hesabın var mı? giriş yap

  • kuşlar havayı iterek uçar. bir cisme etki eden kuvvete eşit ve ters yönde bir tepki oluşur. jet motorlar newton'nun 3 yasasına bağlı olarak geliştirilmiştir.

    jet motorun içeriye aldığı havayı sıkıştırır yakıtla patlama gerçekleştirir ve hızla dışarıya püskürterek ters yönde bir itme gücü oluşturur.jet motorunun uyguladığı kuvvete eş değer etki kuvveti oluşur.

    jet motorlarının çalışması, tamamen hava akışı ile çıkış noktası büyük bir akış hızı elde etme mantığına dayalıdır.jet hızı ne kadar yüksek olursa oluşan itme kuvveti de o kadar fazla olacaktır.

    nasıl çalıştına bir bakalım;

    kabaca 3 bölümden oluşur.(pervaneden arkaya doğru) büyük pervane, sıkıştırma bölgesi(kompresör), türbin.

    motorun ön kısmında büyük bir fan bulunur. havayı içeri çeke. hava kompresöre gider, bir araya gelmiş fanlardan geçer. fanlar büyükten küçüğe doğru dizilidir çünkü fanlar küçüldükçe fan bıçakları havayı daha dar bir alana sıkıştırır. hava jet yakıtıyla karıştırılana kadar burada sıkıştırılır.

    fandaki hava sadece kompresöre girmez. sistemin üst kısmında bypass kısmı gerçekleşir. hava üst kısmından da gider.

    hava, yakıt yanma odasında karışır ve ateşleme gerçekleşir. motorun arkasından yüksek bir hızla fırlar. sıcak çok yüksek hızla dürbünü döndürür.

    türbin yer değirmeni gibidir. türbin üzerinde kanatçıkların şeklinden dolayı hava akışı kanatçıklara kaldırma kuvveti uygulamasını sağlar ısınan havadan dolayı enerji çok yüksektir. sıcak ve yüksek derecedeki hava motordan çıkışı gerçekleşir. motor çıkış kısmının daha dar olması çok daha yüksek hızla hava çıkmasını sağlar. yanan sıcak ve yüksek hızlı havadan çıkan enerjinin bir kısmı daha da verimli bir şekilde devamlılığını sağlamak için türbin sayesinde büyük pervaneye bağlı olan mili döndürür.bu fazladan itiş gücü olmasını sağlar daha fazla itiş gücü için öndeki fanın büyük olması dışarıdan daha çok hava emerek artırır.

    kompresör, yanma odası ve türbin eş zamanlı olarak yaptığı işlemler uçakların ileri yönde gitmesini sağlar.

    jet motorlar durmadan gelişiyor. ilerleyen zamanlarda daha az yakıt harcayan daha az gürültü yapan jet motorlu uçaklarla karşılaşabiliriz.

  • şairlerin en romantik hayallerinden biri bu. hep kuşlar kadar özgür olmak isterler. bu aynı zamanda şairlerin gerçek dünyadan ne kadar kopuk olduğunun da kanıtı. kuşlar daha özgür falan değil çünkü.

    öncelikle bu kuşların çoğu bir sürünün parçası. sürünün başı nereye gidiyorsa oraya gidiyorlar. "ben sürüyü bırakıyorum beyler" diyeni yok. her sene aynı yoldan aynı yere göç eder, her kış eski yerlerine geri dönerler. insanlar gibi ekmek için vapuru kaçırmamaya çalışırlar.

    hepsinin hayali aynı: uygun bir eş bulup çocuk ve yuva sahibi olmak.

    ifade özgürlüğü desen onda da "çipetpetpet - tii şak şak şak vociya" dışında bir şey bilmezler. aynı kalıpları tekrarlarlar. parklarda yatıp kalkarlar.

    bizim şairlerimiz de bu vasat sefil yaşama özenir. niye? zannederler ki bir çift kanadın olunca özgür oluyorsun. olmuyorsun. tam tersine açık hedef oluyorsun. futbol maçına sevinen taraftar ıskalasa, avcı ıskalamıyor. o ıskalasa havai fişekler ıskalamıyor. açık hedef gibi geziyorsun havada.

