlümce açıklayamamaktan, her şeyden bir sinir stres çıkmasından nefret ediyorum.

    yaşadığım aşkları da yalan olarak düşünüyorum. kendimi ömür boyu rol yapmak zorunda olacak lanetlenmiş bir insan olarak görüyorum. bu rol bazen o kadar içime işliyor ki, aslında ne olduğumu şaşırıyorum. hiçbir şey benim için hiçbir şey ifade etmiyor. dünyanın böyle oluşuna kızıyorum. her şeyin dilediğince konuşulabildiği, değer yargılarının olmadığı, antik yunan'ın bile ötesine geçmiş, baskısız, yönetimsiz bir toplumun hayalini kuruyorum.

  • tr. ataş maksimize edici

    nick bostrom'un ortaya attigi metafor ya da dusunce deneyi asagi yukari soyle:

    atas fabrikasi sahibi bir adamin eline artificial general intelligence geciyor. adam da ai'yi fabrikanin urettigi atas sayisini maksimize etmek uzere ayarliyor. ai once fabrikadaki prosedurleri yeniden duzenleyerek atas uretimini artiriyor. bu yaklasim limite dayaninca ai kendi zekasinin atas uretimi optimizasyonunu sinirladigini farkediyor ve kendi zekasini artirmaya calisiyor. kendi zekasini artirdikca atas uretimi artirmak icin daha iyi yollar buluyor. kendisi ne kadar zeki ise kendi zekasini artirmasi da o kadar hizlaniyor ta ki (bkz: teknolojik tekillik)
    sonuc olarak ai bir noktada fabrika sahibi ve iscileri atasa cevirmenin bir yolunu buluyor. sonra etraftaki herseyi atasa ceviriyor, hedefine ulasmasina engel olmaya calisan ordulari yeniyor, daha fazla kaynak icin komsu ulkeleri isgal ediyor, bir kac sene icinde tum dunya atas daglarina donusuyor. insanligin sonu.

    ne ogrendik?
    - ai'da insan mantigi ve degerleri dogal olarak varolmayacak. ai'in metodlari bize sacma gelebilir.
    - ai hic kotu niyet sahibi olmadan, sadece yan etki olarak insanlara zarar verebilir.

    neden atas secilmis, kim ai'i atasi maksimize etmeye ayarlar ki?
    - atas sizler duygusallasmadan konuya rasyonel yaklasin diye secildi. kanseri yenmeye ayarlanmis, ya da tum savaslari bitirmeye ayarlanmis ai da bu hedefine ulasirken insanliga zarar verebilir.