hesabın var mı? giriş yap

  • üşümeyen kızdır. senin benim gibi duraklarda otobüs metrobüs beklemez. herhangi bir yere yürümez. dışarıda olması da gerekmez çoğu zaman. soğukla temas ettiği ender zamanlar arabasına ya da onu bekleyen arabaya, taksiye yürüdüğu zamanlardır. sen de dışarıda elinde istanbul kart bilmem kaç dakikadır gelmemiş otobüsü bir tarafların donarak beklerken bunlar nasıl üşümüyor diye düşünürsün.

  • bu başlığı açan münasebetsiz ve onun kuyruğuna takılan hadsizler, hepinize selam.

    tost yapıp iş yerine getiren kız benim, peki varoş olduğuma nasıl karar verdiniz? ben her sabah evde kahvaltımı hazırlıyorum, tost olur, yumurta olur, sandviç olur, simit peynir olur, her gün bi çeşit. çünkü evde yapmaya vaktim yok ama iş yerimde açıyorum bilgisayarımı, koyuyorum çay ya da kahvemi, büyük bir zevkle yiyorum. çünkü evde yesem aceleye gelir, tadını çıkaramam. öğle yemeğim de yanımda bu arada, güzel kaplarım var, aklınıza gelebilecek her yemeği iş yerine getirmişliğim var*****

    her sabah ve her öğlen dışarda yemek yiyecek param yok dostum anladın mı? belli bir gelirim, ona karşı sorumlu olduğum bir eşim, bu hayat pahalılığında karşılamaya çalıştığım ihtiyaçlarım ve önümüzdeki 8 buçuk yıl boyunca ödeyeceğim bir ev kredim var. siz tutmuş yok varoş, yok kaçın uzaklaşın yok bilmem ne!! bütün bunlar benim normal bir insan olduğumu hatta belki de bazılarına göre şanslı olduğumu gösterir çünkü benim bu yaptıklarımı yapamayıp aç yatan insanlar var, bir tostu bulamayacak kadar darda olan, başını sokacak bir evi olmayan insanlar var.

    insaf be insaf! artık ağzınızdan s.çmayın, g.tünüzle düşünmeyin. yettiniz ha!

  • italyan usülüne zıt lezzetli pizza.

    3-4 santimetre derinliğinde, içi malzeme doludur. mantar, salam, soğan ve biber önerilen içeriğidir. 1-2 dilimi doyurmaya yeter.

    taze sipariş ediliyorsa, 30-45 dakika servisi beklenir, pişmesi uzun sürmektedir.

  • muharrem ince zeki adam.

    farklılık dikkat çeker. gece mitingi diye bir şey çıkardı adam, gece miting yapıyor, binlerce insanı peşine takıyor. işte bu liderliktir.

    bu liderlik yarın bir hile olduğunda ysk önüne çağrı yaptığında 50 bin kişiyi oraya toplar.

    ihtiyacımız olan şey liderdi. bulduk. gerisi kolay.

  • gecenin karanlığında karşı apartmanda beliren komşu kızının, onca soğuğa, zatürre tehlikesine rağmen saatlerce "bir kez olsun kıpırdamayışı" bile bir kuşkuya mahal bırakmadan kesilmesi. hem de en tarz, en kasıntı pozlarla. annenin "oğlum kafayı mı yedin? donacaksın orda gir içeri" çağrılarına karşılık vermeyeşin ardından sabah karşı balkonda duran şeyin kova içine ters dikilmiş vileda sopası olduğunu farketmek. (bkz: miyop) (bkz: karanlık)

  • azalarak bitmiş olmasıdır. biz 2010'lu yıllar boyunca türk pop müziğinin bitişini izledik.

    türk pop müziği ilk olarak 1960'larda ortaya çıkmış, 70'lerde temelleri atılmıştır. 80'lerde gelişmeye devam etmiş, 90'larda ise zirvesine ulaşmış ve en özgün halini almıştır. 2000'li yıllar, 90'ların kalıntılarını taşıdığı için çekilebilir durumda olsa da 2010'lu yıllarda resmen bitmiş ve mutasyona uğramıştır. bugün piyasadaki isimlerin %99'u ne idüğü belirsiz müziğe "türk pop müziği" diyor maalesef ki.

    2010'lu yılların pop müziğini bitiren şeyi tek bir şeyle açıklayamayız, birçok faktör var.

    her şeyden önce arada sıkışmış bir müzik var. batı ile doğu'nun korkunç bir sentezinden bahsediyoruz. şarkıların prodüktörü ya da şirket "öyle bir şarkı yapalım ki herkese hitap etsin" mantığıyla hareket ediyor. çözümleri ise cem yılmaz'ın dediği gibi "everything but little little, into the middle" tarzı şarkılar yapmak. şarkının altyapısına bakıyorsunuz. bir taraftan batı müziği esintiler taşıyan dım tıs dım tıs beat'ler, diğer taraftan tamamen doğu alaturkası. daha çok gideri var diye dandik birkaç ayrılık sözü de eklediniz mi, tamam. işte yeni pop müziği. arkada son derece hareketli bir disko beat'i çalarken şarkıcı "sensiz çok yalnızım" diyor, ardından da alaturka elementi olarak bir iki yaylı araya giriyor. sonra yine aynı disko müziği ve "beni bıraktın" diye devam eden ruhsuz bir ses. böyle karaktersiz, böyle ucuz bir müzik olamaz. bunun adı her iki tarafa da adapte olamamış teneke sesi.

