ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
galatarasaray'ın çıkardığı 1 dakika tişörtü
-
protestoyu bile korkudan, beceriksizlikten, iş bilmezlikten eline yüzüne bulaştıran ali koç'a müstehak tişörtlerdir.
yaran fıkralar
-
kayseri'de yol çalismasi yapiliyomus. köylüler esegin birini salip geçtigi yerden yolu geçiriyolarmis. o sirada oradan geçmekte olan amerikali bir mühendis görmüs bunlari.
merak etmis; gitmis yanlarina.
-merhaba dayi nabiyonuz böyle? demis.
köylü -yol yapiyoz diye cevap vermis.
-"e bu essek ne" diye devam etmis mühendis.
köylü genel prosedürü söyle bir anlatmis. essegin yolun nerden geçecegine karar verdigini söylemis. bizim amerikali mühendis yerlere yatmis gülmekten, öyle sey mi olur diye. alayci bir tonla:
- "eee demis, essek bulamiyinca napiyonuz?"
köylü:
- "o zaman amerika'dan mühendis getirtiyoz."
paramparça şarkısındaki inanılmaz mantık hatası
-
telefona sarıldığı için üzerinde yazan saati göremeyen teomanın olmayan mantık hatasıdır.
hayata dair iç burkan detaylar
-
on beş gün önceyeymiş aslında randevuları. kaçırmışlar. bugün kalkıp gelmişler, vaktim varsa bakayım diye.
klinik oldukça yoğun, kapıda bekleyen çok fazla hasta var, dosyaları önüme yığılıyor. “bugün çok yoğun, bakamam, yeni randevu almanız gerekiyor” diyorum.
kadın ezilip büzülüyor karşımda. bir şeyler diyecek belli, ama takılıyor boğazına. sabırsız gözlerle kadının odadan çıkmasını bekliyorum.“hocam” diyor kısık bir sesle. “karşıdan geliyoruz biz, yol paramız yoktu ondan gelemedik. ancak para bulabildik.”
parasını veremedikleri bir otobüs, bir vapur. bir tam, bir öğrenci.
bir kadın, bir çocuk.
remote çalışan herkesin işsiz kalacak olması
-
(bkz: mal beyanı)
çingene deyince yazarların aklına gelen düşünceler
-
devlet hastanesinde çalıştığım dönem. çok roman hastam vardı. bir gün çalgıcı bir adam geldi. psikotik belirtileri var. görüştüm, tedavi planladım. reçete yazacağım, barkodu aldım, ücretli yazıyor, sağlık güvencesi yok yani. hastanın maddi durumunun çok da iyi olmadığı belli.
antipsikotik ilaçlar oldukça pahalıdır. mümessil arkadaşlardan numune ister, onları bir dolaba koyardım. ücretli hastalara vermek için biriktirirdim numune ilaçları.
"ben sana bunun bir aylık dozunu vereyim" dedim.
hasta durdu.
"kaç para kutusu hocam" dedi.
200 lira civarı bir fiyatı var, söyledim.
"hocam, klarnet çalar kazanırım parayı. ben parasıyla alırım. sen bunu işi gücü olmayan birine verirsin" dedi.
o sabah başörtüsü bile en az 200 lira olan bir kadın, benden numune ilaç istemişti. onu düşündüm, bunu düşündüm. eyvallah deyip gönderdim hastayı.
insanları etiketlemek kadar kötü bir şey yok şu hayatta. ömründe romanla oturup iki kelam etmemiş insanlar, onları kötü ilan eder. tehlikeli yanları vardır, kanunla araları limonidir ama güzel yürekleri vardır.
dipnot: hastalar iyileştiklerinde teşekkür mahiyetinde hediye getirir bazen. bu bahsettiğim hastam iyileşince teşekkür etmek için klarnetini getirip çalmıştı benim için. gel de sevme bu insanları.
yaran inci sözlük entry'leri
güldür güldür'ün gazilerle dalga geçmesi
-
sevdiğim bir program değildir güldür güldür ama bu skeçte gaziler ile alay edilmiyor, tam tersi gazilere saygısızlık yapan kişiyi yeriyor.. olum okuduğunu anlamıyor millet tamam da izlediğini de anlamıyor amk..
lanet gelsin bana güldür güldür savundurttunuz yahu.
43 defa katlanmış kağıt ay'a ulaşır
-
-- evet arkadaşlar 43 defa katlanmış bir kağıt kalınlığı ay'a kadar ulaşır.--
bu arada kağıt katlama rekoru 13 defa ile kalakalmış. herhangi bir kağıt parçasının en fazla 7 defa katlanabileceği tamamen bir rivayet. videosu için
--hadi hızlı bir hesap yapalım.
genel bir sayfanın kağıt kalınlığı 0,05 mm'dir.
