ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gelin arabasının önünü kesen çocukları dövmek
-
yine gerçek hayattan kopuk şekilde yazıyorsunuz.
gelin arabasının önünü kesen çocuk mu kaldı. bizdik onlar, büyüdük ve o devir kapandı.
kaç yaşında dümbükler gelini kaçırma teşebbüsünde bulunur gibi kesiyorlar arabanın önünü. siz de gelmişsiniz yine çok gerçekçi tespitlerde bulunuyorsunuz.
edit: gelen haberler;
damadı öldürmüşler
bıçaklamışlar
show haberin deneyi.
sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar
-
kızım 2,5 yaşlarındayken, gece uykusundan haykırarak uyanmaya başlamıştı. bu çok normal bir durum aslında, çocukların bazen böyle anları oluyor, korkuyu öğretmeseniz dahi, kabuslar görebiliyorlar. normal olmayan durum, ben yanına gittiğimde uyanmış yatakta oturan miniğimin odanın kapısına bakarak ve orada görünmeyen bir şeyden korkarak ağlamaya devam etmesiydi.
yani kapının orada görünmeyen bir şey vardı ve kızım oraya baka baka ağlıyor, korkuyla bana sarılıyordu.
çocuk sahibi olmak böyledir işte, çocuklukta kalan korkularınızı açığa çıkarabilir. gerçi benim korkularım hiç çocuklukta kalmamışlardı, aynen devam ediyorlardı o dönem. evde yalnız kalamadığım gibi, evde birileri olsa dahi koridorun ışığı açık uyuyabiliyordum (hâlâ öyle gerçi). itiraf etmek zor geliyor; ama açıkçası ödlek tavuğun tekiydim işte ve kucağımda görmediği bir şey tarafından korkutulup tir tir titreyen kızım vardı.
annelik, biraz da gözü karalıktır.
bir hafta kadar, belki daha da fazla bir süre aynı olay tekrar edince ve ettiğim dualar, okuduğum sureler kızımın korkusunu hafifletmeyince, idareyi ele almaya karar verdim. yine bir gece haykırarak uyanan kızımın odasına gittim. ağlayan kızıma sarıldım ve odanın kapısına doğru olabilecek en öfkeli ve cesur gözlerle bakıp dedim ki: "utanmıyorsunuz değil mi el kadar bebeyi korkutmaya?"
bu cümlemi net hatırlıyorum, sonraki cümlelerim de bu minvaldeydi; ama açıkçası kelime kelime aklımda değiller şu an. bir anne olarak, kızımı korkutan neyse, ona karşı açmıştım ağzımı ve yummuştum gözümü. olay kısaca buydu işte.
doğaüstü olansa, o geceden sonra bir daha kızım hiç o kadar büyük bir korkuyla uyanmadı.
ya göremediğim bir şeyi utandırmayı başarıp, aklını başına devşirtmiştim ya da benim kapıya doğru sinirlendiğimi ve kendisini savunduğumu gören kızım psikolojik olarak o korkuyu aşmıştı.
ben kızımın psikolojik olarak o korkuyu aştığını düşünüyorum. öbür türlüsünü düşünmek dahi istemiyorum.
neyi korkuttum la ben?
ekleme: aynı türden sorular çok gelince, buradan cevaplayayım istedim. kızım o günden sonra bir daha gece korkusu yaşamadı. kendisi zaten şu an 21 yaşında bir üniversiteli.
yaran diyaloglar
-
tır şöförüyle aramda geçen diyalog.
+ abi romanya nasıl bir yer?
- abisi romen gümrüğünü görünce sikim kalkıyor sen hesap et
(bkz: klinik vaka)
karı koca diyalogları
-
an itibariyle yaşanmıştır.
- canım üstünde ne renk gömlek var? (telefonda)
- hu huuuuu fantaziye gel...
- ahahahayyyyy ne fantezisi be beyazları yıkıcam, beyaz giydiysen akşamı bekliyim..
- mavi. mavi giydim ben.
tsk vs ışid
-
tsk'nın 30 yılda tankla uçakla füzeyle yapamadığını ışid 30 günde toyota pikapla yapmıştır.
yeşilçam film müzikleri
-
yeşilçam filmlerinde çalınan, melodilerini herkesin bildiği ama adları çoğunlukla bilinmeyen ve bu yüzden de şöyle bi dinleyim deyince dinlenemeyen harika müzikler. nostalji severlere gelsin:
paul mauriat - le peintre des etoiles
frank duval - me to you
frank pourcel - an adagio
francis lai - concerto pour la fin d'un amour
raymond lefevre - da troppo tempo
paul mauriat - isadora
jeux interdits - romance d'amour
franco micalizzi - l'ultima neve di primavera
saint preux - concerto pour une voix
francis lai-la course du lievre a travers les? champs
henry mancini - loss of love
ennio morricone - metello
philippe sarde - martini dry
mireille mathieu pardonne - moi ce caprice d'enfant
jerry goldsmith - papillion
faure - pavane
paul mauriat - toccata
mory kante - yeke yeke
john carpenter - the end
christian dorisse - le battant
biddu orchestra - eastern journey
lu colombo - maracaibo
z kuşağı olarak asla 40 yaş üstüyle konuşmuyoruz
-
şunu 30'a indirseniz de benimle de konuşmasanız dediğim enfes kampanya.
olası bir savaşta türkiye'deki en güvenli yer
-
bayburt olabilir, çünkü kimsenin, bayburt'un nerede olduğuyla ilgili bir fikri yok.
abd askerlerine eminönü'nde çuval geçirilmesi
-
polat alemdar daha önce intikam aldığı için çok önemli olmayan hadise.
ayazı fena olan iller
-
(bkz: ankara)
pizzası geç geldi diye adam vuran sivil polis
-
-bu pizzalar neden geç geliyor?
+bilmem abi ben gezici servis elemanıyım.
-neee gezici misin?? durşk!!.
865 km hızla uçak kullanırken aniden frene basmak
-
mümkün değildir.
çünkü 865 km bir hız değil, mesafedir.
bir halı sahada yaşanabilecek en saçma olay
-
maça çağırdığımız bir elemanın (ki kendisi gelirsem dengeler değişir demişti) ısınırken bana "şş paşa! topu bana atsana bi solak mıyım değil miyim ona bakıcam" demesi, üstelik solak olup olmadığını anlamak için çektiği şutta topun koskoca sahada kalenin 3 metre yukarısında bir topun anca sığacağı delikten çıkıp gitmesi ve "solak değil mişim ehuehehehe" dedikten hemen sonra diğer topu isteyip bu kez sağ ayağıyla çektiği şutta topun bilmem kaç milyonda bir kez olacak ihtimale yine aynı delikten dışarı çıkması hayatımda halı saha maçlarında beni en çok şaşırtan olaydır. bir daha da şut çekmedi kerkenez.
hayır adam bizimle dalga mı geçti anlamadık maç başlayıncaya kadar. maç başladı da fasulye olduğunu gördük de bir daha çağırmadık pilardacıyı (aramızdaki lakabı oldu bu olaydan sonra).