    şarkıları bu kadar ruhsuz, bu kadar karaktersiz yapan tek şey altyapısı değil tabii ki. ortada sanatçı yok. kendi şarkısını yazan, bize kendi yaşanmış hikayesini anlatan kimse yok. başka bir deyişle bizim bugünkü pop müziğimizde "şarkı yazarı" yok. bu işi otomatiğe bağlamış birkaç işim fabrikasyon ürünü şarkı ortaya atıyor, sonra da bu şarkıyı söyletecek "imaj" arıyorlar. sesinin çok iyi olmasına ya da müzik eğitimi almasına gerek olmayan, sadece yüzüyle ilgi çekecek isimleri bulup şarkıyı ona okutuyorlar. ortada ne bir hikaye var ne de his. şarkıcının kendisi hiçbir şey hissetmiyor ki size hissetirsin.

    buna bağlı olarak da piyasada çok ciddi bir statükolaşma var. aynı şirketler, aynı prodüktör ve söz yazarlarıyla aynı şarkıların türevlerini piyasaya sürüp duruyorlar.

    bir diğer sorun ise albümün olmaması. eskiden bunu mecazi anlamda kullanırdık, şimdi gerçekten de albüm yok. 2000'lerin sonunda şirket yine tek bir hit şarkıya odaklanırdı ama en azından göstermelik bir albüm yapardı. şarkıcının bir şarkısı tutunca hemen dandikten albüm ortaya atarlardı. konsept ya da hikaye anlatımı zaten yok ama en azından göstermelik bir albümü olurdu. tabii albümün tamamı doldurma şarkılardan oluştuğu için dinleyici yine bir şarkı dinlerdi. bugün ise artık bu gösterme albüme bile tenezzül etmiyorlar. streaming'in de katkılarıyla piyasa tamamen kullan-at piyasasına döndü. şarkıyı çıkar. tuttuysa ne âlâ, tutmadıysa fabrika başındaki prodüktöre yeni şarkı siparişi ver ve hemen bu şarkıyı söyleyecek bir imaj ara. yeni nesil şarkıcılar albüm üstüne albüm değil, hit üstüne hit çıkarma derdindeler. konsept albümden hiç bahsetmiyorum. o kavram bugünün müziği için tarih oldu.

    şu bir gerçek. müzik değişir. 70'lerin tarzı sonraki elli yıl boyunca devam etmez. dünyanın gerçeği bu ama bu bambaşka bir şey. bu bir değişim değil, yok oluş. bugünkü durumu sadece kâr maksimizasyonu ya da çok satmayla açıklayamayız. 90'larda ya da 2000'lerde şarkıcılar bedava mı iş yapıyordu? onların da amacı kârdı. disko müzikle alaturkayı birleştirme fikrini ortaya atan prodüktörlerin yatacak yeri yok. bu arabesk-pop/fantezi-pop türünü icat edenlerin hesap vermesi gereken çok şey var.

    2010'lardan (koskoca on yıldan) bana kalan 1 (bir) "konsept" albüm var. bahsettiğim son on yılda albüm yayınlayan eski isimler değil. piyasada görece yeni olup da konsept albüme yaklaşan isimlerden bahsediyorum. model grubu ve 2013 çıkışlı levla'nın hikayesi albümü. onlar da dağıldılar zaten. onun dışında tek tük iyi şarkılar olsa da albüme dönüştürülmediler. iyi de oldu, muhtemelen tamamen doldurma şarkılarla bomboş bir çalışma olacaktı.

    not: işbu entry medcezir eşliğinde girilmiştir.

    not 2: esasen türk pop müziğin temel sorunu olacaktı ama halihazırda benzer başlık olunca bu başlık değerlendirildi.

  • sivil havacılıkta bile uçucu personelin sözleşmesinde bir takım maddeler vardır. mesela üniforma üzerinde iken sigara içemez. üniformanın ağırlığına yakışmayan hareketlerde bulunamaz ve hatta belirlenmiş çanta ve valizler harici bir poşet dahi taşıyamaz. yaparlarsa ciddi sonuçlar ile karşılaşırlar.

    neden yapamazlar? çünkü o kurumun koruması gereken bir itibarı vardır. ve o üniforma, o kurum demektir.

    bu insanların eğlenmesine, eğlenceli videolar çekmesine hatta abartmasına karşı değilim. isteyen, istediğini yapar. isterse patates kızartsın; isterse altına sıçıp, bokunu yüzüne sürsün. bana ne?

    ama o üniforma üzerlerinde iken binlerce yıllık geleneği olan türk askerini ve ordusunu temsil ediyorlar. o üniforma üzerlerinde iken vakur olmak zorundalar. o binlerce yıllık geleneğe bağlı olmak zorundalar.

    çünkü o gelenekler bozulursa, o asker şehit olur.

  • garsona teşekkür ederim, kasiyere teşekkür edip iyi çalışmalar dilerim, sokakları süpürürken görürsem görevliye kolay gelsin derim. evim 4. katta, asansör çalışmıyor, her geldiklerinde kuryeye, kargoya, sucuya kusura bakmayın, yorduk sizi, teşekkürler derim. ve genelde %40 gülümsemeli geri dönüş alırım.

    sorun değil, insanlar mutsuz ve yorgun, anlıyorum. siz de anlayın, nezaketten vazgeçmeyin.