    özgür olmadığın gibi sosyal güvencen de yok. en iyi yemek sultanahmet parkında olunca oradan bir adım ileri gidesin gelmez. ya sonraki öğünü kaçırırsan?

    ben söyleyeyim, şairin derdi özgür olmak falan değil. adam şöyle arada bir havada süzülmek, güzel manzara görmek istiyor. rahat batmış anlayacağın. onda bile soğuk algınlığı geçireceğini, üşüteceğini öngöremiyor. kuşla konuşabilse anlaşabilse kuş ikna eder onu aslında. "yok abi iş değil gerçekten. yakaladığın simit çırptığın kanada değmiyor" der. ama bu iletişimsizlik ve şairlerin gözlediklerini mutlak gerçek zannetme sıkıntılarından dolayı bu metafor ısıtılıp ısıtılıp önümüze gelecek, kaçış yok.

    "ne istiyorsun düzgün anlat" desen onu da sanatına yakıştıramaz. illa kafa karıştıracak mınakodumun şairi.

    (bkz: şiir/@ssg)

  • banyo yaptıktan sonra saçından düşen su damlalarını sobanın üzerinde dans ettirir bu çocuk. o cıssssss cısssssss sesi, su damlalarının sağa sola kaçışı.. sıkıysa kaloriferli evde büyüyen yapsın bunu bakalım?

  • alıntıdır:

    sık bakalım, sık bakalım ..
    ümükleri sık bakalım ..
    ceketi çıkar, bıyığı incelt..
    yakışıklı başbakanım <3

    utangaç edit : birden en beğenilen entrylerim arasına girdi, tweet sahibine dm atamıyorum, atar ve onay alırsam eser sahibini de ifşa edeceğim... :)

  • insanlar, aileler birer birer kıyıyor canlarına. umut yok, ışık yok, yaşama sevinci kalmamış kimsenin. çok zor bir dönemdeyiz gerçekten.

  • son derece elim olan bu olay karşısında gereken cevap mutlaka verilecektir, müsterih olunuz. kimse türkiye'yi denemeye kalkmasın, gazabımız şiddetlidir, herkes haddini bilsin, gereken yapılacak, sen kimsin be! gereken.

  • 19 yaşında daha. ankara üniversitesi hukuk fakültesinde okuyormuş. bir hastanenin koridorunda turlarken karşılaştık. gözlerinin içi gülüyordu, yüzünde de içten bir gülümseme. hastalardan birinin yakınıdır diye düşündüm önce. hastalığı yakıştıramayacağım kadar güzeldi çünkü. kemik iliği kanseri teşhisi konmuş önce. sonra akciğerlerinin bir kısmını almışlar, arkasından göğüslerinden birini. şimdi de beyninde çıkmış o illet. lüle lüle saçlarının peruk olduğunu o zaman anladım . halbuki ne çok yakıştığını düşünmüştüm, o dalgalı bal rengi saçların yeşil gözlerine. "olsun abla, bunu da aşarım inşallah" dedi. bu da geçecekmiş, hakim olacakmış zaten. "daha çok yolum var ölünmezde şimdi" diye ekledi. ölünmez evet.. mamak'ta köhne bir evde anası bekliyormuş onu. babadan kalma 300 lira maaşları da varmış hem. devlette yardım ediyor şükür okumama diye heyecanlı heyecanlı anlattı uzun uzun.

    "üzülme sende abla, geçecek nasılsa; hem ölünmezde şimdi dedik ya" derken kahkahaları çınlattı koridoru. kendimden utandım, bende güldüm. yemyeşil gözlerine çok yakışmıştı bal rengi saçları. perukmuş, olsun..

    edit: bırakıp gitmiş hayatı özlemcik. daha fazla dayanamamış bedeni yayılmış enfeksiyona. vizelerini de vermiş kuzum, ama kısmet işte.. daha ölünmez demiştik ama demekle olmuyor bazen demek.. allah yattığı yeri nur etsin..