0 kat: 0.05mm
birinci katlama sonrası kalınlık : 0.1mm
ikinci katlama sonrası kalınlık : 0.2mm
3- 0.4mm
4- 0.8mm
5- 1.6mm
6- 3.2mm
7- 6.4mm
8- 1,28 cm (sadece birimleri değiştiriyorum)
9- 2.56cm
10- 5.12cm
11- 10.24cm
12- 20.48cm
13- 40.96cm
14- 81,92cm
15- 1.6384 m - metreye ulaşıyoruz ve minimal bir yuvarlama yaparak daha anlaşılır rakamlarla ilerleyelim. - 1.64m
16- 3.28m
17- 6.56m
18- 13.12m
19- 26.24m
20- 52.48m
21- 104.96m
22- 209.92m
23- 419.84m
24- 839.68m
25- 1.7 km (tekrar yuvarlanma)
26- 3.4km
27- 6.8km
28- 13.6km
29- 27.2km
30- 54.4km
31-108.8km
32- 217.6km
33- 435.2km
34- 870.4km
35- 1,740.8km
36- 3,481.6km
37- 6,963.2km
38- 13,926.4km
39- 27,852.8km
40- 55,705.6km
41- 111,411.2km
42- 222,822.4km
43- 445,644.8km
dünya'dan ay'a uzaklık yaklaşık 384.400 km'dir. (ayın yörüngesinin - çoğu yörüngede olduğu gibi - eliptik olarak, 356.400 km'den 406.700 km'ye kadar değişir).
bir kağıt parçasını 42 defa katlarsak, 2 ^ 42( dört kur'unu biraz aşıyor.) tam olarak kat sayısı 4 trilyon 398 milyar 46 milyon 511 bin 104 katman oluyor.
science alert bir makalede.
--benjamin johnson, eğer bir kağıt parçasını 103 defa katlayabilirseniz "93 milyar ışık yılı kalınlığında kağıt yapacağını" belirtti. gözlemlenebilir evrenden daha büyük. ancak, son derece geniş bir kağıt yaprağı ile başlamak zorundasınız.
efsane: bir kağıt parçasını 8 defa katlayamazsınız.
gerçek: yeterince büyük bir kağıt verildiğinde - ve yeterince enerji - istediğiniz kadar katlayabilirsiniz.
sorun: 103 defa katladığınızda, kağıdınızın kalınlığı gözlemlenebilir evrenden daha büyük olacak: 93 milyar ışıkyılı. “
ancak kağıdın boyutu bir atomdan daha küçük olurdu ...
detay.
survivor all-star
-
o değil de hakan'ın saçları adada yetişen garip meyvelere benziyor.
filtre kahve
-
burada filtre kahve özentiliktir çay candır yazan kekolara bakmayın. kahvenin türklerde kökeni 500 sene çok övdükleri çayın türkiye'deki ömrü 80 sene.
kahve önce bizden batıya geçmiş iletişim imkanları ve yabancı sermayenin güçlenmesiyle bize geri dönmüştür.
"üç sene önce nescafe içiyordun şimdi kenya kahvesi içiyorsun" diyen de salağın önde gidenidir. dört senede mühendis beş senede doktor oluyorsun. damak tadının gelişmesi için altı ay bile yeterli. istiyorlar ki herkes kendileri gibi yerinde saysın.
herkes iyi kahveyi anlayıp tercih edebilir. çok basit bir gelişme süreci bu. benim gözlemlediğim türkler asidik kahveleri çok sevmiyor. bu açıdan yolun başındaysanız iyi bir filtre kahve içmek isterseniz genel karakteristiği asidik olan afrika kahvelerinden ziyade daha gövdeli ve fıkdıksı tatlara sahip olan orta ve güney amerika kahvelerini tercih edebilirsiniz(brezilya hariç). mesela guatemalalar risksiz kahvelerdir. uçmaz kaçmaz ama pişman da etmez. örneğin iki senedir piyasaa dolaşan guatemala antigua diye bir çekirdek var hem hesaplı hem de lezzet açısından fena olmayan bir çekirdek. gördüğünüz kavurucudan alabilirsiniz.
benim en sevdiğim kahve çeşidi natural afrika kahveleri(natural demek kahvenin kabuğunun güneşin altında kurutularak ayrıştırılmasına verilen yöntemin adı. bir çok farkı yöntem olsa da genelde natural ve yıkanmış olarak iki ayrı ayrıştırma yöntemi var. natureller karakter olarak daha tatlı kremamsı oluyor, yıkanmışlar işte suyla ayrıştırıldığı için daha asidik kahveler oluyor.) .
afrika kahveleri konusunda türkiye'de en sevdiğim kavurucular boxx ve coffee department. bu iki dükkandan çok iyi afrikalar çıkıyor. montag ve probador collectiva'nın da orta ve güney amerikalarını seviyorum. son altı ay boyunca montag'dan natural bir kolombiya içtim (la conchita'ydı adı) çok başarılı bir fiyat performans kahvesiydi.
yurtdışındakiler türkiye'ye dönmeyi düşünür mü
-
londra'dan bildiriyorum, dünya tersine dönse dönmem.
medeni bi ülkede, minimum kazansa bile insanca yaşamayı bir kez tatmış birinin de çok ekstrem bir şey olmadıkça dönmek isteyeceğini sanmıyorum.
yurt dışında yaşamanın zorlukları yok mu? tabi ki var. ama -henüz kendi işimi yapamıyor olsam da- saatlik minimum ücrete çalıştığım işimde yılda 22 gün + 8 gün bank holiday tatilim var, dilediğim zaman kullanıyorum, üstelik ödemesini de çatır çatır alıyorum.
ay sonunu nasıl getireceğim derdim yok, birikim bile yapabiliyorum ufak ufak. ki londra'da kiralar ve ulaşım astronomik. buna rağmen türkiye'de yaşadığımdan kat kat kaliteli bi hayat yaşıyorum.
neden döneyim? haftada 60 saat çalışıp asgari ücretten bozma maaş alıp yılda 1 hafta tatil için yalvarıp günümün 4 saatini metrobüste geçirmek için mi?
tenk yu but kalsın almayayım.